11 Temmuz 2006 Salı

İstiklâl Yolu



İstiklâl Yolu
Leyleklerin her yıl üzerinden uçarak Ilgaz’a geldikleri bu yol;
İlk çağlardan beri Ankara’dan Karadeniz’e giden bir yol.
Kimse zannetmesin ki bu yol, öylesine sıradan bir yol;
Kurtuluş Savaşı’nın bir cephe gerisindeki savaşı gördü bu yol

İsyancı bir Ermeni Rum Pontus çetesi tarafından
Beş jandarmanın şehit edilişine tanık oldu bu yol.
Olaya yakın yerde Derbent Şehitler anıtının yanından
Ilgaz dağının tepesine, saygıyla eğilerek tırmanır bu yol

Ormanlarda saklanarak Samsun’dan gelen Pontus çetesinin
Kanlı ayakları eğer üzerine bassaydı, sonra utanacaktı bu yol.
Düşman ordusuna katılamadan Bolu’da yakalanan çetenin
Sağ kalanları, Kastamonu’ya getirilirken buruk sevindi bu yol.

Kurtuluş Savaşının cephelerinde Mehmetcik savaşırken,
Geride onlara cephane yetiştiren halkın savaşını gördü bu yol.
Bağımsızlığın ilacı, canlarından kıymetli cephaneyi kötülüklerden
Silahla değil, yürekleriyle koruyan dedeleri, gazileri gördü bu yol.

İnebolu Limanından alınan cephaneleri 350 km Ankara’ya
Dağ, dere, tepe aşarak götürürken asfalt değildi bu yol.
İnebolu’dan Ankara’ya kamyonla değil, kağnı arabalarıyla
Küre, Ilgaz ve Köroğlu Dağları’nın nasıl aşıldığını gördü bu yol.

İnebolulu, Küreli, Seydilerli ve Bütün Kastamonulular’ın
Nöbetleşerek kağnılarla cephane taşıdığını gördü bu yol.
Ilgaz daha yolun yarısı, cephaneyi devralan Ilgazlının
Çankırılı ve Kalecikliyle Ankara’ya yürüdüğünü gördü bu yol.

Düşman gemileri Karadeniz’den limanı bombalarken
İnebolulular’ın kahramanca savunmasını gördü bu yol.
Cephane yüklü kağnısıyla Kastamonu’ya yaklaşırken
Şerife Bacı’nın donarak şehit oluşunu unutamadı bu yol.

Kağnısının tekeri çamurda kırılınca Ilgazlı Ümmühan Nine
Arkadaşlarıyla mermileri omuzlayınca şaşırdı bu yol.
Cephedeki oğluna, babasına ve kardeşine
Cephane taşıyanların ailece savaştığını gördü bu yol.

Ilgazlı hamile Yanığın Emine Abla’nın cephane taşırken
Doğurduğu bebeği, silah çuvalında uyuttuğunu gördü bu yol.
Çankırı’lı ayşe ana, Fatma teyze’nin kağnıları çekip iterken
Sırtındaki bebeklerin açlıktan ağladıklarını duydu bu yol.

Karda, kışta, yağmurda, çamurda ve bunaltan sıcaklarda
Aylarca cephane taşıyan çok isimsiz kahramanlar gördü bu yol.
Top namlularına mermi büyük olunca Ankara’daki fabrikalarda
İçindeki barutla patlamadan küçültüldüğünü duydu bu yol.

Çok acılar gördü ama, düşman ayaklarıyla çiğnenmeden
Cumhuriyetin ilanını duydu ve mutlu sonu gördü bu yol.
Kıyafet ve şapka devrimi için Kastamonu’ya giderken
Gazi Mustafa Kemal’i nihayet gördü ve şereflendi bu yol.

Yolun ucu Ankara’ya kahraman yolcuların hepsi adına
Bir heykelin Atatürk heykeli yanına dikildiğini gördü bu yol.
Ne mutlu Türk’üm diyen vatandaş, bu heykele süs diye bakma!
Omuzunda mermi taşıyan o kadının yürüdüğü o yol, işte bu yol.

İsmail ÇAM/ Leyleklerle Bulutların Sevdası

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder