3 Nisan 2007 Salı

Samsun Anadolu Lisesi (Maarif Koleji)

Yatılı Okulda Bir Ömür
izlemek için linke tiklayiniz lütfen

TARİHÇE
Okulumuz 8 Aralık 1955 tarihinde, şimdi yıkılmış olan, Eski Samsun Müzesinde Samsun Maarif Koleji adı ile 26 yatılı öğrencisiyle eğitim öğretime başlamıştır. Sırasıyla eski Kız Sanat Enstitüsü, eski Merkez Ortaokulu binalarında öğretim yapan Maarif Koleji ilk mezunlarını 1961-1962 öğretim yılında vermiş; 1964-1965 öğretim yılında 12 gündüzlü kız öğrenci alınmıştır. 30 dönüm alana kurulan bugünkü tesislerine 1971-1972 yılında taşınmıştır.

Okulun adı 1975 yılında Samsun Anadolu Lisesi olarak değiştirilmiştir.





Samsun Anadolu Lisesi
8 Aralık 1955 de kurulan, eski adı Samsun Koleji olan, benim de 89 mezunu olduğum özlenesi okul.

Eskiden basket maçlarında "do do do, si si si, Anadolu lisesi" gibi naif tezahüratlar yaptığımız okul.

Zeynel Özdemir adlı Disiplin Kurulu Başkanı, Müdür Yardımcısı hala orda mı diye merak ettiğim, 1996 mezunu olduğum lise.

İlk aşkımı yaşadığım, karakterimin şekillendiği, ailemden çok zaman harcadığım, acı tatlı tüm gençlik anılarımın panoramasını oluşturan, oflaya puflaya çıkılan dik yokuşun sonundaki Samsun'un en harbi okulu!

Mezun olalı dokuz koca yıl geçen, (1993–2002) yedi sene boyunca benim de tırmandığım yokuşunda erk yaptığım okulum. Ayrıca, o yedi seneyi yatılı okumanın da tadı bir başka kaldı belleklerde. Hüseyin yargan benim de hocamdı, sonra marodana Osman(güç) vardı. Dersime gelmedi ama Uğur Berk de unutulamaz. Şimdi burada(İstanbul) birkaç mezun arada sırada bir araya gelip eski günleri yâd ediyoruz. Ayrıca Ankara’da olanlar da her ayın ilk pazar günü Sarpi’de pide gününü kaçırmasın derim.(iki sene önce ben Ankara’da iken vardı böyle bir güzellik. Umarım hala vardır.)

Sınavda kazanıp hazırlığını okuduğum okul. [daha sonra Antalya’ya gittim fakat Samsun Anadolu Lisesinin yarısı güzellikte bile olamaz o okul.] kapalı spor salonu, tribünleri o zamanlar ne olduğunu ayırt edemediğim masa tenisi robotları bile vardı. 2 yıllık basketbol kariyerimin Antalya’ya gelmemle sona erdiği okul. Ayrıca sanırım ilkokulda bizim sınıftan orada okuyan tek 1 arkadaşım vardı. Ne oldu bilmiyorum.

Hüseyin YAZGAN, Samsun Anadolu Lisesi'nin efsane hocası. Ortadoğu'nun ve Balkanların en büyük tarihçisidir. Ankara Dil Tarih Coğrafya'da iken bunlar dokuz öğrenci imiş ve bunları on bir profesör eğitmiş.

Çeteleşmenin Samsun'da en çok yaşandığı okul, bıçak, çakı, sigara üçlemesi gırla fakat Samsun'daki tüm kafa insanların gittiği okuldur kendisi.

Her yıl LGS puanları düşen, arkadaşlarımın %60'ını alan okul.

1996 yılında hazırlığa başladığım, 3 sene okuduğum ve arkadaşlarımın geçen yıl mezun olduğu eski lisem. Kampusu bir Anadolu lisesi için büyüktür fakat konumu pek de iyi değildir. Okulun etrafında tek başına dolaşmak bazen zararlı olabilir.

yedi yıl boyunca, doyamadım ben sana, ölene kadar kolejliyiz anla, kolej aşkı bambaşka” diye şarkısı olan güzel okul.

 “hey hey kolejim” diye bağırırdık basket maçlarında. Bir de “kolej yolu yokuştur” vardı süper eğlenirdik.

Lise kampusu Samsun kentinin bir iki mimari nesnesinden biridir. Ufaktır ama tasarımı, örneğin, İTÜ ayazağa kampusundan daha başarılı daha yaşanılasıdır. Ben lisedeyken laboratuarları da başarılıydı. Altyapı olarak iyi olan bir lisedir. Gittikçe kalitesi düşen daha çok sınıf açalım kaygısıyla öğrencileri de hocaları da elemeye tabi tutamayan bir liseye dönüşmüş bir kurumdur. Yine Samsun’un en iyisidir ve bize de çok emeği geçmiştir sağ olsun.

Zamanında müdür yardımcılarının geç kâğıtlarını parayla satmaları sebebiyle Reha Muhtarla Show Haber'e çıkmayı başaran, birbirinden ilginç öğretmen ve yönetici kadrosuna sahip eğitim öğretim kurumu.

Böyle kubbe gibi bir spor salonu olan okul. Japonların yaptığı söylenir (spor salonunu). Tribünlerin altından hava aldığı üzere kışın çok soğuk olur.

Cuma günleri törenlerden kaçmak için arka taraftaki soldan ikinci sıradaki kırılmış metal çitlerin arasından kaçmanın verdiği zevki bir başka olan özellikle o günü beklediğimiz okul. En son gittiğimizde çubuğu kaynaklamışlardı. Üzüldüm yeni nesil için...

1995 yılında mezun olduğum, dik yokuşlu, Samsun'un en afilli, en tatlı insanlarının okuduğu ki benim mezun olduğum dönem'de Türkiye'nin sayılı liselerinden biri olma özelliğine sahip üniversite ayarında ortamı ve bugün itibariyle 49 yıllık tarihi ile Samsun ve Türkiye'nin en eski okullarından birisi.

Bir senesinin insanın içine işleyebildiği ifade edilen okulum. Varın yedi sene yatılılığının insanın nerelerine işleyebileceğini siz tahmin edin.  Haber aldım ki Samsun'da puan olarak üçüncü sıraya gerilemiş. Bir zamanlar Karadeniz'in en iyi okuluydu bu okul. Türkiye'de de ilk onda idi.

1955 yılında kurulan altı maarif koleji'nden biri idi. (Diğerleri Kadıköy, Bursa, Konya, Bornova ve Diyarbakır maarif kolejleridir.) Aslında tam bir kampustu. Çoğu tabela üniversitesinden daha geniş alana kurulu, kapalı spor salonu futbol, basketbol sahaları, kocaman yemekhanesi, bin kişilik yatakhanesi olan ve hatta arazisinin bir kısmına başka okul ve lojman yapılan bir okuldu. Türk eğitim tarihinde önemli bir yere sahipti. ÖSS ve ÖYS'de sık sık Türkiye derecesi çıkarır ilk yüze pek çok öğrenci sokardı.

Dejenerasyon, yetmişlerde Maarif Kolejlerinin adının Anadolu Lisesi yapılıp her yere Anadolu Lisesi açılması ile başladı. Hiç bir kritere dayanmadan abuk sabuk yerlerde açılan Anadolu Liseleri ile önce Anadolu Lisesi adı ucuzladı. Ama yine de köklü eğitim kurumları varlıklarını devam ettirdiler. 1988-1899 öğretim yılında ise çıkan bir kanun mu yönetmelik mi her neyse onunla Anadolu Lisesi sınavlarında herkese kendi İlini ya da üç büyük şehri seçme zorunluluğu getirildi. Önceden merkezi sınavla başarısına göre Kahramanmaraş'tan, Muğla'dan, Karaman'dan ve Anadolu'nun pek çok yerinden öğrenci alan okulu sadece Samsunlular tercih edebilecekti artık. Seksenlerin ilk yarısında beş yüz civarında olan yatılı sayısı 1993'te yetmiş seksene kadar düşmüştü. Ki beş yüz yatılı varken okulun öğrenci sayısı bin civarı idi. Doksanların başında ise öğrenci sayısı iki bine vurmuştu. Eskiden yatılıların yatakhanede etüt odası olan salonlar derslik olmuş, bu da yetmemiş yatakhaneler de dersliğe çevrilmeye başlanmıştı. Aslında bu süreçte yok olanlar anılardı.

Ve son darbe sekiz yıllık kesintisiz eğitimle vuruldu. Egemenlerimiz İmam Hatip Okulları yüzünden tüm eğitim sistemini hallaç pamuğu gibi attılar. On bir on iki yaşında hazırlık eğitimi ile başlayan yedi yıllık Anadolu Lisesi eğitimleri ortaokuldan sonra devam edilen alelade bir lise eğitimine dönüştü. Çarpık eğitim politikaları saygın bir tarihi olan bu okulu en son şimdiki haline getirdi. Son olarak duydum ki yatakhaneler derslik olarak Samsun Anadolu Lisesi'nin Samsun'daki en büyük rakibi Namık Kemal Lisesi'ne kiralanmış. Samsun Anadolu Lisesi bir efsaneydi.

Kız erkek ilişkilerinin okul yanındaki cafelerde pekiştiği hatta olayı kameralarla belgeleyen abazan öğrencilerin barındığı okul.

90’ların başındaki hali nefisti. O zamanlarda bile Türkiye’nin en çok öğrenci alan ve doğal olarak en kalabalık Anadolu Lisesi olmasına rağmen öğrenci kalitesi yüksekti hep. Türkiye’de hiçbir lisenin sahip olmadığı bir kampüsü vardı. Hatta kampüs alanı fazla geliyordu ve bu alana dahil bir meslek lisesi ve bir de ilkokul vardı.

Kısaca “SAL” denilen okul.

SAL ile ilgili olarak, demokrat bir adam olarak bildiğim babamın; 12 eylül 1980 günü sabahı, fındık harmanında radyo dinlerken, birdenbire taklalar atarak sevinçle haykırdığını hatırlıyorum, bir de. anlayışla.


BELLETMEN
1987-1988 öğretim yılında yatakhaneye bir belletmen gelir. Kendisi Samsun İmam Hatip Lisesi'nde edebiyat öğretmenidir. Hocanın boyu çok kısadır ve öğrenciler üzerinde otorite kuramaz.

Yatakhanede belletmen odalarının asma kilidi vardı. Çıktıkları zaman odalarını dışarıdan kilitlerlerdi. Akşam etüdünden çıkıp yatma hazırlıkları için yatakhane kısmına geçen orta bir’lerden birinin gözü bahsi geçen belletmenin kapısına ilişir. Hoca içeridedir. Aklından bir şeytanlık geçer ve arkadaşlarına açar. "Bir asma kilit olsa da şu kapıyı kilitlesek."der.  Arkadaşlarından biri bir kilit bulup getirir buna. Kendisi bir kapıya bir kilide bakar ama yemez.  Oradan geçen biraz safcana bir üst sınıfa "şu kilidi şuraya taksana" der ve o da takar.

Kısa bir süre sonra olayın kokusu çıkar. Hoca dışarı çıkmak ister ve mahsur kaldığını anlar. Kendine has şivesi ile "kurtarun benüüü!!!" diye bağırmaya başlar. Fikir kendisinden çıkan heyecanla üstünü bile değiştirmeden etüd salonlarına kaçar. Üst sınıflar keser filan bulup kapıyı açarlar. Hoca eline bir cetvel ya da sopa geçirip etüd salonlarına dalar. Görünümü trajiktir. Alnından ter, gözlerinden yaş akmakta ağzı köpürmüştür. Belli belirsiz "kim kütledü lan benü?" demektedir. Yılanın başı ayağa kalkar ve "hocam sizi mi kilitlediler? kim kilitledi hocam?" deyince hoca iyice kızar ve "oturrrr" diyerek yerine oturtur bu saygısızı.

Daha sonra nasıl oldu bilinmez, kilidi takan ele geçer. Hoca ve üst sınıflarla birlikte bir odada mahkeme kurulur. Kilidi verenler de ele geçer. Mahkemenin kurulduğu oda fikir sahibinin odasının yanıdır. Yargılama sesleri içeriden duyulmaktadır. Kilidi takan gerçekten kimden aldığını hatırlamamaktadır. Kilidi verenler ise arkadaşlarını ele vermemektedirler. Hepsi bayağı bir dayak yerler, disiplinle korkutulurlar ve olay kapatılır.




Şu acı olayın yaşandığı okul. http://www.ntvmsnbc.com/news/374449.asp

Bu nasıl bir dünya, nasıl bir ülke? Lise öğrencisi çocuklar sokak ortasında kurşunlanıyor. Ölenler benim yüzlerini hiç göremediğim kardeşlerim. Okulda bizim yıllar önce oturduğumuz sıralara gidiyorlardı, bizim bahçede teneffüslerde turlayacaklar, belki tuvaletlerde gizli gizli sigara içeceklerdi. Sözlüye kalkan ben olmayayım diye dua edecek, beden dersinde maç yapmak için tutuşacaklardı. Bir iki yıl içinde ÖSS de hem kendi gelecekleri için, hem de okullarının başarısı için ter dökeceklerdi. Artık onlar için hepsi yalan oldu. Hayatlarının baharı tamlaması, tam da bu yaştaki kardeşlerimiz için söylenmiş sanki...

Çok acı bir olaya sahne olmasıyla beni derde salan okulum..

Benim de bir arkadaşım ölmüştü lise yıllarında, arkadaşlarının gözlerindeki acı çaresizlik katlanılır bir şey değil, anlatılır bir şey değil. Klavyem sus diyor bana.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder