23 Mart 2007 Cuma

Atatürk’ün Samsun’a Çıkışının RESMİ Sebebi

Mustafa Kemal Paşa

Bay Hulki Cevizoğlu
Ceviz Kabuğu Programı Yapımcısı

Konu: 19/01/2002 tarihli “Ceviz Kabuğu” programı ve Ömer Asan’ın Pontus Kültürü isimli kitap.

“Pontus Kültürü” adlı kitapta, Yunanlı Prof. Neoklis Sarris’in yazmış olduğu önsözdeki “Atatürk’ün Samsun’a çıkışının RESMİ sebebiyle, Yunanlıların İzmir’e çıkışının RESMİ sebebinin aynı olduğu” konusundaki görüşün Doğan Avcıoğlu’nun “Milli Kurtuluş Tarihi, 3. Cilt, sayfa 1189” artı Falih Rıfkı Atay’ın “Çankaya-Atatürk Devri Hatıraları, Cilt I” isimli kitaplardan alındığı dipnot olarak belirtilmiştir.

Bahis konusu program esnasında bu noktaya tarafınızdan hiç değinilmeden, bu paragrafın tamamı okunmadan, saatlerce Ömer Asan’a adeta polisiye çapraz sorgu biçimi gibi aynı sorunun hangi amaç ve kasıtla yöneltildiğini anlayamadım ve bu davranışı aydın sorumluluğu adına utanç ve nefretle izledim.

Bu da yetmiyormuş gibi 26/01/2002 tarihli programınızın başında yine bu olaya değinip, Doğan Avcıoğlu’nun eserinde bahis konusu olaydan bahsedilmediğini iddia ederek, bu konuda isteyenlerle tartışmaya hazır olduğunuzu söylediniz.

Eğer bu söylediğiniz belli bir amaç ve kasıt taşımıyorsa bu konuyla ilgili, “Ortalama Türk İnsanı Zeka Düzeyinize” güvenerek dokuz tarihi kaynaktan yapmış olduğum fotokopileri tarafınıza fakslıyorum. En azından altı çizilmiş ve işaretlenmiş bulunan bölümleri okursanız “Ortalama Türk İnsanı Zeka Düzeyiniz”ile dahi anlayabileceğiniz umudunu taşıyorum.

Karadeniz- Trabzon- Of- Hayrat- Küçük Mesoraş (Selçuk) Köylü, T.C Vatandaşı bilincini taşıyan bir Türk olarak, Giresunlu olmanız hasebiyle sizinle aynı denizi paylaştığımı, ama ne yazık ki aynı derede çamaşır yıkamadığımızı belirtmek isterim.

Sizin de mensubu olduğunuzu söylediğiniz Karadeniz Türk Toplumunun hiçbir yerde ve hiçbir zaman bir Pontus Devleti, milleti, dili iddiası olmamıştır. Pontus Kültürü kitabının yazarı Sayın Ömer Asan da programınızda böyle bir niyeti olmayıp sadece kendi köy ve kültürünün tarihin derinliklerinde kaybolmaması için bir köy monografisi olarak bu kitabı yazdığını belirtmiştir. Ama buna rağmen politik çıkar peşinde koşan bazı siyasi parti mensupları (ki bunların bazılarının ideolojileri tarafınızdan da bilinmektedir) bugüne kadar tarafsızlığından şüphe etmediğimiz “Ceviz Kabuğu” programını da kullanarak, yeni düşmanlar yaratıp, Türkiye’de yeni bir kaos ortamı yaratmak istemektedirler. Bir Karadenizli olarak sizin de bu işe alet olmanız düşündürücüdür. (Yoksa siz de Karadeniz Bölgesi ve insanlarını sadece kitaplar ve haritalardan mı tanıyorsunuz?)

Saygılarımla,
Tayfun Kurt-İstanbul

* Bu mektup ve kaynaklarla ilgili fotokopiler ek olarak fakslanmıştır.


“RESMİ” SEBEBE DAİR

EK 1
Derhal ifade etmeliyim ki, bana bu yetkiyi onlar bilerek ve anlayarak vermediler. Ne pahasına olursa olsun, benim İstanbul’dan uzaklaşmamı arzu edenlerin buldukları sebep, “Samsun ve dolaylarındaki asayişsizliği yerinde görüp tedbir almak için Samsun’a kadar gitmek”
Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, sayfa 13


EK 2
Balkan Savaşı’nda topal kalan Osman Ağa, sert metodlarla Rum çetelerini ezer. Rum çeteler, Türk köylerini yakıp kadın ve çocukları öldürünce, Osman Ağa çok daha sert karşılık verir. Her Türk evine yapılan saldırı, en az üç Rum evine saldırıyla cezalandırılır. Çeteciler, gemi kazanlarında yakılır. Osman Ağa, Giresun’dan Samsun’a kadar uzanan bölgede egemen olur. (Trabzon’da ise, Teşkilat-ı Mahsusa’nın Trabzon Temsilciliğini yapmış bulunan Ahmet Barutçu’ya bağlı Yahya Kahya’nın milis güçleri vardır.) Osman Ağa Samsun’da derebeyi gibidir.

Osman Ağa, Karadeniz kıyılarında Rum çetelerini, kurduğu kuvvetle temizlemeye çalışırken, Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa, Rumları bu Türk çetelerinden korumak ve bu çeteleri yok etmek göreviyle Samsun’a çıkartılır.
Doğan Avcıoğlu, MİLLİ KURTULUŞ TARİHİ, Cilt 3, s. 1189


EK 3
16 Mayıs’ta Yunan’lılar İzmir’e, 19 Mayıs’ta Mustafa Kemal Samsun’a çıkıyor.
Falih Rıfkı Atay, Çankaya, sayfa 87


MUSTAFA KEMAL’İN SAMSUN’A ASIL GİDİŞ (Resmi Olmayan) SEBEBİNİ BÜTÜN DÜNYA BİLDİĞİ İÇİN AYRICA BELİRTEMEYE GEREK YOK SANIRIM.

EK 4 :
Onların iddialarına göre , birliklerin muharip erleri mütareke hükümlerine aykırı olarak terhis olunmamış , bir kısım halk da silahlanarak azınlıklara taarruza başlamıştı.

Bu maksatla Mustafa Kemal Paşa’ ya “ Samsun ve havalisindeki asayişsizliği yerinde görüp tedbir almak için Samsun’a kadar gitmek” vazifesi teklif edildi.

Kendisine resmi olarak verilen ödev ise bu bölgelerde asayişin temini, ötede beride bulunan silah ve cephanenin bir an evvel toplattırılıp uygun yerlerde muhafazası, çeşitli yerlerde gayrı resmi şekilde faaliyette bulunan, ordunun yardımını gören ve asker toplayan teşekküllerin kesin şekilde kaldırılması ve asker toplanmasının mutlaka önüne geçilmesiydi.
Mufassal Osmanlı Tarih , Cilt 6, sayfa 3589


EK 5 :
Paris Barış Konferansı, İtalyanların itirazına rağmen, Llyod George ‘un planlarına alet oldu ve “ Türkler tarafından girişilecek katliamlar sonunda hristiyan halkın tamamen yok edilmesi tehlikesi ile karşı karşıya bulunması “ bahanesiyle , 14 Mayıs 1919 tarihinde İzmir’in işgali için Yunan birliklerinin gönderilmesine karar verdi.
İngiliz Kaynaklarından Türk Kurtuluş Savaşı, Taner Baytok , Başnur Matbaası, 1970 sayfa 26

EK 6 :
M. Kemal’in Anadolu’ya Gitmesi: Önce şunu belirtmekte yarar vardır ki, yukarıda, Doğu Anadolu’da ve özellikle Trabzon vilayetindeki durumu anlatan bölümde de açıklandığı üzere, bu bölgeye iyi bir komutanın gitmesini gerektiren bir durum vardı. M. Kemal olmasa, ya da bu görevi kabul etmeseydi de, yine oraya ehliyetli bir komutan gönderilecekti. İngilizler, 9 Martta Samsun’a 200 asker göndermişlerdi. Harbiye Nazırı, M. Kemal ‘i makamına çağırdığında, kendisine Samsun ve civarıyla ilgili bir dosya vermişti. Bunda, İngilizlerin, bölgedeki asayiş durumundan yakınan bir çok raporları yer alıyordu. Güya birçok Rum köyleri her gün Türklerin saldırısına uğruyor, resmi makamlar buna engel olamıyorlardı. İngilizler buna bir de protesto eklemişler ve bu saldırılar hükümetçe önlenemediği takdirde, kendilerinin duruma el koyacaklarını bildiriyorlardı. Bölgedeki asayişi bütünüyle düzeltebilecek bir kuvveti sağlamağa İngilizlerin gücü yetmediğine göre, gayret yinede son tahlilde, Osmanlı ordusuna düşüyordu. Demek ki, Samsun ve çevresine mutlaka bir komutan gönderilecekti. Burada akla gelen soru şudur: neden bu iş için hükümet M. Kemal’ i tercih etti?
İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele Mutlakiyete Dönüş ( 1918-1919 ) , Sina Akşin , Cem Yayınevi, 1992 , sayfa 279, 280 , 281

EK 7 :
THE NEW YORK TIMES 18/MAYIS/1919
İzmir’in bütün stratejik noktaları ve limanları geceye doğru İtilaf Kuvvetlerinin eline geçmiştir. İşgal harekatı, Barış Konferansı’nın talimatı üzerine ve bölgede güvenliği sağlamak amacıyla gerçekleştirilmiştir.
Amerikan Basınında Türk Kurtuluş Savaşı , Osman Ulugay , Yelken Matbaası ,1974 ,sayfa 47

EK 8 :
“ Samsun ve havalisinde birçok Rum köyleri Türkler tarafından her gün tecavüze uğramaktadır. Osmanlı hükümeti bu vahşi tecavüzlerin önüne geçememektedir. Bu havalinin güvenlik ve huzurunu sağlamak, insanlık adına borcumuzdur.” Raporlar İstanbul hükümetine verilirken bir de protesto ilave edilmişti. “ bu tecavüzleri önlemek lazımdır. Eğer siz aciz iseniz, görevi biz üstümüze alacağız!”
Siyasi yönleriyle kurtuluş savası , Naşit Uluğ , milliyet yayınları tarih dizisi , 1973 , sayfa 33


EK 9 :
-- Paşa gizlimi gidiyor?-
- Hayır, şark mıntıkası orduları müfettişi olmuş , resmen gidiyor. Şu kadar ki, tabii işin zahirisi böyle, batınisi ise bambaşka. Herifler paşanın kurduğu dolaba gafletle sürüklenmişler.
Mustafa Kemal Paşa Samsunda, Yunus Nadi, Sel Yayınları, 1955 , sayfa 11

EK 10 :
“ Beni İstanbul’dan çıkarmakla ağır bir yükten kurtulacaklarını zannedenler, makul bir sebep aramakla meşgul idiler. Nihayet bu sebep, işgal kuvvetleri zabitlerinin raporları ile dolu bir dosya halinde ellerine geldi.”

“Bir gün Harbiye Nazırı rahmetli Şakir Paşa beni makamına davet etti. Bürosunun karşısına oturdum. Bir tek kelime söylemeksizin bana dosyayı uzattı. “- Bunu okur musunuz?” dedi. Dosyayı baştan nihayete kadar gözden geçirdim. Hulasası şu idi: “Samsun ve havalisinde birçok Rum köyleri Türkler tarafından her gün tecavüze uğramaktadır. Osmanlı Hükümeti bu vahşi tecavüzlerin önüne geçememektedir. Bu havalinin emniyet ve huzurunu temin etmek insaniyet namına borcumuzdur.” Raporlar İstanbul hükümetine verilirken bir de protesto ilave edilmişti: “ Bu tecavüzleri menetmek lazımdır. Eğer siz aciz iseniz, vazifeyi biz üstümüze alacağız!”
Atatürk’ün Bana Anlattıkları, Falih Rıfkı Atay , Sel Yayınları sayfa 108, 109 , 110 , 111, 112

EK 11 :
Samsun ve havalisinde meydana gelen yukarıdaki gelişmeler üzerine, İstanbul’da bulunan İngiliz yüksek komiseri amiral Calthorpe , 21 Nisan 1919 tarihinde Sadrazam Damat Ferit Paşa’ ya bir mektup gönderdi ve “ 9. Ordunun görev alanına giren bölgelerde durumun tatmin edici olmadığını ve mütareke hükümlerine tam olarak riayet edilmediğini “ resmen bildirdi. Amiral Calthorpe mektubunda ayrıca , “ bazı cemiyetlerin ‘Şuraların’ halktan asker topladığını ve bundan Rum halkın rahatsız olduğunu belirtti ve gereke her türlü tedbirin derhal alınmasını” istedi.

Mustafa kemal Paşa’nın 19 Mayıs 1919 ‘da vardığı Samsun’da halk tarafından büyük bir çoşkuyla karşılanması üzerine, durumdan kuşkulanan İngilizler’in Karadeniz Ordusu Başkomutanı General Milne , “ Mustafa Kemal’in niçin Sivas’a gönderildiği?” yolunda bilgi almak üzere Harbiye Nezareti’ne bir yazı yazdı ve acil olarak cevap istedi. Harbiye Nazırlığı bu yazıya 24 Mayıs’ta cevap verdi ve “ 9. Ordu Müfettişliği’nin Harbiye Nezareti adına verilen emirlerin ne derece uygulandığını tahkik ve vazife bölgesindeki silahların toplanması ile asayişsizliği kaldırmak için teşkil edildiği ve tayin edilen müfettişin geniş bir bölgeye dağılmış olan askeri birliklerin her türlü hareketini denetleyeceği, aynı zamanda çevredeki silah, sürgü kolu ve top kamalarının süratle geri gönderilmesi işinin de bu müfettişin görevleri arasında olduğunu” bildirdi
Kurtuluş Savasının Perde Arkası , Dr. Osman Özsoy , Aksoy Yayınları , 1994 , sayfa 133 ve 147, 148


Bay Hulki Cevizoğlu’ nun 26/01/2002 tarihli programının başında Doğan Avcıoğlu’ nun eserinde bahis konusu olaydan bahsedilmediğini belirterek bu konuda isteyenlerle tartışmaya hazır olduğunu belirtip adeta meydan okumasına cevap niteliği taşıyan yukarda ki bilgiler, Pontus kültürü meselesinden rahatsızlık duyan bütün Karadenizli hemşehrilerimin ilgisine sunulmuştur. Hulki Cevizoğlu ve programda yanında bulunan veya telefonla katılan tartışmacılar meydanı boş bularak orada yalnız başına sadece kendi kitabının içeriğini tartışılacağını zanneden Ömer Asan’ ın yakın tarih konusundaki eksikliğini kullanarak bütün Karadenizlilerin infiale kapılmasına yol açtılar. Unuttular ki Karadenize gönül veren o topraklarda yetişmiş,oranın havasını teneffüs etmiş, suyundan içmiş, aynı derede çamaşır yıkamış insanlar da var ve bu insanların hepsi bir gün bir bütün olup tek bir yumruk gibi tarihi gerçekleri bütün çıplaklığıyla bunların yüzüne vuracaktır. Bu anlamda benim bu işe katkım şimdilik bu kadardır. Gerekirse başka katkılarda bulunmaya da hazırım. Ve benim gibi binlerce Karadenizli hemşehrimin de katkılarının olacağından hiç şüphem yoktur.
Saygılarımla
Tayfun Kurt
İstanbul

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder