22 Ağustos 2006 Salı

Büyük Nutuk'da Pontus ve Samsun




Büyük Atatürk, Pontus Meselesiyle ilgili olarak ta Nutuk adlı eserinde şöyle demektedir .


Sayın Baylar, genel açıklamamın başlangıcında, bir Pontus sorunundan söz etmiştim. Bu sorun, belgeleriyle herkesçe bilinmektedir. Ancak, bizi de çok uğraştırdığından, burada ilgili birtakım noktalarına değineceğim.
           
1840 yılından beri, yani üç çeyrek yüzyıldan beri, Rize'den İstanbul Boğazına değin Anadolu'nun Karadeniz bölgesinde eski Yunanlılığın diriltilmesi için çalışan bir Rum topluluğu vardı, Amerika'daki Rum göçmenlerinden Rahip Klematios adında biri, ilk Pontus toplantı yerini İnebolu'da, bugün halkın Manastır dedikleri bir tepede, kurmuştu. Bu örgüt üyeleri, zaman zaman, ayrı ayrı soyguncu çeteleri kurarak çalışıyorlardı. Genel Savaş sırasında, dışardan gönderilip dağıtılan silah, cephane, bomba ve makineli tüfeklerle, Samsun, Çarşamba, Bafra ve Erbaa Rum köyleri nerdeyse birer silah yığınağı durumunu almıştı.
           
Ateşkes Anlaşmasından sonra bütün Rumlar, Yunanlılık ulusal istekleriyle, her yerde şımardığı gibi, Etniki Eterya’nın propagandıcıları ve Merzifon Amerikan kurumlarınca eğitilip  yetiştirilen ve yabancı hükümetlerin silahlarıyla güçlendirilen, bu bölgedeki Rum topluluğu, da bağımsız bir Pontus Hükûmeti kurmak isteğine düştü. Bu amaçla genel bir ayaklanma düzenlediler. Dağlara çekildiler ve Amasya, Samsun ve yöreleri Rum Metropoliti Yermanos’un yönetiminde, düzenli bir program ile çalışmaya başladılar. Bir yandan da, Samsun'daki-Rum komitecilerinin başkanı, Reji Fabrikası Müdürü, Tokomanidis, Orta Anadolu ile haberleşme sağlamaya çalışıyordu. Kimi yabancı hükümetler, Pontus'un kurulmasına yardım edeceklerine söz verdiler ve Samsun ve yörelerindeki Rumların sayısını arttırmak için de Rusya'daki Rum ve Ermenileri Batum'da topladılar. Onları, Türk Kafkas ordularından alınıp Batum'da depo olunan silâhlarla donatarak, kıyılarımıza çıkarmaya başladılar. Çetecilik etmek üzere, kıyılarımıza çıkarılabilcek birkaç bin Rum’u, Sohum'da topladılar, başlarına da Haralambos adında bir adamı getirdiler. Batum'da toplananlar da Haralambos'un çevresinde toplananlara katılıyordu. Bunlar ülkemiz içinde, Samsun'da kimi yabancı temsilcilerce korunup silahlandırılıyordu. Kıyılarımıza çıkan bu çeteler "Göçmenleri bes/erne" adı altında yabancı hükûmetlerce yedirilip giydiriliyordu. Yabancı Kızılhaç kurulları arasında gelen subay kurullarının da, örgüt kurmak, çetecileri askerlik bakımından eğitip yetiştirmek, gelecekteki Pontus hükümetini kurmakla görevli oldukları anlaşılıyordu. 4 Mart 1919 günü, İstanbul'da "Pontus" adıyla yayımlanmaya başlayan bir gazetenin başyazısında "Trabzon ilinde Rum Cemiyetinin kurulmasına çalışmak amacıyla yayımlandığı" açıklanmıştı.
           
Yunanistan' ın kurtuluş gününe denk gelen 7 Nisan 1919 günü, her yerde ve özellikle Samsun'da gösteriler yapıldı. Yarmanos'un saygısızca davranışları, Rumların düşüncelerini ve isteklerini açığa çıkardı. Bafra ve Çarşamba yörelerindeki yerli Rumlar, sık sık kiliselerde toplanıyor, örgütlerini ve donatımlarını pekiştiriyorlardı. 23 Ekim 1919 günü, Doğu Trakya ve Pontus için merkez olarak İstanbul kabul edilmişti. Venizelos, İstanbul sorununun, gelecek bir zamana ertelenmesiyle, bunun yerine Pontus Hükümetinin kurulması düşüncesini açıklamış ve buna göre İstanbul Patrikliğine yönerge vermişti. Bir yandan da İstanbul'da Yunan gizli kolluğu kurmakla görevlendirilen Albay Alexandroş Zimbrakaki, Pontus jandarmasını düzenlemek üzere Eiffel Yunan torpidosu ile, bir subaylar. kurulu gönderilmişti.-Türkiye'de bu işler olurken, Batum’da da 18 'Aralık 1919'da. "Pontus Rum Hükumeti" adıyla bir hükûmet oluşmuş ve örgüt yapılanmaya başlamıştı. 19 Temmuz 1920'de de Batum'da: Karadeniz, Kafkas, Güney Rusya Rumları Pontus sorunu konusunda bir kurultay topladılar. Bu kurultayın andırısı, üyelerden biri aracılığıyla İstanbul' da Rum Patrikliğine gönderildi. Pontusçular, 1920 yılı sonlarına doğru çalışmalarını büsbütün arttırarak iyice ortaya çıktılar.
                         
Bizi, önemli önlemler alma gereğinde bıraktılar.

Dağlarda oluşturulan Pontus örgütleri şöyle idi:
    a- Birtakım başkanlar yönetiminde silâhlı ve savaşıcı güçler;
    b- Bunların beslenmesini sağlayan üretici Pontus halkı;
    c- Yönetim ve kolluk kurulları ile illerden ve köylerden yiyecek sağlamakla görevli ulaştırma kolları.

           
Çetelerin, çalışma bölgeleri ayrılmıştı. Pontus soyguncularının gücü, başlangıçta 6000-7000 silahlı idi. Daha sonra her yandan katılanlarla 25.000 dolaylarını buldu. Bu güç, ufak birlikler durumunda, değişik yörelerde, barınıyorlardı. Pontus çetecilerinin çalışmaları; Müslüman köylerini yakmak, Müslüman halka karşı, usa, imgeye sığmaz ağır suçlar işlemek, öldürmek gibi kan dökücü bir sürünün yaptıklarından başka bir şey değildi.

Biz, Anadolu'ya çıkar çıkmaz, Türk halkının ilgi ve uyanık bulunması gereğini bildirdik. Olası saldırılara karşı önlemler almaya başladık.

Merkezi Sıvas'ta bulunan Üçüncü Kolordu, yalnız değişik bölgelerde gözüken çeteleri izleyip tepelemekle uğraştı, bütün çalışmasını bu konuda yoğunlaştırdı. Trabzon bölgesinde dolaşan "Köroğlu" adlı Rum çetesiyle "Eftalidi" çetesini ve öteki çeteleri, merkezi Erzurum'da bulunan On Beşinci Kolordu izleyip tepeliyordu. Bir yandan da Pontus soyguncularının dönüp dolaştıkları yerlerde, halk silahlandırılarak ulusal örgütler kuruldu.


Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, C.II, 1920-1927, İstanbul Milli Eğitim Basımevi, s.625-628.; Nutuk, Sabah Yayınları,( Sadeleştirilmiş metin ), s.416-418.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder