25 Ekim 2006 Çarşamba

Yunanistan'ın Pontus Aymazlığı




“Selanik'te Pontus Rum anıtı açıldı”  “Yunanistan'ın Selanik kentinde, sözde Pontus Rum soykırımı anıtı açıldı. Kent merkezindeki Ayasofya Meydanı'nda dikilen, bronz bir ağlayan kadın heykelinden oluşan 'anıtın'' açılışında Selanik Belediyesi Meclis Başkanı Sotiris Kapetanopulos, bu 'anıtla'' Selanik Belediyesi'nin 'soykırımı'' tanıdığını söyledi. Yunanistan Parlamentosu, 1994 yılında 19 Mayıs gününü sözde Pontus Rum soykırımını anma günü ilan etmişti.”


GLOBAL BAKIŞ’ta bu haberi derinliğine tahlil edelim. En dost zamanındaki bu tutumuyla Yunanistan’ın izini sürelim. Bu olayla Yunanistan’ın nereye varmak istediğini derinliğine anlamaya çalışalım. Niyetini gözler önüne serelim. İhtiyacımız olan ipuçları tarih sayfalarında.
* * *  
İmparatorluk özlemiyle yanan küçük bir devlettir Yunanistan.

Osmanlı devletinden bağımsızlığını kazandığından bu yana Yunanistan bir türlü tatmin bulmayan ve hiç bir zaman tatmin edilemeyecek olan emellerin ülkesidir.

Özellikle Anadolu’ya, Türkiye’ye yönelik arzu ve emelleri, dostluk zamanlarında baskı altında tuttuğu fakat en küçük bir fırsatını yakaladığı zaman, en acımasız bir şekilde şiddetini kustuğu, kin ve kan dolu tutkularıdır.

Yunanistan her fırsatta, bu arzularını en sıkışık zamanlarında bile gündeme getirmeyi, her kritik anımızı kollamayı adeta bir görev bilmiştir. Bu durum geçmişten günümüze taşıdığı genetik bir sorunudur Yunanistan’ın.

Kuruluşundan bu yana Yunanistan daima doğuya doğru genişler. Tabbi ki bu genişleme arzusunu Anadolu’ya doğru yönlendiren çeşitli sebepler vardır. Bu sebeplerin belki de en önemlidi Anadolu’nun yer altı ve yer üstü servetler bakımından zengin bir ülke oluşudur. Çünki doğal zenginliklere sahip olmayan bir ülkenin (ekime müsait geniş arazileri, madenleri, kömürü demiri, enerji kaynakları) olmayan bir ülkenin iddialı bir ülke olması mümkün değildir. Tıpkı Türkiye gibi olma arzusu, bir ayağı Asya’da bir ayağı Avrupa’da bir büyük devlet olma arzusu Yunanistan’ın içini yiyip kemirmektedir.

Yunanistan her vesile ile ortaya yeni bir sorun atarak büyük propogandalarla kendi varlığını ve Türkiye’yi dünya kamu oyunda küçük düşürme amaç ve takdiklerini işbirlikçi ülkelerin de sağladığı imkanlarla fütursuzca oynamaktadır.

Müslümanlığa karşı Hristiyanlık
Hilale karşı Haç
Barbarlığa karşı uygarlık propogandası
Pontus Devleti ile ilgili emeller, çabalar
İstiklal savaşımızda sadece cepheden değil, ordumuzu arkadan vuran, zayıflatan isyanlar
Ermeni terörü ile iş birliği
PKK terörü ile işbirliği
Patrikhane oyunları, ekümeni zorlamaları
Kıbrıs mezalimi, Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakı ENOSİS tutkusu, MEGALI İDEA Büyük Yunanistan hevesi
Kıta sahanlığı yaygarası
Ege adalarının silahlandırılması
Karasularının 6 milden 12 mile çıkarılması hevesi
Ege’de hava kontrol sahası
Batı Trakya Türklerine uyguladığı baskı politikası

Batı kültürünün temelini oluşturan tarihi geçmiş, her durumda yanına ortak kültür, ortak din müttefikleri, Avrupa’lı ve Amerika’lı yandaşlar bulmasını kolaylaştırmaktadır. Bu propogandayı kesintisiz işlemek için büyük ve kesintisiz yatırımlar yapmaktadır Yunanistan.
Avrupa’nın hırslı şımarık çocuğu Yunanistan, Avrupa Birliği’nin mikro ortağı küçücük bir Güney Kıbrıs Devleti, koskoca Avrupa’yı avucunun içinde oynatabilmektedir. Avrupa bu küçücük mikro ülkeye severek teslim olabilmektedir. Ya da Türkiye ile oynadığı satranç oyununda bu mikro ortağını Türkiye’ye karşı bir piyon olarak sürebilmektedir.
* * *
Yunanistan genç ve küçük bir devlettir. Fakat siyasi tarih profesörü Rossier’in dediği gibi kritik zamanlarda her zaman kendi hadinden fazla yer işgal etmiştir. Cürmünden fazla yer yakmaya çalışmıştır.

Avrupa’dan, Amerika’dan gördüğü ilgiyi 2 şeye borçludur; Geçmişine ve Türklere karşı olmasına. Avrupa’nın Rönesansla birlikte Antik Roma ve Yunan sanatına ve kültürüne eğilmeleri ve onu kendi kültürlerinin bir parçası kabul etmeleri Avrupalı’da Yunan hayranlığı yaratmıştır. Ayrıca Hristiyan ruhu Avrupa’lının ağırlığını daima Yunanistan’dan yana olmasına sebep olmuştur.

Osmanlı’ya karşı ayaklanan Yunanlıların en büyük destekçisi yine Avrupa’dır. Mora’daki ayaklanma Avrupayı büyük heyecana boğmuştur. Yunanistan için sayısız dernekler kurulmuş, paralar toplanmış, savaşçı gönüllüler yola çıkarılmıştır. İngilizlerin ünlü şairi lord Byron koşup savaşçılar arasına katılmış, Viktor Hugo en ateşli şiirlerini Yunanlılar için yazmıştır. Birçok İngiliz ve Fransız subayı işbirlikçilerle birlikte Türklere karşı savaşmıştır.

1827 yılında Osmanlı Devletinin Yunan işgalini bastırdığı sırada, İngiltere, Rusya ve Fransa Akdeniz’e gönderdiği kuvvetli bir filo ile Navarin’de Türk filosunu kıstırıp birkaç saat içinde yakarak, batırarak yok etmiştir. Rusya Türkiye’ye harp ilan etmiştir. 1828 Fransa Mora’ya asker çıkarmıştır. Böylece Yunan ihtilalciler derlenip toplanmış, yenik Osmanlı Devleti ile Edirne anlaşmasını imzalanmıştır. Ve Yunanistan’ın bağımsızlığı kabul edilmiştir. 1929. Küçük fakat büyüme arzusuyla dolu Yunan Devleti, Avrupa’nın ürünüdür.

Kuruluşundan itibaren Türkler aleyhine genişleyen Yunan emperyalizmi, yani MEGALO İDEA, Trabzon’u ve orta ve doğu Karadeniz’i de kapsamaktaydı. Rumlar, Yunan tarihçi ve devlet adamı Panayotis Pipinellis’in dediği gibi “Kendilerini Bizans İmparatorluğunu yeniden canlandırma hayaline kaptırdılar. İlk Pontus Cemiyeti 1904 yılında kuruldu. Bastırdıkları bir haritaya göre merkezi Trabzon veya Samsun olmak üzere Batum’dan İnebolu’nun batısına kadar Karadeniz kıyılarıyla bugünki Kastamonu, Çankırı, Yozgat, Sivas, Tokat, Amasya, Gümüşhane ile Erzincan illerini sınırları içine almaktadır.”

Pontus meselesini Avrupa’ya mal edebilmek için Rum-Yunan propoganda örgütleri çok yoğun bir çalışma yaptılar. Osmanlı Devleti’nin Avrupa’dan tecrit edilmesini sağlamaya çalıştılar.

Karadeniz’in Samsun’dan doğusu Pontus olarak adlandırılıyordu. Türkler bir taraftan katliam ve tehcir yoluyla yokedilirken, diğer taraftan göçmenler getirilip bu bölgeye yerleştiriliyordu. Ve her tarafta ayin ve şenliklerle Türklere büyük saldırılarda bulunuluyor, Yunan vahşeti burada da büyük bir Türk soykıyımını uygulamaktan geri durmuyordu.

23 Ekim 1919’a gelince İstanbul’da toplanan 1. Pontus Kongresinde Doğu Trakya ve Pontus için merkez olarak İstanbul seçilmişti. Pontusluların sayısı başlangıçta 6-7 bin iken 1920 yılı başında 25 bini aştı. Patrikhane ve Yunanistan tarafından 50 yıl içinde Samsun bölgesinde 30 binden fazla Rum göçmen yerleştirilmişti.

Mondoros Mütarekesini takiben Türk ordusunun terhis edilmesinin başlamasına paralel olarak Doğu Karadeniz bölgesinde Pontus çeteleri Türk köylerine karşı saldırıya geçtiler. 9 Mart 1919’da Samsun’a çıkan İngiliz askerleri Pontusçu çetelere 10 bin silah dağıtmıştı.

YUNANİSTAN Anadolu’daki milli hareketin en zayıf olduğu bir dönemde Samsun ve Doğu Karadeniz bölgesinde 25 bin kişilik iyi teçhiz edilmiş Pontus çeteleriyle de Ankara’yı arkadan vurmayı planlıyordu. 

PONTUS ÇETELERİNİN yarattığı mezalim, yakıp yıkılan köyler, işkence edilerek ve ırzına geçilerek vahşice katledilen kadınlar, çocuklar toplumun hafızasından kolayca sıyrılıp kaybolup gitmemelidir. En kritik bir zamanda tarihin yeniden tekrarlanarak yaşanması hiç te ihtimal dışı değildir.

* * *

Yıl 1982. Dönemin kültür Bakanı Melina Merküri tarafından “Anavatanları Kurtarma Dünya Komitesi adına bütün dünyaya kartlar halinde dağıtılan harita’da, Türkiye’nin doğu kesimleri Pontus, Kürdistan, Ermenistan, Suriye, batı kesimleri ise Yunanistan olarak parçalanmış olarak gösterilmektedir. Ve bu amaca ulaşılmak için mücadele çağrısı yapılmaktadır. Türkiye Devletine lutfedilen alan ise sadece Ankara ve ve çevresidir. Bu haritaya göre Yunanistan Sevr’i yeniden canlandırma çabası içinde görülmektedir.

İşte bu bilgiler ışığında Yunanistan’ın Ermeni terör örgütü ASALA’ya ve daha sonraları PKK terör örgütüne yoğun bir destek vermesinin sebepleri açıkça anlaşılmaktadır.

BUNDAN SADECE 21 YIL ÖNCE, 1985 yılında kendi yaptığı soykırımı bize malederek, büyük bir aymazlıkla soykırım iddialarını gündeme taşımaya başlamıştır. Tıpkı Avrupa’nın Türkiye’ye karşı kullandığı Kürt kartı gibi, Ermeni kartı gibi, Pontus Soykırımı kartını’da Avrupalı’nın eline vermeye çalışmaktadır. Türkiye’nin Avrupa’ya kabul edilmemesi için aldatmaca Pontus soykırımı iddiasını da Türkiye’ye karşı bir koz olarak kullanmak için yoğun bir propoganda yürütmektedir. AVRUPA Parlamentosu merkezinde, İngiltere’de, Almanya’da, Amerika’da, Rusya’da çeşitli sergiler düzenlemektedir.

Pontus Soykırım’ı anma günü Yunan Parlamentosunda 7. Mart.1994 tarihinde onaylanarak yürürlüğe girmiştir. 

İşte Türk Yunan ilişkilerinin en iyi olduğu dönemde Yunanistan’ın ve Yunanistan üzerinde Avrupa’nın Türkiye üzerine oynadığı oyunlar. İşte küçük devlet Yunanistan’ın Anadolu ile dopdolu emelleri. İşte hiç göz ardı edilmemesi gereken sevgili komşumuz Yunanistan’ın Türkiye dostluğu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder