29 Nisan 2006 Cumartesi

Yarbay Osman Ağa

topal osman’ ın düştüğü yerde
sarı bir hüzün yatar
kızıl bir öfke
                                           /Hamit AKÇAY



-1-
Pontus Meselesi, Yunanistan’ın kurulmasıyla birlikte Yunan yayılmacılığının bir gereği olarak ortaya çıkmıştı. Etnik-i Eterya Cemiyeti’nin çalışmaları sonucu, Tanzimattan sonra Karadeniz kıyılarında bir Rum pontus devleti kurulması düşüncesi iyice yerleşmişti.

Pontus istekleri, Türkiye’nin Balkan Savaşlarında yenilgisi üzerine yeniden gündeme gelmiştir. Bilhassa Mütareke döneminde Paris Barış Konferansı’nda diplomatik görüşmelerde yerini almıştır. Pontus Meselesinin gelişmesinde Yunan devlet adamlarından daha çok din adamları ve Rum eşrafının büyük gayret gösterdikleri bilinmektedir. İlk pontus teşkilâtını İnebolu’da, Amerika Rum göçmenlerinden rahip Klematyos kurmuş idi. İstanbul Patrikhanesinin direktifleri doğrultusunda işlerini yürüten Samsun metropoliti Yermanos, Trabzon metropoliti Hrisantos ve Giresun metropoliti Lavrentos aynı zamanda Pontuscuların lideri görünümündeydi.

Anadolu’ya henüz Yunan kuvvetleri çıkmadan önce, Giresun’da Rumlar bir takım taşkınlıklara girişmişlerdi.Giresun’da Mavridi kardeşlerin çarşı içindeki bir hanın bodrumundaki mahzende 33 sandık 7-5’lik top mermisi ele geçirilmiştir.8 Mayıs 1919’da içinde Yunan kızılhaç heyeti bulunan bir Yunan gemisi Giresun iskelesinde demirledi.Taşkışla denilen Rum okuluna Yunan Kızılhaç bayrağı çekildi. Bütün bu olaylar halkı galeyana ve karışıklığa götürüyor ve hiç bir tedbir de alınmıyordu. 5 Haziran’da aynı okula -mavi beyaz renkte- büyük bir Pontus bayrağı asılmıştır.

Mustafa Kemal’in Anadolu’ya geçtiği günlerde Karadeniz bölgesinde kırktan fazla Rum çetesi faaliyet gösteriyordu.

Türklerden ise, sadece “tehcir işlerinden dolayı firarda olan” Osman Ağa’nın Giresun’daki çetesi önemli idi.Diğer çetelere göz atarsak, Goloğlu Mehmet Ağa, Ali Ağa, Hacı Velioğlu İdris Ağa, Ayaroğlu Hasan Ağa, Caferoğlu Mustafa Efendi, Giresun’un Ayvasıl köyünden Karaibrahimoğlu Şükrü Ağa ile kardeşi Bahaeddin’in mahiyetinden oluşuyordu.Trabzon muhafaza-i Hukuk-ı Millîye Cemiyeti kurulduktan sonra Topal Osman ile anlaşmaya karar verdi. Çünkü sadece Topal Osman’da ve adamlarında silah vardı. Topal Osman ile görüşerek Rum çetelerine karşı birlikte mücadele etmek konusunda anlaştılar.Bir süre sonra Giresun Belediye Başkanı Dizdarzade Eşref Bey hastalığı nedeniyle İstanbul’da bulunurken, sağlık nedeniyle istifa etmesi üzerine bu makama Osman Ağa geçti.
8 Temmuz’da mahiyetiyle birlikte Karahisar’da bulunduğu sırada tehcir suçundan affedildiği kendisine resmen bildirilmiştir.

İzmir’in işgalini protesto etmek amacıyla Trabzon ve Giresun’da mitingler yapıldı.

17 Mayıs’ta çamlı çarşıda düzenlenen toplantının önderliğini Belediye Başkanı Osman Ağa yapıyordu. Mitingde heyecanlı konuşmalar yapıldı; İstanbul Hükümetine Amerikan Cumhurbaşkanı Wilson’a, İngiliz, Fransız ve İtalyan hükümetlerine telgraflar çekildi. Osman Ağa, Giresun ve çevresindeki gençleri teşkilâtlandırarak Millî Mücâdeleye katılmalarını sağladı.

Giresun Askerlik Şubesi Başkanı Avni Alpaslan Bey ve Jandarma Komutanı Hamdi Bey’le anlaşarak başta Giresun olmak üzere Tirebolu, Trabzon, Rize ve Ordu’dan birçok gençin, Ağa’nın kuvvetlerine katılması gerçekleştirildi.

1920 yılında Giresun Gönüllü Taburu oluşturuldu.

1920 yılında Rum çeteleri, özellikle samsun ve çevresinde Rum köylerini denetimleri altında tutarak dışarıdan yapılacak bir müdahaleyi beklemeye başlamışlardı. Yalnızca, Osman Ağa milislerinin nüfusu altında bulunan Giresun ve çevresinde etkili olamıyorlardı.

Giresun’un, Karadeniz’de Ankara Hükümetinin önemli bir üssü konumunda bulunması, özellikle silah ve cephanenin çıkarıldığı bir merkez özelliğini taşıması itilaf devletlerinin dikkatini çekiyordu. Osman Ağa Kasım 1920’de Ankaya’ya gittiği zaman Giresun gazetesi bu haberi “Müdafa-i Millîye Reisimiz Ankara’da” başlığı altında vermişti.

Giresun ve yöresinde herhangi bir faaliyet göstermeyen Rum çeteleri, buna karşılık olarak Samsun kesiminde faaliyetlerini artırmışlardı. Yunanlı Subayların yardımıyla köylerin hakim noktalarına yerleşen çeteler, Sakarya savaşı öncesinde ordunun gerisi için tehlikeli bir durum oluşturmuşlardı.

Yunan tarruzu ile harekete geçmek Türk kuvvetlerini arkadan vurup dağıtmak için iyi eğitilmiş ve silahlandırılmış çok kalabalık çeteler teşkil olunmuştur. İşte Samsun’da asayiş ve huzuru temin için, Osman Ağa’nın komutasındaki 42 nci Piyade Alayından faydalanılmıştı.

Alay, 16 Nisan 1921’de Ümit Vapuru ile Samsun’a intikal etmiş ve orada 15.Tümen’den donatılmıştır. Osman Ağa karargahını şehrin içinde Mıntıka Palas oteline yerleştirdi.

Samsun’da sokak çatışmalarına son verilmiş, Pontuscular topluca şehre giremez olmuşlardı. Topal Osman’ın aldığı bazı tedbirler çok defa abartılarak Rumların şikayetlerine sebep olmuştu.

Aynı yıl Osman Ağa Koçgiri isyanının bastırılmasında da yer almıştı.

Topal Osman’ın emrindeki gönüllü kuvvetler düzenli orduyla birlikte cephede Yunanlılara karşı da savaşmıştır.

47 nci ve 42 nci Alaylar Osman Ağa ile Hüseyin Avni Bey’in komutasında Ağustos 1921’de Sakarya Cephesine sevkedildi. Hüseyin Avni Bey’in şehit olduğu bu savaşta, özellikle Mangaltepe’de büyük başarılar gösterdiler.

Osman Ağa’nın kişiliği üzerinde bir çok şeyler söylenmiş, bazı hatıralarda bir takım değerlendirmelerde bulunulmuştur. Biz en objektif değerlendirmenin çağdaşı belgelerin ışığında yapılabilirliği inancındayız.


SUMMARY
The Pontus question had occured as a result of the Grek exqansionist policy by the establishment of Grece. After Tanzimat, the idea of establishing a Grek pontus State along the coast of the Black Sea had seriously intensified. The pontus demands had taken into agenda after the defeat of Turkey in the balkan Wars. Especially it had taken place in the diplomatic negotiations in Paris Peace Conference. İt is known that priests and notable Grek citizens paid more efforts than the Grek statesmen in the spread of Pontus Question. Monk Klemotyus, from American Grek immigrants, had founded the first Pontus Organisation in Inebolu. The samsun Metropolitan Yermanus, who works under the directives of İstanbul Patriarchal, the Trabzon Metropolitan Hrisantos and the Giresun Metropolitan Lonrentios had appeared to be the leaders of Pontus movement. Before Grek forces invaded western Anatolia, Greks had attempted some minor rebels in Giresun. 33 cases containing ammunition for 7-5 artillery had ben captured in a cellar located at the basement of an inn in the Mavriti Brothers’ Bazar in Giresun. On 8 May 1919 a Grek ship carrying a Grek Red Cross Delegation had anchored at the pier of Giresun. The Grek Red Cross flag was hoisted to the Grek school, which was called Taşkışla. all these events were provocating people to excitement and disorder and no measures were being taken. In 5 June a big Pontus flag - in blue and white color- had ben hoisted to the same school. When Mustafa Kemal departed for Anatolia, there were more than forty Grek rebels functioning in the Black Sea Region. Among Turks, only the band in Giresun of rebel Osman Ağa who was in exile was particularly important. The other rebels were consisting of the followers of Goloğlu Mehmet Ağa, Ali Ağa, Hacıvelioğlu İdris Ağa, Ayanoğlu Hasan Ağa, Caferoğlu Mustafa Efendi, Kara İbrahimoğlu Şükrü Ağa from Ayvasıl that is the village of Giresun and his brother Bahaeddin After Trabzon Muhafaza-i Hukuk-u Millîye society was established, they decided to cooperate with Topal Osman Because only Topal Osman and his men had weapons. They negotiated with Topal Osman and agred on o joint struggle against the Grek rebels. After a while when Mayor of Giresun was in Istanbul because of his illness, he resigned due to his health problems and Topal Osman came to this position. On 8 July when he was in Karahisar with his followers, he was officially informed that he was granted pardon for his exile sentence. In order to pretest the occupation of İzmir, meting were held in Trabzon and Giresun. The meting which was held in Çamlı Pazar in 17 May was held under the leadership of Mayor Osman Ağa. In the meting, eşciting speches were made; and telegraphs were sent to İstanbul Government., president of USA, Wilson, British, French and İtalian Governments. Osman Ağa ensured the joining of the youngsters to National Struggle in Giresun and its vicinity by organising them. In cooperation with the Head of Giresun Local Draft Office, Avni Alpaslan and the Gendarme Commander hamdi Bey, he ensured the joint of many youngsters from Tirebolu, Trabzon, Rize, Ordu and especially Giresun to Ağa’s forces. In 1920 Giresun Volunter battalion was formed. In 1920 Grek rebels, by controlling the Grek villages especially in Samsun and its vicinity started to wait for an exterior intervene. They weren’t so effective only in Giresun and its vicinity which was under the infuence of Osman Ağa’s Militia. Giresun was attracting attention of Entente States, because it was an important base of Ankara Government in Black Sea and moreover it was a centre where particularly weapons and munitions were supplied. When Osman Ağa went to Ankara in November 1920. Giresun papers published this news under the title of “Our Leader of National Defence Is In Ankara.” The Grek rebels who failed to act in Giresun and its vicinity, increased their activities in Samsun region. The rebels who were settled in the proper localities of the villages with the assistance of Grek Officers, were being a danger for the back side of the army before Sakarya War. Vell-trained and armed crowded rebels were formed to act simultaneously with Grek attacks and shot and defeat Turkish forces by striking form back side. Therefore 42nd Infantry Regiment under the command of Osman Ağa was utilized to provide security and welfare in Samsun. The Troop arrived in samsun by the Steamship Ümit on 16 April 1921, and there it was equipped by the 15th Division. Osman Ağa settled his Headquarters in the Mıntıka Palas Hotel in the city. Stret fights were ceased in samsun; after this, Pontus followers couldn’t enter the city as a group. The measures, which were taken by Topal Osman were exaggerated occasionally and this caused complaints by Greks. In the same year, Osman Ağa played a major role in suppressing the Koçgiri Rebellion. The volunter forces under the command of Topal Osman, fought with regular army against Greks in the front-line. 47th and 42nd Troops were sent to Sakarya Front -line under the command of Osman Ağa and Hüseyin Avni Bey in August 1921. They showed great success, especially in Mangaltepe in this battle in which Hüseyin Avni Bey died. A lot of thing have ben said about Osman Ağa’s personelity and some judgments were made in some memories. We believe that the most objective judgment could be made under the light of his contemporary documents.



  

-2-

Genetik yapılarındaki gayrı-Türk unsurların etkisiyle "dostluk, kardeşlik ve hoşgörü" afyonlamasının tesirinde kalan bilinçsiz koyunlarımız "Irkçılık kötüdür" diye feryad ederek Türk Irkı'nın kayıtsız şartsız üstünlüğünü savunan bizim gibi gerçek Türk evlatlarını toplum nazarında "sakıncalı kişiler" ilan etmeye çalışırlarken, Rum ırkçılığını sinsice güden karşı taraf sürekli işbaşında... Onların "kardeşlik" masallarına karnı yok. Onlar ırkçılığı suç değil, bir milletin yükselebilmesi için yegâne yol olarak görüyorlar. Bir dava tutturmuşlar ve uzun yıllardır bunun peşinden gidiyorlar. Ortada kimi zaman üstü örtülü, kimi zaman ise açık bir mücadele söz konusudur... Peki bu düşmana karşı bizim silahımız "kardeşlik" türküleri mi olacak? Biz Türkleri "yok edilmesi gereken bir millet" şeklinde gören ve bu amaç uğruna her yolu deneyerek canla başla uğraşan diğer milletler, topluluklar veya da yurdumuzdaki azınlıklara karşı platonik (tek taraflı) sevgi besleyen "koynumuzdaki yılanlar"ın Türk Irkı'nı uyuşturmasına göz mü yumacağız? Kürt ve Rum bizim topraklarımızda rahat rahat ırkçılık yaptığı ve bu duruma kimse karışmadığı halde Türk Yurdu'nda Türk ırkçılığını suç olarak lanse etmeye çalışan birtakım satılmış zihniyetlilerin milletimizi yanlış yönlendirmelerine seyirci mi kalacağız? Türklerin büyük bir kısmı, aramızdaki hainlerin söylediği ninniler sayesinde maalesef uyurken, karşı taraf bakın hangi işlerle uğraşıyor:

Balkan Savaşı ve Birinci Dünya Savaşı'nda Türk Sancağı altında çarpışarak Gazilik mertebesine erişen, Karadeniz kıyılarındaki Pontusçu Rumlar ile işgalci Ermeni çetelerinin kökünü kurutan, 1921 senesinde kürtlerin çıkardığı Koçgiri ayaklanmasını bastıran, Müdafa-yı Milliye Cemiyeti'nin kurucusu, Karadenizli Kuva-yı Milliyecilerin komutanı ve Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ün yakın koruması, büyük vatan kahramanı Yarbay Topal Osman Ağa'nın Giresun Kalesi'ndeki anıt mezarının başında bulunan, hayatı ve bu vatan uğruna yaptığı çalışmaları özetleyen Osmanlıca kitabedeki yazıların bir kısmı Giresun Belediyesi tarafından kazınmak suretiyle değiştirildi. Yazının değiştirilen kısmına dikkat ettiğimiz zaman, bu işin iki sebepten ötürü yapılmış olabileceğini düşünüyoruz:


1) Yazıyı kazıyan Giresun Belediyesi'ne emirin "yukarıdan" geldiği, haçlı kulübü AB'ye girebilmek uğruna milli kimliğimizi ve milli tarihimizi yok etmeye çalışan hainlerin, Türkiye'nin AB'ye girmesine karşı çıkan ezeli düşmanımız Yunanistan'a ve diğer Avrupa devletlerine hoş görünmek uğruna bu büyük ihaneti gerçekleştirmiş olabilecekleri...

2) Yazıyı, son yıllarda bölgedeki faaliyetlerini iyice hızlandıran Pontusçuların kazıtmış olma ihtimali... Pontusçuların Giresun Belediyesi'ne sızdıkları biliniyor fakat nedense hiçbir önlem alınmıyor.

                                                           ***

KAZINAN MEZAR KİTABESİ

Yarbay Topal Osman Ağa'nın anıt mezarındaki kitabenin gerçek halinin Osmanlıca'dan Türkçe'ye çevrilmiş metni. (Kazınan kısımların altı çizilmiştir):

"Hüvel baki Giresunlu Feridunoğlu 1883 doğumlu Merhum Osman Ağa 1912 Balkan Harbine gönüllü olarak gidip, Çorlu savaşında ayağından yaralanarak sakat kalmıştır. Umumi harpte gönüllü müfrezesi ile Harşıt Müdafaasında bulunmuş, Koçgiri isyanında, Pontosluların imhasında, teşkil ettiği alay ile Sakarya harbine girmiş, Yunan'ın denize atılmalarına kadar bütün savaşlara katılmış, gösterdiği yararlıklara karşı Binbaşılıktan Yarbaylığa yükselmiştir. Sulh'tan sonra Hicaza gitmek niyetine ölümü mani olduğundan kendisine bedel harp arkadaşı Kurtoğlu Hacı Hafız hacca gönderilmiştir. Hacı Osman Ağa Ruhuna Fatiha. 1923"


ŞİMDİKİ KİTABE

Kitabenin kazındıktan sonraki, yani şimdiki hali. (Sonradan eklenen kısımların altı çizilmiştir):

"Hüvel baki Giresunlu Feridunoğlu 1883 doğumlu Merhum Osman Ağa 1912 Balkan Harbine gönüllü olarak gidip, Çorlu savaşında ayağından yaralanarak sakat kalmıştır. Umumi harpte gönüllü müfrezesi ile Harşıt Müdafaasında bulunmuş, Koçgiri isyanının bastırılmasına katılmış, teşkil ettiği alay ile Sakarya harbine girmiş, işgal kuvvetlerinin yurdumuzdan atılmasına kadar bütün savaşlara katılmış, gösterdiği yararlıklara karşı Binbaşılıktan Yarbaylığa yükselmiştir. Sulh'tan sonra Hicaza gitmek niyetine ölümü mani olduğundan kendisine bedel harp arkadaşı Kurtoğlu Hacı Hafız hacca gönderilmiştir. Hacı Osman Ağa Ruhuna Fatiha. 1923"


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder