23 Kasım 2006 Perşembe

Canik Livası Tahrir Defteri

Bu Tahrir Defteri, Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nde Tapu Defterleri Fihristi'nde 387 numara ile kayıtlı bulunan icmâl niteliğinde bir muhasebe defteri'dir. Tamir edilerek yeniden ciltlenmiş 978 sayfalık bir defterdir. Bizim burada yayımladığımız kısım ise sâdece Canik Livası'na âit bölümdür. Her şeyden önce, burada hedefimiz Ordu ve Yöresi ile ilgili bütün kaynakları aynı dizi içinde yayımlamaktır.

Bölgede yapılan saha araştırmalarıyla ve diğer defterlerle karşılaştırmalar yapmak suretiyle yerleşme yerleri büyük ölçüde tespit edilmiştir ve bunlarla ilgili haritalar hazırlanmıştır. Defter'in tarihi tartışmalıdır. Bu tahririn başlama tarihinin 926/1520 olduğu bilinmektedir.

Bu dönemde Canik Livası, Bolaman Irmağı'nın Doğu'sunda, Reşâdiye (İskefsir), Mesûdiye (Milas), Perşembe (Satılmış), Gölköy (Habsamana), Aybastı, Kabataş, Çamaş, Bolaman, Uzunisa, Güzelyurt, Ulubey, Ordu Merkez, Bulancak (Kebsil), Kovanlık, Gülyalı, Kabadüz, Giresun'un Doğu kesimi ve Yavuzkemal'den oluşan ve Canik-i Bayram adını da taşıyan Ordu Kazası'nı; Bolaman Irmağı'nın Batı yakasında ise, Fatsa, Korgan, Kumru ve Ünye'yi, Samsun ve ilçelerini : Terme, Çarşamba (Arım), Kavak, Alaçam, Bafra ve Vezirköprü (Gedegra ve Kocakayası)'yü ihtiva ediyordu.


CANİK LİVASI KAZÂLARI

KAZÂ KAPSADIĞI ALANLAR
Canik-i Bayram Ünye, Fatsa, Kumru, Korgan hariç Ordu İli, Giresun'un Batı kesimleri ve Reşadiye.
Satılmış Bugünkü Fatsa, Korgan ve Kumru ile Ünye'nin bazı köyleri.
Ünye Ünye ilçe merkezi ile yakınlarındaki köyler (15 ve 16. yy.'da 10 köy).
Terme (Tîrme) Bugünkü Terme ile Ünye'nin Batı ve Güneybatı'sındaki bazı köyleri.
Arım Bugünkü Çarşamba ile yakın geçmişte Kavak'tan ayrılan Asarcık İlçesi.
Samsun Bugünkü Samsun Merkez İlçe ile yeni kurulan Ondokuzmayıs İlçesi.
Bafra Bugünkü Bafra ve Alaçam.
Kavak Bugünkü Kavak.
Gedegra Vezirköprü'nün merkezi, Doğu, Kuzey ve Kuzeydoğu kesimleri.
Kocakayası Vezirköprü'nün Batı kesimleri (Mezraa Bucağı ile Merkez ve Beşpınar'ın Batı'sı).

Yöredeki iskân merkezlerine baktığımızda kasaba denilebilecek iki yere rastlanıyor : Samsun ve Pazar-ı Güründür/Güründür Pazarı (yani Bafra). Sanayi - öncesi devirlerde bir yerleşim biriminin kasaba veya şehir sayılabilmesi için hangi kıstasların kullanılması gerektiği tartışmalıdır.

TD 387'de Ünye'de yazılı olan Gavraz Köyü'nün bir hissesi ile Dizdar Köyü TD 54'de Terme'ye bağlı olduğundan ve yine kale merdleri (32 nefer) TD 54'de yer almadığından (c) kısmındaki rakam düşük gözükür. Gavraz'ın buradaki hissesinde 97 nefer, Dizdar'da ise 53 nefer, 4 müsellem ve 2 sipahi-yi mütekaid yazılıdır. Bunları ve kale merdlerini eklediğimizde toplam 939 nefere ulaşılır ki bu TD 387'nin toplamından 18 fazladır. Burada şunu da belirtelim ki (c)'de gözükmeyen ehl-i berat Dizdar'da kayıtlı bir hatiptir.

KANUNNÂME*
*(Bu kanunnâme, burada Canik Livası'na ait bölümünü yayımladığımız 387 numaralı Defter-i Karaman ve Rûm'un 347 - 351. sayfaları arasındaki Rûm Kânûnnâmesi'dir.)

-Sûret-i tafsîl-i kavânîn-i şer'iyye-i müte'âmile ve kavâ'id-i örfiyye-i müte'ârife ki makâl-i defâtîr-i Osmaniye ve me'haz-ı sultaniye berât-muceb ki zikr olunur. Resm-i çift tamam çiftlik üzerine kaydolunan raiyyetden elli yedi akçe ve nîm ciftden nısf resim ve bir mikdar yir tasarruf iden ekinlü bennâkdan onsekîz akçe ve caba kaydolunan bennâkden, -ki ez'af-ı re'âyâya himâyet olunmuş (olunması ?) emr-i müstahsendir - kânûn-ı kadîm üzere onüç akçe alınur. Ve defterde hâli ani'r- rüsûm kaydolunan mücerredlerden nesne alınmaz.

-Ve mücerred olan te'ehhül etse caba resmi alınur ve caba ekinlü olsa ekinlü resmi alınur, caba resmi ref olunur. Ve çift kaydolunmayalar çifte ve çiftliği mâlik olsalar resm-i çift alınur, bu bâbda itibâr çiftlik mikdarma dâirdir. Ve çiftlikden ziyâde yir dutsa tasarruf iden kimesne ziyâdeye nisbet raiyyet gibi resim virür.

-Pîr olub veyâhûd fakr u faka 'arız olub çift ve çiftlik elinden giden kimesneden resm-i çift alınmak hayf-ı sarîhdir, hususa ki elinden giden yiri ma'mûl olub resm-i mukayyedine nakz gelmemiş ola.

- Sipahiden çiftlik dutan hâriç raiyyet ki çiftliğin tamam - rüsumun eda itmeği iltizâm itse resm-i çift bütün çiftlikden nısf resim alınur. Nısfdan ekall olan yirlerden eğer arâzi-yi sagîrden olub veyâyûd hâs yirler olsa ki her yıl zirâ'at olunur hâsıl viren iki dönüme bir akçe alınmak kânûn-ı resme mutâbıkdır.

- Zîra hâs yirden seksen dönüme ve mutavassıtu'l-hâlden yüz dönüme ve ednâ yirden yüz otuz dönüme bir çiftlik i'tibâr olunur. Çiftlik dahi hatavât-ı müte'ârefe ile tûlen ve arzan kırk hatve yirdir. Resm-i çift dahi mart ayında almur.

- Ve rüsûm-ı âsiyâ(b) ekser memâlikde harman vaktinde alınmak kânun olmuşdur. Ahz olan defterde kayd olunduğu üzere olup ziyâde tecâvüz itmeye. Ve raiyyetden tekrar öşür sol raiyyetden almur ki kendü sipahisinin tîmarındaki çiftliği terk idüb varub gayrı yirde zirâ'at ide. Terk itdiği çiftlik ma'mûl olmadığı takdirce iki öşür alınmak kânûn-ı ma'rûfdur, Amma sipahisinin tımarında zirâ'ate kabil yir olmadığı takdirde gayrı yirde zirâ'at iden kimesneden tekrâr öşr alınmak hayf-ı nâ-ma'rûfdur.

-Raiyyet ki yerlü olub müteferrik olsa göçürüp yirüne getürmek kânûn-ı kadîmdir. Amma on yıldan ziyâde varub bir yirde mutavattın olan kimesneyi göçürüb getürmek men' olunmuşdur. Husûsa ki caba ola her ne yirde olursa resmini virdükten sonra göçürüp yerine getürmek memnû'dur. Ve raiyyet oğlu raiyyetdir, mâdâm ki âhere kayd olunmamış ola. Âhere kaydolundukdan sonra kaydolunduğu üzere ma'mûldür. Ve bir şehirde raiyyet neslinden on onbeş yıl tavattun idüb bu husûsa defterde re'âyâda mukayyed olmasa ânın gibi kimesne şehirlûye mültehik olur.

- Yörükde ve yirlüde resm-i ganem iki koyuna bir akçedir. Koyun ile kuzu bile sayılmak kânûn olmuşdur. Yörüğün koyunu kırulub hiç kalmasa ve yahud resm-i ganem resm-i caba mikdarınca olsa anların gibiden caba resmi alınur, ziyâde alınmaz. Ve yörük tâifesinin rüsûm(u) abril ayında alınmak mukarrer olunmuşdur.

- Ve ağıl resmi kışladuğu takdirde resm-i bennâk deyu her sürüden Kırşehri Vilâyeti'nde ve anın civârında olan vilâyetlerde mutavassıtu'l-hâl bir koyun alınmak kanûn-ı mukarrer olmuş, ana binâen defter-i cedîd-i hâkâniye dahi eyle kayd olundu.

- Ve vilâyet-i Rûm'un arazisi iki başdan ta'şir olunmak kânûn-ı kadîm olmağın defter-i cedîde dahî eyle sebt olundu. Ve şol mâlikâne ki ashâb münkariz olmuşdur tımara sebt olundu.

- Ve bir hassa çiftliğe bağ dikilse rub'-ı hâsılı tımar için zabtolunur. Eğer ziyâde eyü yir olsa sipâhi kendü tasarruf etse ve yahud etdürse müstakil sipâhi üzerine hâsıl kayd olunurmuş, girü kemâkân olduğu yirde hâsıl kayd olundu.

- Ve bundan evvel Vilâyet-i Rûm'da gâlib şöyle olmuş imiş ki re'âyânın mahsûllerinden defterde kayd olan rüsûmdan zâyid sâlârlık ve yemlik alınub ve çift yazılan kimesne her yıl tımar erine birer gün kulluk iderler imiş ve yılda harman resmin deyu birer kile arpa ve birer tavuk alırlar imiş ve hisar erenleri dahi her yıl çiftden çifte birer yük saman ve birer yük odun alırlar imiş; bu husûs bid'at olub ve defterde hâsıl kayd olmaduğu sebebden adâlet-i pâdişâhî üzere hükm-i cihân-mutâ'birle ref olunub memnû olduğu cihetden defterde hâsıl kayd olunmadı.

- Ve sipahinin  gallâtın anbarına iletüb ve hisar erenlerinin kal'aya iletmek re'âyâya bid'atdir; bir günlükden ziyâde mesâfet olsa def'an li'l-harac teklîf olunmaya deyu emr olunub kânûn-ı kadîmde derc olunmuşdur.

- Ve harman vaktinde re'âyânın gallesi ta'şîr olundukda sâlâr olanlar tevakkuf göstermeyüb fi'l-hâl hazır olan harmanı ta'şîr idüb te'hîr itmeyüb re'âyâya tâciz ve tazyik etmeyeler. Eğer kesret-i hidmetden irişmeyüb ve yâhûd ta'arruz ve ihmal idüb üç gün te'hîr olunmağla zarar müterettib olursa def-i zarar içün köyün imamı ve kethüdası ma'rifetiyle ölçüb behresin ifrâz idüb sâhibi gelicek teslîm eyliye.

- Ve Defter-i Hâkânî'de çift ve nîm ve bennâk kayd olunan re'âyâdan biri fevt olub birkaç oğulları kalsa yeri mücerredine kayd olunub evlüsü caba sebt olunub ve resm-i caba ile yeri dahi biriktirülüb bu kadar hısasihim resimlerin eda idüb yiri müşterek tasarruf iderlermiş. Zira caba bennâk(li)k ra'iyyeti atası yerinden men' etmez; fi'l-hakika mülk-ü mevrûsu gibidir. Bu cihetden kemâkân müşterek kaydolunub kesret-i te'âmül içün nizâm-ı re'âyâ bunun üzerine muntazam olub adâlet-i pâdişâhî üzere meşkûr kümub Defter-i Cedid-i Hâkânîye kaydolundu.

-  Ve re'âyânın zirâ'ate kabil yerleri bilâ-mâni üç yıl boz kalsa tımara zarar olduğu takdirce defi zarar içün sahibinin elinden alınub gayri kimesneye tapu virmek örfen caizdir. Amma dağ ve kayır bir yer olub ve yahud su basub her yıl zirâ'ate kabil olmayup boz kalsa alınub gayre virmek memnû'dur.

-  Ve bir ra'iyyetin çifti öküzü maslahatı içün ve harman yeri içün birkaç dönüm yeri boz koyup mer'a edinmek memnu' değildir. Bu husûsiyyât içün hükm-i şerif vârid olmuşdur deyu kânûn-nâme-i pâdişâhîde derc olunmuşdur.

-  Ve kadîm ü'z-z aman da şehirlünün ve ehl-i kurânın, davarları örüsü ta'yîn olunan mer'aların ekilmesi ve korunması memnû'dur.

-  Atası yiri mülk-i mevrûsu gibi itibâr olunmuşdur. Yetimin atasından kalmış yeri gayri kimesneye teslim olunsa yetim baliğ olıcak taleb etse girü yetime emr olunur. Avret tasarruf etdüğü yeri boz komayub behrecâtın ve rüsumun eda etse elinden alınmak kânuna muhâlifdir.

-  Ve bir hâriç ra'iyyet resm-i tapu ile tasarruf etdüğü yer almub dâhil ra'iyyete verilmek memnû'dur. Hâriç ile dâhil ortasında tercih men' olunmuşdur.

-  Ve bağdan ve bağçeden behre alınmak kânûn-ı şer'a mutâbıkdır. Amma re'âyânın telhîs-i öşrde müzayaka çeküb def-i müzayaka içün öşür mikdarına bedel tahmin olunub haraç itibâr olunmuşdur.

-  Etrâf-ı memâlikde bi-hasebi'l-hâsıl bağ dönümü ile yer bir dönümden bazı vilâyetde üç akçe ve bazı vilâyetde beş akçe ve bazı vilâyetde on akçe alına gelmiş. Hadâyıkdan ve harimlerden öşürlerine göre kesim alınur. Köhne defterde dahi bu itibâr üzere mukayyed olunub her vilâyetin kanuna ne ise ol üzere kaydolundu.

-  Ve öşr-i aselden bedel her kovanda bi-hasebil-hâsıl bazı vilâyetde iki kovandan bir akçe ve bazı vilâyetde bir kovandan bir akçe.

-  Ve bir tımarda ki bağ ve bağçe kovan ve koyun ve âsiyâ (b) olmayub sonradan hadis olsa öşrü ve rüsumları sâhib-i tımara müte'allıkdır.

-   Ve resm-i arûsâne mücerrede kızdan altmış akçe ve avretden kırk akçe ve fakîrelerden nısf resimdir. Ganîye ve mutavassıtu'l-hâle beyne beynedir. Yerlüde avretin resm-i nikâhında ve resm-i arûsânesinde toprak hakkıdır. Yörükde lâ-mekân olduğu sebebden atasına tâbi olmakda bakire ile seyyibe birdir. Ve resm-i nikâh dahî a'lâsı dinardır ve ednâsı on iki akçedir. Ve mutavassıtu'l-hâlden nâkih ile menkûhenin hâline göre alınur; amma resm-i gerdek alınmak ma'rûfdur.

-   Ve re'âyâ dutdukları yava ve abd-ı âbık ve kenizek âhere kayd olunmadığı takdirce sâhib-i timârındır. Müddet-i örfiye tamam oldukdan sonra kadı ma'rifetiyle bey'-i men yezîd alınub satılan kulun ve cariyenin ve devvâbın behâlan ki ashâb zahir olunmaya bir emin katında hıfz olunmak kânûn-ı kadîmdir. Müddet-i örfiye dahî kulda ve cariyede üç aydır ve devvâbda bir aydır. Behâlusunda müddet nısf-ı abd-ı âbıkdır. Re'âyâ dutduğunda itibâr serbest tımardadır. Serbest olmayan tımarlarda kendü re'âyâsı ile gayrın re'âyâsı dutmasında fark yokdur. Defterde bu husus taayyün olunmaduğu takdirce mîr-i livaya ve yahud subaşılarına ma'mûl olduğu üzere tasarruf olunur. Müsellem ve yörük dutmaları dahi bu itibâr üzerine ma'mûldür.

-  Ve kile hakkında ve bâc babında ma'mûl olan kânun dahi budur ki bir müd buğdaydan satandan buçuk kile dolu buğday alınur. Buruşa müddü ile bir müd undan satandan iki akçe, arpa ve kapluca ve mercimek ve nohud ve şâir hububatdan buğday gibidir.

-  Esirden satandan iki akçe ve alandan iki akçe alınur. At satılsa girü (?) ancılayın merkeb satılsa satandan bir akçe ve alandan bir akçe ve su sığırı ve kara sığırı merkeb gibidir. Deveden, satandan dört akçe ve alandan dört akçe. Koyun ayakdan satılsa satandan iki koyuna bir akçe alınır, alandan alınmaz. Kuzu ayakdan satılsa satandan üç kuzuya bir akçe alınur, alandan alınmaz. Şehr-i kazaya koyun getürüb boğazlasa evvelden on koyuna bir akçe alınurdu, şimdiki hâlde dört koyuna bir akçe oldu deyu istimâ olundu; amma dahi ma'mûl olduğu malûm olmadı. Ve kuzu boğazlasa beş kuzuya bir akçe alınur. Celebkeş koyun getürüb boğazlasa iki koyuna bir akçe alınur.

-  Bal ve yağ ve badem ve fıstık ve boya ve hinna ve şâb ve nıazu ve sumak ve bunun emsali ki batmanının behâsu kırk akçeden yukarı ola satandan üç rub' alandan buçuk alınur. Batman dahi onsekiz vukiyyedir.

-   Batmanı kırk akçeden aşağı olandan üzüm ve incir gibi satandan bir batmanda yarım akçe alandan rub' alınur. Şehir nahiyesinde olan yemiş yerinde behâya dutulub bin akçede yirmibeş akçe alınur. Bir yük elmadan ve amruddan ve enardan ki at yükü ve katır yükü ola yükde bir akçe alınur; deve yükü olsa iki akçe alınur.

-   Şehre giren ve çıkan bu yüklerden ki kapan dıvarı olmaya yükde iki akçe alınur; kapan divan olursa kapanda dökülür, kapan resmi alınur, gayrı nesne alınmaz. Fülfül ve çivid ve nişadır ve 'usfur ve lök ve çelik (?) ve ............. ve karanfil ve cemî' bahar âletine kantarına satandan iki akçe ve alandan iki akçe alınur. Kantarı kırk vukiyyedir.

-   Bir bütün...(?) satandan beş akçe ve alandan beş akçe alınur. İncir ve üzüm ve badem ve erik ve kuru..(?) olsun yaş olsun bakkala onun onbir üzerine narh virülür. Arpa niceye alınursa müdde beş akçe üzerine narh virülür. Bal ve bağ ve şîr-i revgan dahi incir ve üzüm gibidir.

-   Kuzu eti ikiyüz dirhem olsa ve koyun eti ikiyüzelli ve keçi eti üçyüz ve kara sığır eti üçyüz yetmişbeş ve su sığırı eti dört yüz satılur.

-   Ve haramiye ve uğruya ve kanluya ve sair hırsızlara bi-hasebi'l-nıerâtib siyâset eylemek medâr-ı nizâm-ı memleket atlu sancağı beğinindir. Amma bir sebeble şer'an ve örfen afv olunsa bedel-i siyâset akçe alınmak kânûn-ı kadîme muhâlifdir. Ve siyâset olunan kimesneden cürm almak yokdur. Amma afv olunduğu takdirce cürümlük sâhib-i ra'iyyetindir.

- Cürüm dahi bi-gayr-i hakkın katl-i nefs iden kimesnenin a'lâsından üçyüz akçe ve mutavassıtu'l-hâlden ikiyüz akçe ve ednâdan yüz akçe. Ve göz çıkaran ve el düşüren kimesneden cürüm bi-kadr. Ve baş yarılub sünük çıka ve diş çıka ve çomağıyla ve kılıcıyle ve bakî âlet-i harble mecruh olub döşeğe düşen yüz akçe ve bunlardan madun cerâimde ki ta'zîr ve te'dîb lâzım ola otuz akçe ve kara bereden on akçe cürüm alınmak örf-i ma'rûfdur.

-  Mücrim olan kimesne teftiş olunmadın veyahûd üzerine zahir olan şenâyi yerine varmadın sancakbeği ve subaşıları ve adamları nesne alub salıvirmek memnû'dur. Ve illâ kendüler mahall-i töhmet olub adamları mücrim ve müstehakk-ı 'ikâb olur. Ve her mücrimin ve müttehimin cerimesi vilâyet kadısı katında veya müfettiş huzurunda sabit ve zahir olub ehl-i örfe dutub teslim etmedin siyâset eylemek şer' ve kânuna muhalif ta'addîdir. Amma mücrim ve müttehim olan kimesne mütemerrid ve mu'arinid olub mahkemeye gelmekden imtina' etse bu takdirce cebr ile bilâ-ta'zîb mahkemeye getürmek memnu' değildir.

-  Bi'l-cümle kazâyâ-yı örfiyyeden her kaziyye ki vâkî olub kudât-ı vilâyet ma'rifetleriyle olub ümerâ-yi izâm-ı râ'ûn ve hüddârn-ı hüdâvendigâr yasağı ile mûcib-i şer'a muti ve muktezâ-yı örfe münkâd kılmak menât-ı tenfiz-i ahkâm-ı hükkâm ve şartı ri'âyet-i intizâm-ı beyne'l-havass ve avamdır. Ve's-selâmü âlâ men ittebe'a-l-Hudâ.

-  Ve Arım ve Tîrme ve Ünye kazalarında olan re'âyâ bedel-i avarız kendir hidmetin iderler, ber-mûceb-i kânûn-ı kadîm yılda üç gün hassa çeltüğüne hidmet iderler. Hidmet eylemeyenler bedel-i hidmet bir mikdar akçe virmek kânûn-ı kadîmleridir, kemâkân sebt-i defter olundu.

-  Ve müsellemlerin müsellemliği ve sayyadların sayyadhğı ref olunub sair re'âyâ gibi dutageldikleri yerler ile hâssa-i hüdâvendigâr olmuşlardır. Hâliyâ cümle-i vilâyet-i Rum'un kadîm olan müsellemleri bundan evvel müsellemlerin kesret-i hidmetinden acizleri olduğu sebebden cümle-i mahsûlleri hâssa-i hüdâvendigâra zabt olunmak emr olunmuş idi. Hâliyâ Rûmili beğlerbeğisi Sadi Paşa'dan mektûb gelüb hidmetlerine iltizâm eylediklerin ve müsellemler lâzım olduğun arz eylemeğin ber-mûceb-i emr-i hümâyûn Defter-i Tâceddin'de sütûr olanlar ve evlâdları ber karar-ı sabık atları ve yarar yarakları ile sefer-i hümâyûn vâki' oldukda sefere eşerler ve aralarında olan kadîm ra'iyyet ve ra'iyyet oğulları kemâkân ra'iyyetdir. Ve çabaları dahi yirmi neferden bir neferi sefer vâkî oldukda eşer ve sefer-i hümâyûna varmayanların varmadıkları yılın hukûk-ı şer'iyeleri ve rüsûm-ı örfiyeleri hâssa-i hümâyûn içün zabt olunur. Ve cürm-i cinayetleri ve arûsâneleri hâssa-i hüdâvendigâr içün zabt olunur.Ve katar müsellemlerinin sabıka virügeldikleri bâd-ı hevâları ve gaîlâtlarından virügeldikleri hukukları kemâkân alınub hâssa-i hüdâvendigâr içün zabt olunur. •  Tahriren fî 12 Cemâziye'l-âhir sene 926.

/Bahaeddin YEDİYILDIZ, Mehmet ÖZ, Ünal ÜSTÜN

Çalışmanın Tamamı: http://unyezile.com/kaza.htm


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder