8 Mart 2007 Perşembe

Alaçam'da İngiliz Bayrağı ve Solter


İngiliz mümessili Solter, Alaçam’da Beriklis’in evine misafir olduğu zaman Beriklis evine İngiliz bayrağı çekmişti. Büyük kızı Safi buna mani olmak istediği zaman Beriklis demiştir ki; Kızım Türk hükümeti artık yok olmuştur asla korkma. Artık direnmesine imkan kalmamıştır.

Mustafa Kemal Paşa Samsun'a çıktığı zaman Alaçam jandarma kumandanı İhsan Bey Beriklis’in evinde araştırma yapmış Pontus teşkilatına ait olduğu vesikaları makam eli ile Amasya İstiklal mahkemesine göndermiş ve mahkeme tarafından Beriklis İdam edilmiştir.



Iki gün sonra Dahiliye Nezareti müdürlerinden Münir bey, yanında Samsun İngiliz temsilcisi Rum asıllı yedek yüzbaşı Solter ve bir Ermeni tercüman olarak, Sinop hükümet konağının kapısından içeri girdi. O aralık genç mutasarrıf yerinde olmadığından tahrirat müdürleri odasına girip oturarak mektupçu Hüseyin Hilmi beyi çağırttılar. Bir İngiliz ganbotunun limana demir attığını gören Tevfik bey hemen bir tehlike sezinleyerek sıvışmıştı.
(…)

Henüz İstanbul'dan ve Samsun'dan beklenen olumsuz ve tehlikeli ses çıkmamıştı. Geciktiğine göre epeyce yüksek takatta bir patlayış olacağı anlaşılıyordu.

7 Eylül 1919 günü Sinop limanına iki Amerikan savaş gemisi yanaştı. Gürültü ile demir attılar. Bunlardan birisinden iki İngiliz subayı ve üç silahlı deniz eri bir motora binerek karaya çıktılar. Bu subaylardan biri Samsun İngiliz temsilcisi Rum Milli yedek yüzbaşısı Solter' di. Silahlı üç deniz askerinden birinin elinde katlanmış kocaman bir İngiliz bayrağı bulunuyordu. Yüzbaşı Solter, askerlerin başında doğruca eski Rus konsoloshanesine gitti. Askerlere, savaş sırasında yarısı sağlam kalan bayrak direğine İngiliz bayrağını çektirdi. İngiliz bayrağı, Karadeniz’den esen serin rüzgarla dalgalanmağa başladı. Mustafa Kemal, henüz Havza'dayken Amasya Saat Kulesine İngiliz bayrağı çeken ve halkın kendisini linç etmesinden korkup kaçan bu yüzbaşı, aylardan sonra, içindeki bir komplekse çıkış noktası arayarak Sinop'a da İngiliz bayrağı astırarak otorite kurmak istiyordu.

Amerikan Savaş gemilerinden inen yalnız bunlar değildi. Ayrı bir motor karaya birkaç Amerikalı da çıkardı. Bunlar albay Boer ile maiyetiydi. Solter'le adamları, Rus konsoloshanesine kapanıp kaldıkları halde Amerikalı deniz Albayı doğruca hükümet konağına gittiler ve bürosunda genç mutasarıfı ziyaret ettiler. Mazhar Tevfik bey, konuklarına kahve ve çay ikram etti. Oturup havadan-sudan konuştular. Konuklar kalkıp giderken Mazhar Tevfik beyi de gemileri ziyarete çağırdılar. Mutasarrıfın içinden kötü kuşkular geçti. Böyle düzenbazlıkla yakalanmak, "belkisi" kafasından birçok kez geldi geçti. Yine de Amerikalıların bu kahpeliği yapmayacakları üzerinde bir kanı, onu konukların yanı sıra savaş gemilerine sürükledi. Onlar da genç mutasarrıfa soğuk içecekler ikram ettiler, onu ağırlayarak yine motora bindirip kıyıya bıraktılar. Amerikan mandası propagandası İngiliz mandası propagandasının dolu dizgin yarış ettiği Türkiye'de yüzbaşı Solter elbette bu davranışlariyle okkanın altına gitmişti..

İkindi üstü, Karadenizi yalayarak gelen tatlı bir poyraz, Amerikan savaş gemilerinde çalmağa başlayan bandonun coşkun ve hoppa havalarını kıyıya sürüklemeğe başladı. Gemiler, kalkmak üzereydiler. Sinop halkı da deniz kıyısına dökülmüş, hem Amerikan savaş gemilerini seyrediyor, hem de mızıka dinliyordu. Mutasarrıf Mazhar Tevfik, Binbaşı Şevket, Belediye Başkanı Rasim, Hürriyet ve İtilaf Partisi Başkanı Akif bey de kayıkla limanda dolaşıyor ve bandonun çaldığı güzel havaları dinliyorlardı.
(…)

- Bir Türk Binbaşısı olarak gidip te bir İngiliz yüzbaşısına tarziye veremem. Eğer bu emri bana bir asker sıfatı ile veriyorsanız şu dakikadan itibaren askerlikten dahi istifa ediyorum!

Telin öbür ucuna doğru bu yiğitçe sözler bir şamar gibi uzaklaşırken Şevket bey, omuzlarındaki apoletleri sinirli ve güçlü parmakları ile sökerek masanın üzerine fırlattı. Şevket bey, bu emre baş ka1dırınca Vali vekili, Sinop Jandarma Kumandanı Remzi beyi makine başına çağırdı; Mutasarrıf vekilliğini ve gidip İngilizlerden özür dilemesi emrini ona verdi. Remzi bey hiç duraksamadan bu emri benimsedi. Gidip Mazhar Tevfik beyin makamına "azametle" kuruldu. Sonra da Rus konsolosluğunda kuşku ve sabırsızlık içinde bekleyen yüzbaşı Solter ve arkadaşlarına tarziye verdi. Böylece, Sinop'taki kuvayı milliye ruhu da okkalıca bir tokat yemiş oldu.

Solter, ertesi gün yeni Mutasarrıf Vekili Remzi beyi gelip makamında ziyaret etti. Birkaç gün sonra da maiyetini alıp Pontos çetelerini ve örgütlerini silahlandırma yeri olan Samsun'a yollandı.
(…)

Kutsal İsyan (Millî Kurtuluş Savaşı'nın Gerçek Hikâyesi- Sayfa:225-244 /Hasan İzzettin DİNAMO

Tamamı için Bakınız;




KARADENİZ'DE GİZLİ FAALİYETLER VE ÇETELER 
İngilizlerin Samsun'daki temsilcisi Yzb. SOLTER, bölge Rumlarını gizlice teşkilatlandırıyor ve onlara silah dağıtıyordu. 4 Mart 1919'da (Yunanlıların bağımsızlık günü) Karadeniz Bölgesinde özellikle Samsun'da Pontus için büyük gösteriler yaparak, Türklere gözdağı vermeye çalıştılar. Yunanlı Alb. ZİMRAKAKİS Pontus Jandarma Teşkilatını kurup kontrolü elinde tutmak için EYFEL adlı Yunan torpidosu ile Trabzon'a ve bölgeye bol miktarda Yunanlı subay gönderdi.

Karadeniz Bölgesinde özellikle Samsun, Çarşamba, Bafra, Erbaa, Zile ve Tokat yörelerinde geniş ve etkili şekilde Rum çete faaliyetleri başlatıldı. Türk köyleri silahsız gençleri askerde olduğu için koruması zayıftı. Köylerde yaşlılar, çocuk ve kadınlar vardı. Bu eksik ve kötü şartlara rağmen, çetelere var güçleri ile direniyorlardı. Rum çetelerin 6-7 bini bulan mevcutları çeşitli takviyelerle 25 bine ulaşmıştı. Silah yardımı da gördüklerinden Türk köylerini sindirip nüfus bölgelerini genişletmeye çalışıyorlardı.
(…)

Rum çeteleri çok azıtıp, köy ve kasabaları basıp yakıp yıkmaya başlayınca yöre idareci ve esnafı Osman Ağa'yı kasabayı Rum çetelerinden koruması için göreve davet ettiler. Daveti kabul eden Osman Ağa milis kuvvetleri ile Rumlara ağır darbeler indirerek onları sindirdi. Bölgede hakim güç oldu ve ünü bütün Karadeniz'e yayıldı. Kuvvetlerine 42 P.A. numarası, kendisine de fahri Yarbay'lık rütbesi verildi. Bu alay daha sonra Merkez Ordu Komutanlığı'nın emrine gitmek üzere Ümit Vapuru ile Samsun'a sevk edildi.
(…)

İngilizler durumun umdukları gibi gelişmemesinden ve tersine dönmeye başlamasından rahatsız oldular. Rumlardan da şikayet gelmeye başlamıştı. Bunun üzerine Osmanlı Hükümetine "Karadeniz Bölgesi'nde Rumların can ve mal güvenliğinin kalmadığı, güvenlik sağlanamadığı taktirde Mondros Mütarekesi'nin 7'inci maddesi gereği, bölgeye asker çıkarıp işgal edeceklerine" dair bir nota verdiler.

Bu nota Mustafa kemal Paşa'nın 9'uncu Ordu Müfettişi olarak Samsun'a gönderilmesine ve onun tarafından Kurtuluş Savaşı'nın başlatılmasına vesile oldu. Olayların böyle gelişmesine bakarak kurtuluş Savaşı'na Karadeniz halkının Rumlarla mücadelesinin ortam hazırladığını söyleyebiliriz.
/Vural DÖNMEZ



Ecnebi parmağı :
İngilizler şarkta ahali-i İslamiyeyi ve bahusus Kürtleri o zaman iğfale muvaffak olamayınca Pontus teşkiline müzaharet vaadiyle ve Samsun havalisindeki Rumluk nüfusunu teksir etmek gayesiyle Rusya’daki Rum ve Ermenileri Batum’da cem ve Türk - Kafkas ordularından alınıp Batum’da depo edilen silâhlarla teslih ederek sevahilimize ihraca devam ediyorlardı. Sohum’da Osmanlı sahillerinde çetecilik etmek üzere Haralambos isminde bir Rum başına birkaç bin Rum toplamış ve Batum’dakiler de buna iltihak etmişlerdi; aynı zamanda memleketimizdeki Rumlara da Samsun İngiliz Mümessili Yüzbaşı Solter tarafından silâh ve cephane dağıtılıyordu.



Amasya'yı işgal etmeyi göze alamayan İngilizler, bu defa şehirde karışıklık çıkartmak üzere faaliyete geçtiler. Mondros Mütarekesi'nin dördüncü maddesini (11) gerekçe göstererek Merzifon'dan iki İngiliz subayı Amasya'ya gelerek cezaevindeki bütün mahkûmların serbest bırakılmalarını yetkililerden istediler. Ancak başta Mutasarrıf Sırrı Bey olmak üzere hapishane müdürü ve komiser İsmail Efendi İngilizlerin isteklerine boyun eğmediler. Ayrıca Amasya'dan hemen ayrılmaları istendi. Bunun üzerine Amasya'yı terke mecbur kalan İngilizler başlarında İngiliz temsilcisi Solter olduğu halde ertesi günü tekrar şehirde göründüler. Fakat bu defa Mutasarrıf Sırrı Bey'i tutuklamak üzere gelmişlerdi.

Bu arada Saat Kulesi'nin kapısını kırarak kulenin tepesinden Türk Bayrağını indirip, İngiliz bayrağını çektiler. Bu duruma şaşıran Amasyalılar, olaya tepki gösterdiler. Bundan sonraki gelişmeler şöyledir:

"Topçu Yüzbaşısı Cevat Bey;

"Biz muharebe meydanlarında bunun için mi cenk ettik?" diyordu. Amasya şehir merkezi kısa sürede olayın yayılmasıyla çalkalanıyor. Saathane önünde toplanan ahali hep bir ağızdan şiddetle protestoya başladı. Durumdan iyice korkan İngilizler Saat Kulesi'nin kapısını tuttular. Kendi bayraklarının kuleden indirilmesine engel olmaya çalışıyorlardı.

"Çıkalım paçavrayı yırtalım gardaşlar!" sesleri arasında,

"Susun, susun... hocaefendiler geliyor" diye bağırıldı. Halk ise hem yol açıyor, hem de "Olmaz, olmaz böyle şey" diyorlardı. Açılan yolda da Müftü Hacı Tevfik Efendi, Kadı Ali Himmet Efendi, Hoca Bahaeddin Efendi ve Vaiz Abdurrahman Kâmil Efendiler "Sakin olalım... sakin olalım" diyerek geldiler. Hepsi de endişeliydiler. Gözyaşlarını tutamayan Kadı Ali Himmet Efendi:

"Allah büyüktür, bizim gibi asil bir milletin memleketinde böyle âlimler, evliyalar bulundukça, yabancı bayrağı buralarda dalgalanamaz." diye sesini yükseltti. Halkın galeyanı arasında ansızın beklenmeyen bir uğultu, peşinden de korkuyla oldukları yere yattılar. Kısa süren fırtına, Saat Kulesi'nin tepesinde dalgalanan İngiliz bayrağı'nı param parça ederek Yeşilırmak üzerine savurup attığını, ayağa kalkan bütün ahali gördüğü zaman sevinç nidaları her yanı sardı. Bütün gözler Saat Kulesi'nin üzerindeki bayrak direğinde birleşti. Tekbir sesleri getirerek ayağa kalkanlar İngiliz bayrağının yerinde olmadığını gördüler. Bir paçavra gibi yırtılıp sulara karışan İngiliz bayrağından geriye sadece boşluk kalmış ve halk Allah'a şükür dualarında bulunuyorlardı.

Halkın âni cesaret bulması ve bayrağın parçalanıp yok olması karşısında korkan İngiliz askerleri geri çekildiler. Kule kapısından kaçan askerler, Hükümet konağı'na koşarak girdiler. Halk ise Kuleden indirilen Türk Bayrağını besmele ve tekbir sesleriyle tekrar yerine çektiler.

Hükümet Konağı'nda Mutasarrıfın odasında tartışan İngiliz Temsilcisi Solter, dışarıda cereyan eden olaylar karşısında korkuya kapılıp, yanındaki askerleriyle otomobiline binip kaçtı. Köprü üzerinden geçerken toplanan Amasyalıların linç tehlikesini kıl payı atlattılar.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder