22 Haziran 2006 Perşembe

Samsun Denince Akla...


Rus pazarında, Site Camisinin altında köylülerin kapıştığı bir suru ıvır zivira bakmak bile ayrı bir meşgaledir Samsun’da. Zaman hiç bir zaman büyük şehirlerdeki gibi çabucak geçmez çünkü. Ah ki ne ah.

Bu şehirde yaşamayanların bilmediği tadına doyum olmayan bal kaymak dondurması, Bafra yolu üzerindeki yazlıkları (Gülhan Petrol, plaj evleri...), pazar pidesi, 56 lar caddesi, tahmini güç hava durumuyla uzun süre kalındığında sıkıcı olabilecek Karadeniz’in en gelişmiş en modern şehri!

Levent Kırca’nın, Orhan Gencebay ‘ın, Ferhan Şensoy ‘un, ve benim memleketim.

Her gittiğimde biraz daha gelişmiş olarak bulduğum,sahil kenarına gezi yolu, oturma yerleri yapılarak daha modern bir görünüme kavuşturulmuş fakat daha çok yol alması gereken Karadeniz şehri.

Nedendir bilinmez Samsun’daki delikanlıların %60 civarı mangizin saç modelinin yandan yemişiyle ortalarda dolanırlar. Kızları da pek bi süslüdür bu şehrin. Hiç bir şeyden geri kalmazlar modayı yakından takip ederler.

Garip ve tehlikeli insanların memleketi.

Hastaneye gitmek için ve yas sınavına girmek için gittiğim sonra da 9-10 kere daha gitme mecburiyetinde kaldığım 2 tane güzel caddesi olan ama bu 2 caddenin de kuru kalabalıktan oluştuğu bir şehir....

Yazın nem olayında kendini aşan insana yaşamı zindan eden şehir. Güzeldir yine de durgun bir şehir değildir en azından 2-3 aylık tatiller için gittiğinizde İstanbul’u pek özletmez özlemek için özel bir sebebiniz yoksa tabii.

Havasında mı yoksa suyunda mı bozukluk olduğunu çözemediğim, çok iyi dostların yanısıra insanımsı potansiyelinin daha çok olduğu 22 yılımın geçtiği şehir.

Garip biç şehirdir. Orda yaşarken nefret edersiniz kurtulmak için her şeyi yaparsınız. Çünkü yemek yemek ve içmek dışında yapılabilecek pek bir şey yoktur, fakat gidince yine de özlersiniz. Samsun’da hiç bir şey değişmez, statik biç şehirdir. Tek özel günü 19 Mayıstır. Allah Atatürk’ten razı olsun.


Sanayisi deniz kenarına kurulup sahil bölgesi büyük oranda kapatılmış, sadece Atakum mevkiinde deniz kenarı olan, bunun dışında il sınırlarında ki Çarşamba ve Bafra ovalarıyla Türkiye tarımına hizmet eden, dünyanın en iyi 7.heykeline sahip orta Karadeniz ili.

17 yaşındayken hayallerimi çıkın yapıp, tüm saflığımla geldiğim şehir. Yıllar geçse de üstünden bu kalbin unutmayacağı, elimizden kayan şişeleri, yokuş sokaklarında yuvarlanacağı için bir daha almamızın zor olduğu, hayatımın tüm duygusal yoğunluğunu 3-4 güne sığdırmanın manevi hazzını doyasıya yaşadığım, bir İstanbullu olarak insanlarının sıcaklığını daha şehirlerarası otobüste hissedebildiğim yerdir. Bir gram bal için onlarca keçi boynuzu yesem de asla pişman olmadığım ve olmayacağım, iyi ki yasamışım dediğim yerdir ki Samsun insanı göstermişti bana insanlığın ruhunu bedeninden henüz ayırmadığını. Tanrı misafiri kavramını derviş öykülerinde sanırken 4 gün ağzına lokma koymadan, uykusuz kalan Don Kişot' u yaşama döndürmüş, belki de şimdilerde lanetle anacağım şehir olmaktan çıkarmıştır.

Şehirde yapacak hiçbir şeyi olmayan bir yabancı da olsa balıkçılarıyla vakit geçirebilir insan İncesu dolaylarında.balıkçıları cömerttir, ki cömertliklerini Karadeniz’den aldıkları söylenir. Mahallesi’ndeki o esnafı; mısırcısıyla, lastikçisiyle sanki bu dünyaya ait değillermiş izlenimi yaratır insanda, İstanbul insaninin genellikle maddeciliğini gördükten sonra.

Kısacası Samsun Karadeniz’in kalbiyse, kalbindeki temiz kandır Samsun insanları.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder