4 Mayıs 2006 Perşembe

Doğu Karadeniz'in Türkleşmesi-III



Bölgede Oğuz Boylarına Ait Yer Adları ve Çepniler
Yukarıda zaman zaman işaret edildiği gibi, Anadolu'nun Türkleşmesinde yirmidört Oğuz Boyu'na mensup Türkmenler'in çok büyük rolü olmuştur. Bu çerçevede Karadeniz Bölgesi'ne de çok sayıda Oğuz Boylarına mensup Türkmenlerin yerleştiği görülmektedir. Bu Türk boyları bölgenin hem fetihlerle, hem de iskanlarla Türkleşmesini sağlamışlardır. Prof. Dr. Faruk SÜMER'in değerli araştırmasından yaptığımız tespitlere göre; XVI. Yüzyılda, Amasya, Canik (Samsun), Çorum, Karahisar-i Şarki, Kastamonu, Kengiri (Çankırı), Sivas ve Trabzon sancaklarındaki yer adları incelendiğinde, yirmidört oğuz boyunun yirmibiri yerleşmiştir. Bunlar; Kayı, Bayad, Kara-Evlu, Yazır, Döğer, Todurga, Afşar, Kızık, Beğ-Dili, Karkın, Bayındır, Çavundur, Çepni, Salur, Eymür, Ala-Yundlu, Yüreğir, İğdir, Büğdüz, Yıva ve Kınık boylarıdır. Bölgede bu boylara ait 268 yer adı bulunmaktadır.

Amasya'da bu boyların ondördü yerleşmiş olup, bunlara ait yirmialtı yer adı tespit edilmiştir. Canik (samsun)'e on boy yerleşmiş, ondokuz yer adı bunlara aittir. Çorum'a onüç boy yerleşmiş, bunlara ait yirmisekiz yer adı vardır. Kara-Hisar-i Şarki'de on boy bulunmakta olup, bunlara ait ondokuz yerleşim birimi tespit edilmiştir. Kastamonu, Sivas'tan sonra en fazla boy adının tespit edildiği sancaktır. Burada yerleşen toplam onbeş boya ait 68 yer adı vardır. Kengiri (Çankırı)'da ise ondokuz boy yerleşmiş, bunlara ait otuzbeş yer adı tespit edilmiştir. Sivas, yirmidört Oğuz Boyu'nun adını en fazla taşıyan (yetmiş) sancaktır ve buraya yirmi boy yerleşmiştir. Trabzon'da iki boya ait üç yer adı tespit edilmiştir. (Not: "Araklı'nın Purnak (yeni adı Taştepe), Of'un Yorakar (yeni adı Serindere), Arsin'in Oğuzazana (yeni adı Oğuz) ve Yomra'nın Uzmesahor (yeni adı Özdil) köyleri Oğuzların izlerini adlarında taşımaktadır. (Oğuz, Uz, Burnak, Üreğir)" Kudret Emiroğlu, Trabzon Maçka Etimoloji Sözlüğü, Oğuz maddesinden - Hamsi.org)

Kıyı şeridi başta olmak üzere, Karadeniz Bölgesi'nin Türkleşmesinde buraya yerleşen yirmibir boydan özellikle ÇEPNİLER çok önemli roller oynamışlardır. Bölgede Hacı-Emiroğulları isimli bir beylik de kuran Çepniler'in faaliyetlerini Prof. Dr. Faruk Sümer şöyle anlatmaktadır:

"Çepni; Avşar gibi, adı zamanımıza kadar gelmiş bir boydur. Vilayet-nameye göre Kır-Şehir'in Sulucu Kara-Höyük köyüne gelen Hacı Bektaş-i Veli'nin ilk muridleri Çepni'den idiler. Çepniler'in mühim bir kısmı her halde 1240'daki baba İshak Türkmenleri'nin isyanına katılmıştır.

Onlardan mühim bir kümenin 1277 yılında Sinop yöresinde yaşadığı görülüyor. Aynı yıldaÇepni Türkleri Sinop şehrine denizden hücum eden Trabzon Rum İmparatorunu mağlup ederek, şehrin onun eline geçmesini önlemişlerdir. Çepniler'in bu tarihten sonra Canit (Canik) denilen Samsun'un doğusunda Giresun yöresine kadar uzanan sık ormanlık bölgeye girerek orayı yavaş yavaş fethettikleri anlaşılıyor. XIV:yüzyılın ortalarında bugünkü Ordu vilayetine Bayram-Oğlu Hacı Emir adlı bir Türk betinin hakim olduğunu görüyoruz. Hacı-Amir 1358 yılında kalabalık bir asker ile Trabzon'un batrısındaki Maçka'ya gelerek bu bölgede yağma ve tahriblerde bulunduktan sonra bol ganimet (doyumluk) ile ülkesine dönmüştü. Bugün Ordu'nun merkez köylerinden Bayramlı eskiden yörenin merkezi olup, bu ada aynı zamanda bütün yöreyi de ifade ediyordu. Bayramlı adı Hacı-Emir Bey'in babası Bayram'dan gelmiş olabilir.

Aynı yılda Trabzon İmparatoru, Hacı-Emir'in akınlarını önlemek için diğer türk beylerine yaptığı gibi, kızını onunla evlendirdi. Aleksis daha sonra (1381'de) bir kızını da Niksar beyi Tacuddin'e vermiş ve böylece üç Türk beyini kendisine güveyi edinmişti. Hacı-Emir 1361 yılında Trabzon İmparatorlarının elinde olan Giresun'a bir hücumda bulunmuştu. 1380 yılında ise Trabzon Rum İmparatoru'nun Çepniler üzerine yürüdüğünü görüyoruz. Trabzon vekayinamecisi Panaretes'e göre, İmparator 1000 kişilik bir yaya kuvvetini Tirebolu şehrine gönderdikten sonra atlılar ile de kendisi hareket etmiştir. İmparator, Philabonite ırmağı yatağını terkederek Cheimaiae'ye dek Çepniler'i kovalamış ve yurtlarını yakıp yıkmış, ayrıca Çepniler'in zaptettiği bazı hafif hemileri de kurtarmıştı. İmparator bundan sonra Sthlabopiastis denilen yere gelmişti. Tirebolu'ya gönderilmiş olan yayalara gelince, onlar Cotzanta'ya kadar her yeri yakıp yıkmışlardı. Fakat dönerken Çepniler tarafından kovalandılar. Panaretes'in bu sözleri, batıdan Tirebolu'ya kadar kıyı bölgesi ile bu kıyı bölgesinin güneyindeki toprakların Çepniler'in elinde bulunduğunu gösteriyor

Hacı-Emir Bey'in ölümü üzerine yerine oğlu Süleyman Bey geçti. Süleyman Bey 798 veya 799'da (1396-1397) Giresun şehrini zaptetti.

1404 yılında Timur'a giden İspanyol elçisi Clavijo, Ordu ve Giresun'un 10.000 kişilik bir orduya sahip bulunan Hacı-Emir'in elinde olduğunu söyler.Anlaşılacağı üzere bu beylik Canik Bölgesi'nin fethinde mühim bir rol oynamış ve Hacı-Emir ailesinin buyruğundaki Türkler de bu bölgedeki Türk halkının esasını teşkil etmişlerdir. Bunlar arasında Çepniler'in ehemmiyetli bir yer tuttukları yukarıda kaydedilen olaylardan anlaşılıyor. Esasen Canik halkından bir kısmını Çepniler'in teşkil ettiği XIV.yüzyıla ait vesikalardan anlaşıldığı gibi, Trabzon'un güney ve batısındaki yörenin de Çepniler ile meskün bulunduğunu biliyoruz. İspanyol elçisi Clavijo, Trabzon'dan Erzincan'a gelirken yolda Çepniler'e ait bir kale görmüştü.

Çepniler'den bir bölük Uzun Hasan Bey zamanındaki Ak-Koyunlu hizmetine girmiştir. Bu Çepniler'in başında İl-Aldı Bey bulunuyordu. Hasan Bey'in 837 (1468-1469) yılında Bitlis'in fethine gönderdiği emirler arasında İl-Aldı Bey de vardı. İl-Aldı Bey'in dirliğinin Doğu Anadolu'da olduğu anlaşılıyor. 883 (1478) yılında Yakub Bey, Uzun Hasan Bey'in ölümünden sonra Ak-Koyunlu tahtına geçen ağabeyi Sultan Halil'in üzerine yürüdüğü zaman, İl-Aldı Bey de ona katılmıştı. İki kardeş Hoy yakınında birbirlerine yaklaştıklarında Yakub Bey maiyetindeki emirlerden Bayındır Bey, İsfendiyar oğlu Kızıl Ahmed Bey ile İl-Aldı Beyi savaşın yapılacağı yeri seçmeğe memur etmişti. İl-Aldı bey Çepnilerinin Trabzon Bölgesi Çepnilerinden olmaları ve en kuvvetli ihtimaldir. Ak-Koyunluların halefi olan safeviler'in hizmetinde de Çepniler vardı.

XVI.yüzyılda Anadolu'da Çepniler'e ait 43 yer adı görülebilmiştir."

XVI.yüzyılda Çepni Boyu'na mensup oymaklar; halep Türkmenleri, Ulu-Yörükler, Dulkadırlılar, Atçekenler, İran Türkmenleri arasında ve Adana, Trabzon, Koç-Hisar (Şerefli), Hamid Sancağı, Çorum ve Boz-Ok'ta yaşıyorlardı. Özellikle Trabzon Bölgesi Çepnileri konumuz bakımından önem taşımaktadır. Prof.Dr. Faruk SÜMER bunlar hakkında şu bilgileri vermektedir:

"Osmanlı coğrafyacılarından Mehmed Aşık'ın XVI. Yüzyılın sonlarında yazdığı Menazirul-evalim adlı eserinde trabzon yöresinde yaşayan Türk halkında ehemmiyetli bir kısmın Çepniler'den meydana geldiği, yörenin batı ve güney tarafındaki dağların da Çepni dağları adını taşıdığı yolunda bir kaydın bulunduğu malumdur. Tahrir defterlerinde bu Çepniler'le ilgili mühim kayıtlar elde edilmektedir.

I.Selim devrine ait (921-1515-1516 tarihli) bir defterde Çepniler'in yoğun bir şekilde yaşadıkları yer "vilayet-i Çepni" adı ile ayrı bir idari yöre olarak gösterilmiştir. Bu yörenin defterdeki yer adlarından, Giresun, Torul, ve Görele arasındaki saha olduğu anlaşılıyor. Bilhassa Kürtün kazası tamamen Çepniler ile meskündür. Bununla beraber Çepniler Trabzon-Torul-Vakf-ı Kebir arasındaki sahada da yaşamaktadırlar. Çepni yöresinde Ozgur, Kaya-Dibi, Kurtulmuş, yenice-Hisar, Seyyid, Çandarlu, Alını-Yuma, Engezlü, Firuzlu, Halkalu, Yakalkan, Kilise, Kul-Çukuru, Şaban, Dikmeci, Yamğurca, Emürlü, Sarban, Uzun-dere, Kara-Göcü, Mürsellü, tana deresi, derelü, Ak-Yuma, Karınca gibi büyük bir kısmı Türkçe adlar taşıyan kalabalık nüfuslu köyler görülmektedir. Buradaki Çepniler tamamiyle toprağa bağlanmışlardır. Hıristiyanlar ise sahil şehirlerinde oturuyorlardı. Çepni yöresi de tımar sistemine tabi olup dirlikler umumiyetle Çepni beylerine verilmiştir. Mesela Busatlu (her halde Ebu Saidlu'dan) adlı bir zeamet Çepni beylerinden Mehmed Bey oğlu Ali Yar Bey'in tasarrufunda idi. Mehmed Bey'in Halil, Ali Han, Himmet ve Nasuh adlı oğulları da tımar sahibi idiler. Yine Çepni beylerinden Aydın Bey oğlu Halil, Piri Bey oğlu Busad da tımara tasarruf ediyorlardı. Defterde tımar sahibi daha bir çok Çepni beyinin adı geçmektedir. Bu Çepni beylerinin yanında, bilhassa eski zamanlarda din ve tarikat adamlarının bulunduğu görülüyor. Mezkür defterde Yakub halife adlı bir tarikat adamının cami, zaviye ve sarp yerlerde köprüler yaptırmış "ehl-i velayet ve sahib-i keramet" bir kimse olduğu ve Çepni Beylerinden Süleyman Bey'in, onun yaptırdığı cami ile ailesi için dört parça köy vakfettiği yazılıyor. Süleyman Halife adlı diğer bir Çepni tarikat adamının da sarp bir boğazda köprü yaptırmış olduğu aynı defterde kaydediliyor. Yine Çepnilere mensup bazı şahısların da Giresun, Ordu ve Tirebolu camilerinde imamlık, hatiplik ve cüzhanlık vazifelerinde bulundukları anlaşılıyor. Trabzon'un doğusunda bulunan yerlerdeki dirliklerden bazılarının da Çepniler'in elinde olduğu görülüyor.

Yine Kanuni devrinde Doğu Anadolu'da, hatta Irakl'tak, kalelerde gönüllü gediğinde vazife gören epeyce Çepni bulunduğu anlaşılıyor. Bunların çoğu Trabzon ve Canik Çepnileri'nden idi. 975 (1567) yılında Bayburt Alaybeyinin de Çepniler'den olduğunu biliyoruz."

Karadeniz Bölgesi'nde böylesine önemli roller oynayan Çepni Boyu ile ilgili bilgiler XVIII. Yüzyıldaki belgelere de intikal etmiştir. Prof. Dr. Yusuf HALAÇOĞLU'nun tespitlerine göre mesela, "Trabzon'da Görele (Parabolu) Kazası reayalarından Çepni taifesi, yerlerini terkederek, 1732 yılında Espiye madeni civarındaki mahallere yerleşmişlerdi. Bununla beraber, bir müddet sonra buradan kaldırılarak eski yerlerine iskan olunmuşlardır."
---------------------------
(*) Dr.Ali Güler'in "Yakın tarihimizde Pontus Meselesi ve Rum Yunan Terör Örgütleri" adlı kitabından alınmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder