20 Temmuz 2014 Pazar

İsmet Nedim SAATÇİ




 “SAATÇi İSMET NEDİM,1936’da Samsun’da doğdu. Ses sanatçısı ve besteci.Türk Sanat Müziğine Samsun Müzik Kulübünde başladı.İstanbul Belediye Konservatuarına girdi. Şefik Gürmeriç, Fahri Kopuz, Muammer Sun, Ruşen F. Kam, Refik A. Sevengil, Halil B. Yönetken, Suphi Z. Özbekkan ve Muzaffer İlkar’ın öğrencisi oldu.Konservatuarı bitirdikten sonra 1958’de Ankara Radyosuna girdi. Aynı yıl beste denemelerine başladı. İsmet Nedim, Hafif Türk Sanat Müziğinin öncüsü olarak bilinir. Ayrıca çok sazlı Türk Müziği dönemine de öncülük etmiştir. Batı Berlin’e yerleşerek sanat hayatını sürdüren İsmet Nedim, bu şehirde müzik alanında öğretim üyeliği yapmıştır.” (Müzik Ansiklopedisi, 4.cilt, Sanem Matbaası, Ankara, 1985)



İsmet Nedim, o yıllarda öylesine popüler olmuştur ki, basında Zeki Müren mi, İsmet Nedim mi tartışmaları almış başını gitmişti. Terazinin bir kefesinde güçlü sesi, değişik yorumu, birbirinden popüler besteleri, bir erkeğe yakışır ağırbaşlı tavırları ve yaptığı yeniliklerle İsmet Nedim (Saatçı), öbür kefesinde ise, yine güçlü sesi, süslü-püslü sahne giysileri ve “efemine” tavırlarıyla Zeki Müren. O zamanlar TV yok. Ses Sanatçılarının sanatlarını icra edebileceği en önemli iki mekan; radyo ve gazinolardır.

Bunların da en ünlüsü, Gazinocular Kralı Fahrettin Aslan’a ait Maksim Gazinosu, assolisti Zeki Müren’di. Yanılmıyorsam yıl 1966. Zeki Müren o sene çalışmayacağını söyleyerek, kendisini naza çeker. Bunun üzerine Fahrettin Aslan, İsmet Nedim’i Ankara’dan İstanbul’a davet eder. O zamanlar Türk Sanat Müziği 4-5 sazla icra edilmektedir. İsmet Nedim, klasik sazlarımızın yanına akerdeon, çello, piyano, timbal, gitar vs. gibi batı müziği enstrümanlarını da ekleyerek, ansiklopedide de belirtildiği üzere “Çok Sazlı Türk Müziği” dönemine de öncülük etmiştir.

Davet üzerine 20 kişiden oluşan orkestrasıyla İstanbul’a gelen İsmet Nedim hemen provalara başlar. Durumu öğrenen Zeki Müren müthiş kıskançlık krizine girerek, çalışmama kararını geri alır.  İki arada bir derede kalan Fahrettin Aslan, ağırlığını Zeki Müren’den tarafa koymak mecburiyetinde kalır. İsmet Nedim, çok geçmeden tayinini Ankara Radyosu’ndan İstanbul Radyosu’na aldırır. Maksim’den daha alt düzeydeki gazinolarda da program yapmaya başlar. Birkaç kere yılın ses sanatçısı, birçok kez yılın bestecisi seçilir.

Besteleri, o zamanın insanları, özellikle de gençleri arasında adeta marş haline gelir. Çoğu da film müziği olarak kullanılır. Bunlardan biri yani “Sarı Gülüm Kokmaz mı” adlı bestesi, eşimle bizim de ortak şarkımız, sembolümüz, parolamız olmuştu.  Adına dernek (İsmet Nedim’i Sevenler Derneği-1965) bile kurulan İsmet Nedim’in besteleri, “Eski köye yeni adet getiriyor” düşüncesiyle İstanbul Radyosu’nda yasaklanır. Bunu gururuna yediremeyen İsmet Nedim, “Ne haliniz varsa görün” dercesine, radyodan istifa ederek Berlin’e yerleşir.

Dünya müzik devi Almanlar, hemen ona sahip çıkarak, Müzik Doçenti (Music Dozent) unvanı verirler. Türk gençlerini yetiştirmek üzere, öğretim üyesi olarak Kreuzberg’deki iki konservatuarda işe başlatırlar.  İsmet Nedim, Berlin’de 20 sene kadar çalıştıktan sonra emekli olur. Zeynep hanımla mutlu bir evliliği olan İsmet Nedim, Dilara(33) ve Dilruba(31) adlı iki kız çocuğu babasıdır.

Yılın bazı bölümlerinde İstanbul’da, bazılarında da Berlin’de ikamet eden İsmet Nedim, rahmetli Yıldırım Gürses, Güneri Tecer ve Ziya Taşkent’e hocalık yapmış, sinema sanatçılarının sahneye çıkmasının moda olduğu yıllarda Hülya Koçyiğit ve Fatma Girik’e de dersler vererek, ellerinden tutmuştur. 

Bugüne kadar yaptığı plakların sayısını hatırlayamadığını söyleyen İsmet Nedim, sadece iki kaset yapmış, 1980’den sonra da sahneye çıkmamıştır. TRT yıllar sonra, günah çıkarmak kabilinden Berlin’e bir ekip göndererek, bir saatlik bir program (Taş Plaktan Bugüne -20.Ocak.1989) yapmıştır. Bu arada bu olaya ilişkin ilginç bir anımı da araya sıkıştırmak istiyorum

Berlin’de yapılan çekimlerde kullanılan bir şarkının, montaj esnasında bozuk çıktığı anlaşılır. İsmet Nedim’in bu iş için Türkiye’ye gelmesi imkânsızdır. Hemen benim adres ve telefon numaramı TRT ekibine verir. Hatalı bölüm, bendeki mevcut kasetten düzeltilerek program kurtarılır.

İsmet Nedim’le ilgili bilgilere burada son verirken; sevgili eşimin hastalığı esnasında evimize ve hastaneye kadar gelerek bizleri yalnız bırakmayan, cenazesine de katılarak acımıza ortak olan değerli İsmet ağabeyimin muhterem eşi sevgili Zeynep Hanım’a (İsmet Nedim bu sıralarda Berlin’de olduğundan cenazeye katılamamıştır) teşekkürü bir borç bilirim.

Sanatçı ile ilgili daha ayrıntılı bilgiler isteyen dostlarımız beni arayabilirler.

Dilerseniz, İsmet Nedim’in popüler olmuş yüzlerce bestesinden, bugünlerde benim ruh dünyamı en güzel yansıtan “Boş Çerçeve”nin sözlerini vererek yazımıza son noktayı koyalım:

Bırakma ellerimi
Bırakma yalnız beni
Son defa seyredeyim
O yaşlı gözlerini.
***
Artık bülbül ötmüyor,
Gül dolu pencerede.
Yalnız hatıran kaldı,
Boş kalan çerçevede.
***
Aşkların en güzelini
Çılgınca sevenini
Yalnız sende bulmuştum,
Yalnız senin olmuştum.
***
Artık bülbül ötmüyor,
Gül dolu pencerede.
Yalnız hatıran kaldı,
Boş kalan çerçevede.


/Seyfullah Çiçek