15 Mayıs 2006 Pazartesi

Canik Emniyet Teşkilatı

Canik’de Emniyet Teşkilatı (1915 - 1926)

Yrd. Doç. Dr. Mehmet Yavuz ERLER
Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi
Tarih Bölümü Öğretim Üyesi

Mevcut siyasi devlet teşekküllerinde ülke savunmasını temin eden iki asli öğe mevcuttur. Bunlardan birincisi dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı ülkeyi savunmakla mükellef olan ordu, ikincisi ise ülkeyi içeriden gelecek tehditlere karşı savunan polis ve jandarma kuvvetleridir. Esasen ikinci unsur ülkenin iç huzurunu savunmakla mükelleftir ve birincisine nazaran daha faaldir. Çünkü ülkenin dış güçlerle barış içerisinde olduğu dönemlerde de iç istikrarı sağlamakla meşguldür. Her türlü asayiş olayı, halkla ilişkileri zedelenmeden itinalı bir şekilde çözümlenmeyi bekler. Düşman gizlidir ve halkı kendine kalkan olarak kullanır. Düşmanın kalkanına yönelik bir taarruz aynı zamanda emniyet güçlerinin de prestijini zedeler ve varlığına gölge düşürür. Böylesi durumlarda emniyet mensuplarının akılcı ve uyanık olmaları icab eder.

Ülkelerin dış güçlere yönelik savunmalarında ilk akla gelen ordu ve onun mensupları olmuş, zaferler ve mağlubiyetlerden dolayı hep ordu mensupları tarihçilerin gündemini meşgul etmiştir. Ancak perdenin arkasındaki asıl unsun yani emniyet kuvvetleri ihmal edilmişti. Harp dönemlerinde emniyet kuvvetleri ordunun üst kademesinin emirlerine paralel olarak hareket ettiklerinden varlıkları gölgede kalmıştır. Çalışmamda bu gölge tarihe bir nebze de olsa ışık tutabilmeyi ümit etmekteyim. Bunun için de 1915'de Çanakkale Harbi esnasında Canik Sancağı'nı çalışma alanı olarak belirlemekte bir sakınca görmedim.

Tanzimat'tan sonra öteden beri mevcut bulunan iç asayişi sağlamakla mükellef birimler yeniden organize edilerek Zaptiye örgütü oluşturuldu. 1846 yılında bu kuruluş yeniden düzenlenerek Zaptiye Müşirliği düzeyine çıkarıldı. 1847'de ise bir polis örgütü yeni kurulan Zaptiye Nezareti'ne bağlandı. Aynı yıllarda Zaptiye Müşirliği'ne bağlı bulunan Asakir-i Zaptiye de seraskerliğin bir bölümü durumuna getirilerek kırsal bölgelerde jandarmalık yapmakla görevlendirildi. İkinci Meşrutiyet'ten önce 1907'de çıkarılan yüz altmış yedi maddelik bir polis nizamnamesi, ancak Meşrutiyet'ten sonra 1909'de uygulamaya konuldu. Kaldırılan Zaptiye Nezareti'nin görevleri, İstanbul Vilayeti'ne bağlı olarak kurulan Emniyeti Umumiye teşkilatına devredildi. 1913 yılında çıkarılan ikinci bir yönetmelikle polis örgütünde ıslahat yapılırken, görev ve yetkileri de yeniden belirtildi. İstanbul Emniyeti Umumiye müdürlüğü Kurtuluş Savaşı'nın sonuna kadar görevini sürdürdü.1

Kurtuluş mücadelesi devresinde Garp Cephesi Askeri Polis Teşkilatı'na bağlı olarak Samsun ve civarında da şubeler açılması düşünülmüştü. Ancak, yörede şubelerin açılması işi merkez Ordusu zamanında gerçekleştirile-bilmişti. 28 Temmuz 1920'de yapılan planlamaya göre bölgenin merkezi Suluova'dır. Diğer şubeleri ise Bafra, Çarşamba, Amasya ve Havza'da kurulacaktı. Kurulacak olan Askeri Polis Teşkilatı'nın yönetici kadrosu subaylardır.2 Teşkilatın üst düzey kadrosu içerisinde polis ve komiserlerin de bulunuşu bize, asker polis ittifakıyla oluşturup Samsun kırsalında faaliyet gösteren bir kurumun varlığına işaret eder.

A - CANİK MERKEZ POLİS TEŞKİLATI
Samsun ve civarında polis teşkilatına dair ulaşabildiğimiz en eski tarihli bilgi 1896 yılına ait olanıdır. 1896-7 yılında Tokat yöresinde kendini hissettiren Ermeni ayaklanması Sivas'da muhtemel bir iç isyanın sinyallerini vermekteydi.3 Sivas Vilayeti'nin Canik Sancağı'na yakın kazalarında çıkması muhtemel isyana destek vermek için, Samsun'daki ermenilerden asker temin etme gayretleri mevcuttu. 1896'da Ünye'den Samsun'a gelen Setfan isimli Ermeni, Sivas'ta yapmayı planladıkları isyan için gönüllü toplamakta olduğunu köylülere söylemişdi. Köylülerin polis merkezine yaptıkları ihbar neticesinde Canik Polis Komiseri ile bir zabit ve yeteri kadar zaptiye konu ile ilgili olarak, Mutasarrıf tarafından, tahkikat yapmakla görevlendirilmişlerdi.4

1906-1907 tarihlerinde Canik Polis Dairesi olarak nitelendirilen teşkilat dört idari amir ve sekiz adet polis memurundan müteşekkildi Serkomiser Salih Kemal Efendi, ikinci sınıf komiserlerden Murad Bey, Üçüncü Sınıf Komiserlerden Osman Nuri Efendi yörede asayişi kontrol yönünde hizmet vermekteydiler.5 Bu tarihlerde Canik Sancağı'na bağlı bulunan Kavak, Alaçam, Karakuş nahiyeleri ve Bafra, Çarşamba, Terme, Ünye ile Fatsa kazalarındaki asayişi temin faaliyetlerini jandarma birlikleri yerine getirmekteydi.
Canik merkezi olan Samsun'da hizmet veren polis merkezi sonradan Bafra'da da bir şube açarak etki sahasını genişletmişti.6 1915 tarihinde çarşı ve mahallelerde görev yapan bekçi adedinin yetersiz olduğu anlaşılmış ve on altı mahalle, üç çarşı bekçisine ilaveten bir bekçi başı ve on sekiz bekçi neferi daha hizmete alınmıştı. Esasen, fakir durumda ve aile fertleri askerde olanlardan alınan bekçiler yöre halkına da ekonomik bir katkı oluşturma çabasının bir sonucuydu.7 1917 tarihinde Canik Sancağı Polis Merkezi Serkomiserliği'nde on adet idari memur görev yaparken elli bir adet de polis memuru görev yapmaktaydı. Birinci Dünya Harbi esnasında iç asayiş olaylarının kabarıklığı mıdır yoksa iç asayişi kaos ortamına daha iyi kontrol etmek için midir bilinmez ama polis teşkilatının mevcudu hususunda reel bir artışdan söz etmek mümkündür.8

Polis teşkilatında yer alan rütbelerde de bir değişiklik söz konusudur. 1906'da serkomiser, ikinci, üçüncü sınıf komiser rütbeleri yerine 1917'de serkomiser, ikinci komiser, komiser muavini gibi rütbeler teşekkül ettirilmiştir. Bunun sebebi ise 1914'de emniyet-i Umumiye Müdüriyeti'nce yayınlanan Polis Nizamnamesi gereğince üçüncü sınıf polis komiserlerinin lağvedilmiş olmasıdır. Üçüncü sınıf komiserlik mevkiinde bulunalar diğer vilayetlerde bulunan ikinci komiser kadrolarına nakledilmeleri karara bağlanmış ve böylelikle atıl vaziyetde bulundurulan kadrolar faal hale getirilmiştir. İstanbul'da üçüncü sınıf komiserliğin bulunmayışı ve bu mevkinin yalnızca taşrada mevcudiyet kadro hususunda taşra polis merkezlerinde bir takım sıkıntıları mevcudiyetini belirginleş-tirmektedir.9 Polis teşkilatı içerisinde süvari ve piyade polislerinin mevcudiyetine de rastlamaktayız. Süvari polisler normal maaşlarının yanısıra atlarının bakımını yapmak üzere ayriyetten yem bedeli de alıyorlardı.10 1915 yılında harb hali devam ettiği müddetçe Kır Bekçileri'nin on yedi ile altmış beş yaşları arasında bekçi olarak istihdam edilmeleri yönünde mecliste bir kanun kayihası da ele alınmıştı.11


1. Polislerin Eğitimi
Asayiş hizmeti veren polislerin devrin eğitim imkanlarından yararlanmaktaydılar. Dersaadet Polis Mektebi'nde 1912-1913 tarihleri arasında verilen bir Şehadetname'den (Diploma) Polis Okulu'nun sekiz devre yani dört sene olduğunu öğrenmekteyiz. Ayrca İstanbul'da bulunan bu okulda okutulan dersleri şu şekilde sıralamak mümkündür. Kavanin, tatbikat ve Kitabet, Polis Nizamnamesi, Hıfz ül Sıhha Müdavat-ı Evveliye, Terbiye-i Meslekiye ve Bedeniyye, Kuruni, İlm Telgraf, İlm-ü Fotoğraf. Fotoğraf Muallimi Corci'nin de hizmet verebildiği İstanbul Polis Mektebi'nde okutulan dersler devrin modern eğitiminin tüm gereklerini bünyesinde bulundurmaktaydı. Dahiliye Nezareti'ne bağlı bulunan okulda hüsn-ü hal ve hareket ile mesleğe uygun ve kabiliyetine yönelik notlar ise diğerlerinden önce gelmek idi.12

2. Polis Kıyafeti
Polis ve bekçi memurları silah taşımakta ve kendi sınıflarını sivil halktan farklı kılacak bir kılık kıyafete sahip idiler. Kahverenkli elbiselerin hakim olduğu kıyafetlerinde geniş bakır tokalı ve üzerinde yıldız kakmalı deri bir kemerin bulunduğu polis ve bekçi memurları başlarına giydikleri siperli kepleriyle güvenlik hizmeti veren diğer meslektaşlarından ayrılmakta idiler. Yalnızca komiser sınıfına dahil olanlar siyah renkli uzun redingot çizmeler giyebilmekte ve keplerinde bulunan yıldız adedi rütbelerine göre fazlalaşmaktaydı. Polis memurlarının hepsi de deri bir tabanca kabzalığı ve şarjörlü bir tabanca bulundurmaktaydılar.13

3. Canik'de Polis ve Asayiş
Polis memurlarının asayişi temin etme açısından takib etmekle mükellef tutuldukları suç türlerinin adedi elli dokuz idi. Genel itibariyle, cinayet, hırsızlık, insan kaçırma, toplumun ekonomik, sıhhi, ahlaki, güvenlik düzenini bozmaya yönelik suçlar ve idari yapıyı tehdit eden suçlar ile görevi suistimal suçları polisin başlıca uğraşı alanını oluşturuyordu. Bu dönemlerde siyasi nitelikli suçlar da mevcut idi. Mesela "Devledin emniyet-i hariciyesini ihlal", "Devletin emniyet-i dahiliyesini ihlal" ve "imtiyazat-ı mezhebiyye taarruz" suçları bu türdendi. Matba'alarda devlet aleyhtarı yayınların basımı, pasaport sahtekarlıkları ve kalp para basımının yanısıra çocuk aldırma suçları da dönemin suç listesinde polisi alakadar ediyordu.14 şehirde çıkan yangın ve deniz kazaları da polis teşkilatının ilgilendiği konulardı.15 Yörede zaman zaman ekonomik bunalım ve harbin beraberinde getirdiği bunalım neticesine meydana gelen intihar vakaları da polisin silahların toplanarak askeri fırkaları teslimi işi ile de polis ilgilenmekteydi.17

Polis teşkilatının ilgilendiği suç türleri bir hayli kabarıktı elindeki personel mevcudu geniş bir bölgeyi kontrol için yeterli değil. Buna rağmen suçların takibinde, olayların tespiti ve aydınlatılmasında başarılı olunmaktaydı. Faili meçhul olaylar ve firarda olan suçlu elbette mevcuttu. Ancak harb yıllarında teşkilatın gösterdiği başarı takdire şayan bir durumdaydı. Fikir suçları kapsamına giren suç hususunda hiç bir olayın polis kayıtlarında yer almayışı polisin hal ka karşı duyarlı olduğu ve gereksiz yere insanları fikirlerinden ötürü rahatsız ederek toplumu provake etmekten çekindiği kanaatini uyandırmaktadır. Canik'de suçların büyük çoğunluğu hırsızlık, cinayet, yaralama sarhoşluk ve kız kaçırma şeklindeydi. 1916 senesi Şubat ayında meydana gelen altmış olayda yetmiş dokuz suçlu tutuklanmış ancak oniki suçlu ise kaçmayı başarabilmişti. Yine aynı dönemde iki faili meçhul olay mevcudiyeti de istatistiklerde belirtilmişti.18 Ocak 1915'de kırkbir adli vakasından dördü aydınlatılamamıştı. Yetmiş bir suçlu tutuklanabilmiş ancak üç suçlu kaçmıştı. Şubat 1915'de meydana gelen olaylarda altmış dokuz kişi tutuklanmış üç kişi firar etmişti.19 Mart 1915'de ise meydana gelen seksen bir olayda yüz on beş kişi tutuklanmış ancak on kişi kaçabilmişti.20 Suçların büyük çoğunluğu gıda teminine yönelik hırsızlık olayları ile mahalle kavgalarından ibaretti. 1915 Haziran ayında cereyan eden elli olayda iki faili meçhul vardı ve altmışdört suçlu yakalanarak onbir suçlu firar etmişti.21 Kasım 1915'de altmışsekiz kişi tutuklanırken yalnızca iki kişi kaçabilmişti. 22 Aralık 1915'de ise yetmişüç tutuklanmış otuzdört kişi kaçmış ve iki faili meçhul olarak karşılaşılmıştı.23 1915 yılının Haziran ve Temmuz aylarında harb gemilerinin Samsun ve civarında bulunan Terme, Çarşamba, ve Fatsa kazalarını bombardımana tutması yöredeki sıkıntıyı bir kat daha arttırmıştı. Bu bombardıman esnasında Kılıçdede Mahallesinde oturmakta bulunan Komiser Muavini Seyyid Efendi'nin de evi zarar görmüştü.24 Bombardımana tabi tutulan şehir merkezi ve mağaza ve dükkanların yağma-lanması gibi elim bir hadiseye rastlanılamamıştır. Bu durum yöredeki asayişi sağlamakla mükellef emniyet görevlilerinin tedbirli davrandıklarına delalet eder.

I. Dünya harbi esnasında Trabzon ve civarındaki yörelerin Ruslarca tehdit edilmesi ile birlikte birçok göçmen daha emniyetle gördükleri Samsun'a göçmekteydiler. 25 Ocak-Şubat 1915'de Trabzon'un Rus harb gemilerince bombalanması kadın ve çocukların da göç etmelerine sebebiyet verdi.26

Esasen Birinci Dünya Harbi'nden önce de istikrarsızlık nedeniyle Balkanlar, Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz'den göçen aileler mevcuttu ve bu ailelerin kız çocukları Samsun Merkez İnas Mektebi'nde eğitime başlamışlardı. Mektebin ilk açıldığı yıllarda halkın tepkisi ile karşılaşılmış ancak idari erkan kız çocuklarını buraya kaydettirerek bir cehalet örneğine engel olmuşlardı. Kız çocuklarının önünü kesip onları rahatsız eden mahalle kabadayıları da tabi ki emniyet görevlilerinden gerekli cevabı almaktaydılar. Nede olsa Yüzbaşı'nın kızı da bu okulda kayıtlıydı.27


1915-1916 yıllarında samsun yöresinde belirginlik kazanan Rum silahlı mücadelesi Türk polis ve jandarmasının etkin çalışmaları sayesinde ileri gitmeden durdurulabilmişti. 1916 yılında Rumlar Rusya'dan temin ettikleri iki bin adet tüfeği Samsun kıyılarına çıkarırken enselenirler. Bu tarihlerde Vasil Usta'nın Sivas, Niksar, tokat ve Reşadiye yörelerinde temin ettiği gönüller için gönderilen tüfenkler Talları'da Türk emniyet güçleri tarafından ele geçirilir.28 Bir yıl içerisinde toplam iki parti silah ve cephaneni Türklerce ele geçirilmiş olması Rumların arasında bir sızmanın olduğunu gösterir. Bu tür bilgileri yabana atmayan emniyet güçleri ise gerekli tedbiri zamanında alarak daha büyük çaplı olayların oluşumuna engel olmuşlardır.

Polis suç istatistiklerinden tespit edebildiğimiz bir diğer husus da suçluların medeni hallerini gösterir bilgilerdi. Suçlu eğer aile reisi ise kaç çocuğu olduğu da istatistiklerde yerini almıştı. 29 1915 senesinde Canik Sancağı Polis memurlarından Hüseyin Muharrem ve Mehmet Nuri Efendi yörelerindeki asayişi teminde gösterdikleri başarılarından o künye ve fotoğrafları ile birlikte Polis Mecmuası'nda övgüye bulunmuşlardı.30 Bu durum Birinci Dünya Harbi esnasında Merkez Polis teşkilatının yöre asayişini teminde gösterdiği başarının ifadesi olsa gerek.


4. Polis ve Mali Durum
Polisin 1913-1915 yıllarındaki mali durumu incelendiği ekonomik açıdan lüks bir hayat yaşamadıklarını belirlemek mümkün ancak yine de polisin eline geçen aylık beşyüz kuruş 31 ve bekçinin aldığı aylık dört yüz kuruş32 dönemin şartları içerisinde küçümsenecek meblağ değildi. Örneğin, 1913 yılında lüks bir gıda tüketim maddesi taze yumurtanı fiyatı en pahalı olduğu dönemde otuz yedi paradan para 1 kuruş alıcı bulmaktaydı. 33 Ancak, harp yılları ve nüfusunu sürekli kabartan göçmenler nedeniyle fiyatlar artış göstermekteydi. Canik Livasında 1917'lerde mısır ekmeğinin okkası yirmi kuruşa buğday ekmeğininki ise otuziki kuruş, otuz beş para yükselmişti.34


Ülke genelinde bulunan toplam üç bin iki yüz polisin yüklediği külfet de diğer harcama miktarlarına nisbetle sınırlıydı. Örneğin, 1911 bütçesinde yalnızca Ordu-yu Hümayun için edilecek Mühimmat-ı muhtelife-i hurbiyye ve saire masrafı olarak milyon dört yüz on dokuz bin dört yüz kuruş tahsis edilmişti.35 Emniyet-i Umumiye, Müdüriyet-i Umumiye'sinin 1914 yılında talep senelik iki yüz kırk dokuz bin beşyüz kuruşluk bütçesi 1915 yılının ayında tahsil edilebilmiştir.36 Ancak, bu bütçeye sonradan yüz elli iki dokuz yüz beş kuruş daha ilave edilmesi taleb edildi. Gerekçe olarak da bazı bölgelere yeni insa edilen karakol binaları ve taşra karakollarında ihtiyaç duyulan yakılacak petrolün bedeli gösterilmişti. İstanbul'da kışın sert olmaması nedeniyle meclis üyeleri taşra karakollarını ihtiyaç duyduğu almış bin kuruşluk yakacak bedelini ödemede çekingen hareket etmekteydiler. Emniyet-i Umumiye Muhasebecisi Ferit Bey meclis üyelerine petrolün, odun ve kömürün fiyatı hususunda zorla ikna edebilmiş ve taşra karakolları için ek bir bütçe tahsis ettirebilmişti. Yirmi bir kuşu ise hudut haricine çıkarılacak teba için istenilmekte idi. Anlaşılan sürgürlerin araba ücretleri tahmin edilenin ötesinde bir ek masrafı bütçeye yüklemişti. 37

1915'te gazetelerde yer alan bir alandan, önceleri zaptiye efradı olarak göre yaptıktan sonra emekli olan polis memurlarının yeniden ordunun hizmetine alındıkları anlaşılmaktadır. Henüz silah altına alınmamış olan emeklilerin Eşya-yı Askeriye Şirketince Tütün Bayiliği ya da bakkallık işlerinde yeterli derecede bir maaşla istihdam edilecekleri belirtilmekteydi. ilgilenenlerin Yeni Postahane karşısındaki Hamidiye Türbesi'nde Eşya-yı Askeriye Anonim Ticaret Şirketine müracaat edebilecekleri kaydı yer almıştı. 1915'lerde cereyan eden harpler nedeniyle emekli polis memurlarına da rahat yoktu38 Dersaadet'de olanlar şanslıydı. Çünkü, ordunun lojistik ihtiyacı doğrultusunda iş güç sahibi olabiliyor ve ailelerine az da olsa ekonomik bir katkıda bulunabiliyorlardı.

Polis memurunun ekonomik durumu kronoloji açıdan mukayeseli olarak incelendiğinde maaşına belirli aralıklarla zam aldığını kaydedebiliriz. Mesela 1844'deki ismiyle bir piyade zaptiye erinin eline yiyecek bedeli ile birlikte aydı 60-70 kuruş bazen de 80 kuruş geçmekteydi.39 1844'den 1915 yılına kadar olan yetmiş bir yıllar süre zarfında % 600'ün üzerinden bir maaş artışından söz etmek kabildir. Aynı oranda enflasyondan da bahsetmekte bir bahis yok. Ancak 1915'de takribi beş yüz kuruş maaş alan bir polisin de bu miktarda bir aylığa ulaşmak için kırım harbi (1856), 93 Harbi (1876), 1890'lardaki Türk Yunan Harbi ve iç isyanlar, 1908'deki ihtilaller ve nihayet 1914 Cihan Harbi gibi zorluklara göğüs germiş olması gerekiyordu. Yukarıdaki listeye yeni ilaveler yapmak mümkün. Lakin ortada bir gerçek vardı enflasyonun başlıca sebebinin iç ve dış harplerden kaynak gerçeğiydi.

5. Canik'de Polis Karakolu
Canik Polis Merkezi önceleri ahşap iki katlı bir binada idari mahallesi adı verilen bölgedeki bu karakol Rum Yunanistan'a göçmeleri ile birlikte 1924 yılında Rumlardan katlı bir kargir binaya nakledilmişti.40 1924 yılında Drama, Kavafiaban ve Midilli'den gelen Türk muhacirler Samsun'da Rumların evlerine iskan edilmişlerdi. Bu iskan işlemi ise polis altında yapılmıştı. Reşadiye, Cedid, Bahariye mahallelerinde Rumlara ait pek çok bina muhacirlere tahsis edilmiş, Rumlarda okul, kilise gibi binalar da resmi ya da sağlık kuruluşlarının verilmişti.41 Bafra'da da 1915 yılında bir polis karakolundan bahsetmek mümkündür.

Canik Sancağı Merkez Polis Teşkilatı 1926'da Samsun Müdüriyeti olarak adlandırılmaktadır. Bu isim değişikliğini Muavini Said Efendi'nin 1927'lerde liyakatle verdiği görevinden Polis Müdüründen aldığı takdirnamelerden anla-maktayız.42


KAYNAKÇA
1. Meydan Larousse, "Polis", Cilt: 15, s.9462.
2. Hamit Pehlivanlı, Kurtuluş Savaşı İstihbaratında Askeri Polis Teşkilatı, T.C. Genel kurmay Başkanlığı, Ankara 1992, s.38.
3. Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), Yıldız Mütenevvia (Y.Mtv) Nr. 165/39, 12 Ağustos 1312, "Tokat hadisesinden ötürü muhtelif cezalarla Trablusgarb'a gitmek üzere Samsun'a gelecek olan 64 kişi hakkında.."
4. Rıza Karagöz, " Canik Sancağı'nda Ermeni Çetelerini Faaliyetleri (1894-1896)" Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, sayı: 11, Ekim 1998, s.254.
5. Trabzon Vilayeti Salnamesi (R.1322), s.337
6. BOA, Dahiliye Nezareti, Emniyeti Umumiyye Müdüriyeti, Polis Mecmuası Kalemi. Analitik Envarteri (DH.EUM.PMC), Nr.8/41. R.1335
7. BOA,DH.EUM.PMC, Nr.2/22.
8. BOC,DH.EUM.PMC. Nr.8/32
9. Meclis-i Mebusan Zabıt Ceridesi, 1 Cilt, 1 Kanun-u Evvel 1330-31 Teşkin-i Evv 133, T.B.M.M.
Ankara 1991, ss. 459-460
10. Meclis-i Mebusan Zabıt Ceridesi, I. Cilt, 1 kanun-u Evvel 1330-31 Teşrin-i Evv 1331, T.B.M.M. Ankara 1991. s.449.
11. Meclis-i Mehisan Zabıt Ceridesi, 2. Cilt, Devre 3, 1 Şubat 1331 (1915) - 29 şubat 1331, tarihli 44 inikade kadar T.B.M.M. Ankara 1991. s.186 -185.
12. Ek I: 1912 tarihli Dersaadet Polis Mektebi Şehadetnamesi. Diploma sahibi Polis memuru aynı zamanda Canik Merkez Polis Karakolu'nde görev yapmıştı.
13. Ek II. 1920'lerde Polis Memurları toplu halde hatıra fotoğrafı çektirirken.
14. BOA, Dahiliye Nazareti Emniyet-i Umumiyye Müdüriyeti Takibat-ı Adliyye Kalemi Analitik Envanteri (DH.EUM.ADL). Nr.7/21, 1333 N.21
15. BOA, DH.EUM.ADL, Nr. 15/15, 1334 R.3.
16. BOA, DH.EUM.ADL. Nr 4/13, 1333 C.29, "1331 Senesi Mart Ayı intihar cedveli"
17. BOA, DH.EUM.ADL. Nr 9/9, 1333 L.27, "1331 senesi Mayıs ayında halktan alınarak fırkaya teslim
edilen silah mevcudunun miktarını gösterir cetvel."
18. BOA,DU.EUM.ADL. Nr. 18/3, 27 Mart 331
19. BOA,DU.EUM.ADL. Nr. 18/19 29 Mart 332
20. BOA,DU.EUM.ADL. Nr. 4/14, 1339 C.29
21. BOA,DU.EUM.ADL. Nr. 7/21, 20 Temmuz 1331.
22. BOA,DU.EUM.ADL. Nr. 15/1, 18 Kanun-u sani 331.
23. BOA,DU.EUM.ADL. Nr. 15/15, 26 K. sani 331
24. Osman Köse, "Ruslar'ın Samsun'u Bombardımanı (1915)" Ondokuz Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı : 11, Samsun Ekim 1998, s.141
25. Nedim ipek, "Birinci Dünya Savaşı Esnasında Karadeniz ve Doğu Anadolu'da Cereyan eden Göçler" 19 Mayıs ve Milli Mücadelede Samsun Sempozyumu, Samsun 1-20 Mayıs 1994, s.58
26. Nedim ipek a.g.m. s. 61
27. Mehmet Yavuz Erler, "Sicil-i Umumi Defterlerine göre Samsun Merkez İnas Mektebi (1898-1926)" Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, sayı 11, Samsun Ekim 1998. s. 171-173.
28. Stefanus Yerasimos, "Pontus Meselesi (1912-1923" Toplum ve Bilim, 43/44 Güz 1988 kış 1989 Üç Aylık dergi, ss. 38-39.
29. BOA,DU.EUM.ADL. Nr. 48/5. 1334 Z
30. BOA,DU.EUM.ADL. Nr. 2/20, 1334 Safer 21.
31. "Polisler umumiyetle dört yüz kuruş maaş alırlar. Yalnız geçen sene Hey A'liyeniz esarın yüksek olduğu mahallelerde maaşların beş yüz kuruşa ebağını ter buyurdu, ki macmu üç bin iki yüz polistir" Meclis-i Mebusan Zabıt Ceride 1 kanun-u Evvel 1330-31 teşrin-i Evvel 1331, T.B.M.M. Ankara 1991, s449
32. BOA. DH. EUM. PMC. Nr 2/22, 1334 Ca. 1
33. Ek III. Dersaadet ve Sinob'da taze yumurta fiyatlarını gösterir belge (Belge temininde yardımcı olan Zerrin Eren'e teşekkür ederim.)
34. nedim ipek a.g.m. s.89.
35. Adliye ve Mezahib Nezareti Bütçe defterleri, Sene-i içtimaiye : 1326-13 Dokuzuncu Fasıl.
36. Meclis-i Mebusan zabıt Ceridesi, 2. Cilt derve 3, İçtima Sayısı 2.1 "Şubat 1 (1915) tarihli 28 inikaddan 29 şubat 1331 (1915) tarihli 44. inikada kadar", T.B.M. Ankara 1991, ss. 469-472
37. Meclis-i Mebusan Zabıt Ceridesi 1. Cilt, 1 kanun-Evvel 1330-31 Teşrin-i Evvel 1331. T.B.M.M. Ankara 1991 s.469.
38. Tanin Nr. 2358. 12 Temmuz 1945, s.4.
39. Musa Çadırcı Tanzimat'ın Uygulanmasında karşılaşılan Bazı Güçlükler, T.T.K.B. Ankara 1994, s.297.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder