8 Ekim 2006 Pazar

Miletos

Amisos Mozayiği

Atina Kralı, Kodros’un oğlu Neleus kent kurmak istediğinde, tanrılar bunun ancak bir genç kızın toprağı su ile karıştırdığı yerde gerçekleşeceğini bildirir. Neleus, Anadolu’da dolaşırken bugünkü Miletos kentinin olduğu yerde çömlekçi kız Kaeira ile karşılaşır. Çömlekçi kız çamur karmaktadır. Tanrılar söylemini hatırlayan Neleus, ünlü Miletos kentinin temellerini işte burada atar.

Mitolojiye göre de Girit Kralı’nın kızı Akakallis, Tanrı Apollon ile sevişir ve Miletos’u doğurur. Ama, Kral Minos’tan korkan annesi, bebeği ormana bırakır. Kurtların baktığı çocuğu, çobanlar bulup büyütür. Bir zaman sonra Anadolu’ya gelen Miletos, kendi adını taşıyan kenti kurar. Daha sonra Menderes Nehri Tanrısı Maiandros’un kızı Kyane ile evlenip, Kaunos ve Biblys adındaki çocuklara sahip olur.Kuruluş şekli ne olursa olsun, Miletos yüzyıllar boyunca bilim ve sanata beşiklik eder. 

Miletos hikâyeleri olarak bilinen antik çağın müstehcen hikâyelerinin yazarı Aristeides, ilk coğrafyacı Hekataios, atomun tanımını yapan Leukippos da Miletoslu. Atinalı devlet adamı Perikles’i etkileyip, onun hayat arkadaşı olan Aspasia da yine Miletos doğumlu. Miletos bütün bunların yanında dış dünyaya açılmış, ticaret sayesinde zenginleşmiş, aralarında bugün Samsun, Giresun gibi kentlerin bulunduğu doksandan fazla yeni kentin kuruculuğunu yapmış. Miletos mitolojide de önemli rol oynar. Buradaki engin hoşgörüye ve akılcılığa ilişkin bir hikâye, Gök Tanrısı Zeus ile fakir bir Miletoslu arasında geçiyor: Pozitif bilimlerin doğduğu kentten, ilk güneş tutulmasını tespit eden ünlü filozof Thales yetişir. Anaksimenes, Anaksimandros gibi filozofların yanı sıra ünlü şehir plancısı Hippodamos da Miletoslu olup, kendi adıyla bilinen Hippodamos planının mucididir. Apollon Tapınağı’nın mimarı Daphnis ile Ayasofya’nın mimarı İsidoros, Miletoslu 
imarlardır.

Tanrı ile Miletoslu agorada tartışıyorlarmış. Her ikisinin de dediği dedik. Bir ara Zeus kızmış, fakir Miletosluya, “Bana bak, beni fazla kızdırma şimdi seni yıldırımla yakarım,” demiş. Miletoslu, “Koca Zeus, şimdi haksız olduğunu nasıl da kanıtladın,” deyip taşı gediğine koymuş. Bir başka Miletos hikâyesi de burada yaşayanların hayvan sevgisini gösterir. Koaranos adlı bir Miletoslu günün birinde balıkçıdan bir yunus balığı satın alıp, tekrar denize atar. Bir zaman sonra Koaranos’un bindiği gemi fırtınada batar. Onu yunus balıkları kurtararak sahile çıkarır. Yıllar sonra ölen Koaranos’un cenaze alayı limandan geçerken, sürü halindeki yunus balıklarının cenaze alayını yavaş yavaş takip ettiği hikâye edilir.

Batı Anadolu’nun en önemli liman kentlerinden olan Miletos, Aydın ili, Didim ilçesine yirmi kilometre uzaklıkta yer alıyor. Anadolu’daki en iyi korunmuş tiyatrolardan yirmi bin kişilik Miletos Tiyatrosu ve Anadolu’nun en büyük hamamlarından olan Faustina Hamamı kentteki en önemli yapılardan. Bu eserlerin yanında Helenistik depo, Serapis Tapınağı, Stoa, Liman Anıtı, Athena Tapınağı, Anıtsal Çeşme, Meclis binası, Gymnasium, Dionysos Tapınağı, Capitio Hamamı, Hereonlar, Agoralar gibi antik yapılar yanında İlyas Bey Camii ve Külliyesi, Beylik Hamamı, Kervansaray, Kırk Merdivenli Camii, Tekke binası, Pireli Han gibi Türk-İslam eserleri de görülebilir.Miletos’ta ilk yerleşim MÖ 4 binlere kadar iniyor. En ihtişamlı dönemi MÖ 6-5. yüzyıllarda yaşayan Miletos, MÖ 494 yılındaki Lade deniz savaşından sonra yakılıp yıkılsa da daha sonra Hippodamos planına göre yeniden inşa edilir. Kent Roma ve Bizans dönemlerinde önemini korur. Menderes Nehri’nin alüvyonları kıyıya yığması sonucu denizden epeyce uzaklaşan Miletos, Menteşeoğlu ve Osmanlı dönemlerinde de varlığını sürdürür; Venedik ve Cenevizlilerle ortak ticarette bulunur. Daha sonraları köy haline gelen ve Balat ismini alan yerleşim, 1955’te tamamen terk edilir.Günümüzde Alman kazı ekiplerinin çalıştığı Miletos, gün ışığına çıkmayı bekliyor. Antik kentte bulunan Milet Müzesi’nde Miletos, Priene ve Didyma kazılarından gelen eserler sergileniyor. Bir zamanların dört limanlı Miletos kenti, günümüzde denize on kilometre uzaklıkta bulunuyor. Ama, siz yine de Miletos Tiyatrosu’nun basamaklarında oturup, güneşin denizde kayboluşunu seyredebilirsiniz.
/Semih TULAY

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder