28 Kasım 2006 Salı

Yerel Tarih Araştırmaları İçin Kılavuz -II

c. Proje Çalışmasının Sorunsal Çerçevesini Oluşturma

1. Bilgi Altyapısını Oluşturma
Yerel tarih proje konusunu belirlemiş bir yerel tarih araştırıcısı veya araştırma grubu girişeceği tarih incelemesine ne tür metolojik adımlar atarak başlamalıdır?

İlk aşamada, konusunu belirlemiş olan araştırıcının projesiyle ilgili kapsamlı ön bilgiler edinmesi gereklidir. Araştırıcı veya araştırıcı grubu proje incelemesine başladıkları andan itibaren tesadüfi bir biçimde değil, ama kendisini sistematik olarak yönlendirebilmesi için, incelediği proje konusuna dair genel eserlerde şimdiye değin neler yazılmış olduğunu okumalıdır. Eğer varsa, konuyla ilgili ansiklopedi maddeleri okunmalı ve tercihan birden fazla ansiklopediye bakılmalıdır. Her bir ansiklopedide proje konusuyla ilgili yapılan yorumlarda rastlanacak bazı yorum farkları, araştırıcı grubu açısından özellikle dikkate alınmalıdır. Çünkü bu tür yorum farkları araştırıcı grubu açısından söz konusu projeyle ilgili var olan araştırma belirsizliklerini gözler önüne serecektir. Diğer yandan araştırıcılar -eğer varsa- yerel basılı eserlere ve Yurt Ansiklopedisi gibi yerel tarihi çok ana hatlarıyla veren başvuru kaynaklarına da bakmalıdır. Bu tür genel başvuru kaynakları sayesinde araştırıcıların zihninde, proje konusuyla ilgili bir genel fikir oluşmaya başlayacaktır.

Bu genel fikir oluşumu esasen önemlidir; çünkü araştırıcılar daha sonradan öznel nitelikli birinci elden kaynakları inceleme aşamasına geldiklerinde, bu kaynaklardaki tek taraflılıklara ve olası önyargılara karşı mesafeli bir tutum takınabilmeleri ancak daha önceden edinmiş oldukları genel fikir altyapısı ve bu altyapıyı baz alarak uygulayacakları akılcılıkla ve sağduyulu şüphecilik yaklaşımıyla mümkün olacaktır. Bunun yanı sıra, araştırıcıların genel kaynaklarda ayırt edecekleri bazı yorum farkları araştırıcı grubu dahilinde problem alanlarına dair bir bilinç yaratacaktır ve eğer grupta böyle bir bilinç zaten mevcutsa daha da olgunlaşacaktır.

Araştırıcılar genel eserleri ve başvuru kaynaklarını okurken elde ettikleri bilgileri, bilgisayarları yoksa, mutlaka kartoteks biçiminde küçük karton veya kâğıt parçalarına kaydetmelidirler. Karton/kâğıt parçalarına notlar alınırken araştırıcılar ellerinden geldiği ölçüde okunulan kaynaktaki cümlelerin aynısını kopya etmekten kaçınmalı; buna karşılık not alırken mümkün olduğunca kendi kelimelerini, kendi ifadelerini kullanarak okudukları kaynaktaki bilgiyi kendi üsluplarıyla ifade etmeye çalışmalıdırlar. Bu tarz bir çaba belki ilk bakışta gereksiz gibi görünebilir; ancak bu tür bir uğraşının etkisiyle araştırıcı grup üyeleri inceledikleri eserdeki bilgiyi pasif bir biçimde olduğu gibi kaydetmek yerine okudukları bilgiler hakkında daha aktif bir biçimde düşünecekler ve belki daha önce akıllarına gelmemiş yeni bazı sorun alanları fark edebileceklerdir. Eserde okunan her bir bilgi unsuru kart/karton parçalarına tek tek kaydedilirken, not alınan bilgilerin bulunduğu sayfa numarası, yazar soyadı ve eser başlığı kısaltılmış olarak her bir karta ayrı ayrı işlenmelidir.

Bilginin kaydedildiği karton/kâğıt parçalarının yanı sıra ayrıca taranan her bir kaynağın yazar adının, tam olarak başlığının, yayınevinin, yayımlandığı yerin ve yılın bulunduğu bibliyografya kartları hazırlanmalıdır.

2. Soru Kataloğu
Birinci aşama dediğimiz bu başvuru eseri ve genel kaynak okumaları çok uzun sürmemelidir. Bu aşama için belirli bir zaman süresini önceden saptamak doğru olmasa bile şu kadarını söyleyebiliriz ki araştırıcı grubu, giriştiği okumalar ve kaynak taramalarında elde ettiği bilgi içeriğinin giderek daha fazla tekrarlandığını gördüğü an genel okumaları sona erdirebilir.

Bundan sonraki aşamada yapılması gereken işlem, araştırıcı grubunun bir soru kataloğu hazırlamasıdır. Araştırıcı grup üyeleri bu zamana kadar okuduklarını ve tuttukları notları dikkatle tekrar okumalılar ve elde edilen bilgileri zihinlerinde tartmalıdırlar. Bu çabanın amacı, grup üyelerinin, kafalarında proje konusuna ilişkin oluşan soruları, problem noktalarını, elde edilen bilgilerdeki belirsizlikleri maddeler halinde kâğıda dökmeleridir. Başlangıçta düzensiz de olsa kâğıda aktarılan bu belirsizlikler veya sorunlar üzerinde grup üyeleri daha etraflıca düşünerek temel başlıca araştırma problemlerini içeren bir sorular listesi hazırlamalıdırlar, ki buna soru kataloğu denir.

Araştırıcı grup üyeleri tarafından oluşturulan soru kataloğu bundan böyle araştırıcıların bir anlamda yön haritası veya pusulası önemine sahip olacaktır. Araştırıcılar artık çalışmalarında, ellerindeki soru kataloğu çerçevesinde derinleşeceklerdir. Soru kataloğunun hazırlanması şu bakımlardan önemlidir: Bir yandan grup üyeleri proje konusunda derinleşirken konunun dağılma tehlikesi önlenecek, öte yandan girişilen araştırma daha fazla sorun alanlarını tanımlayan ve daha sistematik bir yapı kazanacaktır. Özellikle sözlü tarih türü röportajlarda araştırıcılar kaynak kişiye yöneltecekleri sorularda, eldeki soru kataloğu çerçevesinde çok daha hazırlıklı bir konumda bulunacak ve yapılacak röportajlar araştırma sonuçları itibariyle daha verimli olacaktır.

d. Birinci Elden Kaynakların Kullanımı
Araştırıcı ekibi artık elindeki soru kataloğu çerçevesinde birinci elden yerel kaynakların incelemesine başlayabilir. Bu arada şunu belirtmek gerekir ki hazırlanan soru kataloğu artık hiç değişmez, uyulması zorunlu bir rehber konumunda değildir. Araştırıcılar ellerindeki katalog çerçevesinde orijinal yerel kaynakları inceleme süreci dahilinde, daha önceden bilincine varmamış veya fark etmemiş oldukları yeni sorunsalların varlığını anlarlarsa soru kataloğuna bu yeni sorunsalları ekleyebilirler. Ya da, daha önceden kaydetmiş oldukları bazı sorun alanlarının, artık derinlemesine inceledikleri orijinal yerel kaynaklar çerçevesinde sanıldığı kadar anlamlı olmadığını fark edebilirler ve bu gereksiz sorun alanları katalogdan çıkarabilirler.

1. Kaynakların Temsil Kabiliyeti
Araştırıcı grubu birinci elden kaynaklarla çalışırken dikkatli ve seçici olmak durumundadır; yani, orijinal kaynakların araştırma konusu itibariyle mümkün olduğunca temsil kabiliyetine sahip olmalarına önem verilmelidir. Temsil kabiliyeti, üzerinde çalışılan proje sorunsallarıyla ilgili olarak ulaşılan sınırlı kaynakların, projenin bütününü aydınlatabilecek nicelikte veya nitelikte olması anlamına geliyor. Örneğin, "Çok Partili Yaşama Geçişte Amasra (1945-1950)" başlıklı bir projeye girişildiğinde; bu konuda kullanılacak belli başlı birinci elden kaynak türü yerel basın olacaktır. Bir kaynak olarak yerel basın kaynağının temsil yeteğine sahip olması gerek iktidar yanlısı, gerekse muhalefet yanlısı gazetelerin birlikte incelenmesiyle gerçekleşebilir.

Başka bir örnek: "1930'lardan 2000'e Bursa Merinos Fabrikasında İşçi Hareketleri" konulu bir yerel tarih çalışmasında ilk akla gelen orijinal kaynaklar, söz konusu tesisin yazıhanelerinde bulunan belgeler ve eğer kendi arşivi de varsa arşiv belgeleri olacaktır. Söz konusu arşivdeki kaynakların temsil kabiliyetini sağlayacak biçimde kullanımı, kaynak seçiminde 1930- 2000 arasındaki yazışmalardan işçi hareketine dair olanların incelenmesiyle gerçekleştirilebilir. Öte yandan fabrika arşivindeki yazışmalar kaçınılmaz olarak fabrika idaresinin görüşlerini tek taraflı bir şekilde yansıtacağından, araştırıcıların yerel basın veya sözlü tarih yöntemleriyle işçi tarafının da bakışını anlamaları gerekli olacaktır. Her iki tarafın da tutumunu işçilere ve işverenlere ilişkin birinci elden kaynaklar aracılığıyla inceleyen bir yerel tarih çalışması, kullanılan kaynaklar itibariyle temsil kabiliyetini sağlamış demektir.

Köyden şehre göç olgusununun toplumsal tarihini incelemek isteyen bir araştırıcı, böyle bir göçü yaşamış olan bir ailenin yaşlı kuşak bireyleriyle yapacağı röportaj sonucunda, temsil kabiliyetine ancak sınırlı ölçülerde sahip bir sözel nitelikli orijinal kaynağa sahip olacaktır. Bu yerel tarih incelemesi daha bir problematik ağırlıklı ve daha sistematik olacaksa, belki Anadolu'nun daha farklı iki-üç yöresinden göç eden ve/veya şu anda şehirdeki toplumsal konumları biraz daha farklı iki-üç aile karşılaştırmalı olarak ele alınabilir. Bu birbirinden değişik ailelerin farklı yörelerden şehre göçlerinin toplumsal tarih gözüyle karşılaştırmalı incelemesi bile oldukça orijinal sonuçlar ortaya çıkarabilir. Ayrıca iki veya daha fazla ailenin ele alınması kaynakların temsil kabiliyeti açısından daha güvenilir olacaktır.

2. Kaynakların Tarihsel Bağlamı
Projeyle ilgili olarak seçilen yazılı ve sözlü kaynakların inceleme konusu olan tarihsel devrenin genel kültürel, ekonomik, siyasal, toplumsal koşullarından yalıtılmış olarak ele alınması, kaynakların içeriğinin gereği gibi anlaşılmasını önler; hatta yanlış anlamalara bile yol açabilir. Bu hususu iki düzlemde görmemiz mümkündür. Birincisi, kaynakların ortaya çıktığı toplumsal ilişkiler örüngüsü ve ikincisi, kaynaklarda kullanılan kavramların anlamları.

Tarihsel kaynaklar insanlar tarafından oluşturulmaları nedeniyle toplumsal bir nitelik de taşırlar; dolayısıyla toplumsal ilişkilerin ürünüdürler. Bu çerçevede incelenecek yazılı ve sözlü kaynakların içinde oluştukları toplumsal koşullarının da elverdiği ölçüde bilinmesi gerekir. Zira kaynaklarda bulacağımız bilgiler, ürünü oldukları toplumsal ilişkilerin izlerini, açık veya örtülü bir şekilde taşıyacaktır. Örneğin, tek parti döneminin gerek ulusal basınında, gerekse yerel gazeteciliğinde devlete yönelik eleştirilere pek rastlanmayacaktır. Bu eleştiri yokluğu devrin siyasal ve toplumsal koşullarının yarattığı bir sonuçtur. Bu tarihsel bağlamın ışığında tek parti dönemi yerel basınını eğer bir toplumsal eleştiri kaynağı olarak kullanmak istiyorsak, söz konusu kaynak türünün bize yeterli bir bilgi sağlayamayacağı açıktır. Başka bir örnek: Sözlü tarih röportajı yapacağımız kişinin özgeçmişini ve toplumsal/mesleki konumunu önceden bilmek durumundayız. Zira bize anlatılacak olan bilgileri derinlemesine anlayabilmemiz ve olası taraflı yorumlardan "arıtmamız" için, kaynak kişinin toplumsal bağlantıları hakkında açık bir fikir sahibi olmamız gerekir. Bir yerel tarih grubunun Kırşehir Cami Derneği hakkında yapacağı incelemede, dernek yazışmalarında kimlerin hangi sıfatla imza attıkları, yazıların içeriğinin yorumlanmasında önem taşıyacaktır.

Kaynaklarda geçen kavramların içeriği bugün bildiğimiz anlamlardan farklı olabilir. Son 70 yılda çok hızlı bir toplumsal ve kültürel değişim geçiren Türkiye'de bu değişime koşut olarak dilsel değişimler ve kavramsal dönüşümler yaşandığını biliyoruz. Örneğin, bundan 50-60 yıl öncesinde "sanayileşme", "modernleşme", "devrimcilik", "demokrasi", "liberallik", "aile", "zina", "eğitim", "üniversite" vb. terimlerin anlam içeriği ve çağrıştırdığı kültürel değerler ile bugün bu terimlerin sahip oldukları anlam içeriği arasında dikkate değer farklar olacaktır. Dolayısıyla, bir araştırıcı grubu mensup olduğu kuşağın daha öncesine ait yazılı veya sözlü belgelerle çalıştığınnda karşılaşacağı sözcükler ve deyimlere ilişkin dikkatli olmalıdır. Esasen böylesi durumlar, incelenen belgelerde ortaya çıkan anlama ve yorumlama güçlükleriyle de kendini gösterecektir. Bu problemin kesin bir çözümü olmasa bile araştırıcılar belirli bir devreye ait belgelerle bir süre uğraştıklarında metinlerdeki genel bağlamdan kavramlardaki anlamsal farklılıkları çıkarabilirler.

3. Sözlü Kaynaklar
Sözlü kaynak olarak, yaşayan bireyler yerel tarihçiliğin önemli bir bilgi temelini oluşturur. Özellikle sıradan bireylerle yapılacak görüşmeler, yazılı basın ve belgelerin kolay kolay aktaramayacağı kapsamlı toplumsal bulguları araştırıcılara sunabilecektir. Burada sözlü kaynaklarda, yani yaşayan kişilerle yapılacak röportajlarda dikkat edilmesi gereken temel konulara değinmekte yarar var.

Öncelikle, görüşme için seçilen kişiler proje konusu itibariyle, yukarıda da değinildiği gibi, temsil yeteneğine sahip olmalıdırlar. Araştırma konusu tartışmalı bir soruna ilişkin ise o sorunun taraflarını temsil edebilir kişilerin bulunması uygun olur.

Bir sözlü tarih röportajın yapılırken şu genel kurallara dikkat etmek gerekir:
-  Seçilen kişiye ilk buluşma öncesinde projenin içeriği ve soruns alanlarına dair tanıtıcı bir yazı göndermek yararlı olabilir. Böylelikle ilgili kişi röportaj öncesinde hafızasını tazeleme olanağına sahip olur.
- Sağlıklı ve etraflı bilgi aktarabilmesi açısından, görüşülecek kişinin gergin ve rahatsız olmaması gerekir. Bunun için röportajı yapan araştırıcının kendisinin de rahat olması ve karşısındakini rahatlatması önem taşır. İlk buluşmada sohbete başlarken ilk birkaç dakika proje konusuyla ilgisiz gündelik birtakım şeyler konuşulması kaynak kişiyi rahatlatacaktır.

- Röportaj sırasında soru soran kişi, çok konuşmaktan ve söz kesmekten kaçınmalı ve iyi bir dinleyici olmaya çalışmalıdır. Ancak, sözlü tarih kaynağımız sorduğumuz konulardan iyice uzaklaşırsa uygun ve kibar bir tarzda konuşma tekrar ana meselelere çevrilmelidir.

- Röportajlar birer veya ikişer saatlik zaman dilimleri dahilinde yapılmalıdır. Böylelikle hem kaynak kişiyi yormayız, hem de geçmiş yaşam deneyimleri hakkında zihnini toparlaması için kendisine izin vermiş oluruz.

- Kaynak kişiye sorulacak sorunun tarzı çok önemlidir. Burada yapılması gerekli şey, kişiye "ucu açık soru" denilen, yani soru soranın az konuştuğu, ancak sorularıyla kaynak kişiyi uzun anlatılara teşvik ettiği bir soru sorma tarzıdır. Amaç, kaynak kişiyi fazla yönlendirmeksizin olayları anlatmasını sağlamaktır. Basit bir örnek vermek gerekirse, "evet" veya "hayır"la yanıtlanabilecek sorular sormak yerine "Bu olaylar nasıl oldu?", "Bunu gördüğünüzde neler hissettiniz?" türünden, herhangi bir değer yargısı içermeyen ve yönlendirici olmayan sorular yöneltilmelidir.

- Sorular tek tek yöneltilmeli ve uzun soru cümleleri kurulmamalıdır.
- İlk etapta sorular "hafif" başlamalı, yani kaynak kişi açısından olası bir rahatsızlık yaratacak nitelikte olmamalıdır. Eğer soru soran ile kaynak kişi arasında rahat bir ortam gelişirse daha "hassas" konulara dair sorulara geçilebilir.

- Soru sorulduğunda kaynak kişi sessiz kalıyorsa telaşlanılmamalıdır; çünkü muhatabımızın soruya cevap vermeden önce zihnini toplaması gerekebilir.

- Kaynak kişinin proje konusu bağlamında rolünün ne olduğunu, incelenen olaylarda aktif veya pasif bir konumda bulunup bulunmadığı anlaşılmalıdır.

- İnanılır gibi görünmese bile kaynak kişinin anlattıklarına itiraz edilmemeli, ama "bazılarına göre", "duyduğum kadarıyla" gibi ifadelerle daha fazla bilgi edinmeye çalışılmalıdır.

- Araştırıcı grubu, kaynak kişi(ler)den röportaj yoluyla elde ettiği bilgileri, projeye ilişkin toplanmış genel bilgiler ve notlarla dikkatle karşılaştırmalıdır. Sahip olunan bilgiler ile kaynak kişi(ler)in aktaracağı bilgiler arasındaki farklar yeni ve daha detaylı röportajları gerektirebilir. Ayrıca, kaynak kişilerin bize vereceği beklenmedik bilgiler, eğer güvenilirliğinden emin olabilirsek, belki projenin sorun alanlarını yeniden gözden geçirmemize ve soru kataloğumuzu değiştirmemize yol açabilir.

4. Görsel Kaynaklar
Görsel malzemeler içınde en sıklıkla karşılaşılanı fotoğraflar olduğundan, burada yerel tarih kaynağı olarak fotoğrafların değerlendirilmesine değinilecektir. Fotoğrafların yerel tarih araştırıcıları açısından temel önemi, geçmişte gerçekleşen olayları, kurumları veya insanları görsel olarak belgeleyebilmesinden ve ayrıca kendi başına bir kültürel nesne olma niteliğini taşımasından kaynaklanmaktadır. Diğer taraftan fotoğraflar, yazılı ve sözlü kaynaklar gibi başlı başına bir kaynak olmaktan çok "tamamlayıcı" nitelikte belgelerdir. Bu açıdan fotoğrafların, diğer ana kaynaklarla bir arada kullanılmasında yarar vardır. Fotoğrafların değerlendirilip kullanılması için aşağıdaki konulara dikkat etmek uygun olur:

- Fotoğrafın ne zaman, hangi tarihte, hangi mekân veya bölgede, ne amaçla çekildiği saptanmalıdır.
- Fotoğraftaki mekânsal ayrıntılara dikkat edilmelidir. Mekânsal ayrıntı, çekilen fotoğraftaki kültürel ve toplumsal ortamın anlaşılması açısından önemlidir.
- Fotoğraftaki kişilerin verdikleri pozlar, birbirlerine göre konumları, sahip oldukları yüz ifadeleri, fotoğrafçının resmi çekilen topluluğa olan konumu (fotoğrafçıyla konu arasındaki mesafe, verilen pozların yapaylığı veya doğallığı) gibi öğeler fotoğrafa daha derinlikli olarak bakmamızı sağlar ve belki de hakim ruh haline ilişkin ipuçları elde etmemize yardımcı olur.

5. Kaynak Olarak İnsan Yapısı Nesneler ve Yaşam Mekânı
Önceki kuşaklardan kalma insan yapısı nesnelerin incelenmesinin bize sağlayacağı tarihsel bilgiler, en başta geçmişin gündelik yaşamına ilişkin olacaktır. Bu çerçevede, insanların yaşamlarını pratik olarak nasıl geçirdikleri ve içinde bulundukları estetik ortam ve kültürel çevre de anlaşılabilecektir. İnsan yapısı nesne dendiğinde 1. binaları, 2. bina süslemelerini, 3. kişisel eşyaları, 4. aletleri ve araçları, 5. sanatsal nesneleri, 6. vakit geçirmeye yönelik nesneleri, 7. kamusal işlevli nesneleri (kamu binaları), 8. paketler ve kapları aklımıza getirebiliriz.

İnsanların yaşam mekânı, toplumların doğayı şekillendirerek açtıkları yerleşim alanları ve bu alanların içerdiği binalar, camiler/kiliseler, yollar, dükkânlar, lokantalar, parklar, tren ve otobüs istasyonları, sokak fenerleri vb. yapı unsurlarından oluşur. Bu yaşam mekânı aynı zamanda estetiği ve sembolleriyle bir kültürel mekândır da. Bu anlamıyla bir şehrin mahallesi veya semti kendi başına bir kültürel çevre oluşturur.

Gerek insan yapısı nesneleri, gerekse yaşam mekânlarının ve geçirdikleri değişim ve dönüşümlerin derinlemesine incelenabilmesi için aşağıda belirtilen özelliklere ve işlemlere dikkat edilmesi gerekir:
- Her bir nesnenin veya mekân unsurunun beş temel özelliği olduğu kabul  edilmektedir :
i. Nesnenin/mekân unsurunun tarihi. Yapım tarihi ve tarih boyunca kimler tarafından ve nasıl kullanıldığı.
ii. Yapımda kullanılan malzeme.
iii.Yapım süreci ve kullanılan teknikler.
iv. Nesnenin/mekân unsurunun biçim, üslup, estetik tasarımı.
v. Kültürel ve toplumsal işlevi ve fiilen oynadığı toplumsal roller.

- Bu beş özelliğin çözümlenmesiyle ilgili olarak sırasıyla dört işlemin yapılması gerekir :
i. Tanımlama; yani nesnenin/mekânın özelliklerinin ortaya konması.
ii. Değerlendirme; yani benzer örneklerle karşılaştırarak nesneye/mekâna dair yargılar oluşturulması.
iii.Tahlil; yani nesnenin/mekânın çağdaşı olduğu kültürle olan ilişkisinin incelenmesi.
iv.Yorumlama; yani nesnenin/mekânın günümüz kültürüyle olan ilişkisinin anlam ve öneminin irdelenmesi.

e. Projenin Tamamlanması
Birinci elden kaynaklar üzerinde, eldeki soru kataloğu çerçevesinde çalışılırken aynı zamanda araştırıcı grubu içinden biri veya birkaçı varılan bulguları ve bu bulguların proje sorunsallarıyla olan ilişkisine dair düzenli notlar tutmalıdır. Bu not tutmalar kuru bilgi yazmak için değil, aksine projenin sorun alanlarının genel tarihsel bağlam içindeki konumuna dair akıl yürütmeler yapmak için sürdürülmelidir. Araştırıcı grubun bir araya geldiği zamanlarda bütün grup üyelerinin proje bağlamında akıllarına gelen düşünceleri ve bağlantıları diğerlerine aktarmaları ve tartışmaları önemlidir. Böylelikle projeye dair ilk olası araştırma sonuçları grup üyeleri arasında eleştirel bir ışıkta ele alınacak ve olgunlaştırılacaktır. Proje araştırması ilerledikçe ve grup üyeleri arasında bulgulara ilişkin tartışmalar daha bir verimlilik kazandıkça araştırma sonuçları ilk biçimiyle kalmayacak, ama daha incelecek ve yetkinleşecektir.

Araştırıcı grubun yukarıda sırasıyla sözü edilen birinci elden kaynaklar üzerindeki çalışmalarını ne zaman ve hangi aşamada kesin olarak sonuçlandırmaları veya durdurmaları gerektiği sorusuna hazır bir cevap vermek mümkün değildir. Burada söylenebilecek tek şey şudur: Kaynaklar üzerinde yapılan incelemeler ve toplanan bilgilerin bir araya getirilmesi sürecinde araştırıcı grup mensuplarının çoğunda veya tümünde, bundan sonra analiz edilecek daha her ne kadar çok orijinal kaynak olsa bile yapılacak ilave kaynak çalışmasının sorun alanlarına verilecek yanıtlar açısından bir farklılık getirmeyeceği görüşü hâkimiyet kazanırsa, bu noktada birinci elden kaynak incelemeleri rahatlıkla bırakılabilir.

Kaynak incelemeleri sırasında alınan notlar ve girişilen akıl yürütmeleri projenin yazılması sürecinde çok yardımcı olacaktır. Proje sonuçlarının yazımı, eğer tasarlanan metin kendi içinde birkaç bölümden oluşuyorsa, mümkün olduğunca araştırıcı grubu üyeleri arasında paylaştırılmalıdır. Böylelikle proje çalışması baştan sona kolektif çabanın entelektüel bir ürünü olarak ortaya çıkacaktır.

Araştırıcı grubun orijinal kaynaklardan ortaya çıkardığı bulguların yerel ve toplumsal tarih araştırmaları açısından ciddi anlamda bir katkı oluşturabilmesi için, elde edilen bulguların tarihsel bir perspektife oturtulması şarttır. Bulguları anlamlı bir tarihsel perspektife oturtmanın yöntemsel aşamalarını aşağıdaki gibi düşünebiliriz:

- İlk etapta araştırıcı grup üyeleri elde ettikleri bulguları ve bulgulara dair kendi yorumlarını, yapılan görüş alışverişleri ve ortak noktalara vardıktan sonra, kâğıda dökmelidirler. Böylelikle araştırıcı grup kendi bakış açısını netleştirmiş olacaktır.

- İkinci etapta, proje konusuna ve özellikle incelenen sorunsallara dair daha önceden yazılmış genel bilgiler grup üyeleri tarafından tekrar ve belki de daha etraflı bir şekilde okunmalıdır.

- Bundan sonra araştırıcı grubu kendi bulgularını ve geliştirdiği özgün yorumları genel kabul gören bilgiler ile karşılaştırmalıdır. Araştırıcılar bulgularıyla genel bilgiler arasında benzerlikler veya uyuşum tespit ettikleri takdirde proje çalışması kaleme alırken sonuç bölümünde yapılan karşılaştırmalar ve varılan genel sonuç belirtilmelidir. Öte yandan, araştırıcılar elde ettikleri bulgularla genel bilgiler arasında belirgin bir çelişki olduğunu fark ederlerse ve eğer proje çalışma sonuçlarının ve bulgularının metodolojik açıdan güvenilirliğinden eminlerse, bu takdirde proje çalışmasının sonuç bölümünde ulaşılan araştırma sonuçlarının yerel ve toplumsal tarih açısından sağladığı yeni katkılar belirtilmelidir. Varılan bulgular ve bunlara dair yorumlar ile genel bilgilerin karşılaştırılması yoluyla proje çalışması bir tarihsel perspektife de oturtulmuş olur.

Olası Bir Yerel Tarih İncelemesi Örneği :
Yerel Futbol Kulübünün Tarihi
Bir futbol kulübü veya benzeri bir kurumsal yapının incelenmesinde başvurulması muhtemel başlıca üç kategori birinci elden kaynak söz konusu olabilir : 1.(varsa) futbol kulübünün arşivi, 2. futbol kulübünün kurucu üyeleri veya hayatta kalan en yaşlı üyelerin gözlemleri, 3. yerel gazetenin spor sayfaları. Akla gelebilecek araştırma aşamaları :

- Saptanacak yaşlı spor kulübü üyeleriyle röportaj yapmak. Yapılan sözlü kaynak röportajlarının içeriğini dikkatle inceleyen araştırıcı, belki bazı problem noktalarını görerek yaşlı üyelerle tekrar bir röportaj yapabilir. Eğer bu röportajlar düzgünce yapıldıysa, elde edilen bilgilerden araştırıcı futbol kulübünün tarihindeki önemli dönüm noktalarını veya kriz devrelerini yaşlı üyelerin ağzından tespit edebilecektir.
- Bundan sonraki aşamada araştırıcı o belirli dönüm noktaları veya kriz devrelerinin tarihlerine denk düşen yerel gazeteleri tarayıp sorunun ayrıntılarına dair daha kapsamlı bilgiler edinmelidir.
- Son aşamada, yine bu sınırlı dönüm noktalarını göz önünde bulundurmak kaydıyla, futbol kulübünün arşiv belgeleri incelenmelidir.
- Bundan sonra araştırıcı projesini kaleme almaya başlayabilir.

V. PRATİK NOKTALAR
- Yerel tarihe ilişkin yerel nitelikli birinci elden kaynak bulmanın bir yolu, ilgili kasaba veya yöreye ilişkin malzeme ve belge koleksiyonu yapan amatör kültür meraklılarının, diğer bir deyimle olası "gizli tarihçi"lerin veya "gizli arşivci"lerin keşfedilmesi ve araştırıcı grubuyla işbirliği yapmalarının sağlanmasıdır.
- Yöre veya semt tarihi yapılırken ilişkiye geçilecek farklı kültür ve cemaat gruplarının güvenlerini kazanmak gereklidir. Bunu başarmak zor olmakla birlikte belki söz konusu kültür ve cemaat gruplarından bireylerin araştırıcı gruplarında yer almaları çalışmaları kolaylaştırabilir. Diğer taraftan araştırıcı grupların cemaat mensuplarına açık, ilkeli ve dürüst bir yaklaşım sergilemeleri gerekmektedir.
- Yerel araştırıcı gruplarının girişecekleri projelerin topluma "geri dönmesi" proje çalışmalarının yerel halk tarafından desteklenmesi ve yurttaşlık bilincinin gelişmesi açısından önem taşımaktadır. Bu çerçevede seçilecek proje konularının topluma yönelik olması uygun olur. Proje konularının önceden yerel halka ayrıntısıyla tanıtılması, uzun vadede projeye toplumsal desteğin oluşmasını sağlayabilir.

VI. KAYNAKÇA
Anadolu Kentlerinde Yerel Tarih Grupları Projesi Değerlendirme Toplantısı Tutanağı (İstanbul: Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı, 13-14 Ekim 2000)
Borowsky, Peter, Barbara Vogel ve Heide Wunder, Einführung in die Geschichtswissenschaft. Grundprobleme, Arbeitsorganisation, Hilfsmittel (Opladen: Westdeutscher Verlag, 1978)
Jordanova, Ludmilla, History in Practice (LondonArnold, 2000)
Kyvig, David E. ve Myron A. Marty, Yanıbaşımızdaki Tarih (İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2000)
/Dr. Selçuk Akşin Somel
(Bilkent Üniversitesi)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder