24 Eylül 2006 Pazar

Çandaroğlu Beyliği

Candarogullari Beyligi'nin Kurulusu
Çobanogulları'ndan sonra Kastamonu, Sinop ve civarında kurulan Çandaroğulları Beyliği'nin müessisi Şemseddin Yaman Çandar'dır. Bu sırada Anadolu Selçuklu Devleti Moğolların hakimiyeti altında bulunuyordu. Selçuklu Sultani II.Giyaseddin Mesud'un ilk saltanat döneminde (1284-1296) kardeşi Rükneddin Kılıç Arslan tahtı ele geçirmek için mücadeleye başladı. Bu maksatla bulunduğu Kırım'dan gemilerle gelen Rükneddin Kılıç Arslan Sinop'a çıktı oradan Kastamonu'ya geçti Bu sırada Kastamonu'da Çobanoğlu Mazafferüddin Yavlak Arslan bulunuyordu. Rükneddin Kılıç Arslan, Muzafferüddin Yavlak Arslan'ı kendisine atabey tayin ederek sultanlığını ilân etti. II. Giyaseddin Mesud, onların üzerine yürüdü ise de yenilerek esir düştü. İlhanlı hükümdarının Sultan Mesud'a yardım için gönderdiği kuvvetler yolda yetiştiklerinden yapılan savaşta Mesud'u kurtardılar. Bu savaşta büyük yararlıkları görülen Şemseddin Yaman Çandar'a bu hizmetine karşılık Kastamonu yakınlarındaki Eflani'yi verdi. Böylece Çandaroğulları Beyliği kurulmuş oldu. Çandar'lık vasfından dolayı Şemseddin Yaman'ın Selçuklu sarayına mensup ümeradan biri olduğu anlaşılmaktadır.

Çandaroğulları Beyliği'nde Sosyal ve Ekonomik Durum
Kastamonu ve Sinop gibi Kuzey Anadolu'da iki önemli şehir ve çevresine sahip olan Çandaroğulları Beyliği XIV. yüzyılın ilk yarısında güçlü bir siyasî kuruluş olarak varlık gösterdiler. Anadolu Selçuklu Devleti'nin Moğol baskısı altında dağılması sırasında uçlarda kurulmaya başlayan beyliklerde yeni bir canlılk gözlenmekteydi. Çobanoğulları Beyliği'nin yerleşmiş olduğu Kastamonu ve civarını ele geçiren Candaroğulları, bu bölgeyi Anadolu'nun en büyük ve güzel beldelerinden biri haline getirdiler.

Yine XIV. yüzyıl cografyacılarından el-Ömeri, Mesâlikü'l-ebsâr adli eserinde Candaroğulları'nın sosyal ve ekonomik durumunu ilgilendiren bilgiler vermektedir. el-Ömeri, Karadeniz kıyısında bulunan Kastamonu'nun önemli bir mevkii bulunduğunu, özellikle Sinop'un Karadeniz kıyıları ile olan irtibatını ve ehemmiyetini anlatır. Candaroğulları Beyliği'nin yöneticileri ve halkın bunlara bağlılığı ile bölgenin ekonomik durumu hakkında bilgi verir.

İslâm toplumunun sosyal hayatında önemli bir yeri olan vakıf müessesesinin de Çandaroğulları Beyliği sınırları içinde büyük ölçüde yaygınlaştığını görüyoruz. Yerleşik hayata geçmeyi, şehirleşmeyi sağlayan ve meskun bölgeler oluşturulmasında önemli bir yeri olan vakıf eserler arasında, cami, medrese, imaret, zaviye gibi dinî ve ictimâî maksatlarla kurulmuş pek çok müessese bulunuyordu.

Yerleşik hayatın önemli bir birimi olan şehir, Anadolu Selçukluları ve Beylikleri döneminde Anadolu'nun iç ve dış ticaretini sağlayan önemli merkezlerdi. Büyük ticaret yolları üzerinde kurulan şehirlerde büyük bir refah göze çarpıyordu. Çandaroğulları'nın sahip olduğu Sinop büyük ticaret yollarının ulaştığı Karadeniz kıyısındaki önemli bir iskele idi. Cenevizliler buradaki antrepolari vasıtasıyla Anadolu'daki malları ihraç ve kendi mallarını ithal ediyorlardı. Sivas'ta yerleşen Ceneviz tüccarları Doğu ve Güney'den gelen emtiayi kervanlarla Karadeniz limanlarından olan Trabzon'a, özellikle Samsun ve Sinop'a gönderiyorlardı. Dolayısıyla Samsun ve Sinop'ta çok canlı bir ticaret yapılıyordu. Nitekim, Çelebi Mehmed zamanında Samsun üzerine sefer yapıldığında önce Ceneviz elindeki Kâfir Samsun sonra İsfendiyar Bey oğlu Hızır Bey idaresindeki Müslüman Samsun alındığında, Osmanlı padişahı Hızır Bey'e şehri niçin savunmadığını sormuştu. Bunun üzerine Hızır Bey "Bizim şehrimizin dirliği Kafir Samsun sayesinde idi, o da sizin elinize geçti" diyerek Cenevizlilerle olan ticaret kapısının kapandığını söylemek istemiştir. Beyliğin, Sinop limanı vasıtasıyla Venedik ve Ceneviz ile iktisadî-ticarî münasebetlerini geliştirdiği Venedik Devlet Arşiv vesikalarından anlaşılmaktadır. Kastamonu ise önemli bakır ve demir madeninin çıkartıldığı bir merkez idi. Bakir madeninin bulunduğu Küre, Beyliğin idaresinde bulunuyordu. Önemli bir sanayi maddesi olan bakır çok eski dönemlerden beri kullanıldığı gibi bu dönemde ve Osmanlılar devrinde de önemini sürdürmüştür.

Çandaroğulları Beyliği, Cenevizliler'le yaptıkları alış-verişlerinde üzerinde çift balık resmi bulunan ve Dârü's-saâde-i Sinop yazılı bakır paralar kullanmışlardı.

Çandaroğulları Beyliği'nin Parçalanması
İsfendiyar Bey, kendi idaresi altında bulunan topraklardan Çankırı, Kalecik ve Tosya'yı en çok sevdiği oğlu Hızır Bey'e vermeyi düşündüğünden, bunu öğrenen ve Mehmed Çelebi'ye yardım için Rumeli'ye giden Kasım Bey babasına darılmıştı. Hatta, Eflâk Seferinden dönüşte Kastamonu'ya gitmeyerek, babasının kardeşine vermeyi düşündüğü yerlerin kendisine alınmasını istemiş ve Osmanlı himayesine sığınmıştı. Oğlunun bu davranışından memnun kalmayan İsfendiyar Bey, Osmanlılar'ın isteğine karşı çıkamadığından Mehmed Çelebi'ye bir elçi göndererek Çankırı, Kalecik ve Tosya'yı Kasım Bey'e değil, Osmanlı hükümdarına bıraktığını arzetti. Bunun üzerine Çelebi Mehmed, Ilgaz dağını sınır kabul ederek, İsfendiyar Bey'in bıraktığı yerleri, Osmanlı hizmetine giren Kasım Bey'e verdi. Böylece Çandaroğulları Beyliği biri yari bağımsız, diğeri Osmanlı hâkimiyetinde olmak üzere şeklen ikiye bölündü. Daha sonra Samsun ve civarını Osmanlı topraklarına katmak isteyen Çelebi Mehmed, Cenevizliler'den Kâfir Samsun'u, İsfendiyaroğlu Hızır Bey'den de Müslüman Samsun'u aldı (1419). Bu sefer sonunda Çandaroğulları Beyliği'nin sınırları doğuda Sinop, güneyde Ilgaz ve batıda Araç kasabası tarafından çevrilmiştir.

Kaynak: Osmanli tarihi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder