15 Eylül 2006 Cuma

On Yıl Sonra


Samsun'dan havza'ya gidiyorduk. Altımızda, birinci dünya harbi'nden kalan benz marka bir otomobil vardı. Şoför de Türk değildi. Yola çıktık, biraz sonra motorda bozukluk oldu ve araba durdu. Otuzaltı yaşında zaferler kazanan kumandan Mustafa Kemal Paşa'nın ne demek olduğunu arkadaşları bilirler. Kızdı ve asabileşti. Şoförü azarladı ve kendisi makineyi harekete geçirmeğe uğraştı. Tabi muvaffak olamadı.

Ben, doktor Refik Saydam ve Kazım Dirik bir köşede duruyorduk. Doğrusu, içimizden neden işe karıştığına hem üzülüyor, hem sinirleniyorduk. İçimizden geçeni anlamış gibi bize baktı ve dedi ki:

-On sene sonra sizinle, kendi yaptığımız yollarda, Türk şoförleri bizi istediğimiz yerlere götürecekler!

Biz sustuk. İçimizden geçenlerin ne olduğunu bilmem anlatmak lazım mı? Aradan tam on yıl geçti. Ben birinci umumi müfettiş idim. Diyarbakır'a gelmişti. Bir yolda giderken gene otomobil bozuldu. Kafile durdu. Beni yanına çağırdı ve Türk şoförle işlemeye başlayan makineyi işaret etti:

- Vaadimi yerine getirdim!
Kaynak: Dr. Ibrahim Tali Öngören

http://www.cagdastoplum.org/yayinda/anekdot/1devlersiyaset.htm

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder