30 Aralık 2006 Cumartesi

Samsun 216 Nasıl Ortadan Kaldırıldı?

Tekel’in ortadan kaldırılması için inşa edilen oyunlar anlatmakla bitmez. Samsun 216 sigarasının ortadan kaldırılması hikayesi tütün lobilerinin amaçlarını gözler önüne seriyor. Sinan Vargı “Neden yabancı sigara içiyoruz?” isimli kitabında bu olayı şöyle anlatıyor:

“1991 yılında Tekel 2000 sekiz bin ton satılırken, Malboro on bin ton satılıyordu. 1998 yılında ise Tekel 2000, yirmi yedi bin tona çıkarken Malboro yirmi üç bin tona ulaşıyordu. Ancak anlaşılamaz bir tutumla o dönemde Tekel 2000’e yapılan zamlar diğer sigaralara yapılan zamların çok üstünde tutulmuştu. Diğer tarafta halen Samsun sigarası pazardan pay almaya devam ediyordu. 1995—1996 yılları arasında Samsun sigarasının üretimi 20 bin tondan 23 bin tona ulaşırken yine garip bir kararla Samsun 216 sigarası ortadan kaybedildi. Tekel 2000’in de devri yavaş yavaş gündeme getirilince yerli sigaraların yabancı tütünle rekabet edemediği ile ilgili senaryoların gündeme getirildiği yeni dönem başlıyordu.”

Tekel’e yönelik manevraların altında bu pazar payını yükseltme amacının olduğunu sözlerine ekleyen Vargı şu yorumu yapıyor:

“Maksat iç pazardaki rakibi ortadan kaldırmak. Türkiye’de otuz milyon kişi sigara içiyor, bu çok iyi bir rakam. Ayrıca Amerika yirmi beş yıl içinde kendi tütün üretimini kısıtlama kararı aldı. Oradaki tütün nereye gidecek; gelişmekte olan ülkelere. Adam kendi ürettiği mamule iç piyasada tüketici bulamadığı zaman alternatif pazar arayışlarına girişecektir. Türkiye gibi güzel bir pazarı başka hiç bir yerde bulamaz”.

Ödenen yüksek tazminatlar ve gerileyen tüketimle Amerika Birleşik Devletlerindeki pazarlarında kan kaybedenlerin kayıplarını Türkiye gibi pazarlarda giderme politikaları geliştirdiklerini dile getiren ANAP Milletvekili Bülent Akarcalı ise şöyle konuşuyor: “Bu amaçla ortaokul ve liseler ile üniversitelerde gençlere bedava sigara dağıtarak bağımlılık yaratmaya çalışmışlar, aşırı reklam kampanyasıyla tüketimi tahrik etmişlerdir.” Böylesi toplumsal sorumluluktan uzak bir anlayışın neler yapabileceğini aslında tahmin etmek o kadar zor olmasa gerek.

Toplumsal sorumluluk ne ki?
Sigara üretcilerinin toplumsal sorumluluk ilkesinden ne kadar uzak bir anlayışla üretim yaptıkları hepimizin malumu. Her geçen gün onlarca insanın kansere yenik düşmesi gibi bir gerçeği göz önünde bulundurmaktan ısrarla kaçınan sigara üreticileri bağımlılık yapan ve aynı zamanda kansere yol açan maddeleri sırf tüketici sayısı artsın diye tütüne karıştırmakta bir beis görmüyor. Epey ilgi çeken Son Köstebek filmi bu konuya temas etmekteydi. Filmde kanser yapıcı bağımlılık maddesinin nasıl tütüne karıştırılıp piyasaya sürüldüğü en ince detayına kadar anlatılmaktaydı.

Oysa aynı tarihlerde Amerikan mahkemelerinin aldıkları bazı kararlar o güne kadar tütün tekelleri tarafından saklanan acı bir gerçeği daha ortaya çıkarmaktaydı: Buna göre Marlbora sigaralarını üreten Philip Morrisa şirketi yirmi küsur yıldır sigaralarının kansere yol açtığını bilmesine rağmen bunu açıklamıyordu. Amerika’da bunlar yaşanırken tütün lobisi Türkiye’de başka bir lobi işiyle uğraşmaktaydı. Meclis gündemine getirilen tütün mamullerinin reklamlarının yasaklanmasına ilişkin yasanın Meclis’ten geçmemesi için vargüçleriyle savaşım veren bu lobi başarılı olamadı ve yasa kabul edildi. Peki yasanın kabul edilmesi her şeyi çözdü mü?
(…)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder