31 Ekim 2006 Salı

Osmanlı Tahrir Defterlerindeki Sayısal Veriler

Tahrir ve Tahrir Defterleri
Bilindiği gibi, sanayi-öncesi tarım toplumu yapısına dayalı çeşitli devlet ve imparatorluklarda ülkenin vergi ve vergi nüfusu potansiyelini belirlemek maksadıyla bir çeşit sayımlar yapılmıştır. Bu usûl, Osmanlılarla çağdaş bazı toplumlarda da görülmektedir. Osmanlıların kesin olarak hangi tarihte bu tür sayımlara başladığı bilinmemekle birlikte günümüze ulaşan en eski tarihli defter olan 1431 tarihli Arvanid Sancağı defteri (İnalcık 1954) ile diğer bazı belgelerin ışığında defter usûlünün 14. yüzyılda mevcut bulunduğu ileri sürülebilir.(…)

Tahrir defterleri Osmanlıların ‘klasik devri’ denilen 15 ve 16. asırlarda, timar sistemini uyguladıkları bölgelerde, vergi mükelleflerine ait çeşitli bilgileri (ki bazen vergiden muaf kişiler de kaydedilirdi), bunların yaşadıkları yerlerden toplanması beklenen vergileri, bu vergilerin hangi kişi veya kurumların tasarrufunda bulunduğunu tespit eden ve genelde sancak esasına göre tertip edilen resmî belgelerdir(Barkan 1940, 1941, 1988; İnalcık 1954, 1993; Fekete  1947; Kaldy-Nagy  1968; Öz 1991). [3]
(…)

Demografik Veriler
Tahrir defterleri, ilk başlarda biraz da iyimser bir yaklaşımla, nüfus hakkında sağlam veriler içeren kaynaklar olarak görülmekte iken zamanla bu konuda kuşkular belirdi ve hatta giderek bu defterlere dayanarak hiçbir nüfus tahmini yapmamanın daha uygun olacağını ileri sürenler oldu(Lowry 1992). Tahrir defterlerini demografi açısından değerlendirmenin ön koşulu bu defterlerin ne amaçla derlendiğini ve bunlardaki bilgilerin neyi ifade ettiğini akıldan çıkarmamaktır. Bu alanda çalışan herkesin bildiği gibi tahrir, nüfus sayımı değildir ve çeşitli sebeplerden nüfusun büyük bir bölümü (kadınlar, çocuklar, askerîler) kayıt dışı tutulmuştur. Bu bakımdan tahrir defterlerine dayanarak genel nüfus tahmini yapmak için çeşitli teklifler geliştirilmişse de zamanında Barkan’ın önerdiği formül(hane x 5 + yazılmayan askerîler için % 10 dışında hiçbirisi yaygınlık kazanmamıştır.[8] Yetişkin erkek nüfusun ne şekilde deftere kaydedildiğine yukarıda değinildiği için burada kayıtlı nüfus kategorileri üzerinde tekrar durmayacağız.

Yukarıda, tahrir defterlerindeki nüfus rakamlarının mahiyetine dair işaret edilen hususlar hatırda tutulmak kaydıyla şehir, kasaba, köy, mezraa, cemaat nüfusları hakkındaki veriler kullanılmak suretiyle, demografik değişimler, nüfus ve iskân hareketleri, kent ve kasabalarla köylerin büyüklükleri, müslim-gayrimüslim nüfus oranları vb. konularda verimli tahliller yapılabileceği gibi, kırsal nüfusu oluşturan kategorilerin tasarruf edilen toprak büyüklüğüne göre tasnif edildiği durumlarda, bunların sayısal açıdan değerlendirilmesi de sosyal tabakalaşma konusunda ilginç ipuçları sağlayabilir.[9]

(…)
Nüfus Artışları
Mesela, Ordu (Canik-i Bayram) kazasında 1520 –1547 arasında nüfus tahminen yüzde 30 kadar artarken (Yediyıldız 1985: 101), nüfus artışı Manisa kazasında 1531-1575 arasında köylü nüfus için % 54, konar-göçerler için %38, kent nüfusu için ise % 27 oranlarında(Emecen 1989: 136), Harput Sancağında 1523-1566 arasında yüzde 99.5 oranında (Ünal 1989: 74)[11], Kemah kazasında 1520-1568 arasında yüzde 65-70 (Miroğlu1990: 137), Canik Sancağında ise 1520-1576 arasında yüzde 60-70 civarında idi.[12]
(…)

Tarım Üretimi Verileri
Üretimin hesaplanması açısından ekilebilir toprak miktarının bilinmesi gerçekten önemli bir faktördür. Çünkü o devrin şartlarında birim tohumdan alınan ürün miktarı, bir dönüm topraktan alınabilecek asgari ve azami mahsul vb.yi dikkate alarak defter verilerini daha iyi değerlendirebiliriz (Koç 1999). Öte yandan, Venzke’nin de belirttiği gibi tarım üretimini tahmin ederken vergi miktarlarına güvenmek yetersizdir; bu bağlamda toprağın kalitesi, hava, iklim, sulama potansiyeli, nüfus yoğunluğu, bölgenin güvenliği vb. bir dizi faktörü de hesaba katmalıyız(1997:12). Ancak ortalama bir çiftliğin veya bennâk kaydedilen bir raiyyetin çiftliğinin tahminen kaç dönümden oluştuğunu kesinlikle bilemeyiz. Bununla birlikte yarım çiftlikten az toprağı ifade eden bennâk’in dörtte bir çiftlik sayılması makuldür ve bu konuda yapılan hesaplamalarda bu varsayım kullanılmıştır. Tarım üretimi hususunda defterlerimizin değeri hususunda özetle şunu belirtmeliyim: Defterlerdeki öşür miktarları, herhangi bir yılın gerçek üretimi üzerinden tespit edilmiş olmamakla birlikte üretim hakkında genel tahminlerde bulunmamıza yarayabilir.

İstisnaî örneklerde dahi nüfus-üretim veya nüfus-toprak-üretim faktörleri arasındaki ilişkinin incelenen dönemler boyunca nispeten inandırıcı bir seyir arz ettiğini söyleyebiliriz. Bunun makul bir yansıması da kişi başına düşen tarım üretiminin, mesela Rum beylerbeyliğine tabi Tokat, Çorum ve Samsun yörelerinde, 1520lere göre 1570lerde belli bir düşüş göstermesidir(İslamoğlu-İnan 1991; Öz 1997: 88). Aynı yüzyılda Osmanlı sancaklarının pek çoğunda benzer gelişmeler yaşanmıştır. Canik-i Bayram (Ordu) kazasında 1485- 1547 arasında kişi başına düşen buğday ve arpa miktarının azaldığı (Yediyıldız 1985: 133), aynı durumun 1531-1575 arasında Manisa (Emecen 1989: 243) ve 1518-1566 arasında Harput (Ünal 1989: 101) yöreleri için de geçerli olduğu anlaşılmaktadır. Kır nüfusunun 16. yüzyılın ikinci yarısında karşılaştığı zorlukların bir yansıması olarak da değerlendirilebilecek bu husus ayrı bir tartışmayı hak etmektedir.[16] Bahsedilen yörelerin çoğunda gerek ekilebilir toprak miktarı gerekse toplam hububat üretimi artmış gözükse de bu artışın nüfustaki artışa göre çok daha düşük bir oranda kaldığı tespit edilmektedir. Tabiatıyla burada hem nüfus, hem toprak miktarı ve hem de öşür rakamlarının gerçeği ne ölçüde aksettirdiği hususundaki çekinceleri göz ardı etmemeliyiz; ancak değişik bölgelerde benzer sonuçların çıkması da aynı şekilde dikkate alınmalıdır. Gerçekten de 16. yüzyılın ikinci yarısındaki artış ile ulaşılan nüfus seviyesinin sürdürülebilir bir mahiyet taşımadığı, Celalî isyanları sonrası dönemde Anadolu nüfusunda büyük oranda bir düşüş olduğu izlenimini verecek veriler ışığında ileri sürülebilir(Özel 1993).

Sonuç
(…)
Yukarıdaki değerlendirmeler ışığında özetle şunlar söylenebilir: Tahrir defterleri nüfus sayımı sonuçları veya toplanan vergilerin hesap cetvelleri olarak okunamaz. Bu defterlerdeki istatistik veriler tahminî ve takribî niteliktedir. Bu gerçeği vurguladıktan sonra, 15 ve 16. yüzyıllara ait bu emsalsiz kaynakların diğer açılardan olduğu gibi sayısal analizlere de konu edilmesinin çok doğal karşılanması gerektiğine inanıyoruz. Bunu yaparken demografi veya tarım üretimi vb. bakımından kesin rakamlarla iş görmediğimizin ve ihtiyatlı bir üslup kullanma gereğinin farkında olmalıyız. Defterlerdeki her türlü bilgiyi derinliğine tahlil etmeliyiz. Demografik verileri veya üretim tahminlerini değerlendirirken, sanayi-öncesi tarım toplumlarının şartları dikkate alınmalı ve çelişkili görünen hususların sebepleri araştırılmalıdır.
(…)


EKLER
Defter verilerinin daha iyi anlaşılması bakımından bir mufassal, bir muhasebe icmali ve bir timar icmali defterinden örnek birer sayfanın fotokopisini ve bu sayfaların başlangıç kısımlarının transkripsiyonunu vermeyi uygun görüyoruz.

TT 387 Rûm Vilâyeti Muhasebe İcmali, s. 668
Hasshâ-i pâdişâh-ı âlem-penâh der Kazâ-i Bafra[20]
Yekûn-i hasshâ-i pâdişâh-ı âlem-penâh der Kazâ-i Bafra, Hâsıl: 59.914
Hasshâ-i Mir-i liva-i Canik der Kazâ-i Bafra
Karye-i Gelemen tâbi-i m.      Hâsıl: 1.382
Karye-i Mandırçay tâbi-i m.  Hâsıl: 1.999
Niyâbet-i Karye-i Geyikkorı  Hâsıl:87
Yekûn-ı mir-i liva-i Canik der Kazâ-i Bafra
Nefer: 3     Hâne-i avârız: 2    Mücerred: 1          Kurâ: 2   Hâsıl: 3.665
Timarhâ-i züema ve erbâb-ı timar der Kazâ-i Bafra
Hisse-i Kethüda-yı Göründür              Hâsıl: 147
Karye-i Denizgözi ma’a çiftlik-i Yusuf ma’a zemin-i İdris an Karye-i Göründür          Hâsıl: 370
Mine’l-muafiye       Hâsıl: 400
Karye-i Kara Arslan tâbi-i Bazar-ı Göründür, tamam-ı mâlikâne mülk-i mebî-i merhum Ali Paşa; hâliya vakf-ı imaret-i hod der İstanbul; hisse-i evvel
Nefer: 13   Hâne: 11                Mücerred: 3          Hâsıl: 1.996           Mâlikâne: 544


TT 384 Canik Sancağı Timar İcmali (1554-55 civarı), s. 82.
Timar-ı Kubad veled-i İskender
Karye-i Duman tâbi-i Kavak      Hâsıl: 2.720    Karye-i Bayındır tâbi-i mezkûr             Hâsıl: 2.931         
Çiftlik der Karye-i Alan tâbi-i mezkûr  Hâsıl: 450              Mezraa-i Şehinşah tâbi-i mezbûr      Hâsıl: 334
Yekûn: 6.437[6.435]                Hisse-i Kubad el-mezbûr: 3.826

/Doç. Dr. Mehmet Öz*

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder