26 Şubat 2007 Pazartesi

Çerkesler



/ MÜMTAZ’ER TÜRKÖNE
(...)
1917 yılında Teşkilat-ı Mahsusa (bugünün “Özel Kuvvetler”i), Cihan Harbi’nin kaybedileceğini, Anadolu’da bir kurtuluş mücadelesi verileceğini öngörür. Bunun için Anadolu’da silah depoları kurulur. İşgal başlayınca teşkilatın tecrübeli isimleri gerilla savaşına önayak olur. Bu arada İttihat Terakki teşkilatları Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri’ne dönüşür. Atatürk’ün Samsun’a ayak bastığı sıralarda Ege’de Salihli hattında Çerkes Ethem liderliğinde Yunan işgaline karşı direniş başlatılır. Kasım 1919’da Garp ve Merkez Cephesi’nde komuta Çerkes Ethem’indir. Yunan Ordusu’nun durdurulması, isyanların bastırılması ve Ankara’da Meclis’in toplanabilmesi Çerkes Ethem’in sayesinde mümkün olabilmiştir. En önemlisi, isyanlardır. Kurtuluş Savaşı, bir yönüyle otorite boşluğundan yararlananların Ankara Hükümeti’ne karşı başlattığı bir iç savaştır. Nutuk’ta bu ayaklanmaların neredeyse asıl cepheyi oluşturduğu anlatılır. İç savaşı sona erdiren, Ankara’nın otoritesini pekiştiren asli güç Çerkes Ethem’in kuvvetleridir.

Kurtuluş Savaşı’nın önder kadroları esas olarak Çerkesler ve Rumelililer(Makedonyalılar)den oluşur. Anavatanlarını kaybeden bu insanlar “son vatan”larını savunurken, kendi aralarında da rekabet halinde olmuştur. 1921 yılının Ocak ayı geldiğinde, düzenli ordu işe el koymuş, “Çete Harbi” sona ermiştir. Bağımsız gerilla gruplarından oluşan Kuvva-yı Milliye birliklerinin düzenli orduya intikali bu aşamada zorunludur. Mücadelesini genel siyasî hedeflere bağlayamayan Çerkes Ethem direnir, akabinde iktidar mücadelesini kaybeder ve tasfiye edilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder