29 Nisan 2006 Cumartesi

Paris Alaçam'a 16 Yıl Uzaktı

Uzun süre kaldığım şehirlerden, Alaçam’a her dönüşümde hep bir şeylerin değişmiş olduğunu hayal ederek başlardım yolculuklara.

Uzaktayız ya! Her telefon konuşmamızda sorardım anneme “Mahallemizdeki tanıdığımız şahsiyetlerin sıhhat ve hadiselerini...” Babama sorduğum sorular ise daha çok işlerin gidişatı ile ilgili olurdu. Aslında o kadar da uzakta sayılmazdık hani. Alt tarafı git-gel 7 saat çeker Trabzon-Alaçam arası.

Annem hep yakın bir şehirde okumamın benim için daha iyi olacağını düşünürdü. Hep “Gidiş geliş kolay olsun” diye. Oysa bütün otobüslerle yapılan yolculuklar birbirine benzemiyor muydu? Akşam binip, sabahleyin ineceğimiz yere varmıyor muyduk?

Benim aslında bu uzaklık ve yakınlık kavramına itirazım var! Bence uzaklıklar kilometre ile ölçülmemeli, yolculuk şu kadar saat sürer, bu kadar saat sürer diye kandırmayalım birbirimizi.

“Bir yerlere gitmek ne zaman aklımıza düşerse ve ne zaman oraya varırsak işte o kadar uzaktır bize gitmek istediğimiz şehirler, görmek istediğimiz insanlar.”

Geçen Ramazan Bayramı tatilini ailemle ve sevdiklerimin yanında değerlendirmek üzere Alaçam’a dönerken, bu sefer şu ana kadar yaşadığım; belki de en farklı, en heyecan dolu  duyguları taşıyordum yüreğimde.

Yolculuk esnasında bir damla uyku girmiyordu gözlerime. Bir an önce eve varmayı istiyor ve o anın türlü türlü hayallerini kuruyordum kafamda.
Yolculuk sona erip, çantalarımla beraber kendimi evin önüne attığımda, çoğu zaman olduğu gibi bu sefer de babam açtı kapıyı. Annem de bana hoşgeldin demek için erkenden kalkmıştı. Onlarla ayak üstü kısa bir merasimle özlem duygusunu yatıştırdıktan sonra hemen soluğu oturma odasının önünde aldım.

“İçeride, uyuyor” dediler.

Yavaşça kapıyı araladım. Yatağında yatan o adamı merak içinde hasret dolu  bakışlarla süzdüm. Babamın sesine uyanmış olacak ki, gözlerini açmasıyla “Memet” demesi bir oldu. Sımsıkı sarıldık birbirimize ve öylece kaldık. O an hiçbirşey düşünemedim. Ne yolculuğun verdiği yorgunluk, ne de kahvatlı yapma duygularımdan eser kalmıştı. Bir zaman sonra kalktı. Sohbetimiz kahvaltı eşliğinde devam etti.

O benim resimlerinden hayal-meyal hatırladığım, telefonlar sayesinde sesini bize unutturmayan, tam 16 yıldır görmediğim sevgili dayımdı...

Paris-İstanbul arası 3
İstanbul-Samsun arası 1
Samsun-Alaçam arası ise 1saat 15 dakika
Yani dayım istese 4 sat 15 dakika gibi bir sürede Alaçam’a gelebiliyor.
Oysa Paris, Alaçam’a 16 yıl uzaktı...

/Mehmet GÖÇMEZ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder