23 Şubat 2007 Cuma

Samsun ve Samson



Delile Tarafından aldatılarak uzun saçları kesilen Samson



“ Ve Nuh oğlu Şeşu, hikmet nuru ile dolu idi; çünkü Musa ellerini onun üzerine koşmuştu; ve İsrail oğulları onu dinliyorlardı ve Rabbin Musa’ya emretmiş olduğu gibi yapıyorlardı.” (Tevrat)


Köpeğe Tapanlar
“Dr. Rıza NUR, (Samson ve Delile) ismiyle Türkçe’ye çevirdiği bir operanın önsözünde “Karadeniz Kenarındaki SAMSUN şehrinin bu SAMSON  sözcüğüyle hiç bir ilişkisi yoktur. Türkler buraya geldikleri zaman yerli halkın bir köpeğe taptıklarını gördükleri için buraya (Sam–Sun) denildi.” der. Baki SARISAKALBir Kentin Tarihi SAMSUN, Sayfa: 14-15


Samsun, Akhilleus, Troya ve Samson
Amisos Mozayiği; 1958 yılında antik Amisos (Samsun) kentinde bulunarak 1959 yılında Samsun Arkeoloji Müzesi'ne kaldırılan, Roma İmparatoru Alexander Severus (M.S. 222-235) zamanında yaptırılan ve M.S. 5. yüzyıl sonlarında Bizans Döneminde tamir edilen bir taban mozaiğidir.  Merkezde Akhilleus ve Thetis'in yer aldığı Troia savaşı ile ilgili sahne, bu sahnenin dört köşesine yerleştirilmiş panellerde mevsimleri simgeleyen portreler ve mevsimlerin arasındaki dikdörtgen panellerde Nereidler ve deniz yaratıkları tasvir edilmiştir. Özellikle Karadeniz'e kıyısı olan çok geniş bir coğrafyada saygı gören Akhilleus kültü vardır.


Vaat Edilmiş Ülke İçin Savaşlar ve Yerleşme
İsrail oğullarının Vaat Edilmiş Ülke’yi ele geçirmek için savaşa hazırlandığı sıralarda, Priamos’un haşmetli şehri Troya’nın da artık sonu gelmişti. Çok geçmeden, İlkçağın ünlü destanına, İlyada’ya konu olan savaş başlayacaktı. Yıl M.Ö. 1200 y ada buna pek yakındı. Tam bu yıllarda Boğazköy arşivi artık susmaktadır. Hitit İmparatorluğu da tam bu sırada dağılmış olacaktır. Son imparator Tuthalya önemsiz bir kişidir. Ondan sonra Hitit İmparatorluğu’nun yerinde sayısız beylikler belirmiştir.

Hitit İmparatorluğu artık yoktur, ama Mısır’da bundan yararlanacak güç kalmamıştır. Hayalci Akenaton’un saltanat devresinden sonra Mısır günden güne daha da zayıflamıştır. Ürdün bölgesi üzerindeki egemenliği gevşemiştir. Kenan’ın da bu durumu bundan daha iyi değildir: boyuna sürüp giden isyanlar, hükümetçiklerin ve özgür şehirlerin birbirleriyle boyuna savaşmaları, Mısır işgal kuvvetlerinin yağmacılıkları, burasını harap etmiştir.
(…)
Bu bozuk yönetim altında memleket tükenmekteydi; nüfusu da gittikçe azalıyordu. Kazılarda bulunan bu döneme ait mezarlar daha eskilerin zenginliklerine karşı, pek yoksulcadır. Şehir suları dayanıksız ve zayıftır. Yalnız deniz kıyısı şehirleri, Lübnan dağlarının ardında kaldıkları için bu iç savaşlardan etkilenmiyor ve zenginliklerini sürdürüyordu.

İsrail oğullarının Vaat Edilmiş Ülke’ye yerleşmesine yardım eden bir olay da M.Ö. 13. yüzyılın sonunda, yeni bir göç dalgasının, Ege denizi kıyılarından harekete geçerek, denizden ve karadan Küçük Asya’yı istila edişidir. Bunlara “Deniz Halkları” genel adı verilmektedirBunlar Hint-Avrupa kavimlerindendi. Bu istila Mısır’la Kenan’a yönelmişti, onun için İsrail’in henüz bundan korkusu yoktu, çünkü daha Şeria’nın doğu tarafında bulunuyorlardı. Ama, iç savaşlarda zayıf düşmüş olan Kenanîler bu saldırganlara karşı koymak zorundaydılar. İşte İsrail oğullarının Yeşu’nun komutasında harekete geçtikleri sırada durum Kenan hükümetleri ve şehirleri için böyle bir felaketli, ama İsrail için çok uygundu.

(…)


Göçebelikten çıkmış, daha doğrusu bir kısmı yarı göçebe olarak yaşayan İsrail oğulları henüz bir devlet kurmuş değillerdir. Bu sırada onları birleştiren tek bağ Yahve kültürüdür. (…) İsrail oğullarının Yakup’un on iki oğlundan türemesi hikâyesi de işte bu on ikili kutsal birliğin kurulmasından sonra, kabileler arasında daha sıkı bir bağ kurmak isteyen kâhinler tarafından çıkarılmış, güzel bir efsaneye bağlıdır.

Bu hâkimlerden, yani keramet sahibi önderlerden kuvveti saçına bağlı olan Samson’u (Şimşon) anlatacak değiliz. Filmlere bile geçen Samson ve Dalila masalını bilmeyen yoktur. (…)
/Hayrullah Örs


Samson; İbranilerin egemeni. Kuvvetiyle ünlüdür. Kendisini seven Dalila adlı bir kadın tarafından aldatılmış, saçlarını kesilmesiyle bütün kuvvetini yitirir.


Milattan sonra 73 yılında Zeealet olarak bilinen 900 Yahudi savaşçı, Romalılar'ın eline düşmemek için, sığındıkları İsrail'deki Masada Dağı'nın uçurumlarından tek tek aşağı atlayıp intihar etmişlerdi. Nükleer silah yanlıları, bunun yerine 'Samson seçimi'ni öneriyorlardı. Tevrat'ta anlatıldığına göre, kanlı bir savaş sonucu Filistinliler tarafından yakalanan Samson, sevgilisi Dalila'nın ihanetiyle saçları kesilip, gözleri oyularak Gazze'deki Dagon tapınağında halka teşhir edilir. Samson, Tanrı'ya olağanüstü İlahi gücünü son bir kez kendisine vermesi için yakarır ve şöyle bağırır:

'Yüce Tanrım bırak, ruhum Filistinlilerle birlikte ölsün.' Sonra da tapınağın dev sütunlarını itip devirerek, çatının çökmesine ve Filistinli 'Arap' düşmanlarını, kendisiyle birlikte ölüme sürükler. İsrail'in nükleer güce sahip olmasını savunanlar için 'Samson'un tercihi', Masada kompleksini ortadan kaldıracak ve 'Bir daha asla' demenin başka yolu olacaktı."

1950'li yıllarda Türkiye'nin burnunun dibinde Arap ülkeleriyle İsrail nükleer bombaya sahip olmak için mücadele ederken, Türkiye ne yapıyordu? 1960 darbesinden sonra Başbakanlık Müsteşarı olan rahmetli Türkeş, ölümünden önce bu konuda bazı girişimleri olduğunu bana şöyle anlatmıştı:

" Türkiye böyle bir durumda mutlaka bekası için nükleer silaha sahip olmalı ve bunu olası bir tehdide karşı savunma silahı olarak kullanmalıydı. Bu amaçla TÜBİTAK'ın kurulmasına öncülük yaptım. Ama ben görevden gittikten sonra TÜBİTAK, kuruluş amacından uzaklaştı. Hükümetler böyle bir şeyi duymak bile istemiyorlar, ABD'den korkuyorlardı."
/İrfan Ülkü
http://www.uydukurdu.com/forum/showthread.php?t=26313

Uzun Saç
Tarih boyunca bir çok toplumun erkekleri uzun saçlıydı. Orta Asya'nın göçebe uygarlıklarında ya da 15, 16, 17'inci yüzyıllarda Avrupa'da kısa saçlı erkek düşünülemezdi. Uzun saç efsanelere de konu oldu. Samson gücünü saçlarından alıyordu ve ancak Dalila onun saçlarını kestiğinde yenildi. 20'nci yüzyılda gelişen demokrasi anlayışıyla birlikte aynı uygarlığın erkekleri hem uzun, hem kısa saçlı oldu. Beatles ortaya çıktığında tempolu şarkılarıyla birlikte kakülleri özgürce sağa sola sallanıyordu. 60'larln sonuna doğru düzenle sokak sokak çatısan gençler, değişim yanlısı kafalarını uzun saçlarıyla belli ediyordu. 70'li yıllarda uzun saç rock müzik furyasıyla beraber gençler arasında tek saç tipi oldu. Zamanla da modaya dönüştü. 80'lerde liberal rüzgarlar eserken ‘‘Amerikan tıraşı’’ gözdeydi. Saçlarını uzatan Heavy Metal' cilerse yine laf atmalardan nasiplerini aldı. 90'larda rock müzikle beraber uzun saç yeniden moda oldu.


SAMSON VE AVRUPA BİRLİĞİ
Keloğlan masalını hemen herkes bilir. Bu masalın bazı kısımlarını tekrar etmek suretiyle yazımızın maksadını ifade edeceğiz. Bilindiği gibi, Keloğlan zayıf, çelimsiz ve başı kel bir kimsedir. Zayıf ve cüce görüntüsünün aksine çok zekidir ve bu zekâsı sayesinde birçok iş halleder.

Keloğlan'ın ülkesinde bir kral ve bu kralın da çok güzel bir kızı vardır. Kral kızını kimselere vermeye kıyamaz. Ancak, kızını evlendirecek güçlü kuvvetli kişiyi bulmak için bir yöntem aklına gelir. Kralın gladyatör gibi çok güçlü bir pehlivanı vardır. Kızına talip olanların bu kimseyle güreşmesini ister ve onu yenen kişiye kızını vereceğini ilân eder. Bu pehlivanla güreşip de yenilen kimsenin ise kellesi kesilecektir.

Kralın kızına pek çok talip çıkar. Fakat hiçbirisi pehlivanı yenemez ve başları kesilir. Bu ilânı duyan Keloğlan da kıza talip olur ve pehlivanla güreşmek ister. Onun bu isteği önce reddedilir fakat kral söz verdiği için sözünden dönemez. Herkes Keloğlan'a acır, çünkü onun Herkül gibi kuvvetli pehlivanı yenmesi mümkün olmadığından başı kesilecektir.

Güreş başlar. Bir bakarlar ki, pehlivan kaçıyor ve Keloğlan onu kovalıyor. Çünkü o, pehlivanın zayıf bir yönünü keşfetmiş ve oradan yüklenmektedir. Pehlivanın zayıf yönü "gıdıklanmasıdır." Pehlivan güreşe tutuşurken Keloğlan onun karnına dokunup, "gıdı gıdı" diyerek hücum ediyor, pehlivan ise gıdıklanmamak için durmadan kaçıyordur. Keloğlan sonunda pehlivanı yenerek kralın kızıyla evlenir.

Samson-Dalila efsanesi
Tarihte bir de Samson ve Dalila efsanesi vardır: Herkes tarafından bilinen bir hikâye olmakla birlikte hatırlatalım. Efsaneye göre Samson isminde biri Tanrı tarafından kendisine verilmiş üstün bir güce sahiptir. Eline geçirdiği bir kemik parçasıyla orduları perişan eder. Koca koca binaları elleriyle kaldırıp yere fırlatır. Samson'a karşı savaşan Romalılar onun bu gücünün sırrını öğrenmek isterler. Güzel Dalila'yi bu sırrı öğrenmeye memur ederler. Samson, Dalila ile sevişirken zayıf bir anında, bu sırrın saçlarından geldiğini ağzından kaçırır. Samson uyurken saçlarını keserler. Bütün tılsımı yok olur. Onu bir ipe bağlayarak sokak sokak dolaştırırlar.

Hikâyeler bizi hatırlatıyor
Bu iki hikâye bana, Avrupa Birliği karşısındaki Türkiye'nin durumunu hatırlatıyor. Avrupa Birliği'ne üye olmuş devletler karşısında, saçları kesilmiş Samson gibi güçsüz ve mecalsiz kalmışız. Avrupa Birliği'ne üye olabilmek için o kadar çaba sarfediyoruz ki, bu çaba bizim yumuşak karnımız haline gelmiştir. Gelip gidip gıdıklıyorlar. Biz onların her dediklerini yapıyoruz. Gene de istekleri bitmiyor.

Her ne kadar biz, "Avrupa Birliği'ne üye olamazsak dünyanın sonu gelmez" diyorsak da bu konuda inandırıcı olamıyoruz. Dünyanın sonu olmasa bile sanki Türkiye'nin sonu gelecekmiş gibi davranıyoruz.

Bu sonuç sadece Ak Parti iktidarının tutumundan kaynaklanmıyor. Gümrük Birliği'ne girebilmek için, Güney Kıbrıs Rum tarafının tek başına Birliğe üye olmasına izin verdik. Helsinki'de, bir akşam yemeğine katılabilmek için Kıbrıs anlaşmazlığının bizim tarafımızdan halledilmesini ön şart olarak kabul ettik.

Şimdi de Kıbrıs devletini resmen tanımamız için bastırıyorlar. Üçyüz bin nüfuslu Lüksemburg'lu bilmem kimin bir sözüyle, borsamız tavan veya taban yapıyor. Kendi kendimize soruyoruz. Hey… Üç kıtaya hükmetmiş koca Türk milleti: Samson gibi yelelerin mi kesildi, Kralın gladyatörü gibi alerjiye mi yakalandın? Biliyoruz ki, ülkemizin aslan gibi yeleleri de duruyor, hasta da değil. Ancak saçları kesilen, iğdiş edilen bizleriz.


19. Yüzyıl Opera Repertuvarı’nda Yahudi Karakterler ve Yahudi Ritüelleri
(…)Eski Ahit’te aktarıldığına göre, Samson’un yaşadığı dönemde Yahudiler, yıllardır Filistlilerin egemenliği altındadır ve tanrılarının onları terk ettiğini düşünmektedirler. Gücünü saçlarından alan Samson, bu üstün gücüyle Yahudileri bağımsızlıklarına kavuşturacağını söyler. Ancak bu sırada Filistinli bir kadın olan Dalila’ya aşık olur. Dalila, Samson’un ona olan aşkından faydalanarak gücünün sırrını öğrenir ve Samson’un saçlarını keserek Filistlilerin eline geçmesini sağlar. Ancak Samson, düştüğü bu çözümsüz durumdan kurtulabilmek için tanrısına dua etmektedir. Duasının kabul edilmesiyle son gücünü Filistlilerin tapınağını yıkmak için kullanır. (…)
/Elif Damla Yavuz



Saçı uzun olanın aklı kısa mı olur?


Samson ve Delile Operasında Bir Bölüm

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder