23 Mayıs 2006 Salı

Samsun İli Kıyılarında Antropojenik Değişmeler



Türkiye Kuvaterner Sempozyumu
Ali Uzun- Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Coğrafya Bölümü

ÖZET

Samsun ili kıyılarının son yirmi yıldaki antropojenik değişimini konu alan bu araştırma, esas itibariyle arazi gözlem ve incelemelerine dayanmaktadır. Ayrıca, farklı dönemlere ait hava Fotoğraflarından ve diğer dokümanter verilerden de yararlanılmıştır. Çalışmanın amacı, Samsun kıyılarındaki değişimin hızını ve bugünkü durumunu ortaya koymaktır. Benzer çalışmaların artması, kıyı plancılarının gelecekle ilgili daha akılcı projeler üretmelerine önemli katkılar yapabilir.

Yaklaşık 213 km uzunluğundaki Samsun ili kıyıları son yıllarda hızlı bir değişime sahne olmaktadır. Büyük harcamalarla gerçekleştirilen kıyı dolguları, kıyı morfolojilerinin bozulmasına ve ekosistemin kendisini yenileyemeyecek ölçüde değişmesine yol açmaktadır. 1990’lara kadar Samsun şehir merkezi ile sınırlı kalan dolgu çalışmaları, bu tarihten itibaren uygulamaya konan Karadeniz bölünmüş yol projesi kapsamında, Yakakent batısında olduğu gibi, kırsal alanlara doğru genişlemiştir. Bununla birlikte, sahil yolunun Bafra ve Çarşamba ovalarını enine  kesmesi, delta kıyılarını bu tahrip dalgasından büyük ölçüde kurtarmıştır. Ancak, son yıllarda artan ve daha çok  ikinci evlerden oluşan kaçak yapılaşma, delta kıyılarının da ciddi bir tahrip sürecine girdiğini göstermektedir. Sonuç olarak, bilimsel dayanaktan yoksun ve günübirlik ihtiyaçları karşılamak amacıyla, çoğu kez yasalara aykırı olarak  alelacele uygulamaya konan projeler kıyı morfolojilerini değiştirmekte, başta Samsun ili kıyıları olmak üzere, doğal  kıyılarımızın tahribine yol açmaktadır. Bu sorun, benzer süreçleri yaşayan diğer ülkelerle birlikte ele alınmalı ve yasa dışı yapılaşma kesinlikle durdurulmalıdır.

Giriş

Karadeniz kıyıları, kıyı çizgisine paralel uzanan dağlar nedeniyle genellikle yüksek ve boyuna kıyılardan oluşur. Ancak, Yeşilırmak ve Kızılırmak deltalarının Samsun ili sınırları içinde yer alması,  Çamgölü mevkii (5 km) ile Toptepe önleri (1 km) hariç, Samsun kıyılarının bütünüyle alçak kıyılardan (kumsallardan) oluşmasına yol açmıştır.  Samsun ili kıyıları, şehir merkezinden başlayan ve kırsal alanlara doğru genişleyen hızlı bir  antropojenik dönüşüme sahne olmaktadır. Kıyılarda inşa edilen tesisler hem kıyıların doğal görünümünü, hem de ekolojik özelliklerini değiştirmektedir. Nitekim, eski şehir merkezi kıyıları (Kürtün çayı – Mert ırmağı arası) daha 21 yüzyıla girmeden doğal görüntüsünü bütünüyle kaybetmiştir (Uzun 2000). Ancak tahribat bu kadarla sınırlı kalmamış, aksine son birkaç yılda daha da hızlanmıştır.  Bu çalışmanın amacı, söz konusu tahripkar gidişin durdurulabilmesi için, mevcut durumu tespit etmek, değişimin hızını ve karakterini belirlemek ve sonuçta kıyı plancılarının gelecekle ilgili daha akılcı projeler üretmeleri için bilimsel alt yapının oluşmasına katkıda bulunmaktır. 

Bu çalışma doğrudan arazi-gözlem yöntemiyle hazırlanmıştır. Çalışma sırasında, farklı dönemlerde araziden elde edilen bulgular ve hava Fotoğrafları ile bazı özel ve tüzel kişilerin dokümanter verileri kullanılmıştır. Bu veriler bilgisayar ortamına aktarılarak tarih sırasına konulmuştur. Böylece değişimin hızı, boyutları ve diğer özellikleri belirlenmeye çalışılmıştır.

Önceki Çalışmalar

Samsun kıyılarında yapılaşmaya değinen ilk çalışmalardan biri Uzun (1998)’un “Kıyı Hukuku Açısından Karadeniz Kıyılarımız” başlıklı araştırmasıdır. Bu çalışmada plânsız şehirleşme nedeniyle Karadeniz kıyı kentlerinde hizmet tesislerine ayrılabilecek arazi sıkıntısı çekildiği ve bu sorunun kıyı dolgularıyla çözümlenmeye çalışıldığı ifade edilmektedir. Yazar, söz konusu araştırmasında Samsun ve  Rize gibi şehir merkezleri başta olmak üzere, bir çok kıyı kentimizin bu nedenle doğal kıyılardan mahrum kaldığını belirtmektedir.  Özesmi (1999), “Conversation Strategies for Sustainable Resource Use in Kızılırmak Delta in Turkey” başlıklı doktora çalışmasında, Kızılırmak deltasının doğu kumsallarında ilk yapılaşmanın avcı kulübeleriyle başladığını, 1979-80’lerden itibaren bunların yerlerini doktor, avukat, savcı ve öğretmen gibi seçkin kişilerin yasadışı olarak inşa ettiği tatil evlerine bıraktığını; ayrıca kıyıdaki yapılaşmanın  yaban hayatı etkilediğini ve eko-turizm potansiyelini düşürdüğünü belirtmektedir.

Samsun şehri kıyılarında yapılaşmayı konu alan önemli çalışmalardan bir diğeri de Uzun (2000)’un “Samsun’da Kıyı Yönetimi” başlıklı araştırmasıdır. Bu çalışmada Samsun kıyılarındaki yapılaşma sürecine yer veren yazar, yönetim kusurları nedeniyle kıyı boyunca mevzuata aykırı yapılaşma olduğunu  ve bunun doğal görüntüyü bozduğunu belirtmektedir.  Yılmaz (2002) ise, “Bafra Ovasının Beşeri ve İktisadi Coğrafyası” adlı kitabında, Kızılırmak  üzerinde yapılan barajların deltaya gelen malzemenin önünü kestiğini ve bu nedenle büyüme yerine  deltanın son on yılda 1 km kadar küçüldüğünü, gerilemeyi durdurmak amacıyla ırmağın ağız kısmında mahmuzlar inşa edildiğini belirtmektedir.

Samsun İli Kıyılarında Yapılaşma

Samsun ili kıyılarındaki antropojenik değişmeler şehirsel ve kırsal alan kıyıları olmak üzere iki ana başlık altında incelenebilir: Bu çalışmada, Samsun Büyükşehir belediyesi sınırları içindeki kıyılar şehirsel  alan kıyıları, dışındaki kıyılar ise kırsal alan kıyıları şeklinde tanımlanmış ve ayrı ayrı incelenmiştir.

Şehirsel Alan Kıyıları

Samsun şehri, kıyıya paralel olarak Ordu-Samsun kara yolu boyunca doğudan Tekkeköy’e, Sinop -Samsun kara yolu boyunca ise batıdan Ondokuzmayıs’a doğru hızla genişlemektedir. Şehrin bu gelişimi  dikkate alınarak 5216 Sayılı Büyükşehir Belediyesi Yasası (Resmi Gazete 23.07.2004) çerçevesinde,  Samsun Büyükşehir belediyesinin sınırları batıdan Dereköy’ü, doğudan ise Çınarlık belediyelerini içine  alacak şekilde yeniden çizilmiştir. Yeni Samsun Büyükşehir belediyesi sınırları esas alınarak, Eski Büyükşehir belediyesi sınırları içindeki kıyılara “Merkezi Şehirsel Alan Kıyıları”, yeni sınırla eski sınır  arasındaki kıyılara ise “Şehirsel Gelişme Alanı Kıyıları” denilmiştir.

Merkezi Şehirsel Alan Kıyıları

Merkezi şehirsel alan kıyıları doğuda Kutlukent belediyesi sınırından batıda Atakent belediyesi sınırına kadar olan kesimi içine almaktadır. Bu kesimde Samsun şehri kıyıları, büyük kısmıyla doğal görüntüsünü kaybetmiştir. Nitekim, Antik dönemde Kalyon burnunda yapılmış mendirekle başlayan antropojenik değişim, eski deniz feneri ve onun güneyinde (şimdiki eski şehir stadyumunun olduğu kesim) inşa edilen kale surları ile sürmüştür. 1960’larda Kalyon burnu ile Mert ırmağı arasında yapımına başlanan Samsun limanı eski şehir merkezi kıyılarının bütünüyle antropojenik bir görüntü kazanmasına sebep olmuştur (Şekil 2). Ancak, değişim bu kadarla sınırlı kalmamış, dolgu alanı üzerinde inşa edilen  Yeni Valilik binası, Kültür merkezi, Büyük Samsun oteli, Borsa sitesi, müze ve fuar binaları ile kıyı boyunca inşa edilen diğer depo ve barakalar şehrin denizle irtibatını kesmiştir (Uzun, 2000). Bu nedenle,  Samsun şehir halkı deniz kıyısına gidemez olmuştu. Bu durum yerel yöneticileri önlem almaya zorlamış ve nihayet 2000 yılında Samsun Büyükşehir belediyesi “Samsunlu Denize Kavuşuyor” parolasıyla yeni bir proje başlatmıştır. Bu proje çerçevesinde, merkezi şehirsel alan kıyılarını çevreleyen bir sahil yolu inşa edilmeye başlanmış ve günümüzde önemli bir kısmı tamamlanmıştır. Halen devam eden bu çalışmalar çerçevesinde kıyı mevzuatına aykırı depoların çoğu yıkılmış; yeni gezi yolları ve yeşil alanlar inşa edilmiştir. Bu çalışmalar bitince, belki doğal kıyılar geri gelmeyecek ama önceki olumsuzlukların büyük bir kısmı ortadan kalkmış olacaktır.

Merkezi şehirsel alanın Mert ırmağı doğusunda kalan kesiminde de doğal görüntü bütünüyle  değiştirilmiştir. Nitekim, Mert ırmağından Belediye evleri önüne kadar olan alanda “Doğupark” adıyla geniş bir dolgu alanı inşa edilmiştir. Doğupark’ın kıyıları büyük kaya bloklarıyla çevrilmiş ve üzerinde mevzuata aykırı betonarme binalar yapılmıştır (Uzun 2000). Daha doğudaki Toptepe kıyılarında bir balıkçı barınağı yapılmış, kara kesimindeki yalıyarlar yarılarak demiryolu ve kara yolu geçirilmiştir.

Merkezi şehirsel alanın en doğusu ise, Petrol Ofisi’ne ait akaryakıt depolarının işgali altındadır.

Merkezi şehirsel alanın Kalyon burnu batısındaki kesiminde de doğal görünüm bozulmuştur.

Burada ilk ciddi değişim eski Samsun-Sinop kara yolunun 1980’lerde deniz kıyısına indirilmesiyle  yapılmıştı. Bu kesimde kara yolunu korumak amacıyla kıyıda yapılması planlanan tahkimat projesi daha sonra değiştirilerek kıyıda geniş bir dolgu alanı inşa edilmiştir. 1990’ların sonunda ise, bu dolgu alanı Kürtün çayı batısına doğru genişletilerek Köy Hizmetleri ile Çevik Kuvvet sahasının kıyıları da doldurulmuştur. Böylece, Kalyon burnu ile Çevik Kuvvet sahası arasındaki doğal plajlar bütünüyle tahrip olmuştur.

Çevik Kuvvet sahasından merkezi şehirsel alanın batı sınırına kadar olan kesimde önemli bir dolgu yapılmamıştır. Bununla birlikte, kumsal üzerinde inşa edilen parklar, kıyı çizgisi üzerinde yapılan polis karakolu, bazı turistik tesisler (Şekil 5), kumsalı güneyden sınırlandıran sahil yolu (Adnan Menderes Bulvarı) ile kıyıya paralel inşa edilmiş yüksek binalar doğal görüntüyü önemli ölçüde değiştirmiştir. Esasen bu kesimde henüz ciddi bir yapılaşma olmadan, daha 1970’lerin ortalarında, “Onaylı Kıyı Kenar Çizgisi” 1/25000 ölçekli haritalar üzerinde tespit edilmişti. Buna rağmen kıyı boyunca inşa edilen yapıların çok önemli bir kısmının kıyı mevzuatına aykırı olarak inşa edilmesi dikkat çekicidir.

Şehirsel Gelişme Alanı Kıyıları

Samsun Büyükşehir belediyesinin yeni sınırları ile eski sınırlar arasındaki kıyılar şehirsel gelişme alanı kıyıları olarak tanımlanmış ve merkezi şehirsel alanın doğusundaki kıyılara “Doğu Yönde Şehirsel  Gelişme Alanı Kıyıları”, batısındaki kıyılara ise “Batı Yönde Şehirsel Gelişme Alanı Kıyıları” denilmiştir.

Doğu Yönde Şehirsel Gelişme Alanı Kıyıları

Samsun Büyükşehir belediyesi sınırlarının doğuya doğru Çınarlık belediyesini içine alacak şekilde genişletilmesiyle, henüz yapılaşmamış bazı kıyı bölümleri şehirsel alanın içerisinde katılmıştır. Bu durum, iyi değerlendirilmesi kaydıyla Samsun şehri ve dolayısıyla Samsunlu için önemli bir kazanım olabilir. Kutlukent belediyesi sahilinde inşa edilen Organize Sanayi Sitesi, onun doğusundaki Azot ve Bakır fabrikaları ile daha doğudaki Mobil santraller kıyı boyunca yerleşmenin gelişimini engellemiş ve bunun neticesinde, mobil santrallerin doğusu ile Costal arasında geniş bir kumsal doğal görünümünü koruyabilmiştir (Şekil 6). Ne var ki, bu kesimde yapımı düşünülen tersane nedeniyle şehirsel alan içindeki bu doğal kumsal da elden çıkacaktır Şekil 4. Atakum sahilindeki polis karakolu.  Şekil 5. Atakum plajında turistik tesis. Tersane sahasının doğusundan şehrin doğu sınırına kadar olan kesimde de kıyılar yasa dışı bir  şekilde yapılaşmaktadır. Bu kesimde kıyı tahribatı sahil şeridi ihlal edilerek inşa edilen kaçak yapılarla sınırlı değildir. Bu evlerin sahipleri kumsal tarafında duvarla bir bahçe çevirmekte ve bahçenin dış sınırı o  kişinin insafına kalmış bulunmaktadır.


Batı Yönde Şehirsel Gelişme Alanı Kıyıları
Samsun şehrinin batı gelişme alanı kıyıları, Atakum belediyesinin batı sınırından başlar batıda Dereköy belediyesinin batı sınırına kadar devam eder. Bu kesimde önce sayfiye evlerinin inşasıyla başlayan yapılaşma, zamanla bu evlerin yıkılarak yerlerine çok katlı binaların yapılmasıyla devam etmiştir. Böylece şehirsel konut alanı kıyı boyunca batıya doğru genişlemiştir. Yukarıda da ifade edildiği üzere, merkezi şehirsel alanın batı kesimi ile batı gelişme alanında Onaylı Kıyı Kenar Çizgisi 1970’lerin ortalarında tespit edilmiştir. Ancak, Kurupelit Belediyesi kıyılarında olduğu gibi yapılaşma çoğunlukla kıyı kenar çizgisi ihlal edilerek devam etmiştir. Örneğin burada bazı binaların sahanlıkları denizin üzerine gelmekte (Şekil 8), hatta yeni yapılan belediye binası bile sahil şeridini ihlal etmektedir.

Kurupelit belediyesinin batısındaki sahada da kıyının hızlı bir şekilde yapılaşmaya başladığı görülür. Özellikle resmi kurumların eğitim-dinlenme kampları bu kesimde yapılaşmanın öncüleri  olmuştur. Nitekim, Askeri Eğitim Merkezi, Kızılay Kampı, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sahil Tesisleri,  Polis Meslek Yüksek Okulu, Milli Eğitim Kampı, Sağlık Kampı ve PTT Kampı bunlar arasında  sayılabilir.

Ondokuz Mayıs Üniversitesinin Sahil Tesislerinden, Büyükşehir belediyesinin batı sınırına kadar  olan kesimde ikinci evler yoğunluktadır. Burada kıyıya paralel inşa edilen yaya yolu kumsalın  yapılaşmasını kısmen de olsa önlemiştir. Bununla birlikte, yolun güneyinde inşa edilen ve yörede denize sıfır diye adlandırılan yazlıkların önemli bir kısmı kıyı kenar çizgisinden itibaren kara yönünde ayrılması gereken sahil şeridini ihlal etmektedir. Hatta, bu binaların önemli bir kısmı, tapusuz arazi üzerinde ve  oldu-bitti mantığı ile inşa edilmiştir. Kurupelit sahilinde mevzuata aykırı yapılaşma. Deniz kıyısında inşa edilen Kurupelit belediyesi binası.

Samsun şehrinin batı gelişme alanı kıyılarında, onaylı kıyı kenar çizgisinin ardından yürütülen kadastro çalışmaları (1978) ile vatandaşın zilyetindeki kıyı yakını arazilerin önemli bir kısmı tapu dışı bırakılmıştır. Bu nedenle eski hak sahipleri kendi arazilerini kullanamaz duruma gelmiş ve dolayısıyla uzun bir mahkeme süreci başlamıştır. Bu dönemde başlayan davalar halen Samsun adliyesinde devam  etmektedir. Buna karşılık, kendi zilyetindeki arazi üzerinde konut yapmak için mahkeme kararını bekleyenler, hala beklemeye devam ederken, diğerleri kaçak yapılarında denizin tadını çıkarmaktadır.

Hatta, 1990’da çıkarılan 3621 Sayılı Kıyı Kanunu ve onu takiben art arda çıkarılan Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliklerle kıyılardaki binaların önemli bir kısmı yasal güvence altına alınmıştır.


Kırsal Alan Kıyıları

Samsun’un kırsal alan kıyıları da iki bölüme ayrılarak incelenmiştir.

Samsun Şehri Doğusundaki Kırsal Alan Kıyıları

Samsun Büyükşehir belediyesinin doğu sınırından Ordu ili sınırına (Akçay) kadar olan kıyılar.Samsun doğusundaki kırsal alan kıyıları olarak tanımlanmıştır.Samsun şehrinin doğu sınırından Yeşilırmak’ın denize döküldüğü Cıva burnuna kadar olan kesimde kıyı boyunca belirgin bir yapılaşma görülmez.. Bu durum kıyı mevzuatına saygıdan ya da kıyının iyi korunmasından değil, daha çok kıyı gerisinde oluşmuş bataklıkların yapılaşmaya uygun olmamasından kaynaklanmıştır. Bununla birlikte, Kum mahallesi ve Kavaklı mahallesi sahillerinde tek- tük binalara, Yeşilırmak ağzında ise bazı balıkçı ve avcı kulübelerine rastlanır.

Cıva burnunun doğusuna geçilince karşımıza çıkan en belirgin yapı buradaki deniz feneridir. Fenerin kuzey kıyısındaki Söğütlü gölü (Şekil 10) ile daha doğudaki Akarcık gölleri kıyıdaki yapılaşmayı sınırlandırmıştır. Burada kıyıya en yakın yerleşme Fenerin doğusundaki Çobanlar mahallesidir. Başta bu mahallenin sakinleri olmak üzere, yöre halkı Fener çevresinden uzun süre kum almış ve doğal bitki örtüsü  tahrip edilmiştir. Bu durumun bir sonucu olarak, kuzeybatıdan esen rüzgarlar zeminden kolayca havalandırdıkları kumları Çobanlar mahallesinin tarlalarına ve evlerine doğru sürüklemeye başlamıştır. 

Bu durumun ciddi boyutlara ulaşması üzerine, 1990’ların sonunda kıyıdan kum alımı yasaklanmış, fener çevresi ağaçlandırılmış ve kıyıda kumulların ilerlemesini önlemek amacıyla hakim rüzgara dik uzanan çitler yapılmıştır

Çobanlar mahallesinden doğuya doğru gidildikçe, kıyı boyunca inşa edilmiş bazıları kullanılmayan bina ve kulübelere rastlanır. Bununla birlikte, Cıva burnu fenerinden Dumanlı gölüne kadar olan kesimde belirgin bir yapılaşma görülmez. Buna karşılık, Dumanlı gölü ile daha doğudaki Kargalı gölü arasında kıyıya paralel uzanan Büyüktaşlık mahallesi ve daha doğuda Kargalı gölü ile Simenlik gölü arasında argalı ve Sancaklı yerleşmeleri bu genel gidişi bozar. Kıyıya paralel uzanan bu yerleşmelerde bazı binaların kıyıya çok yaklaştığı ve mevzuata aykırı inşa edildiği dikkati çeker. Kargalı gölünden Simenlik gölü doğusundaki orman bakımevine kadar olan kesimde kıyı boyunca uzanan sahil yolunun da bu yerleşmeleri desteklediği görülür. Nitekim, Simenlik gölü ile onun 1 km kadar güney doğusunda yer alan  Akgöl ve onları çevreleyen bataklıklar Ayber, Kabalı, Haşlık, Sazdam ve Gölyazı köylerinin denize  yaklaşmasını engellemiştir. Buna karşılık, kıyıdan orman bakımevine doğru uzanan yol boyunca sıralanan  bazı binalara rastlanır. Orman bakımevinden 6 km kadar güneydoğudaki Çaltı burnu fenerine kadar olan kıyılar doğal görüntüsünü muhafaza etmektedir. Çaltı feneri ile Terme çayı ağzı arasındaki kıyılar da  nispeten korunmuş durumdadır. Ancak, Terme çayı ağzının güneyindeki Güdürüp mahallesinden itibaren kıyıların yapılaşmaya başladığı görülür. Özellikle Karadeniz sahil yolunun bu kesimden itibaren kıyıya yaklaşması buradaki kumsalların turistik çekiciliğini artırmıştır. Ayrıca, Güdürüp mahallesinin  güneyinden itibaren Uzunardıç (Miliç) deresinin, kara durumuna geçmiş ön kıyı setti gerisinden, kıyıya  paralel olarak 6 km kadar doğuya doğru devam etmesi, bu set üzerinde kurulan yazlıkları, kamp alanlarını ve diğer turistik tesisleri adeta dış etkilere karşı koruma altına almıştır. Uzun ardıç deresinin ağzı ile Ordu  il sınırı (Açay) arasında da yapılaşma devam etmekte, özellikle kıyı mevzuatı ihlal edilerek kurulan binaların sayısı hızla artmaktadır.
  

Samsun Şehri Batısındaki Kırsal Alan Kıyıları

Samsun Büyükşehir belediyesi batı sınırından Sinop il sınırına kadar olan sahiller, Samsun’un batı yöndeki kırsal alan kıyılarını oluşturur. Şehirsel alan kıyıları kadar yoğun olmasa da, batıdaki kırsal alan kıyıları da hızla betonlaşmaktadır. Nitekim, Ondokuzmayıs ilçe merkezinin kuzeyinde ve kıyı çizisine paralel uzanan uçak pisti ve onun batısındaki yazlıkların bazıları kıyı mevzuatına aykırı inşa edilmiştir.

Diğer bir deyişle, Büyükşehir belediyesi batı sınırından Uzungöl’ün ayağına kadar olan kıyıların  yapılaşma açısından şehirsel gelişme alanı kıyılarına benzediği görülür.

Yörükler kasabası kuzeyinden başlayıp, Kızılırmak deltasının batı kıyılarındaki Karaboğaz gölü  batısına kadar devam eden tüm kıyı kesimi, kıyı gerisindeki Uzungöl, Balık gölü, Gıcı gölü, Gernek gölü, Liman gölü, Mülk gölü ve Karaboğaz gölleriyle onların çevresindeki diğer küçük göl ve bataklıklar Ramsar koruma alanı (sulak alan) sınırları içine dahil edilmiştir (Şekil 12). Bu kesimde, kıyıdaki yapılaşma kısmen de olsa hız kesmiş görünür. Ne var ki, bu durum, söz konusu sahanın hassas ekolojik özelliklerinin korunması çabalarının bir sonucu değil, bu sahanın yapılaşmaya uygun olmamasından  kaynaklanmaktadır. Bununla birlikte, Yörükler kasabasından Balık gölü kuzeyindeki fenere giden yol boyunca ve özellikle fenerin güneyindeki alanda kaçak yapılaşma devam etmektedir.

Ramsar koruma sahasında, doğayı korumaya çalışanlar ile ondan yararlanmaya çalışanlar arasında, ciddi bir mücadele yaşanmaktadır. Örneğin, sazlıklardan ticari amaçla yararlanan yöre sakinleri, buralara ulaşmak için, deniz-göl ve göl-göl bağlantılarını sağlayan su yollarını kapatarak araba yolu inşa etmektedir. Doğayı korumaya çalışanlar ise, araba yollarının göl seviyelerini etkilediği ve ekolojik özelliklerini değiştirdiği gerekçesiyle bu yolları bozmakta ve su bağlantıları yeniden sağlanmaktadır.

Delta kıyılarında dikkati çeken bir diğer antropojen müdahale ise, Kızılırmak üzerinde inşa edilen Altınkaya ve Derbent barajlarından sonra, delta kıyılarında başlayan kıyı erozyonu önlemek amacına yöneliktir. Özellikle Kızılırmak ağzı doğusunda (Bafra burnu) başlayan kıyı erozyonu son 10 yılda 1 km kadar ilerlemiştir. Bu nedenle Kızılırmak ağzı doğu sahilleri boyunca mahmuzlar yapılmaktadır (Şekil  13). Ramsar koruma alanı batı sınırından Yakakent ilçe merkezi doğusuna kadar olan kıyılarda da, mevzuata aykırı yapılaşma dikkati çeker. Alaçam kuzeyindeki Geyikkoşan sahilinde inşa edilen turistik otel bu yapıların en önemlilerinden biridir. Bu sahillerde gelişmiş olan kıyı kumulları, burada çok sayıda kum ocağı işletilmesine zemin hazırlamıştır. Son yıllarda yasaklanmış olmasına rağmen kıyıdan kaçak kum alımı devam etmektedir.

Kızılırmak deltası batı yönde, Yakakent ilçe merkezine kadar devam eder. Burada kumsal iyice daraldığı için, Yakakent ilçe merkezi binaları kıyıya oldukça yakın inşa edilmiştir (Şekil 14). İlçe  merkezinin batısındaki balıkçı barınağı, buradaki önemli antropojen eserlerin başında gelir. Balıkçı barınağının batısındaki kumsallar üzerinde de yine mevzuata aykırı yazlık evlerin inşa edildiği  görülür.

 Bu binaların önemli bir kısmı 1993-94 yıllarında ve halen yürürlükte olan 3621 Sayılı Kıyı Kanunu’na aykırı olarak inşa edilmiştir. Bu yazlıkların batısında kumsal iyice daralmakta ve bu nedenle  Sinop - Samsun kara yolu kıyı çizgisine iyice yanaşmış bulunmaktadır. Çam gölü mevkiinde ise, yol ile güneydeki ölü falezler arasında moteller inşa edilmiştir.

Çam gölü ile Sinop il sınırı (Çayağzı mevkii) arasında kıyının morfolojik karakteri değişmekte, kumsallar yerini yalıyarlara bırakmaktadır. Burada kıyının kullanımı da değişmekte, yalıyarların gerisinde  oluşturulan kızılçam koruluğu Çayağzı’na kadar devam etmektedir. Koruluğun içerisinde orman işletmesine ait dinlenme ve eğitim tesisleri bulunmaktadır. Eski Sinop-Samsun kara yolu yüksek eğimlerle kıyıya doğru inen yamaçların önünden geçmekte ve zaman zaman heyelan olayları ile kapanmaktadır. Burada Karadeniz bölünmüş yol projesi çerçevesinde, kıyıya paralel bir dolgu alanı inşa  edilmekte ve kara yolu bu dolgu üzerinden geçirilmektedir. Bu nedenle kırsal alan kıyılarının en batısı bütünüyle antropojen bir görüntü kazanmıştır.

Sonuçlar

Samsun şehri, Karadeniz kıyısındaki en eski yerleşmelerden biridir. Bu nedenle, şehirsel alan kıyıları antik dönemden beri beşeri müdahalelere uğramıştır. Ancak, antik mendirek gibi bir ikisi hariç bu etkiler kalıcı olmamıştır. Ne var ki, 20. yüzyıl ortalarına kadar büyük kısmıyla doğal özelliğini koruyabilen bu kıyılar, son 50 yıl içinde artan nüfus baskısı ve teknolojideki gelişmelere paralel olarak daha köklü değişikliklere uğramış, özellikle merkezi şehirsel alan kıyıları doğal görüntüsünü kaybetmiştir.
Şehirsel alanının kıyı boyunca genişlemesine paralel olarak, kıyılar hızla betonlaşmakta ve geri kazanımı mümkün olmayan şekilde elden çıkmaktadır. Son yıllarda kıyı tahribatı şehirsel alanla da sınırlı olmaktan çıkmış, gerek yazlık evler ve gerekse kıyı doldurularak yapılan yollar nedeniyle kırsal alan kıyıları da hızla tahrip olmaktadır.Henüz Samsun ili kıyıları bütünüyle elden çıkmadan şu hususlara dikkat edilmesi önerilmektedir:

Başta şehirsel gelişme alanı kıyıları olmak üzere, yasa dışı yapılaşma kesinlikle durdurulmalı, sahil şeridinin oldu bittilerle kişisel mülk haline getirilmesi önlenmelidir.  

Mobil santrallerle Costal arasında yapımı planlanan Tersane’nin yeri değiştirilmeli, şehirsel alan içinde doğal görüntüsünü koruyabilmiş bu sahiller gelecek nesillere doğal halleriyle aktarılmalıdır.

Kıyı mevzuatı sık sık değiştirilmemeli, sıkı bir şekilde uygulanmalıdır.

Kıyı alanları ile ilgili mahkemeler hızla sonuçlandırılmalı, yasa dışı inşaatlara göz
yumulmamalıdır.

Kıyı kenar çizgisi tespit komisyonlarında, mutlaka kıyı morfolojisinde uzman jeomorfologlar yer almalıdır.

Kaynaklar

Doğan, E.- Eringöz, M. A., 1997. Türkiye'de Kıyı Alanları Yönetimi ve Yapılaşması. ISBN: 975-571-058-2, Arıon Yayınevi. İstanbul.
Erinç, S., 1986. Kıyılardan Yararlanmada Hukukî Düzenlemelere Jeomorfolojinin Katkısı. Jeomorfoloji Dergisi No. 14 (1-5).Ankara.
Erol, O., 1989. Türkiye’de Kıyıların Doğal Niteliği, Kıyının ve Kıyı Varlıklarının Korunmasına İlişkin “Kıyı Kanunu” Uygulamaları Konusuna Jeomorfolojik Yaklaşım. Deniz Bilimleri ve Coğrafya Enstitüsü Bülten No. 6 (15-46). İstanbul.
Özesmi, U. (1999): Conversation Strategies for Sustainable Resource Use in Kızılırmak Delta in Turkey. Doktora Tezi. Minnesota Üniversitesi, Lisansüstü Tahsil Fakültesi, Minesota.
Uncu, L., 1997. Simenlik Gölü Ekosistemi. Ankara Üniversitesi Türkiye Coğrafyası Dergisi No. 6 (375-406), Ankara.
Uzun, A. (1995): Gerze - Alaçam Arası Kıyı Bölgesinin Jeomorfolojisi. Öz Eğitim Yayın No: 3, ISBN: 975-800402-6, Konya.
Uzun, A., 1998. Kıyı Hukuku Açısından Karadeniz Kıyılarımız. Jeomorfoloji Dergisi No. 21 (60-64), Ankara.
Uzun, A., 2000. Samsun’da Kıyı Yönetimi. Türk Coğrafya Dergisi No. 35 (51-68), İstanbul.
Uzuneminoğlu, H., 1992. Samsun, Bir Uygulamalı Şehir Coğrafyası (Yayımlanmamış doktora tezi). İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. İstanbul.
Walker, H. J. (1991): Anthropogenic Landforms in the Coastal Zone. Jeomorfoloji Dergisi Özel Sayı No. 19 (1-12). Ankara.
Yılmaz, C., 2002. Bafra Ovasının Beşeri ve İktisadi Coğrafyası. ISBN: 975 6859-28-8, Gündüz Eğitim Yayıncılık, Ankara


Çalışmanın Tamamını (Resimli ve Şekilli Olarak) Buradan İndirebilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder