14 Haziran 2006 Çarşamba

Muallimlerimiz...



Öğretmenlerimizin üzerimizdeki etkisini, yıllar geçse de, yaşımızı başımızı alsak da unutamayız. 1950’li yıllardaki ‘muallimlerimiz”den bir kesit. Hepsinin kendine göre bir rengi vardı. En renklisi olan Refet beyin ilk dersini anımsıyorum. Sınıfa girip; “Adım Refet, bazıları bana Raafet derler. Raafet değil!”



İsmail Yeşilyurt

Ellili yılların ortalarına kadar Alaçam’da tek okul, merkez okulu şimdiki Atatürk İlkokulu. İncirli, Etyemez, Kozköy, Killik, Bekiroğlu, Çoroğlu, Göçkün, Karlı, Kargalı, Yenice köyleri bu okula gelirlerdi.

Ünlü muallimlerimiz vardı. En kidemlisi Zeliha Güven hanımdı. Eski Türkçe’den latin alfabesine geçildiği sene öğretmenliğe başlamış babamı okutmuş, halamı okutmuş, beni ve en küçük kardeşimizi de okutarak, emekliye ayrılmıştı. Alaçam’lı Hüseyin Duralı bey, Nafiz bey, Faika hanım, Süleyman bey... Şimdilik anımsadıklarım...

O yıllarda ‘yerli-mübadil’ ayrımı vardı. Okul ağırlıklı olarak mübadillerin bulunduğu mahallede olduğu için sık sık kavgalar olurdu. Okulda başlayan bu kavgalar, şimdiki belediye binasının arkasında çayda ‘taş harbi’ ile devam ederdi. Benim kuşağımın yerli-mubadil çocuklarında başında taş yarası olmayan yoktur. Kendimize özgü sloganlarımız vardı: “Yerli yerli yer dibine macir ...... dibi dibine” yerliler de “Macir macir mal dibine yerli ......  dibi dibine”...

Baş muallim İbrahim Sümer bey, bizim bu kavgalarımızın önüne geçmek için zannedersem velilerimizle konuşuyor ve bazı önlemler alıyor. Biz çay içinde taş harbi yaparken o eski belediye binasından bizi gözetliyor. Harbe katılanların önde gelenlerini ertesi gün okulun önünde, tüm öğrencilerin ve öğretmenlerin önünde bağırıp çağırarak yerlileri okulun bodrumuna, mübadilleri tavan arasına kilitliyor ve öğle yemeğine salmıyor. Okul mübadil mahallesinde olduğundan mübadiller pek aç kalmıyordu. İbrahim beyin bu traji-komik yöntemi de bu kavgaları önleyemedi. Ve Fatih İlkokulu açılarak yerliler bu okula gittiğinden bizim ‘taş harp’leri de sona erdi.

1954-55 öğretim yılında bugünkü kaymakamlık lojmanına ortaokul açıldı. İkinci yıl merkez ilkokulunun yanında Doğan Kitaplı’ların binasına taşındı. İlk müdürümüz duyma özürlü İngilizce öğretmeni idi. Doğan Kitaplı’ların binasında türkçe öğretmenimiz Hamdune Ülgen, Tarih-Coğrafya öğretmenimiz Sevim Küçükaltan ve matematik öğretmenimiz aynı zamanda müdür Refet Oktan...

Refet beyin ilk dersini anımsıyorum. Sınıfa girdi; “Adım Refet, bazıları bana Raafet derler. Raafet değil Refet soyadım Oktan” Şöyle sınıfı bir dolaştı ve devamla; “Allah baba dünyayı ve tüm canlıları yaratmış bakmış ki eşek yok. Gitmiş derenin kenarına eşek çamurunu yoğurmuş eşek kalıbını almış. Kalıba eşek çamuru koyup can verip salmış, can verip salmış. Bakmış ki dünya eşekle dolacak, çamur artmış. Ne yapsın insan kalıbını almış, çamur eşek çamuru, kalıp insan kalıbı... Çamuru koyup can verip salmış, can verip salmış. İşte aranızda eşek çamurundan yapılmış adamlar bulunuyor, dikkat edin...”

İlk dersine böyle başlayan Refet Oktan şimdiki ortaokul yapılınca tayinini İstanbul’a aldırdı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder