20 Mayıs 2006 Cumartesi

Ladik ve Seyyid Ahmed-i Kebir Er-Rifai Hazretleri-II



Elvan Çelebi'nin Menakıbu'l-Kudsiyye fi Manasıbi'l-Ünsiyye adlı eserinin 8a varağı arapca- farsca karışımı bir dilde, özetle şöyle bir başlık bulunmakta ve arı türkçe aşağıdaki beyitler yer almaktadır:

" Seyyid Ahmed-i Kebir el-Rufâî ( Allah o'na rahmet eylesin ) kerametleri izhar etmesi; Arslana binmiş ve yılanı kamçı yapmıştır ve

şeyh ( Allah zikirlerini büyük etsin ) dıvara binmiş ve istikbale gitmiştir :

Hem dakı bir sema' ululardan Rahmetu'llah ile tolulardan

Kim ne kudret kılur yine zahir
Ol keramat ilmine kadir

Seyyidü'l-halk-hulk şeyh-i kebir
Ol Rüfa'i ki gün gibi balkır

Mar-ı sengin elinde şir-i jiyan
Üzre binmiş gelür ki kanı fülan

Şeyh ister ki göre göstere
Halvetinden revan çıkar Dede


Eyeri hadime işaret ider
Kor dıvar üzre hadim ata gider

Ata binmez Dede dıvara binür
Dıvar altında at gibi atulur

Dede Garkın karametin görür bir
Bir dıvara biner yürir ol şir

Birbirine mukabil oldı bular
Yir ü gök toldı toptolu envar

Güni ta'rif kıla mı zerre
Bahr-ı ummana ne diye katre

Dil-ile dinlemek ol muhal-durur
Dile ol ma'rifet hayal-durur

Himmetün hazır olsun iy sultan
İy ki sunmış ata sana
Sübhan

Devlet anun ki sana tuş oldı
Dünyede ahiretde hoş oldı

Zahiri batını münevverdür
Işkun-ıla müdam enverdür.


760 H/1358-59 M. senelerinde Çorum- Mecidözü /Elvan Çelebi'de Elvan Çelebi tarafından yazılan eserde yer alan Seyyid Ahmed-i Kebir Rufâî'nin, Orta Anadolu'da da ne kadar sevilip sayıldığını göstermesi de dikkate şayandır. Aynı zamanda,Kırşehirli ünlü tarihci Aşıkpaşa'nın oğlu Elvan Çelebi"nin ağzından Dede Garkın'ın Seyyid Ahmed-i Kebir erRufâî'den el aldığı , yani Rufâî tarikatına girdiğini anlıyoruz.XIII. yüzyıl Anadolusu, bu şekilde birlik ve baraberliği temsil etmişler, çok sonraları ise, ayrılık ve bozulmalar husule gelmiştir. Maveraünnehr"de intişar eden ne kadar tarikat varsa, tetkik edildiklerinde; esasda, özde ve nihai gayede bir farklılık olmadığı, ancak usulde bazı farklılıklar bulunmasına karşılık Türkler'in Anadolu'ya intikalinden sonra, usülden ziyade esasa ve hatta itikadi değişikliklere tesir eden bozulmaların daha çok o günün siyasi olaylarının güdümünde zuhur ettiği kanaatindeyim.


Bu satırların yazarının büyük dedesi(20), Haremeyn Evkaf Müfettişi Esseyyid Abdurahman bin İsmail Akifzade Amasyavi'nin 1221 H/ 1806 M. tarihinde ölümünden iki sene önce yazdığı, 1320 H/ 1902 M. tarihinde istinsah edilen,o devrin hocalarının oto-biyografısını veren ve halen İstanbul Millet Kütüphanesi arapca yazmalar arasında yer alan, Kitabu'l Mecmu Fil Meşhuri Ve'l Mesmu adlı eserin 40- 41. sayfalarında, ecdadı Bayram sülalesi hakkında bilgi verirken "..ceddi Akif Mustafa Efendi bin ebi Muhammed Bayram Efendi el Merzifonî mevliden ve'l Amasi... el-ledifi min nesli'ş şeyhi es-seyyid Ahmedi'l Kebir elma'rufi bı-sahibi hal tayyaballahu serahu ve ce'ale'l cennete misvahi el-medfun el nüzar bi-Ladik bi-kurbi Amasya ve hüve min sülaleti eşrafi'l-müntesibine ila Zeyne'l-Abidin veledi seyyidi Hüseyn es-şehid bi-Kerbela ve fi-sebili'l mevla gureti aynü'l-resul semareti Fatımetü'l Betül radiyallahu Ta'ala anhü... " ibareleri okunmaktadır. Bu eser arapca olduğundan ve tamamını tercüme ettiremediğimizden, bu sülaleye ait başka bilgiler ve 1050 -1211 H. ( 1640-1796 M.) tarihi arasında yaşamış alim ve filozofların, hocaların otobiyografisi bulunmaktadır.Tetkike şayandır.


Ayrıca, Amasya ili , eski Arguma, şimdiki Suluova ilçesi Yolpınar, eski adı ile Hakale/Hakla Köyü'nde devrin büyük alimlerinden Şeyh es-Seyyid Ahmed-i Küçek er-Rufâî'nin oğullarından, İbn Batuta'nın Amasya-Sonusa'da ( Uluköy) gördüğü Seyyid Necmeddin Yahya er-Rufâî'nin Türbesi bulunmaktadır.(21)

O devirdeki Hakale Nahiyesinde, meşhur alimlerden Rufâî Şeyhi es-Seyyid Necmeddin Yahya er-Rufâî Hazretleri 764 H/1362-63 M. yılında burada büyük bir tekke-zaviye , imaret, ziyafethane yaptırıp 771 H./ 1369-70 M. yılında da vakıflarını tanzim ettiğini H.Hüsameddin Amasya Tarihi adlı eserinde bildirmektedir.(22)

Seyyid Necmeddin Yahya er-Rufâî türbesi moloz taştan inşa edilmiş olup, kıriptası ve ceviz ağacından yapılmış ahşap sandukası vardır. Sanduka sülüs yazı ve rumi motiflerle dekore edilmiştir. Sandukanın baş ucunda sülüs yazı ile, es-seyyid,es-şeyh Necneddin Yahya er-Rufâî rahimehullah ibaresi okunmaktadır. Ayak ucunda ise,yazı ile vefat tarihi olan 771 H./1369-70 M. okunmaktadır.Necmeddin Yahya Hazretlerinin yanında ikinci bir sanduka bulunmakta olup, burada oğlunun yattığı köylülerce söylenmektedir.


Amasya- Suluova Kaymakamlığı Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü kanalı ile , köyün eski imamı ve aynı köyden İlyas Hatipoğlu'ndan aldığımız bilğilere göre; Seyyid Yahya Hazretleri, Ladikde medfun Seyyid-i Ahmedi Kebir'in evladı olup, Peygamberimizin 19. göbek torunudur. Ulema ve şuaradan olup, asıl mesleği çilingirliktir. Rivayetlere göre, köy arazisini sulamak üzere Akdağ'dan su getirtmiştir. Zengin vakıf arazileri, aşhane, hamam maalesef satılmış olup, şahıslar elindedir. Çevre köyleri tarafından da sık sık ziyâret edilen türbe civarında bir ahşap bina vardır. Etrafı mezarlıktır. az uzağında yıkık hamam bulunmaktadır. Ayrıca köy'de medrese binası vardır.(23)
Ayrıca yine Yolpınar Köyü'nde; Kasım Bey 868 H/1463-64 M. tarihinde medrese, hamam; Muhyiddin Mehmed Çelebi 947 H./1540-41'de medrese ve hamam inşa ettirdiği sebebiyle, bu köyün XIV-XV.yüzyıllarda bir ilim merkezi olduğu söylenebilir. Bir medrese ve bir hamam, bugün ayaktadır.
Amasya ili Taşova ilçesi Alparslan ( Yolbaşı ) Köyü'nde Şeyh es-seyyid Nureddin Alparslan Hazretleri Türbesi ve tekkesi bulunduğunu öğrendik. Söz konusu köye henüz uğrama imkanımız olmadı.Vakıflar Genel Müdürlüğü Abide arşivinde rölöve projesi bulunan tekkenin bir külliye olması ihtimali mevcuttur. Minaresinin temeline rastlanmıştır. Çevrede kazı yapılacak olursa, külliyenin temellerine rastlanacaktır.Mahallinde yapılacak araştırmalarda, bu zatın da Seyyid Ahmed-i Kebir'in ahfadından olabileceği ihtimaller arasındadır.

Yukarıda etraflıca incelenen; Ladik'te kabri bulunan Seyyid Küçek Ahmed er-Rufâî; Rufâî tarikatının kurucusu, 1118 M. yılında doğup 1182 tarihinde vefat eden, Basra-Vasıt şehri yakınlarında Ümm-i Ubeyde Köyü'nde gömülü Seyyid Ahmed-i Kebir'in oğludur,torunudur ?. Sulben oğlu-torunu olabildiği gibi, ilmî terbiyeyi O 'ndan alıp halifesi de olma ihtimali mevcuttur. Anadolu'daki Rufâî tarikatının kurucusudur. Hazreti Mevlana, Ulu Arif Çelebi ve İbn-i Batuta ile görüştüğüne göre, 1270-1325 ? tarihleri arasında devrin ileri gelen alimleri arasında olup hayattadır. Evliya Çelebi,Orhan Gazi ülemalarından olduğunu belirterek, ölüm tarihini 1351 olarak zikreder. 63 yaşında vefât ettiğini, Silsilesinin Eyüp Sultan ve Halit bin Zeyd, Hz. Fatma dolayısıyla Peygamberimize dayandığını biliyoruz. Vakıfları olduğu kayıtlarla sabittir. Evlatlarından biri Amasya-Suluova-Yolpınar Köyü'nde yatmaktadır. Diğer evlatlarının nerede gömülü olduğu hakkında henüz kesin bilğilere ulaşamadık. Taşova- Sonusa beldesinde de herhangi bir ize rastlamadık. Amasya- Tokat civarında olabileceği gibi, Anadolu'nun herhangi bir yerinde de olabilirler. Amcazadesi Şeyh Seyyid Hasan Rifai, Tokat'ta Sünbüllü Baba yakınında gömülüdür.

Dolayısıyla, Şeyh es-seyyid Tacüddin Küçek Ahmed-i Kebir elRufâî,XIII-XIV. yüzyıl ile yakın tarihlerdeki yazmalara kadar girmiştir. Cumhuriyet döneminde, latin harflerine geçilirken bir çok yazma eserin yakılıp, toprağa gömüldüğü; son zamanlarda ise, yazmaların Avrupa ülkeleri müze kütüphane ve kolleksiyoncularına satıldığı dikkate alınırsa, ileri tarihlerde Ladik'de medfun Seyyid Ahmed-i Kebir Hazretleri hakkında geniş bilgilerin çıkacağı ümit edilmektedir. Henüz araştırmalarımızın başında bulunduğumuzu belirtmek yerinde olur.

Vakfiye ve Diğer Belgeler
Vakıflar Genel Müdürlüğü Kültür ve Tescil Dairesi Başkanlığı Arşivi'nde yaptığımız incelemede Şeyh Seyyid Ahmed Kebir Rıfai'nin vakfiyesine rastlanılamamıştır. Ancak, şahsiyet kayıtlarında bazı bilgiler vardır.

3/1 esas, 217 numara ve 4.397 sırada " Nezaret-i Evkaf-ı Hümayun'a Mülhak Evkafdan Ladik mahallatından zaviye mahallesinde vaki Seyyid Ahmed Kebir Zaviyesi ve Mescid-i Şerif Vakfı. Tevliyeti:Abdulah oğlu Mustafa Efendi üzerinde görülüyor. 30 Mart 1304 / 1888 M. Zaptı: Zaptı tevliyet ve meşihat cihetlerinin bilumum tekke ve zaviyelerin ilga edildiği cihetle meşrutun lehi kalmayan cihetlerin tevcihine mahal ve imkan olmadığından, vakıf tahtı zapt ve idareye alına. 18 Kanunevvel 1341/ 1925.

Hazine 412 ( Hamis Asker 285) numaralı defterde ise:Mescidi Şerif der dahili zaviye-i an mahallat Ladik .Mütevelli Hafız Abdilahad bin Ahmed 1233/ 1818 M. Müezzin es-seyyid Osman efendi bin Hasan 1174 H./ 1760 M. tarihi kayıtlıdır. Tevliyet-i meşihatın son tarihi ise,
9 Rebiulevvel 1277 / 1861 M. dir.

490 numaralı Amasya muhasebe defteri 511 sayfasında ise; Vakfı
Zaviye-i Kutbü'l Arifin ve Gavsü'l Vasilin, es-Seyyid Şeyh Ahmed-i Kebir , der Kasaba-i Ladik. 1124 H/ 1712 M. tarihi tesbit edilmiştir.

218/101'de ve Amasya Muhasebe 307'de; Ladik Kazasında merhum Seyyid Vakkas Kaddese sırruhü'l-aziz evladına meşrute Merzifon ve Ladik kazalarında Marınca ve Yarımca ve İyne ve Karaca ve Derinöz kurra ve mezralarının tamam malikanesi vakfı kaydı bulunmaktadır.
218/1627 ile Amasya Muhasebe 307'de ; Ladik Kazası Zaviye Mahallesinde vaki Camii Şerif Vakfı (Atik Camii Şerif) ,

3/1 Esas-4400 Şahsiyet Defteri ile, 586 numaralı defterin 138 sayfa 128 sırasında Eshab-ı hayraddan Emir Ahmed Çelebi veresesinden Şeyh Taceddin ibni es-Seyyid Mustafa'nın Ladik Kazasında Tekke nam diğer Zaviye Mahallesinde Yukarı Mescid demekle maruf mescid-i şerifte imam olanlara meşrut 5.000 kuruşluk nukut rubu malikanesinden 24 sehimden 17 sehim vakfı , kaydı bulunmaktadır. 1028 H./1618 M. tarihlidir.

3/2 Esas- 2171 sırada ve Amasya Muhasebe 287'de, Merzifonabad kazasının semere-i Ladik nahiyesinde vakfı evladlık olmak üzere, Yunus mülkünden Yalvar karyesinde nısf mülk, Mübeyyi-i Mustafa veled Hacı Mirza'nın mülkünden Bayat Karyesi malikanesinin iki rubu malikane mutasarrıflığı vakfı kaydı bulunmaktadır.

Ayrıca Şeyhülislam Mehmed Efendi Medresesi Vakfı 3/1-3.109 sırada şahsiyeti ve Küçük Evkaf Defteri 98'de kayıtlıdır.

Hızır Paşa Medresesi Vakfı. 218/718; Amasya Muhasebe
300'de kayıtlıdır.

Ahmed Saray Köyü Camii Vakfı, 3/1 Esas- 222/1286'de kayıtlıdır.

Ladik kazası Kabacagöz karyesinde es-Seyyid bini Seyyid Ali Camii Şerif Vakfı 3/1 Esas 217- 3.179 sırada ve Müceddet Evvel Defteri 1379 numarada kayıtlıdır. Seyyid kelimesinden Ahmed -i Kebir Rıfai'nın torunlarından olabileceği akla gelmektedir.

Şeyh Seyyid Ahmed-i Kebir Rıfai evladlarının şimdiki Amasya- Taşova-Uluköy, eski Sonusa'da ikamet ettiklerini,orada zaviyeleri olduğunu XIII. yüzyıl seyyahı İbn-i Bibi belirtmektedir. O halde şimdi Taşova'nın bir beldesi olan Sonusa'da da bazı kayıtlar olması gerekir. Ladik Belediye Başkanı Sayın Kadir Kanal ile birlikte gittiğimizde herhangi bir ipucu bulamadık.(24) Ancak, vakfiye defterleri üzerinde yaptığımız araştırmada; Sonusa kazasına vaki Pir Ahmed ve Yunus Elhak Zaviyesi mühimmatı içün Çukualan ve Çökerdik Karyelerinin tamam malikanesi vakfı; Sonusa Kazasına tabi Zeytavi karyesinde vaki merhum Seyyid Nureddin Zaviye- imaret ve Tekkesi vakfı; Sonusa kasabasına vaki Hızır Paşa Medresesi vakfı; Sonusa'da vaki Trak Medresesi Vakfı tarafımızdan tesbit edilmiştir.

Prof.Dr. Semavi Eyice Kapu Ağası Hüseyin Ağa'nın Kurşunlu Cami (25), medresesi ve hamamını yayınlamıştır. İsmail Hakkı Uzunçarşılı tarafından da yayınlanan kitabe metni aynen şöyledir.

1.[Kadbena haze'l-bina] sahibu'l-hayrat bani-i mebanii'l-meberrat Hüseyn Ağa ibn Abd...
2.['lMu'in eş-şehir] bi-Kapu Ağası fi'l-atabeti'l-aliyyeti li- Sultani'l-berreyn ve Hani'l-bahreyn ...
3.İ[bni]'s-Sultan es-Sultan Bayezıd bin Muhammed Han halled Allahu
Subhanehu...
4.[mülkehu ve Sulta]nehu fi eyyami devletihi min kurazeti cudihi ve ihsanıhi fi tarih sene 892 ,
Kitabe anlamını Prof.Dr. Semavi Eyice şöyle veriyor :

Bu binayı, denizler ve karalar Hakanı Sultan oğlu Sultan Bayezid bin Muhammed Han'ın, Allah mülkünü ebedi kılsın, yüce kapısında Kapu Ağası diye meşhur, hayırlı eserler sahibi Hüseyin Ağa bin Abdülmuin cömertlik ve ihsanın bir eseri olarak, Sultan'ın devrinde, 892 ( 14861487 ) yılında yaptırdı, Allah onu mağfiretine garketsin.

Bugün kitabenin baş kısmı kırık ve kayıptır. Yeni inşa edilen cami içinde bulunmakta olup, halk, yeni caminin duvarına monte edileceğini söylemektedir.

Amasya'da bulunan Şeyh Hüsameddin Türbesi'nde yatan Akdağı-zade es-şeyh Hüsameddin Efendi ile oğlu Muhyiddin Efendi'nin zikri geçen türbede yattığı ve Sonusa'lı olduğunu Amasya Tarihi yazarı Hüseyin Hüsameddin bildirmektedir (26). Muhyiddin Efendi'nin Hakale'de medresesi olduğu da dikkate alınırsa, Hüsameddin Efendi ile Muhyiddin Efendi'nin Ladik'de medfun Seyyid Küçek Ahmed-i Kebir'in neslinden olabileceği akla gelmektedir ?. İlerideki araştırmalar, gerçekleri ortaya çıkaracaktır. İsim ve tarih benzerliğinden doğan yalışlarımız varsa , araştırıcı genç nesil mutlaka bunları düzeltecektir...


Ladik'de Bulunan diğer Vakıflar

Ladik'e ait kayıtlar tarandığında aşağıda belirtilen vakıf adları ile vakıf camilerin isimlerini de öğrenmek kabil olmaktadır:

Polat Camii,
Hızır Bey Medresesi,
Şeyhülislam Mehmed Efendi Medresesi,

Paşmakcı Mescd-i Şerifi,
Osman Bey Malikanesi Vakfı,
Yahşi Mahallesi, Hacı Ahmed Mescidi,
Destar-ı Davud Paşa, Gazi Sultan Mehmed Han Hz. Camii,
Zaviye Mahallesi, Atik Camii şerifi,
Ladik, Ayvalı Sokağı Mescidi( bu Sokak, muhacirler için teşkil edilmiştir )
Ladik Kazası,Polatlı karyesi Sultan Mustafa Han Camii,

Ladik, Şehreküstü Mahallesinde El-hac Yunus Camii,
Ladik Kazası'na tabi Kafkasya Muhacirleri için yeni inşa edilen Sovanlı Karyesinde Kara Mahmud Mescidi,
Kumluk Mescidi,
Lilanlu Mescidi,
Sunullah Paşa Vakfı,
Hacı Abdullah Mektebi Vakfı,

Emir Ahmed Mescidi Vakfı, Mes'ud Bey Mescidi Vakfı,
Sultan II. Beyazıd-ı velî'nin eşi Bülbül Hatun Vakfı.

DİPNOT :
1.Sadi Bayram,Samsun-Ladik ve Seyyid Ahmed-i Kebir Hazretleri, OndukuzMayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi dergisi, S.5, Samsun,1990, s.11-22.
2. Evliya Çelebi Seyahatnamesi, Zuhuri Danışman Çevrisi, C.4, İstanbul,1972,s.87.
3. Abdi-zade Hüseyin Hüsameddin,Amasya Tarihi,C.1,Ankara, 1986, s.314.
4. M.Çağatay Uluçay, Padişahların Kadınları ve Kızları, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 1980, s.22.
5. Evliya Çelebi Seyahatnamesi,Zuhuri Danışman Çevrisi,İstanbul,1972, C.3, s.40.
6. Abdi-Zade Hüseyin Hüsameddin, Amasya Tarihi, C.1,Ankara, 1986,s.316317.
7. İslam Alimleri Ansiklopedisi, Türkiye Gazetesi, C.6, s.83-102; C.7, s.261.
8.Mustafa Tahralı, Ahmed er-Rıfaî,Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C.2, İstanbul, 1989, s.128.
9. Ahmed Eflaki, Ariflerin Menkıbeleri ( Tahsin Yazıcı tercümesi),C.2, Ankara, 1954, s.378-379.
10. A.g.e., s.716.
11. Menakı-ı Hacı Bektaş-ı Velî,Velayetname,( Neşreden Abdülbaki Gölpınarlı), Istanbul 1958, s.177.
12.İbn-i Batuta, Tuhfetü'n - nuzzar fi garaibi'l emsal ve Acaibi'l esfar,Seyahatname-i İbn-i Batuta Tercümesi.( Mütercim: Damad-ı Hazret-i Şehriyari Mehmed Şerif ), C.1,Matbaa-i Amire, İstanbul1333-1335, s.197.; İbni Batuta Seyahatnamesi,Mümin Çevik tercümesi, C.1-2, Üçdal neşriyat,İstanbul-1983, s.126 ; İbn-i Batuta, 1325 tarihinde Hac maksadıyla memleketi olan Tanca'dan ayrılmış ve Ekim 1349'da memleketine dönmüş,Beni Merin Hükümdarlarından Ebu İnan Faris b.Ebi'l Hassen'in arzusu üzerine gezi hatıraları Muhammed b.Cüzey el Kelbi tarafından yazılmıştır. Ancak notları, Hindistan'da Kul şehrinde soygun sırasında elden çıktığından, hafızada kalan bilğiler verilmiştir. Anadolu tarihi bakımından önemlidir.
13.İbn Batuta Seyahatnamesinden Seçmeler, ( Haz:İsmet Parmaksızoğlu), 1000 Temel Eser,Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul-1971, s.27.
14.İbni Batuta Seyahatnamesi, İstanbul-1333-35, s.327.; Mümin Çevik sadeleştirmesi, İstanbul-1983, s.204.
15.İbni Batuta Seyahatnamesi, İstanbul-1333-35, s.335-336.; Mümin Çevik sadeleştirmesi, İstanbul-1983, s.209.
16.Gelibolulu Mustafa Ali, Künh'ül-ahbar, İstanbul,1277, C.5,s.61-62 .
17.Eski kaynakları tarafıma lütfeden,yardımlarını gördüğüm, Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi , Tarih Bölümü öğretim üyelerinden Sayın Prof.Dr. Ahmet Yaşar Ocak'a burada teşekkürü zevkli bir borç bilirim.
18.Ahmet Yaşar Ocak, XIII ve XIV.Yüzyıllar Anadolu Türk Tarihi Bakımından Önemli Bir Kaynak:Menakıb'ul-Kudsiyya Fi Menakab'ılÜnsiya ,İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi Ord. Prof.Dr.İ.Hakkı Uzunçarşılı Hatıra Sayısı, S.32, Mart 1979, İstanbul,1979, s.96.
19.Elvan Çelebi,Menakıbu'l-Kudsıyye Fi Menasıbi'l-Ünsiyye -
Haz.İsmail Erünsal-A.Yaşar Ocak,İstanbul Üniversitesi Edebiuat
Fakültesi Yayınları No: 3223, İstanbul,1984,s.XLV-XLVII,
20.Amasya Tarihi yazarı Abdi-zade Hüseyin Hüsameddine göre bu sülalenin meşhurları şunlardır:Bayram Beyzade Melik Gazi adıyla tanınan Melikü'l Ümera İsmail Bey ( 819 H/1416 M.tarihinde vakıflarını tanzim etmiştir ) ; Kadı Sadreddin Receb Çelebi ( Ölümü 900 H./1495 M.) ; Kadı Sadreddin Recep Çelebi torunu Divan Katibi Sadi Efendi; Şeyhülislam Ankaralı Bayram-zade Zekeriya Efendi ( 1514-1593) ; oğlu Zekeriya-zade Şeyhülislam Yahya Efendi ( İstanbul-Beşiktaş'da Dergahı vardır. Hacı Bayram Sülalesinin Ankara kolundandır. 15531644 .Amasya Tarihi, s.262 ) ; Amasya Sultaniye Medresesi Müderrisi Merzifonlu Mustafa zade Idi(Iydi) Bayram Efendi (1033 H./1624 M.Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi'nde bulunan ve Sultan Ahmed'e ithaf edilen Divan-ı Bedia'nın şairi, 1688'de Trablus Şam Mollalığına tayin olup gider.Amasya, Recep Çelebi Türbesi'ne gömülmüştür.Sadreddin Recep Çelebi'nin torunudur. ( Amasya Tarişhi,eski türkçe s.199,yeni bas.s.160; s. 238,262); İydiefendizade Mustafa Akif Efendi (1717 İtanbul Köprülü Mehmed Paşa Darülhadis müderrisi,Amasya Ayas Ağa Müderrisi, Amasya Müftüsü ve Beyazıd Sultanisi Müderrisi,,1731 tekrar Amasya Müftüsü,1732 Hacca gitmesi,7 Mart 1759 vefatı.Şair ve müderris olup, Amasya Hatuniye Mahallesinde çeşmesi vardır. Amasya, Recep Çelebi mahallesinde mescid i şerif yaptırmıştır. Amasya Nasuh Baba Türbesi'nde gömülüdür s.173,176; Ölüm tarihine düşürülen beyit: Geldi yetmiş üçde emr-i irci'î,Makamat-ı Hariri tarzında Bedia ismli divanı vardır. Muksemül-fünun, Kasaîdî Mimiyye ve Aynıyye isimli eserleri vardır. Bkz. Bursalı Mehmed Tahir, Osmanlı Müellifler, İstanbul, 1333, s.367) ; Mustafa Akif Efendi'nin kardeşi şair ve müderris Atıf
Ahmed Efendi ( Hızır Paşa Medresesi Müderrisi 1713,1727 vefatı;Iydızade Akif Mustafa Efendi'nin diğer kardeşi Iydızade Seyyid Abdurrahim,11.12.1719 Amasya Nakip Kaymakamı,Temmuz 1720 Zile Kadısı,1726 Amasya Nakip Kaymakamı, ve müftü,13.5.1735 Amasya Naibi,Kasım 1744 vefatı (C.4 Ek. s.9,25,29,57,74,) ;Iydızade Hafız Mehmed Efendi, Amasya Esnaf ve Bedesten Kethüdası olup Mayıs 1768'de Başayan oldu, Ocak 1769'da vefat etti; İydi zade Mustafa Akif Efendi'nin oğlu Kamil İsmail Efendi,Amasya Sultaniye Müderrisi ve Müftü 12.7.1769,1774 Hacca gitmesi ,1775 İstanbul'a gönderilmesi ( C.4 Ek. s.126,128) ; Kamil İsmail Efendi'nin kardeşi Seyyid Abdurrahim ; Es-Seyyid Abdurrahim Efendi 1223 H./1808 vefatı, İstanbul Şehzade Camii haziresinde gömülüdür. Amasya Müftüsü (18.10.1799), Haremeyn Evkaf Müfettişliği yapmış ve Sultan III. Mustafa'nın kızı Beyhan Sultan'ın vakfiyesini tasdik etmiştir. 7 adet tarih ve tasavvaufla ilğili yazma kitapları vardır. el-Mecmu' mine'l-Meşhud ve'l Mesmu adlı eserinin istinsah kopyası İstanbul Millet kütüphanesindedir.s.271 ;Şu'letü'l - Yakîn, Unvanü'lMeşayih,Takribü'l-Mübteda, Sebilü's-Salîkin,Mühimmat-ıSofiyye, Teracümü'l Meşayıh Ve'l-Ülema, Mir'atün Nazirin Fi Münebbihatü'tTahriri adlı eserleri vardır. Tarikat-ı Nakşibendi olduğu bir nüshası Yahya Efendi Kütüphanesinde mevcut Mir'atün Nazirin nihayetide mezkurdur. Mecellet'ül-Mehakim isminde fetvası vardır. Bkz.Bursalı Mehmed Tahir,Osmanlı Müellifler, İstanbul, Matbaa'yı Amire, 1333, s.374.) ; es-Seyyid Abdurrahim Efendi'nin oğlu , Amasya Bayazıd Medresesi müderrislerinden Molla İdi Efendi 1818, s. 239;. Cumhuriyet'in ilk yıllarında Hacı Bayramoğlu Kadı Ahmed Efendi; Ömer Efendi, Lütfi Efendi,Hacı Reşit Efendi,Hacı Osman Efendi; Merzifon Müftüsü Hacı Bayramoğlu Hacı Salim (Bayram) Efendi,Hacı İhsan Bayram ( Rufâî şeyhi) .Merzifon'da Camid mahallesinde Eyyüp Çelebi Camii diye anılan Camii İyd'de bu sülâleye aittir (Bkz.S.Bayram,Merzifon Ulu Camii yeri ve Merzifon'daki eski eserler,Kültür ve Sanat, T.İş Bankası Yayınları,S.4, Ankara,1990, s.70 ).Bu sülâlenin Ankara kolundan, meşhur şeyhulislâm-şair Bayram-Zade Zekeriya Efendi ve oğlu Şeyhülislam, şair Yaya Efendi çıkmıştır. Yahya Efendi'nin İstanbul-Beşiktaş'da Dergâhı vardır.Kanuni Sultan Süleyman'ın süt kardeşidir.(Bkz. Amasya Tarihi, s.262.).
21.Türkiye'de Vakıf Abide ve Eski Eserler, C.1, İkinci baskı, Meteksan Matbaası, Ankara, 1983, s.328-333.
22.Abdi-zade Hüseyin Hüsameddin,Amasya Tarihi, Sadeleştirilmiş baskı, Amasya Belediyesi Kültür Yayınları, Ankara, 1986, s.281-285.
23.Bu bilğileri derleyen, fotoğraf göndermek lutfunda bulunan Amasya ili Suluova ilçesi Kaymakamı ve Halk Eğitim Merkezi Müdürüne,eski köy imamına ve İlyas Hatipoğlu'na teşekkür ederim.
24.Ladik Belediye Başkanı Sayın Kadir Kanal'a ilği ve yardımlarından dolayı teşekkür ederim.
25.Semavi Eyice,Kapu Ağası Hüseyin Ağa'nın Vakıfları,Edebiyat Fakültesi Araştırma dergisi Prof.Albert Louis Gabriel Armağanı Özel Sayısı,Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayını, Sevinç Matbaası, Ankara, 1978, s.167-169 ; İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Anadolu Türk Tarihi Vesikalarından :Kitâbeler, C.1, İstanbul,1927, s.82.; Albert Louis Gabriel,Monuments,s.118.
26. Abdi-Zade Hüseyin Hüsameddin, Amasya Tarihi, C.1, Ankara, 1986, s.165.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder