1 Aralık 2011 Perşembe

Samsun İlkadım Bozkurt İlkokulu




Okulumuzun yapılış tarihi bilindiği kadarıyla 1898 yılıdır. 1314 yılında devrin idarecileri ile şehrin ileri gelenlerinim işbirliği ile Samsun’a bir kız okulu kazandırmaya karar verirler.

Pazar Mahallesinde Zübeyde Hanım Bağı denilen mahal, Maarif tarafından satın alınarak 1314 yılında Merkez Ünas ismiyle üç sınıflı bir kız okulu kurulur. Maarif tarafından gönderilen İkbal Hanım adında genç  bir öğretmen çocukların kaydını yapar. Sadiler Teknesinin şeyhi Mehdi Efendinin kızı Besime Hanım, Süvari Yüzbaşısı Şemsettin Efendinin kızı Salise Hanım ve hamak başlarının kızı Emine Hanım okula ilk kaydolan talebelerdir.

Bunları takiben şehrin tanınmış ailelerinin kızları da birer ikişer kaydolmaya başlarlar. Fakat bu kız okulunun açılışı muhafazakar çevrelerde tepki toplamıştır. Bu tepkiye aldırmadan okula öğrenci kaydetmeye devam edilir. O dönemde okutulan dersler şöyledir: Kur’an-ı Kerim, Tecvit, İlmihal, Kıraat, İmla, Hüsnühat, Hesap,El Hünerleri… Bu derslere ek olarak ilahi ve Müzik dersi(Piyano) dersleri de görürler. Okulun ismi bir süre merkez Numune Okulu olmuşsa da Cumhuriyetin ilanından sonra BOZKURT ismini almıştır.


Bu ismi okula merhum tarih öğretmeni Kazım DİLCİMEN ile Torik Kemal isimli bir öğretmen müştereken vermişlerdir.

7 Kasım 2011 Pazartesi

Mübadelen Günümüze Samsun Alaçam Tarihi Rum Evleri / ΕΛΛΗΝΙΚΑ ΑΡ



Τα ιστορικά ελληνικά σπίτια του Αλατσάμ από την ανταλλαγή πληθυσμών ως τις μέρες μας.

Στα πλαίσια της συμφωνίας που υπογράφηκε ανάμεσα στην Τουρκική Δημοκρατία και την Ελλάδα μετά τον πόλεμο της σωτηρίας, 500 χιλιάδες Τούρκοι από την Ελλάδα και 1,5 εκατομμύριο Έλληνες από την Τουρκία υποχρεώθηκαν να μεταναστεύσουν και να εγκαταλείψουν τα εδάφη που αποκαλούσαν πατρίδα.

Εξετάζοντας τις συνθήκες εκείνης της περιόδου ενδεχομένως να φαίνεται ως ένα λογικό μέτρο, αλλά για εκατοντάδες χιλιάδες ανθρώπους αποτέλεσε μια τραγωδία.

Ένα από τα μέρη που βίωσε πιο έντονα αυτόν τον πόνο είναι η πόλη Αλατσάμ του νομού Σαμψούντας.

Το Αλατσάμ ήταν μια περιοχή στην οποία ζούσε πυκνός πληθυσμός πλούσιων Ελλήνων που ασχολούνταν με το εμπόριο του καπνού και οι οποίοι κατά την περίοδο 1870-1900 είχαν κτίσει περίπου 100 σπίτια.

Τα σπίτια αυτά που μετά την ανταλλαγή των πληθυσμών δόθηκαν σε Τούρκους που ήρθαν από την Ελλάδα, ενώ για τους ανθρώπους που κατά την διαδικασία ανταλλαγής έχασαν όλα τα υπάρχοντα τους αποτελούσαν και μια φωλιά και ένα σημαντικό περιουσιακό στοιχείο. 63 από αυτά τα σπίτια πέρασαν στο υπουργείο Πολιτισμού και Τουρισμού.

Στις μέρες μας όμως παρέμειναν στα αζήτητα. Είτε λόγω των μικρών οικονομικών δυνατοτήτων της πόλης του Αλατσάμ είτε λόγω αδιαφορίας, σήμερα αυτά τα λαμπρά αρχοντικά παραμένουν παρατημένα.

Τα περισσότερα είναι πλέον ερείπια και πλέον ως επίγειοι θησαυροί περιμένουν τους νέους ιδιοκτήτες τους για να τα σώσουν.

Ιστοσελίδα του CNNTURK 30-9-2011

Σχόλιο : Η παρακάτω φωτογραφία αναφέρεται ως Γιώργος Κωνσταντίνου

KAYNAK: http://nationalpride.wordpress.com/2011/10/10/%CE%B5%CE%BB%CE%BB%CE%B7%CE%BD%CE%B9%CE%BA%CE%B1-%CE%B1%CF%81%CF%87%CE%BF%CE%BD%CF%84%CE%B9%CE%BA%CE%B1-%CF%83%CF%84%CE%BF-%CE%B1%CE%BB%CE%B1%CF%84%CF%83%CE%B1%CE%BC-%CF%84%CE%B7%CF%83-%CF%83%CE%B1/

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
----------------------------------------------------TÜRKÇESİ----------------------------------------------------------------

Mübadelen Günümüze Samsun Alaçam Tarihi Rum Evleri

Gönderen: Koray Köse - Samsun-Alaçam / Türkiye
Kurtuluş savaşı sonrası Türkiye Cumhuriyeti ve Yunanistan arasında imzalanan anlaşma neticesinde 500 bin Türk, Yunanistan'dan Türkiye'ye, 1.5 milyon Rum ise Türkiye'den Yunanistan'a karşılıklı göç ettirilmiş, zorla vatan dedikleri topraklarından koparılmışlardır. Bu, tarihi zamanın şartlarında değerlendirme ilkesi ile ele alındığında gerekli bir yaptırım olarak algılanabilir ancak yüzbinlerce insan için bir trajedi olmuştur.

Bu acıyı en şiddetli yaşayan yerlerden biri de Samsun'un Alaçam ilçesidir. Alaçam, tütün ticaretiyle uğraşan zengin Rum nüfüsun yoğunluklu olarak yaşadığı yerlerden biridir zamanında ve 1870-1900 yılları arasında bu nüfus tarafından 100'e yakın ev yaptırılmıştır. Mübadele sonrasında Yunanistan'dan gelen Türkler'e devredilen evler, tüm varlıklarını göç süresince kaybetmiş insanlar için hem bir yuva hem de önemli bir varlık olmuştur. Bu evlerden 63'ü Kültür ve Turizm Bakanlılğı tarafından tescil edilmiştir.

Ancak günümüzde bu evler artık sahipsiz kalmıştır. Gerek Alaçam ilçesinin ekonomik küçülmesi gerekse ilgisizlik bugün bu görkemli konakların terk edilmesine sebep olmuştur. Şimdi çoğu harabe haldedir ve yer üstündeki hazineler olarak yeni sahiplerinin bir an önce onları kurtarmasını beklemektedirler.

2 Kasım 2011 Çarşamba

Drama Köprüsünün Açılışı Yapıldı

Fotoğraf: www.alacam55.com

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları çerçevesinde 28 Ekim 2011 Cuma günü çelenk koyma töreninden sonra saat 13.30’da Alaçam Kaymakamı Sezgin Üçüncü, Garnizon Komutanı Duran Vuranok, Belediye Başkanı İlyas Acar, Cumhuriyet Savcısı Aşiyan Alkan, Emekli Paşa Kudret Cengiz, Daire amirleri, Belediye çalışanları Muhtarlar ve kalabalık halkın katılımı ile DRAMA KÖPRÜSÜ’NÜN açılışı gerçekleşti.

Alaçam’da Uluçay (Alaçam Çayı) üzerinde yer alan ve Drama köprüsü olarak isimlendirilen Köprü tamamlandı ve çok güzel bir görünüm sergiliyor. Uzun yıllardır Alaçam’a hizmet veren Karşıyaka Mahallesinde oturan vatandaşların Alaçam merkezine yaya ulaşımını sağlayan köprü yıllardır taşıdığı yükten ayrıca Alaçam Çayının zaman zaman taşkın dönemlerinde köprü ayaklarının alt kısımlarının aşınması sonucu sanki beli bükülmüş kıvrım kıvrım olmuştu. Pek hoş olmayan ve Alaçamımıza yakışmayan bir görüntü sergiliyordu.

Alaçam Belediye Başkanı İlyas ACAR seçim döneminde yapacağı projelerden biri olarak Drama köprüsünü yenilemek olduğunu söylemişti. Hatta yapılması biraz gecikince çeşitli spekülasyonlar yapılmıştı.

Ancak Başkan verdiği sözünü tuttu ve Eskimiş beli bükülmüş köprüyü yıktırarak yere daha sağlam basan daha güzel ve modern bir köprü yatırarak vatandaşlarının hizmetine sundu. Yeni köprü bu haliyle şehrimize çok daha iyi yakışmaktadır. Yapılan her eserde olduğu gibi bu eserde yaşadığı müddetçe yaptıranları hayır dualarıyla yad ettirecektir.

Alaçam Belediye Başkanı İlyas Acar; Yeni Drama Köprüsünün yaptırılmasına emeği geçen herkese Alacam olarak teşekkür ediyorum dedi.

/İsa ŞENTÜRK
28 Ekim 2011

21 Temmuz 2011 Perşembe

Şehit Necmettin TORUN’a

FOTOĞRAF: www.alacam55.com

On üç Ana kuzusu evladımızın şehit haberini duyunca acaba ilçemizden de var mı gibi soruları sormaya başladık kendi kendimize, zaman ilerleyince ne yazık ki Alaçam’dan da bir şehit olduğunu öğrendik ve yıkıldık.

Adı Necmettin TORUN, 14 Temmuz 2011 günü Diyarbakır´ın Silvan İlçesi kırsalında PKK´nın kahpe saldırısı sonucunda şehit düşen 13 askerden birisi… Cenazesi 15 Temmuz 2011 günü Türk Bayrağı´na sarılı tabut içerisinde Samsun´a getirildi. Çarşamba Havaalanı´ndan törenle alınan cenazesi Alaçam´a getirildi. O artık Samsun´un ve Alaçam´ın son şehidi, yeni bir şehit verene kadar! Keşke hem Samsun hem de Türkiye için hep son şehit olarak kalabilse ama biliriz ki bu cennete uğurladığımız son şehit olmayacaktır. İşte bizi üzen, rahatsız eden bu? Ne zaman bu şehitler gelmeyecek? Biliyorum bu sorunun yanıtını kimse vermeyecek! Biz yine büyük acılar yaşamaya devam edeceğiz.

Yüreğimize acı düştü kimine göre duygusal söylemlerde bulunuyoruz. Doğrusu, başkaları için el bağından üzüm bağışlamak kolaydır. Düşünsenize yitip giden can en başta bizim canımız… Kimi tek çocuğunu, kim tek kardeşini, kimi evinin direğini, eşini, babasını, nişanlısını, sözlüsünü cennete uğurluyor. Niye sormasın, niye isyan etmesin manzara ortada değil mi? Kimin çocukları, kimin yakınları şehit düşüyor? Ne dersiniz, nasıl bir cevap verirsiniz? "Şehitler ölmez. Kahrolsun PKK" demek yeter mi? Yoğunpelit köyünden şehidimiz Jandarma Komando Çavuş Necmettin TORUN´a Allah´tan rahmet, acılı ailesine sabırlar diliyorum.

/İsa ŞENTÜRK
21 Temmuz 2011

18 Temmuz 2011 Pazartesi

Yoğunpelit Köyü'nün Tek Üniversitelisi Şehit Oldu

yogunpelitev
Şehit  Necmettin Torun'un Baba Evi
Yoğunpelit Köyü Alaçam /SAMSUN

Ey! İnsanlıktan nasibini alamamış güruh? Siz şatafatlı ortamlarda "Halkların Kardeşliği - Halklara Özgürlük" naraları atadurun. Kardeşi kardeşe kırdıran bu "eğri büğrü" sözlerden dolayı sizi sigaya çekecek biri er ya da geç gelir.


YAlaçam İlçesi Yoğunpelit Köyü'nün tek üniversitelisi Silvan’da teröre kurban gitti

Diyarbakır Silvan’da şehit düşen 13 askerden biri olan Samsunlu Necmettin Torun’un (22) evine ateş düştü. Baba Şükrü Torun teröre lanet okurken, anne Satı Torun 'vatan sağ olsun' diyerek, ağıtları yürek dağladı.

Samsun’un Alaçam ilçesi Yoğunpelit Köyü nüfusuna kayıtlı olan Jandarma er Necmettin Torun’un şehit olduğu haberi, Alaçam Kaymakamı Sezgin Üçüncü başkanlığında oluşturan bir heyet tarafından gece saat 03.00’de ailesine bildirildi. Baba Şükrü Torun (44) metanetini korurken, anne Satı Torun’un feryatları yürek dağladı.

Oğlu ile bir gün önce telefonda görüşen baba Şükrü Torun, “Bir karakola saldırı olduğundan bahsedip, kendisinin iyi olduğunu söylemişti.” dedi.


KÖYÜN TEK ÜNİVERSİTELİSİ

Çiftçilikle uğraşan baba Torun, kısıtlı imkanlara rağmen çocuklarını okutmayı ihmal etmemiş. Yoğunpelit Köyü'nün tek üniversitelisi olan şehit Necmettin Torun’un diğer erkek kardeşi de Anadolu Lisesi’nde okuyor. Oğluna para göndereceği yerde, aldığı 175 TL er maaşını kendilerine gönderdiğini aktaran baba Torun, konuşurken gözyaşlarına hâkim olamadı.

Oğlunun Rize Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu Muhasebe Bölümü mezunu olduğunu belirten baba Torun, “Okulu bitirdikten sonra askere gitti. 5 çocuk babasıyım. Bir erkek oğlum daha var. İçim yanıyor, Allah başkalarına da bu acıyı vermesin. Lanet olsun bu teröre, evlisi var bekârı var. Ne istiyorlar körpecik yavrularımızdan. Biz yandık başka aileler de yanmasın.” diyerek gözyaşlarını tutamadı.


Tansiyon hastası Anne Satı Torun’un feryatları ise yürek dağladı. Oğlunun şehit olduğu haberini gece öğrendiğini belirten anne Torun, “Gece kapı çaldığında bir yerde bir olay oldu diye düşündüm. Oğlumun ölüm haberi hiç aklıma bile gelmedi. Babası 1 gün önce telefonda görüşmüş, ben ilçedeydim. Yakın zamanda görüşmemiştim. Keşke ben de görüşebilseydim, sesini duysaydım. Vatan sağolsun. Daha ne diyeyim.” ifadelerini kullandı.(Cihan Haber Ajansı)