17 Haziran 2006 Cumartesi

Osmanlı'da Reji



Batılılar alacaklarını Düyun-u Umumiye İdaresi ile garanti altına aldıktan sonra Tütün tarımını düzenleyip vergilendirmek için yeni bir şirketin kurulması kararını Osmanlı'ya aldırttılar.

Osmanlı Devleti, Duyun İdaresi ve üç banka gurubu arasındaki görüşmeler sonucunda 27 mayıs 1883 tarihli sözleşmeyle kısa adı REJİ (Societe de la Regie cointerese des de I'empire ottoman-Memalik-i Şahane Duhanları müşterekü'l Menfaa Reji Şirketi) olan şirket kurulmuştur.

Böylece Osmanlı devletindeki tütün tarımı ve ticareti, Osmanlı Bankası, Credit Anstalt ve Bleichröder banka gruplarının oluşturduğu Reji şirketinin kontrolüne geçmiştir. 


İmalathaneler kapanır, fabrikalar kurulur 

Reji imtiyazı otuz yıllığına almış olup, 14 Nisan 1884 yılında faaliyete başlamıştır. Şartnamesi 29 madde, içeriği ise şirketin Düyun idaresine olan yükümlülükleri ile tütün tarımını ve ticaretini düzenleyen hükümleri kapsıyordu.

Şartname gereğince, ilk yıldan sonrası için yılda 750 bin liralık sabit pay Duyun İdaresine verilecek, bu pay ve temettü ödendikten sonra, 500 bin liraya kadar olan karların yüzde 30'u hükümete, yüzde 35'i Rejiye, yüzde 35'i Düyun-u Umumiye İdaresine ödenecekti. 1 Milyon liraya kadar olan karlarda ise hükümet payı yüzde 39, Reji payı yüzde 34, Düyun İdaresi'nin payı ise yüzde 29 olacaktı.

Reji İdaresi 1884'de tütün imtiyazını alırken, tütünün yurt içinde imalat tekelini de aldı. Bu imtiyaza dayalı olarak o güne kadar kurulmuş olan 300'e yakın sigara imalathanesini kapatır. İmalathanelerin yerine büyük sigara fabrikaları kurar. Bu fabrikalar; Anadolu'da Samsun, Adana, İzmir ve Manisa, uzak olmasına karşın Suriye ve Filistin Bölgeleri olan, Beyrut, Yafa ve Halep'te de açıldı. Hatta fabrika kurma hakkının olmadığı Mısır da bile sigara fabrikaları kurdular.


Tütün ekimine ruhsat 

Osmanlı döneminde üreticiler ve tüketiciler REJİ İdaresinden çok çekmişlerdir. REJİ şartnamesi yasaklar ve baskılar ile donatılmış, uyulmadığında ise sonu ölümle bitebilecek kadar zalimaneydi.

Şartnamede yer alan hükümler ise şöyledir; Tütün yetiştirmek isteyen üretici her yıl Rejiden izin almak zorunda bırakılıyor, ruhsatname verilmesinde çeşitli zorluklar çıkartılıyordu. 


Üretici Reji'ye satmak zorunda 

Şirket, üreticiye tahmini ürün bedelinin yarısını faizsiz avans olarak vermesi gerekirken genellikle vermiyordu. Tütün fiyatı, Reji ile üreticiler arasında belirleniyor, ama Rejinin sürekli düşük fiyat politikaları yüzünden anlaşmazlıklar çıkıyor ve üreticiler tütünlerini genellikle değerinden çok düşük fiyatlarla Reji'ye satmak zorunda bırakılıyordu.

Üreticilere çıkarılan bir diğer zorlukta Reji tarafından belirlenen süre içerisinde üreticilerin ne kadar tütün ekebileceklerini bildirme zorunluluğuydu. Bu süre çok sınırlı tutuluyordu. Sürenin sonunda yapılan müracaatlar kabul edilmiyor, bu halde üretim yapan üreticilerin tütünlerine Reji tarafından el konuluyordu.

Reji şirketi, ihraç edilecekler dışında tütünü satın almakla yükümlü olduğu tütünleri, üretim aşamasında miktar olarak kaydediyor, teslim esnasında kayıtlarda yapılan tahrifatla üreticiler eksik teslim etmiş pozisyonuna düşürülüyor, aradaki fark ekiciye ödetiliyordu. 


Tüketiciye de kimse aldırmıyordu 

Yine şartnameye göre Reji, üreticinin tütünlerini depolamak amacıyla ambar inşa etmekle yükümlüydü. Ekici tütünleri, bu ambarlarda ilk altı ay boyunca ücretsiz depolanıyor, daha sonraki zamanlar için üreticiden belli bir ücret alınıyordu.

Reji bu yükümlülüklerini yerine getirmek konusunda zorluklar çıkarıyor, çoğu yerde ambar inşa etmeyerek üreticileri sıkıntıya sokuyor, ambar inşa ettiği yerlerde ise üreticilerden yüksek ücretler talep ediyordu.


Reji'ye karşı kaçakçılık 

Rejinin üreticilere yarattığı sıkıntıların yanında tüketicilerle arasında da çeşitli sorunlar yaşıyordu. Piyasaya sunduğu ürünlerin gramajı eksik oluyor, ürün paketlerinden küflü tütünler çıkıyor, kimi zaman paketlerin içerisi tamamen boş oluyordu. Tüketicilerin şikayetlerine rağmen bir şey değişmiyordu.

Reji'in bu uygulamalarına karşı üreticilerin yanıtı kaçakçılık olacaktır. Yani, üreticiler, tütünlerini yok pahasına alan Reji'ye karşı gelirlerini korumak için kaçakçılığa yönelmiştir. Zamanla kaçakçılık Reji'ye karşı en yaygın tepki haline gelir. Kaçakçılık olaylarında da devlet memurları, ordu mensupları, üreticiler önemli ölçüde birlik halinde olmuşlardır.


Kolcular...20 bin ölü... 

Tütün gelirlerini alacaklarının karşılığı olarak tahsil eden Reji İdaresi adeta devlet içinde devlet olur. Reji şirketinin faaliyete başlaması, Osmanlı tütün tarımında ve bunun yarattığı toplumsal ilişkiler ağında ciddi dönüşümler yaratır.

Öncelikle, tütün üreticileri, Reji dönemine kadar üretim ve satış sürecinin örgütlenmesine ilişkin düzenlemelerde kendi devletiyle karşı karşıyayken, Reji sonrasında devlet tamamen kenara çekilir, yabancı bir sermaye kuruluşuyla baş başa bırakılmıştır.

Borç erteleme/ödeme anlaşması ile gelen batılılar, işgalci kimliğe bürünerek tütün gelirlerine el koyar, tahsilatlarını da kurdukları silahlı birimleri (Kolcular) ile gerçekleştirirler. Gerektiğinde çatışmaya giren bu silahlı güç, Osmanlı döneminde tam 45 yıl milletimizin kanını emdiği ve 20 binden fazla insanımızı katlettiği bilinmektedir...


Cumhuriyet kurulur... REJİ kaldırılır... 

Kurtuluş Savaşı biter. Cumhuriyetten sonra da Türkiye ihracatında tütünün önemli bir yeri oldu. Reji İdaresi'nin devlete ödediği hissenin düşük olması, gerek çiftçi, gerekse tüketiciyi istismar etmesi nedeniyle Kurtuluş Savaşı'ndan sonra İzmir İktisat Kongresi'nde verilen imtiyazın kaldırılması istendi.

1925'de Reji İdaresi 4 milyon TL'ye satın alınır. 26.11.1925 tarih ve 558 sayılı Tütün İdare-i Murakatesi ve Sigara Kağıdı İnhisarı Hakkında Kanun yürürlüğe girdi. 1930 yılında, 1701 sayılı Tütün İnhisarı Kanunu çıkarılır. Özel kişilere yalnızca ihracat amacıyla yaprak tütün ticareti yapma hakkı veriliyordu. Bu amaçla yapılacak ticaret de devlet kontrolünde tutulacaktı.

Devletin tütün ticaretine tamamen el koymasının bir nedeni de tütün üreticisinin düşük fiyatlar yüzünden sarsılmasını engellemek, daha ziyade dış piyasalara dönük olan tüccarın fiyatları düşük tutma isteğine karşı çiftçiyi korumaktı.


Tekel'in tekelliği 

1980 sonrası uygulanan neo-liberal politikalar sonucu, Türkiye, Osmanlı benzeri hızlı bir borçlanma sürecine sürüklenmiş, bağımsız karar alma ve uygulama yetisinden uzaklaşmış/uzaklaştırılmıştır. Tekel'in tekelliği kaldırılarak işe başlanmıştır.

Türkiye'de hükümetler ülke içinde yabancı harmanlı sigaraların satış ve üretimine olanak sağladıktan sonra ihracatçısı olduğumuz tütünde ithalatçı konuma getirildik.

Kamuoyunda kısaca Tütün Yasası olarak bilinen; "4733 Tütün ve Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğü'nün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede değişiklik Yapılmasına Dair Kanunu" çıkarıldı. Bu Kanun, 1980'den bu yana tarım kesiminde uygulanan politikalarda tütüncü için sonun başlangıcı oldu.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder