27 Ekim 2006 Cuma

Mobil Santral TBMM' de -IX

10. KOMİSYONUN YERİNDE YAPTIĞI İNCELEME ÇALIŞMALARI

10.119-20.06.2003 Tarihli Komisyon İnceleme Çalışmaları
Komisyon 19.06.2003-20.06.2003 tarihleri arasında bölgede incelemelerde bulunmuş, yöre halkının sorunlarını dinlemiş, toplantılara katılmış ve bilgiler toplamıştır. Komisyon arazi çalışmalarına başlamadan önce 20.06.2003 tarihinde Samsun Valiliğinin organizasyonu ile Devlet Su İşleri salonunda kapsamlı bir toplantı yapılmış ve toplantıda Kamu Kuruluşlarından ve Sivil Toplum Örgütlerinden çok sayıda temsilci sunum yapmışlardır. Bu toplantıda aşağıda isimleri verilen konuşmacılar dinlenerek bölgedeki sorunlar hakkında daha detaylı bilgi sahibi olunmuştur. Söz konusu sunumlarda elde edilen bilgilere raporun içeriğinde yer verilmiştir.

Samsun Valisi Mustafa DEMİR
DSI 7. Bölge Müdürü Halit UZUNKAYA
Tekkeköy Belediye Başkanı Yüksel ÖĞÜTEN
OMÜDER’i temsilen Prof Dr. Halis ÖLMEZ ve Prof Dr. Recep TAPRAMAZ
SAM-SEV Başkanı Sadi SUBAŞI
Samsun Doğayı Koruma Derneği Başkanı Mustafa KANDEMİR
Tekkeköy Kaymakamı Kamil KICIROĞLU
İl Sağlık Müdürü Mehmet KILINÇ
Kızılay adına İzzet ALTUNTAŞ
Çevre ve Orman İl Müdürü Kadir KILIÇ
Ticaret ve Sanayi Odası Başkan Yardımcısı Davut ALTAN
Tarım İl Müdürü Sadullah KİRENCİ
Elektrik Mühendisleri Odasını temsilen Metin TELATOR
Ziraat Mühendisleri Odası Samsun Şubesi Başkanı Ünal IŞIKER
Canik Belediyesi Çevre Koruma Müdür Vekili Kamuran TOKER
Sanayi ve Ticaret İl Müdürü Ahmet ARSLAN
Kimya Mühendisleri Odası Başkanı Osman Nuri PİLGİR
Aşağıçinik Belediye Başkanı Halil İNCİ
Kutlukent Belediye Başkanı Hayati TEKİN
Çınarlık Belediye Başkanı Nihat SOĞUK
Ticaret Borsası Başkanı Yusuf ÖZER


12. BÖLGEDE KISA, ORTA VE UZUN VADEDE YAPILMASI GEREKEN ÇALIŞMALAR

12.1. Kısa Vadede Yapılacak Çalışmalar
§ Santrallerin DeSOx ve DeNOx üniteleri sürekli olarak çalıştırılmalı ve bu değerler Valilikçe sürekli  olarak  izlenmelidir.
§ Santrallerin bacasında HKKY Ek-11 gereğince karbon monoksit ve toz emisyonlarının sürekli kaydedicili cihazla izlenmesi gerektiğinden bu cihazlar bir an önce bacalara monte edilmelidir.
· Hava kirliliğinin kontrolü açısından bacadan atmosfere verilen en düşük konsantrasyon göz önüne alınarak sürekli aynı şekilde verimlilik sağlanmalıdır. Bu verimlilik belli aralıklarla denetleyici kuruluşlarca gözlenmeli, raporlanmalı ve kurulu bulunan sürekli ölçüm cihazları ile mukayesesi yapılmalıdır.
· Bölgenin kirlilik yükünün belirlenmesine yönelik, bölgesel bazda sanayi ve emisyon envanteri çıkarılmalı ve kirletici kaynaklar bazında kirlilik miktarı ve bölgenin kirlilik yükü tespit çalışmaları başlatılmalı ve tamamlanmalıdır.
·  KBİ, TÜGSAŞ ve Mobil santralleri de içine alacak her üç işletmenin etki alanları göz önüne alınarak seçilecek en uygun alanda sürekli hava kalitesinin izlenmesine yönelik SO2, NO2; CO ve toz ölçümlerinin yapılacağı hava kirliliği istasyonu her üç işletmenin katkılarıyla kurulması sağlanmalıdır.
§   Gerek ısınmada, gerekse endüstri tesislerinde kükürdü düşük kalorisi yüksek katı ve sıvı yakıtların kullanımı sağlanmalıdır.
§   Kaliteli yakıt kullanımına yönelik ve Tekkeköy’de bulunan sanayi tesislerinin ilgili Çevre Mevzuatı çerçevesindeki yönetmeliklere uygun çalışmasının sağlanması için denetimler artırılmalıdır.
§   Yönetmeliklere uygun çalışmayanlara Çevre Kanunu kapsamında yasal müeyyide uygulanmalıdır.
§   Samsun’da bir an önce Düzenli Katı Atık Depolama Tesisi yapılmalıdır.
§ Çakmak Baraj çıkışının sıkı denetime tabi  tutularak mikrobiyal kirlilik önlenmelidir.

          
12.2. Orta Vadede Yapılacak Çalışmalar
· İl sınırları içerisinde, hava kirliliği ön değerlendirmesi yapılmalı, bu çerçevede; İle kurulacak hava kirliliği istasyon sayısı, yeri ve ölçülmesi gereken kirletici parametreler  belirlenmelidir.
§ TÜGSAŞ ve KBİ’nden kaynaklanan SO2 ve diğer kirletici miktarını azaltmak için gerekli yatırımlar her iki işletme tarafından yapılmalıdır.
§  TÜGSAŞ ve KBİ’de yakıt olarak kullanılan fuel-oil yerine doğal gaz kullanacak şekilde düzenlemeler yapılıdır.
§ Mavi Akın Projesi ile kente getirilen  doğal gazın, öncelikle Merkez ve Tekkeköy’de ısınmada, küçük ve orta ölçekli endüstri tesislerinde  kullanımı yaygınlaştırılmalıdır.
§  Doğal gazın yaygınlaştırılmasına yönelik, gerek Belediye tarafından gerekse işletmeciler ve vatandaşlar tarafından  yapılması gereken yatırımlar için, teşvik mekanizmaları oluşturulmalıdır.
§   Yeni kurulacak sanayi tesislerinde, yakıt olarak doğal gaz uygulamasına geçilmelidir.
§ Yeni kurulacak sanayi tesislerinden SO2 kirliliğine neden olacak  tesislerin bölgede kurulmasına izin verilmemelidir.
§   Değerlendirme sonuçlarına göre İlde bulunan ve hava kirliliği yaratan kaynaklar ve kirlilik yükleri göz önüne alınarak İlin Temiz Hava Eylem Planı hazırlamalıdır.
          
Tüm bu tedbirlerden  sonra  orta vadede bu santrallerin (26.01.2001 tarihli sözleşmede olduğu gibi) doğalgazla çalışmasını temin edecek şekilde değişiklik yapılmasını  ve doğalgaz boru hattının geçtiği ve hava akımının sürekli olduğu yüksek bölgelerde konuşlandırılması gerektiği düşünülmelidir.
                
 12.3. Uzun Vadede Yapılacak Çalışmalar
·  Kamu tarafından Temiz Hava Eylem Planı uygulanmalıdır.
·   Kirleten öder prensibi çerçevesinde, kirletenden kirlettiği kadar kirlilik katkı payı alınmalı, alınan  bu pay,  arıtma ünitelerinin ve kirliliğin önlenmesinde önemli bir payı olan atıksız ve az atıklı teknolojilerin kurulmasında teşvik edici olarak kullanılmalıdır.
· Yeni kurulacak sanayi tesislerinde uygun yer seçimi, temiz yakıtların seçimi, bölgede yer alan tesislerde sınır değerlerin sağlanmadığı ünitelerde münferit ve ortak arıtma sistemlerinin kurulması sağlanmalı, az atıklı ve atıksız teknolojiler seçilmelidir.
· Hava kirliliğinin yoğun olduğu bölgelerde çok katlı bina yapımına sınırlama getirilmeli, yeni açılacak yerleşim yerleri ve mevcutlarında yeşil alanların artırılmalı, bitki örtüsü kaybolmuş bölgelerde ağaçlandırma çalışmaları yaygınlaştırılmalıdır.
· Konutlarda ısı yalıtımı teşvik edilmeli,  enerji tasarrufu sağlanmalı, coğrafi ve iklim özelliklerine göre yalıtım kalınlıkları belirlenmeli ve bu  konular yeni yapılacak konutlarda zorunlu hale getirilmelidir.

Mobil santrallerin doğal gaz ile çalışabilir hale getirilmesi için gerekli yatırım (her bir santral için 15 milyon dolar) gerçekleştirilerek santrallerin doğal gaz ile çalışması sağlanmalıdır.

13. NİHAİ DEĞERLENDİRME

13.1. Çevresel Değerler Açısından Değerlendirme
· Bölüm 3.3’de verilen Tablo 13 ve 14 incelendiğinde, Toplam Koli, E-koli ve Fekal  Streptekok parametrelerinin dışındaki diğer parametrelerin, Türk  İçme Suyu Standartlarına, Avrupa Topluluğu Standartlarına ve WHO standartlarına uygun olduğu gözlenmiştir. Ancak tablolardan anlaşılacağı üzere baraj çıkışından alınan numunelerde mikrobiyal kirliliğin söz konusu olduğu belirlenmiştir. Baraj çıkışının sıkı denetime tabi tutularak bu kirliliğin önlenmesi gerekmektedir. İçme suyu arıtma tesisi çıkışından alınan numunelerin analizleri SASKİ tarafından yapılmaktadır. Ek-1’de verilen  analizler incelendiğinde mikrobiyal kirliliğin arıtım sonrasında çözümlendiği belirlenmiştir.

·   Samsun İlinin diğer önemli sorunu ise, çöplerin düzenli olarak depolanmamasıdır. Çöplerin vahşi depolama ile depolanması, İlin yer üstü ve yer altı sularını geri dönüşü olmayan bir kirliliğe maruz bırakacağı açıktır. Katı Atık Düzenli Depolama Tesisinin Samsun’da biran önce yapılması gerekmektedir.

·  Hava kirliliği konusu irdelendiğinde ise; İlde katı yakıt kullanıldığı ve yıllar itibariyle miktarında artış gözlendiğinden ısınmadan kaynaklanan hava kirliliğinin kontrolü için öncelikle ilin nüfus artışı, meteorolojik şartlar, topoğrafik yapısı, kentleşme durumu gibi faktörler göz önüne alınarak yakıt olarak kullanılan veya kullanılabilecek yakıtların tespiti ve bu yakıtları en verimli bir şekilde yakacak yakma sistemlerinin oluşturulmasını içeren bir fizibilite çalışmasının yapılarak ilde yaşanan hava kirliliğini azaltacak şekilde doğal gaz kullanımını da içine alacak şekilde Temiz Hava Planlarının hazırlanması gerekmektedir.

·  İl genelinde hava kirliliği ölçümü yapılan istasyonun temsili özelliğinin artırılması açısından ilde kurulması gereken ve Bölüm  3’de verilen istasyon sayısı ve yerleri göz önüne alınarak yeterli sayıda uygun yerlere istasyonların kurulması gerekmektedir.

·  Tekkeköy civarında mevcut hava kirliliği ölçüm istasyonu bulunmamakla birlikte, değişik kurum ve kuruluşlarca yapılan hava kalitesi ölçümlerinden görüleceği üzere, Kirletici Vasfı Yüksek Tesisler ve kükürt dioksit kirliliği bakımından yoğun olan bu bölgede öncelikle kaynakların kirlilik üzerindeki payının net olarak tespit edilip, hava kalitesi sınır değerlerinin aşıldığı durumlarda gerekli müdahalelerin yapılabilmesi için, Karadeniz Bakır İşletmeleri, Samsun Gübre ve Mobil santrallerin etki alanları içerisinde rüzgar yönü, rüzgar hızı, yağmurluluk durumu, basınç gibi meteorolojik faktörler ile SO2, NO2, CO ve toz ölçümlerinin yapılacağı bir hava kirliliği izleme istasyonunun kurulması gerekmektedir.

·   Tekkeköy ve civarındaki sanayilerin, bölgenin kirlilik yüküne katkı paylarının tespit edilerek, kirlilik yükleri payları oranında belli bir katkı payının işletmelerden alınıp, bir fonda toplanması, fondan “Teşvik Et Özendir Mekanizması” çerçevesinde arıtma ünitelerinin kurulmasının sağlanması gerekmektedir.

·  Tekkeköy ve civarında yer alan endüstri tesislerinin Bölüm 6.6’da sıralan Gayri Sıhhi Müesseseler Yönetmeliği, Çevre Kanunu ve diğer mevzuatlar çerçevesinde alınması gereken Yer Seçim İzni, Tesis İzni ve Emisyon İzni, Deşarj İzni ve Açılma Ruhsatının alınması zorunlu olduğundan bu prosedürleri tamamlamayan işletmelerin yetkili kuruluşlar tarafından sıkı takibinin yapılması, uymayanlar hakkında cezai müeyyidelerin  uygulanması gerekmektedir.

·   Bölgede yeni kurulacak sanayi tesislerinin seçiminde az atıklı, atıksız teknolojilerin seçimi, uygun yer seçimi ile özellikle kükürt dioksit açısından emisyon yayan tesislerin tercih edilmemesi gerekmektedir.

· Mobil santrallerin kurulu bulunduğu Tekkeköy havzası içersinde hava kirliliği açısından kirletici vasfı yüksek tesisler olan Samsun 1 ve Samsun 2 Mobil Santralleri, Samsun Gübre Fabrikası, Karadeniz Bakır İşletmeleri ile orta ve küçük ölçekli sanayi kuruluşları bulunmakta olup bu işletmelerde HKKY gereği emisyon iznine tabi tesislerdir. Söz konusu tesislerin emisyon izni alması gerekmektedir. Mevcut durumları itibariyle günde 8.8. ton kükürt dioksit emisyonu salan Samsun Gübre Fabrikası ile günde  11-25 ton arasında atmosfere kükürt dioksit emisyonu salan  KBİ  işletmesinin emisyon izni alması için sülfürik asit tesislerinden kaynaklanan  SO2  kirletici miktarını azaltmaya yönelik gerekli yatırımların her iki işletme tarafından yapılması  gerekmektedir.

·  Her iki Mobil santralde de yer alan, DeSOx ünitesi için  en az % 81 verimle HKKY ’de SO2 emisyonu için belirtilen 1700 mg/Nm3 sınır değerinin sağlanacağı, DENOx ünitesi için  ise, en az % 86 verimle  HKKY’de NO2 emisyonu için belirtilen 800 mg/Nm3 sınır değerinin sağlanacağı taahhüt edilmiştir. Mobil santrallerin faaliyete geçtiği tarihten itibaren TÜPRAŞ’dan alınan yakıt faturaları incelendiğinde, kullanılan yakıtın kükürt oranının ortalama %2.74 olduğu, sürekli kaydedicili cihazlarla bacalarda ölçülen SO2 ve NOx emisyonlarının sınır değerlerin çok altında olduğu tespit edilmiştir. Kullanılan fuel-oildeki kükürt miktarının, dizel jeneratörlerin dizaynında temel alınan %5 kükürt değerinden düşük olması ve işletme esnasında her iki santralin kükürt dioksit arıtma ünitesinin % 90’nın üzerinde bir verimle çalışması nedenlerinden dolayı SO2 ve NO2 emisyonları yönetmelikte belirtilen sınır değerlerin altında çıkacağı gerçeğinden hareketle, öncelikle sürekli kaydedicili ölçüm sonuçlarında gözlenen dalgalanmalar nedeniyle, cihazların ölçüm kanallarının (SO2, O2 ve NO2)  ölçüm aralığının yeniden düzenlenerek, kalibrasyonlarının yapılarak daha hassas ölçümlerin yapılması, santrallerin ve arıtma ünitelerinin en verimli ve düşük konsantrasyonların elde edildiği  işletme şartlarında çalışmasının  sağlanması gerekmektedir.


·  Her iki mobil santral için dizel jeneratörlerin dizayn verilerine ilişkin bilgilerde verilen toz emisyonu değeri, Hava Kalitesinin Korunması Yönetmeliği’nde yer alan sınır değerin üzerinde olup, işletmenin fiili durumuna ilişkin TÜBİTAK tarafından yapılan baca gazı ölçümlerinde ıslak arıtmadan sonra toz emisyonunun daha da düşük çıkması beklenirken dizayn değerinin de üzerinde çıkması, kükürt dioksit arıtma tesisinde kullanılan kireç taşının, olması gerekenden fazla püskürtülerek toz emisyonunu artırdığı düşüncesini akla getirmektedir. Bu bağlamda, bacadaki toz emisyonunun kimyasal analizinin yapılarak,  toplam toz içeriğinin belirlenmesi ve HKKY’de yer alan sınır değeri sağlayacak şekilde gerekli tedbirlerin alınarak kontrol altında tutulması gerekmektedir.

·    Kükürtdiokist arıtma tesisleri ortalama %95 verimle çalıştırıldığında her iki santralden günde 2 ton, arıtma tesisleri çalışmadığı zaman ise günde 40 ton atmosfere kükürtdiokist verileceği gerçeğinden hareketle söz konusu mobil santrallerin arıtma sistemleri devrede olmadan kesinlikle çalıştırılmaması gerekmektedir.

·  Her iki santralde  yanma kontrolünün takibi ve HKKY gereği, karbon monoksit ve toz emisyonlarının  bacalarda sürekli izlenmesi gerektiğinden, bu emisyonların bacalarda sürekli kaydedicili cihazla izlenmesini sağlayacak ekipmanların alımı, montesinin sağlanması gerekmektedir.

·   Hava Kalitesinin Korunması Yönetmeliği (HKKY) bacada sürekli ölçüm yapılacak parametrelerin tespiti HKKY-Ek-11 ile tesis etki alanında hava kirliliği seviyesinin ölçüm ve tespitine ilişkin HKKY Ek-2’de getirilen kütlesel debi sınır değerleri incelendiğinde,. Bu çerçevede; kükürt dioksit, azot monoksit, karbon monoksit ve toz emisyonlarının bacada sürekli kaydedicili ölçüm cihazı ile izlenmesi,  kükürtdiokist ve azot dioksit , toz ve kadmiyum emisyonlarının tesis etki alanı içerisinde ölçüm ve tespitinin yapılması gerekmektedir.


·  Hava kirliliği kontrolü açısından, TÜBİTAK tarafından gerçekleştirilen ölçüm sonuçlarına göre bulunan arıtma ünitelerinin verimleri göz önüne alınarak, işletmelerin uygun ve randımanlı çalışma durumlarının, santrallerin bacalarında mevcut olan sürekli ölçüm cihazlarının çıktıları ile arıtma ünitelerinde kullanılan kireç taşı, üre ve desülfürizasyon ünitesinden çıkan alçı taşı miktarı yetersizliği göz önüne alınarak Valilik  tarafından sürekli izlenmesinin sağlanması gerekmektedir.

·  Raporun 7. bölümünde yer alan “Mobil Santrallerin Kiralanması ve Hizmet Alımı Yoluyla Çalıştırılmasına İlişkin Şartname ve Sözleşme” metninin (b) bendinde “Yüklenicinin, tesisi yürürlükteki Türk Çevre Mevzuat hükümlerinin gerekli kıldığı, çevre kirliliği (gürültü, atık madde, hava, su v.b.) kontrol standartlarına göre çalıştırması gerektiği, yüklenicinin faaliyetinin her aşamasında Türk çevre ile ilgili mevzuatta belirtilen şartlara uyumlu olarak hareket etmesi gerektiği, mevzuat hükümlerine aykırılıktan doğacak tüm sorumluluklar ile zarar, ziyan ve cezaların yükleniciye ait olduğu, TEAŞ’ın hiçbir yükümlülüğü olmayacağı Sözleşmenin 16.3 Maddesinde (Çevre Kirlenmesi Kontrolü) belirtilmiştir.” Hükmü gereği mobil santrallerin Türk Çevre Mevzuatında belirtilen tüm hususlara Türk Çevre Mevzuatı gereği çıkarılan Hava Kalitesinin Korunması Yönetmeliğinde yer alan Emisyon İzni ve Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliğinde yer alan Deşarj İzin Belgesini alarak mobil santrallerin çalışması gerekmektedir. Ancak her iki santralinde söz konusu izinleri almadığı tespit edilmiştir.

·    Danıştay 6. Dairesinin ilgili yönetmeliklerdeki Değişikliklerin İptali Kararı gereğince Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından  02.09.2002 tarih ve 4143-13569 sayılı yazı ile Samsun Valiliğine 03.09.2002 tarih ve 4142-13591 sayılı yazı ile Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı’na gönderilen yazıda; söz konusu mobil santraller için izin prosedürlerinin tamamlanarak HKKY’nde getirilen tüm esasları sağlayacak şekilde ve çevresel her tür tedbir alınarak faaliyetlerinin sürdürülmesinin sağlanması bu koşulları yerine getiremeyen mobil santrallerin esaslar sağlanıncaya ve öngörülen izinler alınıncaya kadar faaliyetlerinin durdurulması gerektiği belirtilmiştir.

·   Bu bağlamda, söz konusu santrallerde doğal gaza geçinceye kadar sözleşmede belirtilen hükümler gereği Türk Çevre Mevzuatında belirtilen tüm esasları sağlayarak çalıştırılması aksi takdirde mobil santrallerin faaliyetinin durdurulması ve sözleşmede  yer alan  “ mevzuat hükümlerine aykırılıktan doğacak tüm sorumluluk ile zarar ziyan ve cezaların yükleniciye ait olduğu” hükmünün işletilmesi gerekmektedir. Ayrıca  Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından yukarıda bahsedilen yazı gereği gerekli işlemlerin  Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Samsun Valiliği tarafından yapılması gerekmektedir.

·   Mobil santrallerin sahasının, Mavi Akım Projesi kapsamında inşa edilmiş  doğalgaz boru hattına yaklaşık 2 km uzaklıkta olması ve santrallerin doğalgaz ve fuel-oil yakacak şekilde imal edilmiş olması nedeniyle doğalgaza geçilmesi bölgenin kükürtdiokist kirlilik yükünü azaltacaktır.  Ancak EÜAŞ yetkililerince  santrallerin mevcut durumuyla çift yakıtlı yakma sistemine hazır olmadığı bu nedenle dönüşüm yapılması gerektiği ve bu dönüşüm için yaklaşık 15 milyon dolarlık bir yatırım gerektiğinin belirtilmesinden dolayı, santrallerde  kullanılan motorların up-grade edilmesinden sonra doğal gazla çalışabilecek sisteme dönüştürülmesinin sağlanması, gerekmektedir.

·   Mobil santrallerin kurulu bulunduğu alan  içme suyu olarak kullanılan Çakmak Barajına yakın olması, etrafındaki arazilerin tarım toprağı olarak kullanılması ve tesisin hemen yakınında faaliyete olan ve çevrede yaşanan kükürtdioksit kirliliğine büyük katkıda bulunan  Samsun Gübre ve Karadeniz Bakır İşletmelerinden dolayı santrallerin bu bölgede kurulması uygun değildir. Bölge insanının sebze ve tarım ürünü pazarda psikolojik nedenlerden dolayı ilgi görmemekte ve üreticiler zarara uğramamaktadır.


13.2   Enerji Politikaları Açısından Değerlendirme
a)   Enerji sektörünün temel amaç ve politikaları Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı tarafından hazırlanan 5 yıllık kalkınma planları ve yıllık programlar içerisinde kapsamlı olarak yer almaktadır.

Bu politikaların ortaya koyduğu temel hedefler; elektrik ihtiyaçlarının optimal bir sistem yaklaşımı içinde, teknik, ekonomik ve çevresel kriterler dikkate  alınarak sektör ve ülke açısından en doğru kaynak tercihiyle güvenli ve düşük maliyetli bir üretim ve iletim-dağıtım sistemiyle karşılanması olarak özetlenebilir.

Bu temel hedef ve politikalara rağmen, özellikle son on beş yıldır, 3096 sayılı Kanun çerçevesinde sürdürülmeye çalışılan Yap-İşlet-Devret, Yap-İşlet, İşletme Hakkı Devri gibi modellerini de içeren özelleştirme çalışmaları nedeniyle sağlıklı bir yatırım planlaması ve uygulaması içine girilememiştir.

Özel kesim projelerinin gerçekleştirilmesine öncelik verilirken, kamu projeleri, finansman yetersizlikleri öne sürülerek yavaşlatılmış veya askıya alınmıştır. Ancak,  özel kesim tarafından üstlenilen yatırımlarında planlı bir şekilde yürütülmemesi veya öngörüldüğü gibi gerçekleştirilememesi sonucu belirli dönemlerde enerji açığı tehlikesi ortaya çıkarken, diğer dönemlerde alım garantili, aşırı atıl üretim kapasiteleri ciddi sorunlara dönüşmüştür.

 “Devlet Denetleme Kurulu raporunda da ifade edildiği gibi ; Enerji planlamasında kullanılan arz-talep tahmin modelleri, doğru olmayan verilerle doğal gaz santralleri lehine yanıltılmış; üretim değerleri bakımından da gerçek ihtiyacın üzerinde sonuçlar elde edilmiştir.

Elektrik enerjisi üretiminde doğal gaza dayalı ve alım güvenceli sözleşmelerin çokluğu yüzünden, alınmamış enerji için bedel ödemek durumunda kalınmaması için kamu elindeki termik santrallerin üretimleri düşürülmeye başlanmış, 2000 yılından itibaren hızlanan bu süreç, 2001 ve 2002 yıllarında dikkat çekici boyutlara varmıştır.

Yap İşlet Devret, Yap İşlet, İşletme Hakkı Devri ve kiralama modelleri, işletmecileri “görevli” sayan ve onlara hemen hemen hiçbir işletme riski bırakmayan uygulamalardır. Modellere verilen güvenceler ve rekabete imkan tanımayan fiyat politikaları ile kamu yararı gözetilmediği gibi, nasıl tespit edildiği belirsiz enerji fiyat teklifleri, kurulmaya çalışılan serbest enerji piyasasının işleyişini de olumsuz yönde etkilemektedir. Mobil Santraller için gerekçe olarak ileri sürülen 2001 yılında enerji krizi olacağı savı doğru çıkmamıştır. Bu konuda DPT biri 30 Haziran 1999’da, daha sonra 11 Ekim 1999’da olmak üzere Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na ayrı ayrı iki uyarı yazısı yazmıştır. Bu yazılarda özellikle vurgulanan ve dikkat çeken husus şudur;  “sizler öylesine kontrolsüz imtiyazlar veriyorsunuz ki bu imtiyazlar sonucunda Türkiye önümüzdeki 10 yıl içinde enerji fazlası ile karşılaşacaktır”


Gerek Samsun da kurulu gerekse ülkenin başka bölgelerinde kurulu Mobil Santral sözleşmeleri 5 yıl olup, yüzde yüz alım garantili olduğu ve elektrik enerjisinin depo edilemez nitelikte bulunduğu düşünüldüğünde ortaya çıkan tablo olumsuzdur.

b)  Yukarıda belirtildiği gibi kontrolsüz şekilde imtiyaz sözleşmeleri verilmeye başlanınca enerji fazlalığı ortaya çıkmaktadır.  Samsun da kurulu Hasan Uğurlu, Suat Uğurlu, Altınkaya ve Derbent Hidroelektrik Santrallerinin üretimleri düşürülmeye başlanmış, daha sonra da bu santrallerin üretimleri tamamen durdurulmuştur. Ayrıca çok az yatırımlarla tamamlanıp üretime geçilebilecek (Boyabat Hidroelektrik Santrali gibi) santraller devreye sokulmayarak kamu zararına sebep olunmuştur.

c) Yukarıda belirtilen hususlar göz önüne alındığında; Türkiye’nin gerek Sanayide, gerekse Meskenlerde yüksek maliyetli elektrik kullanmak zorunda bırakıldığını, bunun sonucu olarak da Uluslar arası piyasalarda rekabet gücünü kaydederek, ekonomik yönden yeterince gelişmemesinin temel nedenlerinin siyasi irade yanlışlığından kaynaklandığını ifade etmek gerekmektedir.

d) Raporumuzun 5 nci bölümünde de ifade edildiği gibi Mobil Santraller; “Gezer ve Yüzer tipte olabilen termik santral sınıfına giren santrallerden, normal sabit elektrik santrallerinden farklı olarak kolaylıkla taşınabilen, kısa sürede işletmeye alınabilen santrallerdir.” Sürekli elektrik üretilmesinin ötesinde doğal afet,. Lokal enerji sıkıntısının yaşandığı  hayati önem arz eden durumlarda ilgili yöreye elektrik enerjisi sağlamak amacıyla kullanılması düşünülen santrallerdir.

e)   Samsun’da kurulmuş olan Mobil Santrallerin yapısına baktığımız zaman bu santrallerin gerek amacı, gerekse yapısı itibariyle yukarıda belirtilen özelliklerin hiç birisi ile örtüşmediğini açıkça görmekteyiz. Zira, Komisyon tarafından yapılan incelemelerde de görüldüğü gibi Bu Santraller karada büyük platformlar üzerine kurulmuş çok katlı yapılardan oluşmakta ve sabit bir görünüm arz etmektedir. Mobil özelliği bulunmamaktadır.

f)    Bu Santrallerin kurulması her hangi bir bölgesel ihtiyaçtan kaynaklanmamaktadır.  Yukarıda belirtildiği gibi Samsun ilinde yaklaşık 1300 MW kurulu güce sahip Hasan Uğurlu, Suat Uğurlu, Altınkaya, Derbent Hidroelektrik Santralleri ve güçlü iletim hatları ile indirici trafo merkezleri yer almaktadır.  Herhangi bir aciliyet söz konusu olmadığı gibi; Enerji açığı da bulunmamaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder