Okulumuzun yapılış tarihi bilindiği kadarıyla 1898
yılıdır. 1314 yılında devrin idarecileri ile şehrin ileri gelenlerinim
işbirliği ile Samsun’a bir kız okulu kazandırmaya karar verirler.
Pazar Mahallesinde Zübeyde Hanım Bağı denilen
mahal, Maarif tarafından satın alınarak 1314 yılında Merkez Ünas ismiyle üç
sınıflı bir kız okulu kurulur. Maarif tarafından gönderilen İkbal Hanım adında
genç bir öğretmen çocukların kaydını
yapar. Sadiler Teknesinin şeyhi Mehdi Efendinin kızı Besime Hanım, Süvari
Yüzbaşısı Şemsettin Efendinin kızı Salise Hanım ve hamak başlarının kızı Emine
Hanım okula ilk kaydolan talebelerdir.
Bunları takiben şehrin tanınmış ailelerinin kızları
da birer ikişer kaydolmaya başlarlar. Fakat bu kız okulunun açılışı muhafazakar
çevrelerde tepki toplamıştır. Bu tepkiye aldırmadan okula öğrenci kaydetmeye
devam edilir. O dönemde okutulan dersler şöyledir: Kur’an-ı Kerim, Tecvit,
İlmihal, Kıraat, İmla, Hüsnühat, Hesap,El Hünerleri… Bu derslere ek olarak
ilahi ve Müzik dersi(Piyano) dersleri de görürler. Okulun ismi bir süre merkez
Numune Okulu olmuşsa da Cumhuriyetin ilanından sonra BOZKURT ismini almıştır.
Bu ismi okula merhum tarih öğretmeni Kazım DİLCİMEN
ile Torik Kemal isimli bir öğretmen müştereken vermişlerdir.
BOZKURT İLKOKULUM,HER ZAMAN YÜREĞİMİN BİR KÖŞESİNDESİN.
YanıtlaSil1956-57 YILINDA MEZUN OLURKEN SENDE TATLI ANILARIM KALDI. MEMDUHA HOCANIMIN YILLAR SONRA ELİNİ ÖPEBİLDİM SAMSUN DA. SINIF ARKADAŞLARIM, FEVZİYE YILMAZ, EMEL KIYAKER, ŞULE VANLI KARDEŞLERİMİ HİÇ UNUTABİLİR MİYİM.
OKUL GÖREVLİSİ YUSUF AMCAMIZI DA.
4.SINIFIN BAŞLARINDA GELMİŞTİM, LADİK TEN OKULUMUZA. BABAMIN MEMURİYETİ NEDENİYLE ATANMASI O ZAMANA DENK GELMİŞTİ. BAŞÖĞRETMEN ABDULLAH KIRMACI BENİ
BAŞARAMAZ DİYE OKULUNA ALMAK İSTEMEMİŞTİ. MEMDUHA HOCANIM, ELİMDEN TUTUP BENİ SINIFA GETİRDİ, SINIFA TAKDİM ETTİ VE BU ARKADAŞINIZIZI KİM YANINA OTURTMAK İSTER DİYE SINIFA SORDU. BEN DEĞİŞİK DUYGULAR İÇİNDA BOCALARKEN BAHÇE KOMŞUSU EVE BAKAN, BATI YÖNLÜ, 2.KATTAKİ SINIFIMIZIN ARKA SIRALARINDAN TEK BİR PARMAK YÜKSELDİ, ÖĞRETMENİM BENİM YANIMDA OTURSUN DİYE SESLENDİ SINIFA. O ÖĞRENCİ HİÇ BİR ZAMAN UNUTAMAYACAĞIM FEVZİYE YILMAZ DI. SONRA GÖRDÜM Kİ O ARKADAŞIM MEĞER SINIF BİRİNCİSİYMİŞ. AK TENLİ, DUYGULARI GİBİ KENDİSİ DE İNCE, NAİF GÜZEL BİR KIZDI. GÖZLÜKLERİNİN ARKASINDAN MAVİ GÖZLERİ ZEKASINI YANSITIR IŞIL IŞIL PARLARDI. İLERLEYEN ZAÖAN İÇİNDE ONUNLA BİRLİKTESINIF ÇALIŞKANLARI OLDUK. BUNUN YANINDA ONUN BANA ZAMAN ZAMAN YAKLAŞIP, ALİ SANA BİR ŞEY SÖYLEYECEĞİM AMA SAKIN KİMSEYE SÖYLEME DEDİĞİNİ UNUTABİLİR MİYİM. BEN SAF ALİ, O GÜN İÇİN NİYETİNİ ANLAYAMAMIŞTIM. SÖYLEYECEKLERİNİ HİÇ ÇIKARAMADI AĞZINDAN AMA BEN DAHA SONRALARI DİYECEKLERİNİ ANLADIM.ARAMIZDAKİ SAF, TERTEMİZ ÇOCUKLUK AŞKININ BELİRTİLERİYDİ ONLAR.
NE MUTLU O GÜZEL ÇOCUKLUK GÜNLERİMİN UNUTULMAZ ANILARINI OKUYAN KARDEŞLERİMLE PAYLAŞMAK.
HEPİNİZE GÖNÜLDEN SEVGİ, SAYGILARIMLA.
DR. ALİ R. BİLGİNER
DOĞDUĞUM VE O GÜNLERDE OTURDUĞUMUZ EV, OKULUMUZUN TAM KAPI KARŞISINDAYDI.