21 Eylül 2006 Perşembe

Samsun ve Çevresi Gezi Rehberi

Samsun Şehir Merkezi ve Bir Amisos Hazinesi

Samsunluların yazlıklarının bulunduğu 30 km’lik Matosyon’dan şehre giriyoruz. Düne kadar denize girmek kirlilik nedenleriyle yasaklanmıştı. Ama ne mutlu ki, kanalizasyon sorunu çözüldü ve artık bu upuzun kumsalın hemen her yerinden denize girilebiliyor.

Karadeniz turunda konaklamak için en uygun yerlerden biri Samsun. Kaliteli oteller çok. İyi lokantalar da bulacaksınız.

Samsun; iç bölgelere olan karayolu, trenyolu ve havayolu bağlantıları ile Karadeniz Bölgesi’nin ana kapısı ve en önemli liman kenti. Ticaret, sağlık, eğitim ve eğlence açısından bölgenin bir çok yükünü sırtlanmış durumda. Tüm bu nedenlerden önümüzde, yorgun ve karışık bir Samsun duruyor. Evin tüm yükünü sırtlanmış ağabey gibi.

Bir Miletos kolonisi olarak kurulan Amisos, zaman içinde bir çok uygarlığı barındırdıktan sonra Samsun olarak 1869 yılında çıkan yangınla tamamen yanar ve bir Fransız mimar tarafından yeniden planlanır. Samsun, sahil kenti olmasına rağmen kıyıda yer alan resmi ve özel kuruluşlar nedeni ile denizle olan bütün ilişkisi kesilmiş.

Samsunlular denizi ancak fuar alanından görürler, fuar alanının ortasından geçen tren yolu da bu olanağı bölmektedir. Kent merkezinde, çevrede bulunan arkeolojik bölgelerde yapılan kazılardan elde edilen eserlerin sergilendiği Samsun Arkeoloji Müzesi’ni, Atatürk Müzesi’ni ve Etnografya Müzesi’ni gezebilirsiniz. Amisos sikkeleri ve 25 m2 büyüklüğündeki Amisos mozaiği etkileyici. Bu arada Rum’lardan kalma taş yapıları ve İtalyan Katolik kilisesi görülebilir. Gezintiniz arasında Avusturyalı Heinrich Krippel tarafından yapılmış, kaideye atın arka ayakları ve kuyruğu ile oturan Atatürk Heykeli’nin önünde geleneksel Samsun hatırası fotoğrafımızı çektirin.

Samsun’un içinde betondan yeşil görünmüyor ama Karadeniz’in gür ormanları çok kısa mesafede. 40 km uzaklıktaki Nebiyan yaylasına ve 25 km uzaklıktaki Kocadağ’a çıkabiliriz. Akdağ ve Kunduz yaylalarına da.

Samsun’dan Amasya ve Merzifon’a
Karadeniz sahilden ibaret değil elbette. Şimdi içerilere doğru bir geziye çıkalım. Samsun’dan güneye sapıp kıyıdan ayrılalım, yol bizi Kavak, Havza üzerinden Amasya’ya götürecek. Gidişte ya da dönüşte Merzifon’a da uğrayacağız. (Havza ve Merzifon, Ankara ya da İstanbul’dan doğrudan Samsun’a gidişte yol üzerinde konaklama yapılan kentler arasındadır, aynı zamanda)

Havza kaplıcalarıyla tanınan tarihi bir kent. Kaplıca otelleri çok nitelikli değildi ama son yıllarda eli yüzü düzgün oteller hizmete girdi.

Amasya’ya Kavak’tan sonra Ladik yönüne ayrılarak ve Taşova’ya uğrayarak gitmek de mümkün. Gerek Taşova, gerekse yakınlarındaki Borabay Gölü ve Milli Parkı’na çıkabilirsiniz. Yemyeşil orman içindeki bungalowlarda konaklayabileceğinizi ve göl kıyısındaki lokantada balık yiyebileceğinizi hatırlatalım.

Borabay Milli Parkı’na Ladik’i Taşova yönünde 15 km. geçtikten sonra güneye sapıp 3 km. ilerleyerek ulaşıyorsunuz. Geniş bir ormanlık alan olan bu bölge içindeki volkanik krater gölü ile yeryüzü cennetlerinden biri.

Samsun’da Pontus Hazinesi
Samsun kent merkezinde, bir yol genişletme çalışması sırasında, M.Ö. 4. ve 1. yıllar arasında yapılmış mezar odası ortaya çıkarıldı. 5 metre kare planlı odanın tavanı 2.30 m yüksekliğindeydi ve içinde 5 mezar bulunuyordu.

Pontos krallığına mensup üst düzey yöneticiye ait olduğu sanılan aile mezarında büyük bölümü som altın parçalardan oluşan bir hazine saklıydı.

Buluntu büyük heyecan uyandırdı. Samsun Müze müdürü ve araştırmacılarının çalışmaları sonucu, mezarlarda bulunan pişmiş toprak, cam, metal ve mermer eserlerin M.Ö. 4. yüzyıla, altın süs eşyalarının ise M.Ö. 1. yüzyıla ait olduğu anlaşıldı.

Hazine gerek parça sayısı ve gerekse tarihi değeri nedeniyle Cumhuriyet döneminde ortaya çıkarılan en önemli koleksiyon sayılıyor.

Pontos hazinesi, önümüzdeki günlerde Samsun Arkeoloji Müzesi’nde ziyarete açılacak ve büyük bir ilgi uyandıracak.

Tesadüfen ortaya çıkarılan mezar odası ve içinde saklı olan hazine, Samsun’un altında çok önemli bir zenginliğin yattığını da gösteriyor. Bugüne hemen hemen hiç bir kalıntının ulaşmadığı Amisos kenti, Miletoslu denizci ve tüccarların kuruluşuna M.Ö. 7. yüzyılda başladıkları kolonilerden biriydi ve zaman içinde hızla zengileşti. Karadenizin bu kesiminde tek liman oluşu, anadolunun zengin madenlerine ulaşan yolun karadenize açılan kapısında bulunması, kentin hızla zenginleşmesini sağlamıştı. Amisos M.Ö. 370’te Perslerin eline geçti. 334 yılında ise Anadolu’nun İskender imparatorluğunun hakimiyetine girmesinin ardından Pontos Krallığı’na katıldı. Amisos en parlak dönemini Pontos kralı Mithridates Eupator zamanında yaşamış, kültür ve sanat da bu dönemde gelişmiş, antik çağın en gelişmiş sikke darphaneleri, çanak çömlek atölyeleri bu dönemde kurulmuş.

Ortaya çıkarılan Pontos hazinesi, bu zenginliğin ve gelişmişliğin en önemli ipucu sayılıyor.

Bulunan hazinenin sergilenmeye başlamasıyla, Samsun Arkeoloji Müzesi’nin arkeolojik açıdan önemi ve zenginliği de artacak. Samsun Arkeoloji Müzesi’nde halen sergilenmekte olan buluntular arasında Amisos antik kenti nekropolünde 1991 yılında yapılan kazılarda ortaya çıkarılan başka mezarlar ve bu mezarlarda bulunan eserlerle, 1996 yılında yapılan kurtarma kazılarında ele geçen eserler yer alıyor.

Samsun’a yolunuz düşerse eğer Arkeoloji Müzesi’ni mutlaka gezin. Sadece hazineyi görmek için Samsun’a gitmeye bile değer ya!…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder