14 Haziran 2006 Çarşamba

Atatürk Ve Samsun



Modern Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Büyük Komutan ve Devlet Adamı Atatürk kısa süren hayatı boyunca asker, devlet adamı ve inkılapçı olarak bir çok şehri gezmiş ve görmüştür.


Kurtuluş Savaşını kazandıktan sonra ölümüne kadar çıktığı yurt gezilerinde 52 il merkezine uğramıştır. Bir çok ile birden fazla ziyaret yapmış, buralarda günlerce, haftalarca kaldıkları olmuştur. Samsun'umuz da Atatürk'ü Kurtuluş Savaşını başlatmak üzere misafir ettiği gibi, bunun dışında çeşitli tarihlerde üç defa daha bağrına basarak yaklaşık 36 gün misafir etmiştir (Havza dahil).
Atatürk'ün zaferlerini olduğu kadar inkılaplarını da gezileri içinde değerlendirmek lazımdır. İnkılap Kanunları çıkmadan önce halkın içine girmiş yapacaklarını ve yaptıklarını anlatmaya çalışmış milletin onayını almaktan geri kalmamıştır.

Atatürk'ün Samsun'a ilk gelişi herkesçe biliniyor. Mondros Mütarekesinin 7. maddesindeki :

"Müttefikler kendi emniyetlerini tehditte görünce Sevkelceyşi, her bir yeri işgale hakları olacaktır." gerekçesiyle Anadolu'yu işgal ediyorlardı. Türk Milleti de bu hareketi yer yer direnmeler, mitingler yaparak protesto ediyorlardı. Bu arada direniş güçleri ve yerel kurtuluş dernekleri kuruluyordu.

Samsun'daki 15. Tümen Makinalı Tüfek Komutanı teğmen Hamdi Efendi birliği ile azgınlaşan Rum Pontuscuların üzerine yürümesi İngilizleri harekete geçirdi. İstanbul'a bu hareketi "Soykırım" olarak haber ettiler.

"Canik Bölgesi Asayiş Dosyası" adı verilen bu rapor günlerdir Anadolu'ya geçmeyi düşünen Mustafa Kemal Paşaya Müfettişlik görevinin verilmesine sebep olmuştur. 18 kişilik bir heyet ile 19 Mayıs 1919'da Atatürk Samsun'a ayak bastı, o zamanki Mıntıka Palası Karargâh yaptılar.

Mustafa Kemal Samsun Merkezi ile Kavak ve Havza'da halkın büyük desteğini görmüştür. Kavaklılar: "Durumumuz çok perişandır. Buna bir son verilmesini istiyoruz. Eğer gerekirse sakladığımız dedelerimizden kalan silahlarla bu eşkıyalara karşı koyarız." deyince Atatürk "Siz bir savunma derneği kurunuz" demiştir. Havza'da da aynı coşku ve heyecanla karşılaşınca: "Bizi öldürmek değil, canlı canlı mezara gömmek istiyorlar. Şimdi çukurun kenarındayız. Hiç bir zaman ümitsiz olmayacağız. Hep beraber çalışacağız ve ülkeyi kurtaracağız. Zaten başka türlü hareket etme imkanı yoktur." ifadesiyle o günlerin korkunçluğunu belirttikten sonra halkın savaşma gücünü arttırıcı dernekler sağlamıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder