25 Nisan 2006 Salı

Samsun'da Pontuscu Faaliyetler


Türkler Rum çetelerini, 13 ve 23 Kasım tarihlerinde Merzifon bölgesindeki iki köye saldırmak ve onları yağmalamakla suçlarlar.Rumlar ise, İstanbul’ daki Yüksek Müttefik Komiserliğine , Müslümanların bir katliam hazırlığı içinde bulunduğundan bahsederler. Tabii şehirli ve kırsal kesimden Müslümanlar, tehcire uğrayan Rum ve Ermenilerin mallarını geri vermekten de pek memnun değildirler ve bunu olabildiğince dile getirirler, ama o sırada güçlü konumda olanlar Rumlardır. Bu yüzden Kafkasya ordusu komutanı Yakup Şevki Paşa, aralık ayı içinde emrindeki 15.tümene bağlı bir alayı, Rum çetelerine karşı Samsun'a göndermek zorunda kalır ve ona Yüksek Komiserlerin şikayetini aktaran Harbiye'ye, bu yanlı haberlerin Rumların faaliyetlerini gizlemeye hizmet ettiği cevabını verir.


Ocak 1919'dan itibaren müttefiklerin bölgeye yeni görevlerle gönderdikleri "political officals" yada eski görevlerine dönen Merzifon Amerikan Koleji'nin misyonerleri ve Samsundaki Amerikan Tobacco Co. şirketinin memurları, Hristiyan eşrafla görüş birliği içinde, müttefik müdahalesi kartını oynamaya başlamış görünürlerken, londra ve özellikle Washington'un temkini elden bırakmadıkları dikkati çekmektedir.11 Ocak'ta Amerikan Tobacco Co.'nun ajanı P.E.King, Amerikan yüksek komiserliğine gönderdiği raporda, Türklerin ve özellikle köylülerin silahlandıklarını bildirir...Bir kaç gün sonra Samsun'u ziyaret eden İngiliz ordusundan yüzbaşı Harty, aynı mealde bir rapor göndererek savaş gemilerinin limanlara gelmeleriyle sınırlı kalan bir operasyonun ancak kıyı kesiminde düzeni sağlayabileceğini belirtir. 30 Ocak'ta ise Nikopolis ( Şarki karahisar) metropoliti Gervasios, İstanbul’ dan yaptığı bir çağrıda, Pontus'a askeri kuvvet gönderilmesini ister.

Konu 6 Şubat'ta Yüksek komiserlerin haftalık görüşmelerinde gündeme gelir ve Fransız temsilcisi amiral Amet, kırsal kesimde Rumların ve Ermenilerin katledildiklerinden söz eder. Ancak 1923'de İstanbul'da Türklerin yayınladıkları Pontus Sorunu adlı karşı kitapta Rum çetelerinin gerçekleştirdiği 25 kadar öldürme ve bir o kadar da hırsızlık olayının ayrıntısına girilmesine karşılık, Pontuslu Rumların uzun martirlik savlarında, 1919 kışı ve yazıyla ilgili olarak tek bir somut örnek yer almamaktadır.
(...)

Mustafa Kemal Samsun'a 19 Mayıs'ta 100 kişilik yeni bir Hintli birliğinin ve Novorossisk'ten gelen 580 Rum göçmeninin gelmelerinden iki gün sonra varmıştı; dört gün önce ise Yunan ordusu İzmir'e çıkmıştı. Mustafa Kemal'in orda bulunuşu, Pontus'u birden hem aktüalitenin hemde tarihin ilgi odağı haline getirdi...

Samsun'a gelir gelmez yüzbaşı Hurst'le tanışan Mustafa Kemal toplulukların başkanlarını evine davet etti. Mustafa Kemal'in 22 Mayısta İstanbul'a gönderdiği üç raporda genel durumu özetlemektir. Ona göre, Germanos'un yönettiği Rum çetelerinin Mütarekeden sonra siyasi bir hedef güttüklerinden şüphe edilemezdi; buna karşı müslüman çeteleri adi çapulculuk yapıyordu. Raporda otuzüçü doğrudan Samsun havalisinde bulunan kırk kadar, iyi bilinen Rum çetesi sayılmakta, buna karşılık müslüman çeteleri sayısının altısı Samsun'da olmak üzere ancak onüç olduğu belirtilmektedir. Bu son çetelerin Müslüman köylerini Rum saldırılarına karşı savunmayı da üstlendikleri belirtmektedir. Mustafa Kemal'e göre İngilizler durumdan haberdardırlar ve bölgede bir oldu bitti hazırlığı içindedirler....
(...)

Sazanov Petrograd'daki Fransa elçisi Paleologue'a Osmanlı İmparatorluğunun paylaşılmasıyla ilgili İngiliz- Fransız - Ru anlaşmalarında "Trabzon'un batısında belirlenecek bir nokta" ibaresine yer verilir. Bununla beraber 2. Nikolas bu belgeye şu notu düşmüştür: İlk nokta hariç ( yukarıda belirtilen durum ) katılıyorum. Eğer ordumuz Sinop'a ulaşmayı başarırsa, sınırımız bu şehirden başlamalıdır. Demek ki söz silahlara bırakılmakta ve bu bağlamda Tirebolu ile Sinop arasında kalan topraklardaki yerel koşullar özel bir önem kazanmaktadır.

 Bunun üzerine Trabzon'a yerleştirilen karşı casusluk teşkilatı, hiç vakit kaybetmeden, yeni kurulmakta olan Pontus gerilla hareketinin en önemli şahsiyeti olan Vasil Ustayla ilişkiye geçer. Vasil Usta on kadar adamıyla Türk hatlarını seçerek,1916 Haziran sonuna doğru Trabzon'a gelir. Orad karşı casusluk teşkilatının şefi albay Artatov'la buluşur ve 3 Temmuz'da bir Rus torpido gemisiyle Samsun yakınlarındaki Devrent limanına çıkarılır; kendisine Rus hattının gerisinde çeteler kurma görevi verilmiştir.Bölgede gizlenen Vasil Usta başta 1915'te jandarmalarca yıkılan köylerden kaçanlar olmak üzere 35 kişilik bir birlik kurar.

Zamanla Rumlarla Ruslar arasında bir görüş ayrılığı ortaya çıkar; Rumlar hemen yapılacak müdahaleden, Ruslar ise Türk ordularının uzun dönemde oyalanmasından yanadır.

Sonradan Vasil Usta anılarında, Sivas'a kadar gidip Niksar, Tokat, Reşadiye havalisinde "genel ayaklanmayı" başlatmak üzere 10.000 kadar gönüllü toplandığını ileri sürmüştür.Çatışmalar eylül ayına kadar yeterince ilerlemiş olmalı ki, Vasil Usta Batı Pontus gerillasının şefi ilan edilir...

En sonunda Rusların onu oyalamalarından endişe eden Vasil Usta, 24 Eylül'de büyük bir darbe indirmeye karar verir. 80 adamıyla hem bir cezalandırma eylemi hem de Rusları etkilemeyi amaçlayan bir eylem tasarladığı bir harekat başlatır. Gerçekte bunun, Rusları müdahaleye zorlamak için Türkleri bir şiddet eylemine kışkırtmak üzere girişilmiş bir eylem olduğu anlaşılmaktadır. Bu, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki devrimciler tarafından, her zaman aynı sonucu vermemekle beraber sık sık kullanılan bir yöntemdir. Bu kez Vasil Usta'nın yanında Samsun'daki Yunan konsolosluğunun sekreteri Lazaros Melidis de vardır. Vasil Usta ve adamları Türk köylerinden geçerken Rumlara eziyet ettikleri varsayılan insanları öldürüp evlerini yakarlar. Vasil Usta jandarmaya saldırma cüretinde bulunur. Sonunda Ordu yakınlarında askerler onları yakalar ve yapılan bir meydan muharebesinin ardından Vasil Usta ve 9 adamı 18 Ekim'de Trabzon'a sığınırlar; savaşın sonuna kadar orada kalacaktır.
(...)
Kaynak: http://ifsa.blogcu.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder