15 Temmuz 2006 Cumartesi

Bir Dönem... Ve Samsun



Not:Bölgemizin İnsanları ve olayları tarihi perspektifle verilmiştir.



Karadeniz (1)
Karadeniz!... Yeşil ile mavinin birleştiği, kendi karakterini insanlarına veren; kimi zaman bir kedi kadar uysal, kimi zaman yaralı bir kaplan kadar yırtıcı, haşin ve hırçın deniz.

Karadeniz bölgesi geçmişi itibariyle Anadolu’nun bütünü gibi bir çok halkın gelip geçtiği bir bölgedir. Bir çok istilalara uğramış, çeşitli devletlerin hakimiyeti altına girmiş, katliamlar, isyanlar yaşanmıştır. Bugün de bölgede Türkler dışında Laz, Gürcü, Çerkes, Rum gibi çeşitli milliyetlerden azınlıklar bulunmasına rağmen bunlar uzun yıllar boyunca uğradıkları baskılardan, kıyımlardan, göçlerden o kadar yılmışlardır ki kimliklerini saklamak, inkar etmek zorunda kalmışlar, asimilasyondan büyük oranda etkilenmişlerdir. Bugün Laz, Gürcü, Çerkes kökenli halkın büyük bölümü kendi kimliklerini öne çıkarmaktan, anmaktan çekinir durumdayken, bir bölümü de Türk olduklarını söylemektedirler.

60’LI YILLAR; KARADENİZ HALKI SESİNİ YÜKSELTMEYE BAŞLIYOR
1965’lerden sonra ülke genelinde yükselmeye başlayan halk muhalefeti 67’lerden sonra kendisini Karadeniz’de de hissettirmeye başlar.

9 Mart 1965’te Zonguldak Karadon kömür ocaklarında çalışan yaklaşık 5 bin madenci ücret zammı ve gaspedilen hakları için iş bırakma eylemi yaptılar. Eyleme 11 Mart’ta Kozlu ocaklarında çalışan işçiler de katıldı. Binlerce işçi Kozlu’da Kömür İşletmeleri Müdürlüğü’ne yürüdü. İktidardaki AP ise jandarma ve polisi, işçiler ve onları destekleyen halkın üzerine saldırttı. Saldırıya karşı direnen işçilere açılan ateşle işçilerden Satılmış Tepe ve Mehmet Çavdar katledildi. Bu durum kitleyi daha da öfkelendirdi. Taş ve sopalarla jandarma-polis saldırısı püskürtüldü. Üç gün süren direniş sonunda yüzlerce işçi gözaltına alındı, onlarcası tutuklandı.

1967’nin Temmuz ve Eylül’ünde Fatsa’da köylüler yaptıkları yürüyüşlerle banka borçlarının ertelenmesini isteyerek, tefeciliği ve sömürüyü protesto ettiler. Aynı dönemde Çorum’daki temizlik işçileri de işten atılmalara karşı Çorum’dan İstanbul’a kadar yürüdüler. 1968’de Samsun Tekel Müdürlüğü’nde çalışan işçiler, iş güvenliği isteyerek eylem yaptılar. Aynı yıl Fatsa ve Samsun’da anti-emperyalist bir eyleme tanık olunur. Fatsa’da 24 köy muhtarı “Amerika’ya ihtar”, Samsun’da ise 15 köy halkı “Amerika seni istemiyoruz” başlıklı bildiriler yayınladılar.

5 Temmuz 1969’da Zonguldak’ın Ulus ilçesinde orman köylülerinin sorunlarını dile getiren bir miting yapılır. 17 Temmuz’da Çorum Alpagut Linyit İşletmelerinde çalışan işçiler, ücretlerinin verilmemesi nedeniyle maden ocağını 34 gün boyunca işgal ettiler. Perşembe’de Fındık Satış Kooperatifi’nde çalışan kadın işçiler fındık kırma atölyelerini işgal ettiler. Ereğli Demir-Çelik işletmelerinde çalışan 4600 işçi, idarenin baskılarına ve “böl-yönet” uygulamalarına karşı greve başladılar. Fatsa köylüleri “Fındık fiyatları ve demokratik haklar” için mitingler düzenlediler. Samsun’da Çarşamba ve Bafra yörelerindeki tütün üreticilerinin taleplerinin dile getirildiği mitingler yapıldı. Tokat’ta Uzunburun köylüleri hazine topraklarını işgal ettiler. Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS)’nın 1969’da başlattığı “Parasız Eğitim” miting ve gösterilerine ve “Ankara Yürüyüşü”ne Karadeniz halkı da destek verir.

Eylemler 1970’te de sürdü. Sungurlu fabrikasında Çelik-İş’ten DİSK Maden-İş Sendikası’na geçen işçiler aidatlarının sendikaya ödenmemesi üzerine 8 Nisan’da oturma eylemine başladılar. 700 işçinin katıldığı oturma eylemi daha sonra fabrika işgaline dönüştü. Anlaşmayla eylem sona ermesine rağmen keyfi uygulama sürünce 4 Mayıs’ta tekrar oturma eylemi başlatıldı ve ardından yine işgal geldi. Eylem jandarma zoruyla fabrika boşaltılarak sona erdi. Zonguldak Karadon bölgesi kömür işçileri, haklarının gasbedilmesine karşı grev ve işgaller yaptılar. Doğu Karadeniz’de çay üreticileri, çay fabrikalarını ve Tekel İdaresi’ni işgal ederek siyasi parti binalarını tahrip ettiler.

1970 yılı yazında Giresun, Ordu, Fatsa, Bulancak, Tirebolu, Espiye ve Vakfıkebir’de fındık üreticileri tefeci-tüccar sömürüsüne karşı mitingler düzenlediler. Ordu’da AP’li bir tüccarın yürüyüş yapan köylülerin üzerine ateş açması sonucu, Şahin Çavuşoğlu adlı yaşlı bir köylü öldü. Ağustos ayında AP iktidarının Amerika’nın talimatıyla haşhaş ekimini sınırlaması üzerine binlerce köylü, Merzifon ve Çorum’da mitingler düzenleyerek emperyalizmi ve işbirlikçi iktidarı protesto ettiler.

1971 yılının başında Eşme ve Alaçam’da tütün mitingleri düzenlendi. Alaçam’da köylüler, Tekel idaresini işgal ettiler. 12 Mart’a doğru Amasya TİP Başkanı Şerafettin Atalay, gericiler tarafından katledildi.

KARADENİZ VE TİP

1969’lara kadar Türkiye İşçi Partisi (TİP) Karadeniz’de oldukça yaygın bir örgütlülüğe sahiptir. Bölgedeki bir çok eylemin, mitinglerin örgütlenmesinde aktif rol alır. Bu dönemde DEV-GENÇ’lilerin büyük bölümü de TİP saflarında yer almaktadırlar. 1970’de THKP-C’yi kuracak olan kadrolardan birçoğu da TİP örgütleri içinde yer almış, çalışmalar yürütmüşlerdir.

1969-70’lerde köylü mücadelesinin doruğa çıkmasında hiç kuşkusuz DEV-GENÇ’lilerin büyük rolü vardır. Bu dönemlerde yapılan eylemlerin pek çoğunda DEV-GENÇ’liler doğrudan örgütleyici olarak yeralırken birçoğu gözaltına alınıp işkencelere uğramış, içlerinde tutuklananlar olmuştur.

1969’ların başlarından itibaren DEV-GENÇ’liler ve THKP-C’yi oluşturacak kadroların TİP oportünizmine karşı sürdürdükleri ideolojik mücadele giderek yükseldi. Tüm ideolojik ve pratik mücadelelerini Türkiye devriminin yolunu netleştirmeye paralel olarak yürüten geleceğin THKP-C önderleri, stratejik öngörüleriyle Karadeniz’deki çalışmalara büyük önem verdiler.

KARADENİZ’DE DEV-GENÇ

1969’dan başından itibaren bölge açısından belli bir ağırlığı olan ve TİP’in de en güçlü olduğu yerlerin başında gelen Zonguldak ve çevresinde TİP ve Dev-Genç’liler arasında ideolojik mücadele yoğunlaştı. Karadeniz Ereğlisi TİP ilçe örgütünde yer alan DEV-GENÇ’liler, “Çıkış” dergisini yayınlamaya başladılar. Dergiye Mahir ÇAYAN da yazılar yazdı.

Bölgede toplantılara ve kitle ilişkilerini geliştirmeye ağırlık verildi.

9 Haziran 1969’da TİP Milletvekilleri Sadun Aren ve TİP’li Senatör Fatma H. İşmen’in TİP Karadeniz Ereğlisi İlçe Örgütü lokalinde yapmak istedikleri toplantıya Mahir Çayan ve Ereğli Demir Çelik’teki işçi önderlerinden Bingöl Erdumlu ile birlikte hareket eden bir grup da katılır. Yapılan tartışmalarda Sadun Aren ve Fatma H. İşmen çok sıkışırlar ve toplantıdan kaçarlar. Bu tartışma, önemli siyasi sonuçları olan ünlü bir tartışmadır. Toplantı sonucunda pek çok işçi tavırlarını DEV-GENÇ’lilerden yana koyarlar.

21 Aralık 1969’da TİP’in Orta Karadeniz Bölgesi örgütleri yöneticilerinin büyük bir çoğunluğunun katıldığı bir toplantı yapılır. Yapılan tartışmalar sonunda toplantıda o dönem Mahir Çayan’ın da içinde yer aldığı Milli Demokratik Devrim görüşünü destekleyen kararlar alınır. Toplantıya katılan Samsun, Ordu, Çarşamba, Fatsa, Kumru gibi TİP il ve ilçe yöneticilerinin çoğunun alınan karar altında imzaları vardır. Bunların büyük çoğunluğu da zaten daha sonra THKP-C örgütlenmesi içinde yer alırlar.

1970’DE KARADENİZ’DE ARTIK PARTİ-CEPHE VARDIR
1970’in başından itibaren DEV-GENÇ’liler Karadeniz Bölgesine daha fazla ağırlık verirler. Mahir Çayan ve bir grup DEV-GENÇ’li, 1970 Mart’ının başında Karadeniz Bölgesine giderler. Fatsa’da “Yeşil Fatsa” Gazetesi sahibi Ziya Yılmaz’ın ve Fikri Sönmez’in de aralarında bulunduğu bir grupla toplantılar yapılır. Bu toplantılara katılanlar daha sonra THKP-C örgütlenmesi içinde yer alırlar. Fatsa’dan sonra Samsun’a geçen Mahir Çayan burada da 17 Mart’ta Alaçam Mitingi öncesi Samsun TİP bölge teşkilatında çalışanların da yeraldığı bir grupla toplantı yapar.

Benzer toplantılar daha sonra birçok yerde tekrarlanır. Toplantılara katılanlara giderek şekillenmeye başlayan Parti-Cephe çizgisi, Türkiye devriminin yolu anlatılır. Zonguldak’tan Samsun’a, Fatsa’dan Rize’ye kadar tüm Karadeniz il il, ilçe ilçe, köy köy dolaşılır. DEV-GENÇ’liler Karadeniz’de giderek artan bir siyasi ağırlık kazanırlar.

Mahir ÇAYAN, bölgedeki örgütlenme çalışmalarında bizzat yer alır. Karadeniz’de sürekli çalışma yürüten Hüseyin Cevahir, Sinan Kazım Özüdoğru, Hüdai Arıkan ve Sabahattin Kurt’tur. Özellikle bölgede en çok kalan Sabahattin Kurt halk tarafından çok sevilmektedir. Büyük bir enerjiyle ilçeden ilçeye, mitingden mitinge koşar, köylülerle, işçilerle, emekçilerle birlikte sömürü düzenine karşı eylemler, gösteriler örgütlerler. Siyasi eğitim çalışmaları yürütürler.

Mart 70’de DEV-GENÇ imzalı “Zonguldak Halkına” başlıklı bildiriyi dağıtan DEV-GENÇ’lilerden bir kısmı polis tarafından gözaltına alınır.


KARADENİZİN STRATEJİK ÖNEMİ

Mahir Çayan ve yoldaşlarının Karadeniz’e bu kadar önem vermeleri ve bu bölgede örgütlenme faaliyetlerini yoğunlaştırmaları elbette kendiliğinden bir gelişme değildi. Bunun başlıca iki nedeni vardı:

1)Karadeniz bölgesindeki potansiyel diğer bölgelerden daha ileri bir noktadaydı. Çarpık ta olsa gelişmekte olan kapitalist ilişkiler ve bunun yarattığı sonuçlar diğer bölgelerden daha açık ve çarpıcıydı. Ağır bir sömürü altında olan tütün, fındık, çay üreticileri adeta emperyalist tekeller için üretim yapıyorlardı. Bu durum onları mücadeleye yöneltmekte ve devrimci saflara çekmekte bir avantajdı. Ayrıca bölgede NATO’ya ait askeri üs ve tesislerin varlığı ve ürün fiyatlarının belirlenmesine emperyalistlerin müdahalesi, halkta anti-emperyalist bir tepkinin maddi koşullarını oluşturuyordu.

Öte yandan TİP çatısı altında da olsa yaygın bir örgütlülük vardı ve TİP içinde yer alan ancak DEV-GENÇ çizgisini savunan, THKP-C düşüncelerini paylaşan, destekleyen bölge insanlarının varlığı THKP-C örgütlenmesi için bir avantaj oluşturuyordu. Ayrıca devrimci bir anlayışla yayın yapan Trabzon’da “Savaş”, Ordu’da “Uyanış”, Fatsa’da “Yeşil Fatsa” ve “Köylü”, Samsun’da “Çatlı”, Alaçam’da “Alınteri” gibi gazeteler; Samsun Ondokuz Mayıs Fikir Kulübü, Alaçam Köycülük Derneği, Fatsa Köycülük Derneği, Sinop’ta Savaş-İş Sendikası gibi THKP-C’ye yakın insanların yönlendiriciliğindeki demokratik kurumlar halkla bağ kurmada ve Parti-Cephe örgütlenmesini geliştirmede etkin bir rol üstlenebilirlerdi.

2) Karadeniz bölgesinin dağlık, ormanlık arazi yapısı gerilla mücadelesi açısından da avantajlı görülerek, gerilla mücadelesinin buradan başlatılmasının tercih edilmesidir. Mahir Çayan ve Hüseyin Cevahir, Fatsa ve çevresindeki arazi yapısı üzerinde bizzat incelemelerde bulunurlar.
(...)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder