13 Haziran 2006 Salı

Kültür ve Tabiat Varlıkları-Terme


TARİHÇESİ
 M. Ö. VII. yy.da kurulmuştur. Karadeniz sahilinde, Amisos, Sinop gibi büyük şehirler arasında Termisus’da (Terme) bulunuyordu. Burayı meşhur amazonların başkent olarak kullanmış olmaları kuvvetle muhtemeldir. Çarşamba’nın Şeyh Güven, Karaoğlan camilerinin eski beratları Terme adına okunmaktadır. İlçenin güneyinde Kuşcuğaz (Sarıhasan) köyünde, Karpu Kalesi denilen yerde kapı, merdiven izleri ile ilgili taş örgüler vardır.
Terme ve çevresinde yapılan yüzey araştırmalarında höyük, tümülüs veya yerleşim yeri olarak tespit edilmiş herhangi bir yer yoktur. Terme deyince akla AMAZONLAR gelir. Amazonlar, çok eski çağlardan bu yana bir çok bilim adamının ilgisini çekmiş, sanatçılara esin kaynağı olmuş, efsanevi savaşçı kadınlar topluluğudur. Homeros onlardan “Erkek gibi Amazonlar” diye söz eder.
Amazonlar konusunda anlatılanlar M.Ö. 20.-12. yy.lar arasını kapsar. Kaynaklara göre bu savaşçı kadınlar, savaş tanrısı Ares’le Harmonia’nın (yada Afrodit’in) kızlarıdır. Bunlar at üstünde savaşır, ok ve yay dışında, “Labyrs” denen iki ağızlı balta kullanır. Bu baltaya hem Girit, hem de Hitit kabartmalarında rastlanır. Amazonlarla Hititler aynı bölgede yaşamıştır. Bu yüzden kimi bilim adamları, Amazonların Anadolu topraklarında bir Hitit kalıntısı yada Hititlerle ilgili bir anı olduğunu öne sürmüşlerdir. Halikarnas Balıkçısı, Anadolu Efsaneleri adlı eserinde, Amazonların Hitit savaşçı kadın papazlarından olduğu görüşü üzerinde durur.
Kimi kayıtlara göre Amazonlar, uzun saçlı İskit savaşçılarıdır. Yenilmez ve güçlü oluşları bundandır.
Amazonların yurtları ile ilgili bilgilerde çelişkilidir. Genellikle Karadeniz’de Thermodan (Terme) çayının kıyısında Themiskyra kentini kurdukları ve orada yaşadıkları anlatılır. Bazı kaynaklar da onları Kafkas eteklerine, Trakya’ya yada Güney İskitya’ya Tuna ağzına yerleştirirler. Anadolu’nun hemen her yerinde adlarına rastlanması bu ikinci kaynağı zayıflatır.

KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARI

SİMENİT GÖLLERİ : Terme tarafından denize akan bir çayın, arazinin çok düz olmasından dolayı denize dökülmeden önce geniş bir alana yayıldığı, iç içe göller oluşturduğu görülmektedir. Bir tarafından da denize bitişik olan bu geniş göl alanının büyük bir kısmı sazlıktır. Milli Parklar Genel Müdürlüğünce “Yaban Hayatı Koruma Sahası” olarak belirlenen göller derin değildir, dibi çamurludur, bazı bölümlerinde sandalla gezilmektedir.

DİNİ VE KÜLTÜREL YAPILAR

PAZAR CAMİİ : Fenk mahallesi, Hamam sokaktadır. Bahçe içerisinde, dikdörtgen planlı, tek katlı ahşap malzeme ile yapılmıştır. Çatılı ve kiremitle örtülüdür. Çatıyı iç mekanda ahşap direkler taşımaktadır. Kitabesi olmadığından yapım tarihi belli değildir. Geç dönem Osmanlı yapısıdır. 20. yy. başlarında esaslı bir onarım görmüş, iç mekan genişletilmiş, minaresi yenilenmiştir.
YUKARI SÖĞÜTLÜ CAMİİ : Yukarı Söğütlü köyünde, büyük bir mezarlığın içerisindedir. Dikdörtgen planlı, tek katlı, ahşap malzemelidir. Oldukça basık, kırma çatılı ve kiremitle örtülüdür. Son cemaat yeri camiyi üç yönden çevrelemektedir. Giriş kapısı oyma tekniğinde geometrik süslemelidir. Son cemaat yerini taşıyan ahşap sütunların, ahşap kirişleri, aşı boyası ile boyanmış, oyma tekniği ile yapılmış gösterişli, geometrik bezemeye sahiptir. Bu direkleri destekleyen kalaslar tüm revaklarda aşı boyası ile ayetler yazılarak değerlendirilmiştir. Caminin batı duvarında kazıma tekniği ile yazılmış “Çavuşoğlu köyü halkı ve (yan, beyan eder. 1112 sene fi Şaban (M. l7l6)” yazılıdır. Caminin yapımı bu tarihlerde olabilir.
AŞAĞI SÖĞÜTLÜ CAMİİ : Aşağı Söğütlü köyü içerisindedir. İki katlı olup tamamen ahşap malzemeden yapılmıştır. Kuzey cephede son cemaat yeri, kuzey-batı köşede ahşap (dışı çimento ile kaplanmış) minaresi vardır. Dikdörtgen planlı, kırma çatılı ve alaturka kiremitle kaplıdır. Kitabesi yoktur. 19. yy.da yapıldığı tahmin edilmektedir. İçte kirişlerde ve mahfil kenarlarında oyma tekniğinde yapılmış geometrik motifler yer almaktadır.
CÜNEYD-İ BAĞDADİ TÜRBESİ : Cini Bağdad adı ile de tanınır. Dibekli köyündedir. Biri yukarıda, diğeri aşağı düzlükte iki adet türbe vardır. Yapı olarak basittir. Sanatsal değeri yoktur. Türbe ile ilgili söylenti şöyledir;
İslam ordularıyla Samsun önlerine gelen Cüneyd adlı yiğit, düzlükte savaşırken kolunun yitirir. Savaşa savaşa bir tepede şehit düşer. Kolunun ve bedeninin düştüğü yerlere birer türbe yapılır. Daha sonra kol gövdenin yanına gömülür ama ertesi gün kolun eski yerine döndüğü görülür.
Türbede yatan şahıs hakkında değişik görüşler vardır. Bunlardan önemlisi, Cüneyd-i Bağdadi Hazretleridir ki, bu şahsın mezarının Irak’ta olduğu bilinmektedir. Bir görüş de, Bağdadi Haydar adlı bir emir olduğudur ki, Cüneyd-i Bağdadi’nin kelime anlamının Bağdatlı asker olduğu, askerin adının ise Haydar olduğu diğer ve türbe ve mezarlardaki şahısların Haydar’ın askerleri olduğu bir savaş esnasında şehit oldukları yolundadır.
En uygun görüş ise bu şahsın Canik Emiri Cüneyd Bey olduğudur. Cüneyd Bey Selçuklu soyundan olup, Kubadoğlu sülalesindendir ve dönemin Samsun hakimidir. Şehzade Çelebi Mehmet’in tekrar Osmanlı hükümdarlığını kurduğu sırada Cüneyd Bey’in serbest kalmasına izin vermiş fakat daha sonra Amasya Valisi Hamza Bey üzerine gönderilerek büyük mücadeleler yaşanmış, Cüneyd Bey sığındığı Terme dağlarında öldürülmüş ve oraya gömülmüştür. Diğer mezarlar ise Cüneyd Bey’in askerleridir. Türbede dokuz metre uzunluğunda sanduka vardır.
Türbe bugün bir adak ve ziyaret yeridir. İnanışa göre dileği olanlar türbeyi bir kez daha ziyaret etmek zorundadırlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder