6 Temmuz 2006 Perşembe

Mustafa Kemal'in Samsun'a Çıkışı -IV



Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a Hareketi
ve MÜFETTİŞLİK BÖLGESİNDEKİ Faaliyetleri

A. MUSTAFA KEMAL PAŞA’NIN SAMSUN’A ÇIKIŞI
15 Mayıs 1919 günü veda için Bâbıâli'ye yani hükûmet merkezine giden Mustafa Kemal Paşa, orada, İzmir'in işgal haberini aldı ve hükûmet üyelerini büyük bir telaş içerisinde buldu. Ertesi gün (16 Mayıs 1919, Cuma günü) Yıldız Sarayı’nda yapılan selamlık törenine Bahriye Nazırı Avni ve Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Reisi Cevat Paşa ile birlikte katıldıktan sonra , -öğleden sonra- saat 16.00'da Bandırma Vapuru’na binerek müfettişlik karargâhında görevlendirilenlerle birlikte , Samsun'a hareket etti .

Bandırma Vapuru’nda Mustafa Kemal Paşa ile birlikte maiyeti;

III.Kolordu Komutanı Erkân-ı Harp Miralayı (Kurmay Albay) Re'fet (Bele Paşa) Bey , Müfettişlik kurmay başkanı Erkân-ı Harp Miralayı Manastırlı Kâzım (Dirik Paşa) Bey, Müfettişlik Sağlık Daire Başkanı Tabip Miralay İbrahim Talî (Öngören) Bey, Kurmay Başkanı yardımcısı Erkân-ı Harp Kaymakamı (Kurmay Yarbay) Mehmet Arif Bey (Ayıcı), Karargâh Erkân-ı Harbi ve İstihbarat ve Siyasi Şube Müdürü Erkân-ı Harp Binbaşısı Hüsrev (Gerede) Bey, Müfettişlik Topçu kumandanı Topçu Binbaşı Kemal (Doğan) Bey, Müfettişlik Sağlık Daire Başkan yardımcısı Tabip Binbaşı Refik (Saydam) Bey, Müfettişlik Başyaveri Yüzbaşı Cevat Abbas (Gürer), Dr. Yüzbaşı Behçet Efendi, Kurmay mülhakı Yüzbaşı Mümtaz (Tünay), Kurmay mülhakı Yüzbaşı İsmail Hakkı (Ede), Müfettişlik emir subayı Yüzbaşı Ali Şevket (Öndersev), Karargâh komutanı Yüzbaşı Mustafa Vasfi (Süsoy), Mülhak Yüzbaşı Rauf, Yüzbaşı Hersekli Ahmet Efendi, Kurmay Başkanı Emniyet Subayı Üsteğmen Hayati, Kurmay mülhakı III. Kolordu Komutan yaveri Üsteğmen Arif Hikmet (Gerçekçi), İaşe subayı Üsteğmen Abdullah (Kunt), Mülhak Teğmen Zebur, Müfettişlik İkinci yaveri Teğmen Muzaffer (Kılıç), Emir subayı Teğmen Ruhsat, Adli müşavir Ali Rıza Efendi, Tabur Hesap memuru Rahmi Efendi, Tabur hesap memuru Ahmet Nuri Efendi, Birinci sınıf kâtip Faik (Aybars) Efendi, Dördüncü sınıf kâtip Memduh (Atasev) Bey, Zabit vekili Tahir Efendi, Alay katibi Yahya Efendi, Tabur katibi Süleyman Fehmi Efendi, Hesap memuru Şükrü Efendi, Kıdemli çavuş Osman Nuri oğlu Ali Faik, Kıdemsiz çavuş İbrahim İzzet oğlu Atıf, Çavuşlar Mustafa oğlu Kemal, Kemal oğlu Mustafa, Onbaşılar Tevfik oğlu Adem, Ali oğlu Refet, Abdullah oğlu Ali, Neferler Hüseyin oğlu Mehmet, Ahmet oğlu Emin, Mustafa oğlu İsmail, İbrahim oğlu Ömer, Kerem oğlu Mehmet, Mehmet oğlu Mehmet, Hasan oğlu Ulvan, Mehmet  oğlu Durmuş, Mehmet oğlu Ali, Şakir oğlu Nuri, Hasan oğlu Hüseyin, Abdullah oğlu Mehmet, Abdullah oğlu Musa, Mehmet oğlu Hasan, Bekir oğlu Mahmut, İhsan oğlu Mehmet Lütfi, Alioğlu Musa olmak üzere toplam 55 kişi bulunuyordu .  (Not: Belgelerde M.Kemal Paşa'nın kadrosunda 20 zabitan, 5 memur, 50 silahlı küçük zabit, 51 silahsız küçük zabit, 19 rovelvörlü olmak üzere, 17 binek hayvanı, 39 mirî, 49 mekkâri, 4 otomobil olacaktır şeklinde bir liste hazırlanmıştır. Bk. Gn.Kur.ATASE Arşivi: 1-1, Kls: 33, Ds: 86, F: 9-3. Bu konuda yapılan yayınlar hakkında da bk., Enver Konukçu, “Hüsrev Gerede’ye Göre Mustafa Kemal’in Samsun Yolculuğu”, 19 Mayıs ve Millî Mücadele Sempozyumu 20-22 Mayıs 1999 Bildiriler, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Yayını, Samsun 2000, s. 236-239; Samsun’a çıkanların tamamının listesi için bk., Erdal Aydoğan, Aynı eser, s. 22-24.)


Boğazları kontrolleri altında tutan İngilizler, gelip geçen gemileri de kontrol etmekte idiler. Bandırma Vapuru ile yola çıkmış bulunan Mustafa Kemal Paşa ve hey'eti de Kızkulesi yakınlarında İngilizler tarafından kontrole tabi tutuldu. Bu arada belirtmek gerekirse, İngiliz istihbaratının pasaport servisi de boğazlardan geçen yolculara vize vermekte idi. İngilizler, müfettişlik karargahı ile birlikte İstanbul'dan yola çıkan Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun'a hareket edebilmesi için vize vermekte bir ara tereddüt etmişlerdi. Mütareke döneminde İstanbul'dan ayrılacak herkes için İngilizler'den vize alma mecburiyeti getirildiğinden, Mustafa Kemal Paşa ve karargâhı için de böyle bir başvuru yapıldı.

Pasaport servisinde görevli Yüzbaşı J. G. Bennet, Samsun'a gidecek heyetin listesine baktığında, bunların, kendisinde barış yapacak bir kuruldan çok, savaş yapacak bir heyet izlenimi bıraktığını  bağlı bulunduğu istihbarat birimine aktarmıştır. İstihbarat subaylarından Deedes de bu bilgileri İngiliz İşgal Orduları Komutanlığına bildirmiştir. İngiliz İşgal Kuvvetleri Komutanlığına sunduğu raporunda Deedes her ne kadar endişelerini dile getirmişse de, bu sırada Padişah'ın ve sadrazamın güvenine layık olmuş bir heyetin karşılarında olduklarını gördüklerinden bunun bir problem teşkil etmeyeceğine kararına vararak gerekli vizeyi vermişlerdir.

Mustafa Kemal Paşa, henüz Karadeniz'de yol alırken, İngilizler 16 ve 17 Mayıs 1919 günleri Samsun'a asker ve malzeme çıkardı . Mustafa Kemal Paşa üç günlük yorucu fakat, geleceğe yönelik son derece ümitvar bir yolculuktan sonra 19 Mayıs 1919 sabahı saat 06.00’da Samsun'a ulaştı. IX. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa ve karargâhı, kıyıda bekleyen mülkî ve askerî yetkililerce karşılandı ve kendilerine ayrılan Mıntıka Palas Oteline yerleşti.
           
Mustafa Kemal Paşa, Nutuk adlı eserinin başında Samsun’a çıkış olayını ve buna paralel olarak ülkenin genel durumunu şöyle anlatır:

“1919 senesi Mayısının 19. Günü Samsun’a çıktım. Vaziyet ve manzara-i umumiye: Osmanlı Devleti’nin dahil bulunduğu grup, Harb-i Umumide mağlup olmuş, Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, şeraiti ağır bir mütarekename imzalanmış. Büyük harbin uzun seneleri zarfında, millet yorgun ve fakir bir halde. Millet ve memleketi Harb-i Umumiye sevk edenler kendi hayatlarının endişesine düşerek, memleketten firar etmişler... Orduların elinden esliha ve cephane alınmış ve alınmakta..”

Samsun’a çıktıktan sonra, bir taraftan sivil kuruluşlarla temas kurmaya çalışırken, diğer taraftan da kendisi gibi idealist olan kolordu komutanları Kâzım Karabekir, Cafer Tayyar ve Ali Fuat Paşalarla temasa geçerek orduyu kontrol altında tutmaya çalıştı. Öte yandan halkla da bütünleşme gayreti içine girdi. Mustafa Kemal Paşa; böylece ordu-millet kaynaşmasının temellerini Samsun’da atmış oldu.

Mustafa Kemal Paşa ilk iş olarak müfettişlik mıntıkasında bulunan Sivas, Van, Erzurum, Trabzon, Ankara, Kastamonu, Mamüretilaziz (Elazığ), Diyarbekir vilayetleri ile Erzincan müstakil mutasarrıflığı ve 15. ve 20.Kolordu komutanlıklarına iki numaralı tebligatını yaptı. Mustafa Kemal Paşa bu tebligatında, Samsun'da bir kaç gün kalacağını belirttikten sonra, memleketteki asayişsizlik ve eşkıyalığın sebepleri hakkında gerekli bilgiyi toplamaya çalışacağını, bu konuda valilerin kendisine yardımcı olmaları gerektiğini hatırlatmakta idi.

Mustafa Kemal'in Samsun'da bulunduğu 24 Mayıs tarihine kadar, müfettişlik ile hükûmet arasındaki yazışmaların gayet normal bir şekilde devam ettiği fakat, zaman zaman görüş ayrılıklarının ortaya çıktığı görülüyordu. Havza'ya geçişinden sonraki günlerde görüş ayrılıklarının daha da arttığı dikkati çeker. Mustafa Kemal Paşa, Samsun'daki işgal hadisesi ile İzmir'in işgaline karşı duyulan tepkiyi 20 Mayıs 1919 tarihinde gönderdiği iki ayrı telgrafı ile sadarete bildirdi.

Paşa yazdığı telgraflarında, bu tür saldırıların Bâbıâlice önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınmasını ve kendisinin de bunlardan haberdar edilmesini istiyordu. Sadrazam Damat Ferit Paşa ise cevabî telgrafında, gerekenin yapılacağını belirttikten sonra, Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a esenlikle varmasından dolayı mutluluk duyduğunu belirtmekte idi.

Mustafa Kemal Paşa 22 Mayıs 1919’da İstanbul'a gönderdiği iki raporda Samsun bölgesindeki eşkıya faaliyetleri hakkında bilgi verdi. Bundan başka, İzmir'deki Yunan işgalinin kendi mıntıkasında dahi tahammül edilemediğini belirterek, bu zamanda tek-vücut olmanın önemini dile getirdi.

Nitekim, IX.Ordu Kıt'aatı Müfettişi sıfatı ile Mustafa Kemal Paşa'nın gönderdiği telgraflar, Bakanlar Kurulunda ele alınmış ve Damat Ferit, 22 ve 24 Mayıs 1919 günleri Mustafa Kemal'e bunları görüşüldüğünü bildirerek kendisini teşekkür de etmişti. Mustafa Kemal ise, verdiği cevapta sadrazam tarafından telgrafta belirtilen bu övücü sözlerden gururlandığını ifade ederek, bu son derece zor günlerde her türlü vatanseverlik gayreti ile dolu olarak milletin başında bulunanların zafere ulaşmasını dilemişti .

Mustafa Kemal Paşa, 25 Mayıs tarihinde kaplıca tedavisi bahanesiyle karargâhını geçici olarak Havza'ya taşıdı. Bu şekilde hareket etmesinde, iç bölgelerden gelen şikayetleri yakından incelemek istemesi kadar, İngiliz kuvvetlerinin bulunduğu Samsun'da güvenlik içinde çalışamayacağını görmesi de etkili olmuştu. O, bundan böyle müfettişlik mıntıkasındaki asker ve sivil yöneticilerle haberleşme ve millî bir direniş oluşturma yolunda faaliyetlerini geliştirmeye çalıştı.

Mustafa Kemal Paşa, bir taraftan sivil kuruluşlarla temas kurmaya çalışırken, diğer taraftan da Kâzım Karabekir, Cafer Tayyar, Ali Fuat Paşa gibi vatansever, idealist, cesur, gayretli kolordu komutanlarıyla temasa geçip orduyu kontrolü altına alma gayreti içinde bulundu.  Böylece ordu-millet kaynaşmasının temellerini Samsun’da atmaya çalıştı. Buna mukabil, müfettişlik bölgesindeki faaliyetlerinden dolayı İngilizler'in hükûmet üzerindeki baskılarının giderek artması hükûmetle Mustafa Kemal Paşa arasındaki ilişkileri olumsuz yönde etkilediği gibi kopma noktasına getirdi. Bundan sonra, Damat Ferit hükûmeti ile Mustafa Kemal Paşa arasındaki görüş ayrılıkları daha da derinleşerek  kısa bir süre sonra sert bir sürtüşmeye dönüşecekti.

Bu sırada başkentte de önemli gelişmeler oluyor; İngiliz İşgal Orduları Komutanlığının Orta Karadeniz bölgesindeki gelişmelerden dolayı endişeleri giderek artıyordu. Nitekim, IX.Ordu Kıt'aları Müfettişi Mustafa Kemal Paşa'nın geniş bir subay kadrosu ile Samsun'a gitmesinden ve orada halkı millî duygular etrafında galeyana getirmesinden dolayı İngilizler'in kuşkusu giderek artmakta idi.

İngiliz İşgal Kuvvetleri Karadeniz Ordusu Komutanı General Milne, 19 Mayıs 1919 günü Harbiye Nazırına gönderdiği şifre telgrafında Mustafa Kemal Paşanın faaliyetlerinden dolayı duydukları kuşkuları anlattı.
General Milne, mütareke hükümleri gereği IX.Ordu Komutanlığı dağıtıldığı halde ona bağlı birlikler için geniş yetkilerle bir müfettişin kalabalık bir kurmay heyetiyle gönderilmesinin asıl maksadının ne olduğunu hükûmet yetkililerinden öğrenmek istiyordu.

Milne ayrıca, bu hey'etin, niçin Sivas'a doğru hareket etmekte olduğunu soruyor; Mustafa Kemal Paşa ve müfettişlik konusunun açıklanmasını da istiyordu .

Nitekim, İngilizlerin yukarıda açıklamaya çalıştığımız tepkilerine karşı Osmanlı hükûmeti ile Harbiye Nezareti tarafından iki ayrı cevap verildi. İngilizlere ilk cevap, Harbiye Nezareti tarafından verildi. Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Reisi Cevat Paşa'nın imzası olan bu belgede IX.Ordu Müfettişliğinin Konya'da kurulan Yıldırım Kıt'aları (II.Ordu) Müfettişliğinin benzeri olduğu fakat belirli bir merkezinin bulunmadığı, seyyar bir şekilde görev yapacağı açıklandı.

Müfettişlikten beklenen görevler ise şu şekilde sıralandı :
1-) Geniş bir bölgeye dağılmış olan birliklerin genel durumlarını yerinde incelemek,
2-) Bölgedeki tüfek, sürgü kolu ve top kamalarının toplanıp, mütareke hükümleri gereği belirlenen yerlere gönderilmesini sağlamak,
3-) Bölgede her hangi bir asayişsizlik olayına yer vermemek .

Cevat Paşa'nın İngilizler'e verdiği bu cevaba bakılırsa Mustafa Kemal Paşa'nın Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Reisi tarafından korunduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, Sadrazam Damat Ferit Paşa ise, aynı zamanda Hariciye Nazırı sıfatı ile 25 Mayıs'ta Fransızca olarak Milne'e verdiği cevapta; Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu'da görevlendirilmesinin ilk sebebinin Galthorpe'un 21 Nisan 1919 tarihli notası olduğunu vurguladıktan sonra, ülkedeki asayişsizlik, sükûn ve asayişin her hangi bir sebeple bozulmasını önlemek maksadıyla bu ordu müfettişliğinin kurulduğunu ve bu ordu müfettişliğinin doğu vilayetlerinde görev yapacağını belirtmekte idi .
           
Samsun'da bulunan İngiliz istihbarat subayları ise, İstanbul'daki İngiliz Yüksek Komiserliğine, Mustafa Kemal Paşanın Samsun’a gelişinden itibaren ordu müfettişliğinin çalışmaları hakkında devamlı raporlar veriyorlardı.

Yüzbaşı Hurst, 21 Mayıs tarihli raporunda Samsun yöresindeki çete faaliyetlerinden ve şehre Rusya'dan 500 Rum'un getirilip yerleştirildiğinden bahsettikten sonra, Mustafa Kemal'in bölgeye varışı ve teftiş gezileri hakkında mühim bilgiler aktarıyordu.

Samsun’da kaldığı altı gün zarfında Mustafa Kemal Paşa, müfettişlik mıntıkası dahilinde Anadolu’ya gönderilme gerekçelerini aşan faaliyetlerde bulundu. O gelecek için düşündüklerinin önünü açmak için elindeki imkânların tamamını kullanmaya çalışmıştır. Bu tavır ve düşünceleri ve bölgedeki faaliyetleri Samsun’a çıktığı andan itibaren İngiliz istihbaratı tarafından da takip edilmiştir.  İngilizlerin takibine rağmen, Mustafa Kemal Paşa da, sadarete gönderdiği raporlarında İngilizlerin bölgedeki faaliyetleri hakkında bilgiler vermekte idi .

Nitekim Mustafa Kemal Paşa, asayişsizlik hakkında 21 Mayıs 1919 tarihinde gönderdiği telgrafında Ermeni ve Rum çetelerinin faaliyetlerini sıralamakta idi . Mustafa Kemal Paşanın gönderdiği 22 Mayıs 1919 tarihli raporda ise önemli bilgiler sıralanmıştı. Bu raporda Samsun bölgesinde görevli İngiliz istihbarat subayları Yüzbaşı Hurst Zolhister ve Rehoa ile yaptığı görüşmelerden elde ettiği bilgileri aktararak bir yerde İstanbul hükûmetini de uyarmakta idi .

Mustafa Kemal Paşa 24 Mayıs tarihinde de ayrıntılı bir rapor gönderdi. Bu raporunda jandarma kuvvetinin takviye edilmesini istedi; Harbiye Nazırı Şevket Turgut Paşa ise, Mustafa Kemal Paşa’ya gönderdiği 26 Mayıs 1919 tarihli cevabî telgrafında bunu yapacağını vaat ediyordu.

 Bu yazışmalar sırasında Mustafa Kemal Paşa, ülkede asayişin sağlanabilmesi için devletçe jandarma sayısının 75.000 kişi olarak gösterildiğini ve kendi teklifinin de buna uygun olduğunu belirtiyordu. Halbuki mütareke hükümleri gereği jandarma sayısının 43.000’e civarına indirilmesi gerekiyordu.

Ayrıca Canik livasında asayişin sağlanabilmesi için de,  halktan  bir kaç bin neferin silah altına alınmasını teklif eden Paşa, bu durumun  İtilaf temsilcilerine kabul ettirilmesini de istiyordu.

Nitekim bu istekler, 28 Mayıs 1919 tarihinde gerçekleştirilen Hey'et-i Vükelâ toplantısında etraflıca görüşüldü ve uygun bulunarak , alınan karar aynı gün Damat Ferit tarafından Mustafa Kemal Paşa'ya şifre telgrafla tebliğ edildi. Damat Ferit Paşa şifre telgrafında, jandarmanın arttırılması konusu ile ilgili olarak şu açıklamayı yapmakta idi:

"...Devletin halen muhtaç olduğu jandarmaya kayıt keyfiyetinin de bir vazife-i vataniyye ifâsından ibaret olduğunun, icap eden mahallerde ahaliye hüsn-i suretle ifhâmı temin-i maksada hâdim olacağına binâen, cihet-i mülkiyye ve askeriyye tarafından ana göre tedâbir ve teşebbüsât-ı lazimenin ifâsıyla icabı miktar jandarmanın kayd ve istihdâmı esbâbının istikmâli, Hey'et-i Vükelâ'ca kararlaştırılmış ve Harbiye ve Dahiliye Nezaretleri'ne tebligât yapılmıştır." .

           
Bu sırada Mustafa Kemal Paşa'dan öğrenilmek istenen bir diğer konu da, "Şûrâlar Mes'elesi" idi . Osmanlı ordusunun terhisi ve birliklerin tahliyesinden sonra teşekkül etmiş olduğu haber verilen millî şurâlar hakkında Harbiye Nazırı Şakir Paşa, 30 Nisan'da (1919) Kâzım Karabekir Paşa'dan rapor göndermesini rica etmişti . Bir müddet sonra bu konu ordu müfettişi Mustafa Kemal Paşa’dan sorulunca, o da bu durumu 20 Mayıs tarihinde Karabekir Paşa’ya hatırlatmış; Karabekir Paşa da 24 Mayıs'ta gönderdiği telgrafta, hiç bir yerde şûrâlar teşekkül etmediğini, kanun hilafına asker toplanmadığını bildirmişti.

Mustafa Kemal Paşa, Kâzım Karabekir Paşa'ya gönderdiği bir başka telgrafta, Mayıs ayının 21'den itibaren asayişsizlik yüzünden Samsun'da bir kaç gün kalmasının zaruri olduğunu belirttikten sonra , Mayıs ayının 23'de kamuoyunun geniş katılımı ile mitingler akdedilmesini ve İzmir'in haksız yere işgalinin protesto edilmesini istedi.

Bu arada Samsun'da kalmasının istihbarat açısından uygun olmadığını belirten Mustafa Kemal Paşa, -Anadolu içlerinde daha güvenli yerlere gitmek amacıyla- Harbiye Nezaretine ertesi günü (24 Mayıs 1919) gönderdiği telgrafta Havza'ya geçeceğini  bildirdi . Mustafa Kemal Paşa ve müfettişlik karargâhı 25 Mayıs 1919 günü Havza’ya naklolundu. Müfettişlik heyetini Kaymakam Fahri Bey, Belediye başkanı İbrahim Bey bir kıt’a asker ve kalabalık bir halk grubu ile karşıladı. Karşılama töreninden sonra Mustafa Kemal Paşa ve heyeti kendilerine ayrılan Mesudiye Oteli’ne çekilmişlerdir.
           
24 Mayıs günü Mustafa Kemal Paşa'nın yakın arkadaşlarından Hüseyin Rauf (Orbay) Bey de İstanbul’dan hareketle Bandırma üzerinden Anadolu'ya geçer . Rauf Bey, Bandırma üzerinden Afyon'a gelir. Oradan Ali Fuat Paşa'ya  yazdığı telgrafta beraberinde bulunan heyetle Ankara'ya geleceğini bildirir. Bütün hayatını memleket hizmetinde geçiren Rauf Bey gibi bir şahsiyetin, Ankara'ya gelişinden memnuniyet duyacaklarını belirten Ali Fuat Paşa, "...kendilerini hararetle beklediklerini" belirten bir telgraf çeker. Nihayet Rauf Bey, İzmit eski mutasarrıfı Süreyya (Yeğit), Yüzbaşı Osman (General Osman Tufan), Hintli İhtiyat Zabiti Abdurrahman (Balkan Harbi, I.Dünya Harbi ve İstiklal Harbine gönüllü olarak katılmıştır.) Beyler olduğu halde Ankara'ya vardı ve Akköprü'de Ali Fuat Paşa tarafından karşılandı .

Rauf Bey'in Anadolu'ya gelişi ve geçtiği yerlerdeki faaliyetleri Mustafa Kemal Paşa'nın isteği üzerine gizli tutuldu . Böylece millî mücadelenin lider kadrosu birer birer Anadolu'da toplanmaya başladı. Nitekim Kâzım Karabekir Paşa, bu sırada kuva-yı milliye liderlerinin Anadolu'da toplanması ve meydana gelen gelişmeleri, hatıralarında şu şekilde dile getirmektedir:

"...Gelenler içinde ümit ettiğim daha bir çok arkadaşlar yoktu. Halbuki vaziyet bizi bir Anadolu hükûmeti kurmaya sevk ediyordu. Askerî ve mülkî ciheti kimler idare edecekti? Ben doğuyu sonuna kadar tutabilirdim. Şu halde kesin zafere kadar yerime bağlı idim. Mustafa Kemal Paşa'yı başa geçirmek ve bunu bütün kuvvetimle tutmayı daha İstanbul'da iken düşünmüştüm; fakat, memleketin batısı, güneyi de kendi muhiti de güvenilir eller isterdi. Benimle bir an evvel buluşması pek muvafık ve lazımdı. Esasen İstanbul'da kendisine rica ettiğim bu idi. Hususiyle bir aydan beri doğu, her şeyi yapmaya azmetmiş, hazırlanmıştı."

Bundan da anlaşıldığı gibi, komutanların Üçler Misâkı'nda İstanbul'da düşündükleri plan, Anadolu'da şimdi icraya konulmak üzere idi. Mustafa Kemal Paşa da, Kâzım Karabekir Paşa’ya hitaben yazdığı 21 Mayıs 1919 tarihli telgrafta bir an evvel Karabekir Paşa'ya "mülâki olmak (kavuşmak)" arzusunda olduğunu belirtmekte idi .
           
Mustafa Kemal Paşa'nın Havza'ya hareketine kadar hükûmetle münasebetlerinde her hangi bir çatışmaya rastlamak mümkün değildir. Bilakis hükûmet, isteklerinin tamamına yakınını yerine getirme gayretinde görünüyordu. Hatta O'nun, mülkî idarecilerin değiştirilmesi teklifine dahi olumlu bakıyordu.

Nitekim Mustafa Kemal, bu sırada samimiyetine güvendiği Dahiliye Nezareti müsteşarlarından Hâmid Bey'in Samsun mutasarrıfı olmasını teklif etmiş; sadaret de bu teklifi uygun bulup gerekli tayin işlemini yapmıştı . İstanbul’da gerekli işlemlerin yapılmasından sonra Hamid Bey, 27 Mayıs 1919 tarihinde bir İngiliz harp gemisiyle Samsun’a hareket etmiş ve 29 Mayıs tarihinde Samsun’a varmış; III. Kolordu komutanı Refet Bey tarafından karşılanmış ve ertesi günü görevine başlamıştır.
(…)

Öte yandan Mustafa Kemal Paşa, Havza'dan Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Riyasetine gönderdiği telgrafta, matbuatın endişeye meydan verecek yayınlarda bulunmamasını, basının da her şeyi tenkit etmemesini istiyordu. Harbiye Nazırı Şevket Turgut Paşa'ya çekilen telgrafta ise, Anadolu'dan İstanbul'a yazılan telgrafların, "sine-i millet"ten çıktığı ve bütün bu yazılanların İtilaf Devletleri'nin kötü uygulamalarından kaynaklandığı ifade ediliyordu. Devlet görevlileri ise, Paşa'nın ifadesine göre olaylardan uzak durmasını biliyorlardı. Mustafa Kemal Paşa müfettişlik mıntıkasında ihtiyaçların bitmediğini belirterek, bu sırada şiddetle benzine ihtiyaç duyulduğundan şimdilik acilen 1000 litre benzin gönderilmesini istiyor; aksi takdirde seyyar olan bu müfettişliğin nakil vasıtalarının çalışmamasından dolayı atıl kalacağını ifade ediyordu. Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Riyaseti ise, istenen benzinin Erzurum'a gönderileceğini bildirdi. Netice itibariyle bu dönemde bir yandan istekler, diğer yandan dilekler karşılıklı telgraf haberleşmeleriyle dile getirilmekte, çözüm yolları aranmakta idi.
           
Mustafa Kemal Paşa, Havza’da iken 29 Mayıs 1919 tarihinde Topal Osman Ağa ile de görüşmüştür. Mustafa Kemal Paşa bu görüşmede Topal Osman’a bundan böyle birlikte hareket etmeyi teklif ederek; memleketin istikbali için elele çalışmalarının daha doğru olacağını belirtmiştir. Mustafa Kemal Paşa ayrıca, Topal Osman Ağa’nın derme çatma kuvvetlerle değil, düzenli birliklerle mücadele etmesini öğütleyerek, kendisinin bir alay teşkil etmesini ve bu alayın başına geçmesini istedi. Osman Ağa bu talimatı aldıktan sonra teşkil ettiği Giresun Alayı ile Kurtuluş Savaşının sonuna kadar gayret göstererek ülkenin kurtarılması için elinden geleni yaptı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder