Meliha Ulaş (Samsun): 1901’de Sinop’ta doğdu.
Darülfünun’un Edebiyat Şubesinden mezun oldu. Fransızca ve İngilizce biliyordu.
İstanbul Kandilli Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği ile beş yıl Erzurum Kız
Muallim Mektebinde başmuallimlik ve edebiyat öğretmenliği yaptı. Seçilmeden
önce Samsun Lisesi’nde edebiyat öğretmeniydi. V. ve VI. Dönem Samsun
Milletvekilliği yapan Ulaş 1942’de vefat etti.
Cumhuriyetin ilânı sonrası gerçekleştirilen köklü
değişiklikler arasında, Türk kadınına tanınan seçme ve seçilme hakkı önemli bir
gelişme olarak yer alır. Son yıllarda kadının toplumdaki yerine ilişkin dikkate
değer çalışmalar yapılmakla beraber, özellikle kadınlara tanınan siyasal haklar
ve bu hakların istenilen şekilde kullanılıp kullanılmadığı konusu, üzerinde
durulmaya değer bir husus olarak karşımıza çıkmaktadır. Zira, söz konusu
hakların üzerinden yetmiş yıla yakın bir süre geçmesine rağmen, kadının
siyasetteki yeri ile siyasal katılımdaki rolü ve etkinliği hala tartışılmaya
devam etmektedir. Bu tartışmaların odak noktasını ise, daha çok milletvekili
seçilen kadınların sayıca azlığı meselesi oluşturmaktadır. Oysa, 1930’lardan
günümüze kadar Meclis’e girmiş kadınların sayısal yetersizliği kadar, buradaki
çalışmaları da incelenmesi gereken bir konudur.
Bu araştırmada, ilk kadın milletvekilleri ve
onların Meclis’teki çalışmaları incelenecektir. Yalnız, konuya girmeden, Türk
kadınının Cumhuriyet öncesindeki durumunun ve kazandığı hakların kısaca gözden
geçirilmesinde yarar vardır. Zira, Cumhuriyetle birlikte Türk kadınına tanınan
siyasal hakların alt yapısını oluşturan gelişmeler Osmanlı’nın son dönemlerinde
başlayan “batılılaşma” hareketlerine kadar uzanır. Özellikle, Tanzimat Dönemi
(1839-1876) kadınların hakları konusunda ilk adımların atıldığı bir dönemdir.
Bu dönemde ilk kez devlet eliyle kızların eğitim ve
öğretimine yönelik çalışmalar yapıldı. Sübyan okulları üstünde rüştiye, idadi
ve sultani gibi ortaöğretim kurumlarına gitmeye hak kazanan kızlar, söz konusu
kurumların öğretmen ihtiyacını karşılamak için açılan kız öğretmen okullarına
(Darülmuallimat) da devam hakkına kavuştular (1870). Ebe ve Kız Sanayi
Mektepleri gibi okulların da açılmasıyla hem kızların eğitim seviyesinin
yükselmesi hem de başta öğretmenlik mesleği olmak üzere çalışma hayatına atılmalarına
fırsat sağlanmış oluyordu. Basındaki gelişmeler çerçevesinde fikir hayatında
kadının durumu tartışılmaya başlandı ve ilk kez kadınlar lehine yayın yapan
dergiler çıkarıldı.
Tanzimat’la kadınlara tanınan bu fırsatlar
Meşrutiyet Dönemi (1908-1918)’ne gelindiğinde daha da genişledi. Bunda dönemin
getirdiği söz, yazı ve basın hürriyetinin tesiri çok oldu. Daha önce elde
ettikleri ortaöğretim hakkına ilave olarak 1915’te açılan İnas Darülfünunu ile
yükseköğrenim hakkını kazanan kızlar, söz konusu hürriyet ortamında özellikle
sosyal hayatta da faaliyette bulunmaya başladılar. ‘ Daha çok yardım demekleri
şeklinde de olsa bu dönemde, kadın haklarını geliştirmek ve onların
eğitimlerini yükseltmek gibi gayeler taşıyan çeşitli dernekçilik çalışmalarına rastlanır.
2 Basındaki gelişmelerin artmasıyla fikir hayatında da yer alan kadınlar,
çeşitli yayın faaliyetlerine giriştiler. 3 Balkan Savaşları (1912-1913) ve
özellikle I. Dünya Savaşı (1914-1918)’nın getirdiği sıkıntı ve zorunluluklar
-erkeklerin savaşa katılması vb....- sebeplerle başta devlet daireleri olmak
üzere çalışma hayatının değişik kademelerinde görev aldılar. Dünya Savaşı ve
Milli Mücadele döneminde gerek cephede gerekse cephe gerisinde erkeklerle
beraber yurt savunmasına katılarak üzerlerine düşeni yaptıkları ve ülkenin
işgalci güçlerden kurtarılması için gerekli faaliyetlerde bulundukları bilinen
bir gerçektir.
Cumhuriyete kadar Türk kadının siyasal alanda pek
bir hak talebine girmediği, ancak kendilerini yetiştirebilecekleri alanlarda
yer alarak mücadelelerini sürdürdükleri görülür. Kadınların eğitim ve kültür
seviyesinin yükselmesine paralel olarak gerek fikri ve sosyal alanlarda,
gerekse çalışma hayatına atılmasıyla ekonomik alanda kendi haklarım
savunabilecek konuma ve bilince ulaşmak için gösterdikleri çabalar sonucunda,
siyasal alanda da yer alma istekleri belirmeye başladı. Kısacası, bütün bu
tecrübelerin Cumhuriyet döneminde tanınan haklara zemin hazırladığı
muhakkaktır. Şimdi, siyasal hakların kazanılması için gösterilen gayretleri gözden
geçirelim.
I. Türk
Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkının Tanınması
Millî Mücadele dönemindeki çalışmaları ile üzerine
düşeni yapan Türk kadını, takdire şayan bir davranış sergilemişti. Mondros
Mütarekesi (30 Ekim 1918) sonrası işgallere karşı protesto mitingleri ile
tepkisini ortaya koyma, ordunun hizmetinde bulunma, mermi ve giyecek imal etme
ve cepheye malzeme taşıma... gibi faaliyetlerde bulunmuştu. 4 Kadınların bu
fedakarlıklarını takdir eden, Mustafa Kemal Paşa bu konudaki görüşlerini
21.3.1923 tarihinde Konya Kadınları ile yaptığı konuşmasında şu sözleri ile
ifade etmiştir: 5
“Bu son senelerin inkılâp hayatında hummalı
fedakârlıklarla mamul mücadele hayatında, milleti ölümden kurtararak halâsa ve
istiklâle götüren azm-ü faaliyet hayatında her ferdi milletin mesaisi, gayreti,
himmeti fedakârlığı sebkeylemiştir. Bu meyanda en ziyade tebcil ile yad ve
daima şükran ile tekrar edilmek lâzım gelen bir himmet vardır ki, o da anadolu
kadınının ibraz etmiş olduğu çok ulvî, çok yüksek, çok kıymetli fedakârlıktır.
Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir milletinde, Anadolu koylu kadınının fevkinde
kadın mesaisi zikretmek imkânı yoktur ve dünyada hiçbir milletin kadını “Ben
Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi halasa ve zafere götürmekte
Anadolu kadım kadar himmet gösterdim” diyemez..”
Türkiye’de Anayasalı rejime geçildiği 1876’dan
sonra 1877’de yapılan ilk seçimlere ve ondan sonrakilere kadınlar
katılmamışlardı. Yalnız, 1908 hareketinden sonra Anayasa’nın daha
demokratikleşmesi ve hürriyetlerin daha genişletilmesi sonucu kadınların
siyasal alana ilgi duymaya başladıkları görülmüştür. 6 Ne var ki, bu konuda
çeşitli sebeplerden dolayı pek kayda değer bir gelişme meydana gelmemişti. Zira
hem sıkıntılı dönemlerin yaşanması (Balkan ve I. Dünya Savaşları...) hem de
kadının toplumdaki konumuna ilişkin eski anlayışın ağırlığını hissettirmesi
yüzünden kadınlar siyasetin dışındaki -yukarıda bahsedilen- alanlarda
faaliyetlerde bulunmuşlardı. Söz konusu badirelerin atlatılması ile başlayan
yeni dönemde kadınlar, artık aktif olarak siyasetle uğraşmak için harekete
geçtiler. Daha 1923 yılı Nisanında “İntihâb-ı Mebusan Kanunu”nun görüşülmesi
esnasında kadına seçme hakkının verilmesi konusu gündeme gelerek çeşitli
tartışmalara yol açmış, ne var ki, bu hakkın verilmesi kabul edilmemiştir. 7
Aynı yılın Haziran ayında (16 Haziran 1923) Başkanlığını yazar Nezihe
Muhittin’in (1889-1958) yaptığı “Kadınlar Halk Fırkası” kurularak, ilk siyasal
oluşum meydana getirildi. Fırka, siyasi bir görünümde olmakla beraber esas
amacını, kadınların eğitim ve sosyal alanlardaki eksikliklerinin tamamlanarak
cehaletin ortadan kaldırılması olarak açıklar. Ancak, Fırka’nın genel sekreteri
Şükufe Nihal ise, “Kadınlar Halk Fırkasının programı, şimdiye kadar her
fırsatta izaha çalıştığımız gibi, kadının içtimai, iktisadi ve bilahare siyasi
sahalarda haklarını inkişaflarını temin etmektir” sözleri ile nihai
hedeflerinin siyasi hakları kazanmak olduğunu ifade eder.8 Kadınların bu
girişimi siyasal haklara sahip olmamalarından dolayı başarısızlıkla sonuçlanır
ve sözkonusu fırkaya resmi izin verilmez. Bunun üzerine Cumhuriyet’in ilânı
sonrasında ise, 7 Şubat 1924’te “Türk Kadınlar Birliği”ni kuran kadınlar,
çalışmalarını bu yolla sürdürmeye başladılar. Birliğin tüzüğünde amaçlarını:
“... kadınların sosyal ve siyasal haklarını elde edecek olgunluğa
eriştirilmesi...” olarak belirleyerek konuya dikkatleri çektiler ve böylece
isteklerinde ısrarlı olduklarını bir kere daha gösterdiler. Hatta 1927’de
Birliğin tüzüğüne siyasal haklar sağlamayı amaçlayan bir maddeyi ekleyerek
kabul ettirirler ve aynı yıl yapılacak seçimlere katılmaları için birlik içinde
tartışırlar. Konuyu basında da gündeme getirmelerine rağmen, Anayasa’da
kadınların seçime katılmalarını sağlayacak hükmün olmaması gerekçelerinden
dolayı istekleri gerçekleşmez. 9
Aynı konuda, 1926’da Türk Ocağı’nda bir konuşma
yapan Süreyya Hulusi isimli hanım verdiği konferansta: “Türk kadını tarihte
siyasal rol oynamıştır. Kadın kendi benliğini idrak eder. İktisadi sahada
haiz-i tesir olursa neden memleket işlerinde geri kalsın. Herkes anadan vatan
dersi alır da ne içün o vatanın idaresi ve mukadderatı mevzu-u bahs olduğu
-manda mahmul vaziyette bırakılır. Vatanda tüten ilk ocak eğer kadın parmağıyla
tutuşmuşsa ve eğer vatan o ocakların müşterek bir ifadesi ise öyle zannediyorum
ki vatan ve kadın yekdiğerinden ayrılmayan iki mefhum teşkil ederler...”
sözleri ile Türk kadınının seçme ve seçilme haklarının verilmesinin
gerekliliğini vurguluyordu.10
Bu ve benzeri pek çok girişimlerle siyasal hakların
kazanılması için gösterilen gayretler Takrir-i Sükûn dönemini takib eden
dönemde olumlu sonuçlarını verdi. Bu konuda ilk adım 3 Nisan 1930’da kabul
edilen Belediye Kanunu ile atıldı. Bu kanuna göre kadınlar ilk kez Belediye
seçimlerinde oy kullanma ve Belediye Meclislerine seçilme hakkını elde ettiler.
“ 26 Ekim 1933’te ise 1924 tarihli Köy Kanunu’nun 20. ve 25. Maddelerinde
yapılan değişiklikle muhtar ve ihtiyar meclisi seçimlerinde oy kullanma ve
seçilme hakkını elde eden kadınlar nihayet 5 aralık 1934’te dönemin Başbakanı
ismet İnönü ve 191 arkadaşının; 1924 Teşkilât-ı Esasiye Kanunu’nun 10. ve 11.
Maddelerinin değiştirilmesine ilişkin kanun teklifinin kabul edilmesiyle
milletvekili seçme ve seçilme hakkını kazandılar. Kanun’da yapılan değişiklikle
kadın, erkek her Türkün seçme yaşı 22, seçilme yaşı 30 olarak belirlendi.12
Böylece, kadın ile erkek arasındaki eşitsizlikten biri daha ortadan kalkmış
oluyordu.l3
Siyasal haklar bakımından kadın ile erkeği aynı
konuma getiren bu kanun ile Türkiye’nin daha demokratik bir görünüme kavuşması
ve siyasal katılımın boyutlarının genişletilmesi gibi amaçların ağırlık
taşıdığını söylemek mümkündür. 14 Zira 1930’lar aynı zamanda Mustafa Kemal
Atatürk’ün de isteği doğrultusunda kurulan Serbest Cumhuriyet Fırkası ile
Türkiye’de çok partililiğe geçişin yaşandığı bir dönemdir.
II. TBMM’ne
Seçilen İlk Kadın Milletvekilleri
5 Aralık 1934 tarihli kanunla milletvekili seçme ve
seçilme hakkını elde eden kadınların pek çoğu bu gelişmeyi büyük bir
memnuniyetle karşıladılar. Bu maksatla 6 Aralık’ta bazı Ankaralı kadınlar
Mustafa Kemal Atatürk ve diğer büyüklere teşekkür için Halkevi’nde bir toplantı
düzenlediler ve ardından Meclise giderek memnuniyetlerini belirttiler. 15
İstanbul’da da bu amaçla çeşitli mitingler yapıldı.
Beyazıt Meydanında gerçekleştirilen bir mitingde Kadınlar Birliği’nden Saadet
Rifat isimli bir hanım yaptığı konuşmada konu ile ilgili duygularını ifade
etti.16
Kadınların ilk kez katıldığı 1935 yılı seçimleri,
iki dereceli seçim sistemi ve tek parti olarak Cumhuriyet Halk Fırkası (CHF)
nın bulunduğu bir ortamda yapıldı. Daha önceki seçimlerde olduğu gibi bu
seçimlerde de büyük ölçüde kadın ve erkek adaylar parti üst kademeleri
tarafından belirlendi. Seçimlere gerek müntehib-i sani (ikinci seçmen) olarak
gerekse milletvekili adayları olarak kadınların ilgisi ve katılımı oldukça
fazlaydı. 8 Şubat 1935’te yapılan seçimlere katılım, özellikle İstanbul, Ankara
ve İzmir gibi büyük şehirlerde %80’lere varmıştı ve söz konusu şehirlerde oy
verenlerin %48’e yakının kadınlardan meydana geldiği ifade ediliyordu. l7
Kadınların da katıldığı ilk seçimler olmasına rağmen katılımın fazla olması,
onların konuya olan ilgilerini ortaya koyması açısından olumlu bir gelişmedir.
1935 yılı seçim sonuçlarına göre, seçilmesi gereken
399 milletvekilinden 17’si kadın olmak üzere, 386 milletvekili CHF adaylarından
oybirliği ile; 4’ü azınlıklardan olmak üzere 13 bağımsız aday oy çokluğu ile
seçilmişlerdi. Bazı eserlerde 18 olarak verilmesine rağmen l8 bu seçimlerde
Meclis’e 17 kadın milletvekili girmiştir. 1936 yılı başında boşalan
milletvekillikleri için yapılan “ara seçimi”nde ise Çankırı Milletvekili olarak
seçilen emekli öğretmen Hatice Özgenel ile bu sayı 18’e çıkmıştır. 19 Böylece,
kadınlar Meclis’teki tüm milletvekillerinin %4,5’ini oluşturdular. Bu oran o
günden bugüne ulaşılan en yüksek rakamdır. Zira, çok partili döneme geçildiği
1950-5l’de 3 kadın ile %0,61 gibi en düşük rakamla temsil edilen kadınlar, en
son yapılan 1995 seçimlerinde de 13 kadın ile %1,82 oranında Meclis’te yer
almışlardır.
1935 yılı seçimlerinde TBMM’ne seçilen ilk kadın
milletvekilleri şunlardır: 20
Mebrure Gönenç (Afyonkarahisar): 1900’de
İstanbul’da doğdu. 1919’da Arnavutköy Amerikan Koleji’nden mezun oldu Fransızca
ve İngilizce bilen Gönenç bir süre Çamlıca Kız Lisesi ve Üsküdar Amerikan
Kolej’nde dil hocalığı yaptı. Adana Belediyesine seçilen ilk kadın meclis
üyesidir. Seçilmeden önce CHFdan Mersin Belediye üyesiydi. Bir dönem
milletvekilliği yaptı.
Hatı Çırpan (Satı Kadın - Ankara): 1890’da Kazan’da
doğdu. Milli savaşta malûl olmuş bir askerin eşiydi. Beş çocuğu vardı.
Çiftçilikle uğraşan Satı kadın hususi eğitim gördü. Seçildiğinde Kazan Köyü
muhtarıydı. Bir dönem milletvekilliği yaptı.
Türkan Örs Baştuğ (Antalya): 1900’de Üsküdar’da
doğdu. İstanbul Darülfünunun Felsefe Şubesinden mezun oldu. Fransızca
biliyordu. Uzmanlık alanı felsefe, sosyoloji ve eğitimdi. Üsküdar Kız Sanat
Mektebinde müdürlük yaptı. Seçimden önce Feyziâti Lisesi Kız kısmı
müdürlüğündeydi. İki dönem milletvekilliği yaptı.
Sabiha Gökçül Erbay (Balıkesir): 1900’da Bergama’da
doğdu. İstanbul kız Muallim Mektebinde ve Yüksek Kız Muallimin İhzari
(hazırlık) kısmında okumuştur, İzmir Kız Muallim Mektebinde edebiyat
öğretmenliği ve müdürlük yapmıştır. Adana Lisesi ve İstanbul Erenköy Kız
Lisesinde de öğretmenlik yapan Gökçül V. Dönemde Balıkesir, VI. ve VII. Dönemde
ise Samsun milletvekili olmuştur. TBMM Başkanlık Divanı Katip üyeliğinde de
bulunmuştur.
Şekibe İnsel (Bursa): 1886’da İstanbul’da doğdu.
Ortaokul mezunuydu. Almanca biliyordu. Seçilmeden önce çiftçilikle uğraşıyordu.
V. Dönemde milletvekiliydi.
Hatice Özgener (Çankırı): 1865’te Selanik’te doğdu.
Rüşdiye ve hususi öğrenim gördü. Rumca bilen Özgener milletvekili olmadan önce
Darüleytam Müdürlüğünden emekli bir maarifçiydi. 1936 ara seçiminde
parlamentoya girdi.
Huriye Öniz Baha (Diyarbakır): 1887’de İstanbul
doğdu. Tahsilini Londra Üniversitesi kadın kısmında Betford Kolej’de pedagoji
eğitimi görerek tamamladı. İngilizce bilen Öniz İstabul Kız Muallim Mektebi ile
eski inas idadisinde pedagoji ve uygulama dersi ile ev idaresi derslerini
okuttu. Balkan Harbinden sonra muhacirlere açılan kurslarda ders vermiş ve
türlü hayır işlerinde çalışmış, Hilal-i Ahmer’in açtığı kursa giderek gönüllü
hastabakıcı olmuştur. Milletvekili seçilmeden önce Türkçe öğretmenliği
yapmaktaydı. Yeniköy Rum Mektebinde de öğretmenlik yapan Öniz, 1950’de vefat
etti.
Fatma Memik (Edirne): 1903’te Safranbolu’da doğdu.
İlköğrenimine Safranbolu’da başlayan Memik sekiz yaşında İstanbul’a geldi.
Burada Beyazıt Inas Numune Mektebi ile Bezm-i âlem Valide Sultan Mektebinde
okuduktan sonra Tıbbiye’ye girdi. Tıbbiye’den 1929’da birincilikle mezun odu ve
Gureba Hastanesinde çalıştı. Dahiliye uzmanı olan Memik seçilmeden önce Gureba
Hastanesi Poliklinik Şefi idi. V., VI., VII., Dönem Edirne Milletvekilliği
yapan Memik 1991’de vefat etti.
Nakiye Elgün (Erzurum): 1882’de İstanbul’da doğdu.
Kız Muallim Mektebi mezunu olan Elgün, ülkemizin en eski eğitimcilerinden biri
olarak biliniyor, istanbul Kız Lisesi müdürü iken, 1930’da İstanbul Şehir
Meclisine ilk kadın üye olarak seçildi. Daimî Encümende üye olarak kaldı. 3
dönem Erzurum milletvekilliği yaptı.
Fakihe Öymen (İstanbul): 1900’de İşkodra’da doğdu.
Darülfünunun Coğrafya bölümünden mezun oldu. Fransızca bilen Öymen, Maarif ve
Coğrafya uzmanıydı. Bursa Kız Muallim Mektebinde tarih ve coğrafya öğretmenliği
ve Bursa Kız Lisesi Müdürlüğü yatı. V., VI., VII. Dönem İstanbul, VIII. Dönem
Ankara Milletvekilliği yapan Öymen, 1983’te vefat etti.
Ferruh Güpgüp (Kayseri): 1891’de Kayseri’de doğdu.
Öğrenimi hususi olan Güpgüp Arapça biliyordu. Biçki dikişle de ilgilendi ve
Kayseri CHF Vilâyet İdare Heyeti ile Belediye Meclisi üyeliğinde bulundu.
Bahire Bediş Morova Aydilek (Konya): 1897de
Bosna’da doğdu. Bolu orta mektebinden mezun oldu.Bolu Kız Sanat Okulu’nda resim
öğretmenliği yaptı. Seçimden önce Bolu Belediye Meclisi üyesiydi. V. Dönemde
milletvekilliği yaptı.
Mihri Bektaş (Malatya): 1895’de Bursa’da doğdu.
Amerikan Kız Koleji Mezunuydu. Fransızca ve İngilizce biliyordu. Robert
Kolej’de İngilizce öğretmenliği yaptı ve CHF Kütüphane Encümenine seçildi. V.,
VI., VII. Dönemlerde Malatya Milletvekilliği yaptı.
Meliha Ulaş (Samsun): 1901’de Sinop’ta doğdu.
Darülfünun’un Edebiyat Şubesinden mezun oldu. Fransızca ve İngilizce biliyordu.
İstanbul Kandilli Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği ile beş yıl Erzurum Kız
Muallim Mektebinde başmuallimlik ve edebiyat öğretmenliği yaptı. Seçilmeden
önce Samsun Lisesi’nde edebiyat öğretmeniydi. V. ve VI. Dönem Samsun
Milletvekilliği yapan Ulaş 1942’de vefat etti.
Esma Nayman (Seyhan): 1899’da İstanbul’da doğdu.
Lise mezunuydu. Fransızca, İngilizce ve Rumca biliyordu. Belediyecilik alanında
uzmandı. Adana Belediye Meclisi üyeliğinde bulundu. Bir dönem milletvekilliği
yapan Nayman 1967’de vefat etti.
Sabiha Görkey (Sivas): 1888’de Üsküdar’da doğdu.
Üsküdar Kız Sanayi Mektebinden sonra Darülmuallimat’ı bitirdi. 1917’de
Darülfünun’un Riyaziye Şubesinden mezun oldu. Fransızca bilen Görkey Kız
Muallim Mektebi Müdür ve Muallimliklerinde bulundu. Seçilmeden önce Tokat orta
mektebinde Riyaziye öğretmeniydi.
Seniha Hızal (Trabzon): 1897’de Adapazarı’nda
doğdu, ilk öğrenimini İstanbul Fatih Rüşdiyesi’nde, orta öğrenimini Kız Sanat
Mektebi’nde yüksek öğrenimini ise Darülfünun Fen Fakültesi’nde tamamladı.
(1918) Fransızca bilen Hızal, Darülmuallimat ve Erenköy Kız Lisesi
Müdürlüğü’nde bulunduktan sonra Maarif Umum Müfettişliği’ne tayin edildi.
Kendisi Türkiye’de ilk kadın müfettiş olarak bilinmektedir. İstanbul Kız
Muallim Mektebi Müdürlüğü ile Fevziye Lisesi Müdürlüğünde bulundu. Selçuk Kız
Sanat Okulu’nda da öğretmenlik yaptı. Şişti’de açtığı ilk ve orta tahsilli Yeni
Türkiye Özel Mektebi’nde müdürlük ve öğretmelik yaptı.
Benal Nevzad İstar Anman (İzmir): 1903’te İzmir’de
doğdu. İlk ve orta öğrenimini İzmir’de yaptı. 1921’de Paris Sorbonne
Üniversitesi’nin Edebiyat bölümünden mezun oldu. Döndükten sonra Hilâliahmer ve
Himaye-i etfal gibi yerlerde sosyal faaliyetlerde bulundu. CHF vilayet heyeti
üyeliği de yapan Anman, Fransızca ve Rumca biliyordu. Uzmanlık alanı
belediyecilik, sosyoloji ve edebiyattı. İzmir Belediye üyeliği de yapan Anman,
V., VI., VII., ve VIII. Dönemde İzmir Milletvekilliği yaptı. 1990’da vefat
etti.
Görüldüğü gibi seçilen kadınların bir kaçı istisna
edilirse, büyük çoğunluğu eğitim ve kültür seviyeleri itibariyle oldukça
yüksekti. Londra ve Paris Sorbonne mezunu olanların yanısıra, Darülfünun mezunu
kadınlar çoğunluktaydı, içlerinden biri köylü kadınların temsilcisi olarak
Atatürk tarafından bizzat önerilen ve Ankara’nın tek kadın adayı olarak seçilen
hususi eğitimli “Satı Kadın (Matı Çırpan)” ile diğeri ortaokul mezunu olan ve
çiftçilikle uğraşan Bursa mebusu Şekibe insel hariç tutulursa diğerleri en az
lise ve yüksek okul mezunuydu. Seçilmeden önce siyasal deneyimi olanların
yanısıra birkaç dil bilen eğitimci hanımlar çoğunluktaydı. Bunlardan beşi okul
müdürü, altısı Belediye Meclisi üyesi, ikisi çiftçi ikisi öğretmen, biri
muhtar, biri doktor, biri de emekli eğitimciydi. 21 Görüldüğü gibi bu dönemde
seçilen kadınların %70’e yakını (11’i) yüksek öğrenimli eğitimcidir.
Türkiye nüfusunun yarısını oluşturan bir kesimin
temsilcisi olarak Meclis’e giren kadınlar, temsilci oldukları hemcinslerinin
oldukça üstünde bir eğitim ve kültür seviyesine sahip seçkin kimselerdi. Bu
açıdan bakıldığında söz konusu kadınların diğer kadınları -özellikle kırsal
kesimdekileri- ne dereceye kadir temsil ettikleri ya da onların sorunlarıyla
nereye kadar ilgilenebilecekleri sorusu akla gelmektedir ki, bu ise ayrı bir
inceleme konusu teşkil etmektedir.
III. İlk
Kadın Milletvekillerinin V. Dönem (1935-39) TBMM’deki Çalışmaları
Milletvekili seçilen kadınların Meclis’teki
çalışmalarının tespit edilmesi, onların siyasal haklarını nasıl ve ne şekilde
kullandıklarının ortaya konması açısından önemlidir. Bu tespiti yapabilmek için
ise, kadınların Meclis’teki çalışmalarına geçmeden, konuya ışık tutması
açısından; onların milletvekili seçilmeleri hakkındaki kanaatlerini, nasıl
seçildiklerini ve daha da önemlisi milletvekili olarak kendilerini hangi
konumda gördüklerini ortaya koymak yararlı olacaktır.
Bu konudaki bilgileri daha önce kendileri ile
görüşülerek yapılan bir araştırmadan ve dönemin basınından öğrenmek mümkündür.
Bu araştırma Tekeli’ye aittir. Tekeli araştırmasında, milletvekili seçilen
kadınların bazısının, kendi iradelerinden ziyade Atatürk’ün isteği ile bu
hakkın kendilerine verildiğini ve yine onun tercihi ziyade Atatürk’ün isteği
ile bu hakkın kendilerine verildiğini ve yine onun tercihi üzerine Meclis’e
girdiklerini, bazılarının ise seçilmelerini sürpriz olarak karşıladıklarını
ortaya çıkarmıştır. Ayrıca kadınların çoğunluğunun kendilerini milletin
temsilcileri olarak görürken, çok azının ise, kadınların temsilcileri
olduklarını ifade ettiklerini vurgulamaktadır. 22 Dönemin basın mensuplarının
gözlemlerine göre ise, 1 Mart 1935’te çalışmalarına başlayan V. Dönem TBMM’ne
katılan kadınların oldukça heyecanlı oldukları, Meclis’in arka sıralarına doğru
oturduktan ve hepsinin gayet şık, başları açık, tayyörlü olarak geldikleri
belirtilmektedir.23
Böyle bir ortamda Meclis’e gelen kadınların,
buradaki çalışmalarının aynı heyecanla sürdüğünü söylemek abartılı olmaz. Bu
hallerini Meclis’te çeşitli vesilerle yaptıktan konuşmlarının içeriğinden
öğrenmek mümkündür. Bu duruma bir örnek olması açısından yeni Hükümet Programının
7 Mart’ta okunmasından sonra, program hakkındaki görüşlerini belirtmek
maksadıyla söz alan Erzurum milletvekili Nakiye Elgün’ün konuşması verilebilir.
Elgün konuşmasında: “Başbakanımız General ismet İnönü’ye beyanı itimat eden
arkadaşlar arasında bizim de bulunmamız ve bulunma onurunu bize vermiş olmanız
itibariyle duyduğumuz heyecanı ifade için buraya gelmiş bulunuyorum (Alkışlar).
Bugüne kadar Türk bütün olarak her sahada yan yana, elele çalışmıştı. Fakat
bugüne kadar Türk milletinin en yüksek, en onurlu bir mevkii olan burada ilk
defa yer almış bir kadın saylav olmak itibariyle bunu verenlere karşı
duyduğumuz hazzı ifade ederken yine bu büyük onurun içinde Türk Hükümetine
itimat beyan eden arkadaşlar arasında bulunmak şerefinin bize verilmiş
olmasından dolayı duyduğumuz sevinci ifade etmeye çalışırken belki söz
bulamıyorum... Bize bu güzel günler ve güzel anları yaşatmış olan ta ilk
gününden beri bize rehberlik eden Ulu Gazimiz Atatürk Hazretlerine büyük bir
heyecan içinde olduğumdan memnu kelimeler kullanıyorum. Çünkü şu anda dünyada
belki pek nadir olarak hissedilebilecek heyecan duyanlardan biriyim...” M
diyerek duygularını ifade etmiştir. Aynı duygu ve heyecanı İzmir Milletvekili
Benal Arıman ile Seyhan Milletvekili Esma Nayman’da da görüyoruz. Atatürk’ün
ölümü üzerine Meclis’te yaptığı konuşmasında Anman, Türk kadınlarına
kazandırdığı haklardan dolayı Atatürk’e olan minnettarlık duygularını
belirtirken 25 Nayman da “Atatürk yalnız Türk milletini değil, o milleti
yetiştiren Türk anasının da şerefini kurtardı. Türk kadınlığının ona
minnettarlığı sonsuzdur...- Layık olduğu hakları Atatürk’ün büyük dehası ile
kazanmış olan Türk kadını bütün milli görevlerini ifa için hazırdır...” 26
sözleri ile aynı görüşleri paylaşmıştır. Bu örneklerden hareketle kadınların
Meclis’teki çalışmaları gözden geçirilecek olursa, onların erkeklere oranla
Meclis’e daha fazla devam ettikleri, hemen bütün oturumları takip ettikleri ve
en etkin olarak da bazı konularda söz aldıktan görülür. Dönemin Zabıt
Cerideleri incelendiğinde dikkati çeken nokta, kadınların büyük bir
çoğunluğunun ilgi alanlarına göre bir komisyonda (encümen) görev almalarıdır.
Bazdan bu komisyonlarda katip üye olarak bulunmuştur. Kadınların görev aldığı
komisyonlar şunlar: Hatı Çırpan Ziraat, Meliha Ulaş Arzuhal (katip üye), Fakihe
Öymen Bütçe (katip üye), Sabiha Görkay ile Nakiye Elgün Dahiliye (katip üye),
Esma Nayman İktisat, Seniha Hızal ile Türkan Başbuğ Maarif, Huriye Baha Öniz
Maliye, Mebrure Gönenç Nafıa, Fatma Memik Sıhhat ve İçtimai Muavenet, Ferruh Güpgüp
ise Divan-ı Muhasebat komisyonlarında görev almışlardır. 27
Meclis’teki çalışmaları yalandan takip eden
kadınlar özellikle bütçe görüşmelerinde kanaatlerini belirten konuşmalar
yaparlar. Bunlardan Ferruh Güpgüp ile Esma Nayman 1936 yılı “Muvazene-i Umumiye
Ka-nunu”nun görüşülmesi esnasında 28 Meliha Ulaş 1937 yılı Maarif Vekaleti
bütçesi ile ilgili olarak 29, Mibri Bektaş Beden Terbiyesi Kanunu ile ilgili
olarak birer konuşma yapmışlar. 30 Ayrıca Erzurum Milletvekili Nakiye Elgün
1938 yılı Maarif Bütçesi görüşmeleri esnasında Samsun Milletvekili Seniha Hızal
ise Hariciye Vekâleti bütçesi ile ilgili olarak görüşlerini bildirmişlerdir. 3I
Yine Ankara’da Tıp Fakültesinin kurulması hakkındaki kanun tasarısının
görüşülmesi esnasında Huriye öniz ile Dr. Fatma Memik söz alarak görüşlerini
bildirmişlerdir. 32
Kadınların Meclis’te yaptıkları konuşmaların
içeriği incelendiğinde daha çok eğitim ve sağlık konularının ağırlık taşıdığı
dikkati çeker. Bu konulardaki önerileri, kızların eğitim seviyelinin
yükseltilmesi, sağlık sorunlarının halledilmesi ve özellikle küçük yaştaki
çocukların sağlık, eğitim ve çalışma şartlarının iyileştirilmesi
doğrultusundadır. Ele alınan V. Dönemde en fazla söz alan milletvekilleri
arasında Dr. Fatma Memik ile Nakiye Elgün yer alır. Benal Arıman, Meliha Ulaş,
Huriye Öniz, Esma Nayman, Türkan Baştuğ, Ferruh Güpgüp, Seniha Hızal, Mihri
Bektaş ise bir veya birkaç konuşma yapmışlardır.
Bununla beraber, bazı milletvekillerinin kendi
seçim bölgelerindeki çalışmaları ve özellikle sahip oldukları meslekleriyle
ilgili olarak etkinliklerde bulundukları bilinmektedir. Meselâ, Dr, Fatma Memik
bir yandan seçim bölgesi olan Edirne’nin sorunlarıyla ilgilenirken, diğer
yandan da Darülaceze ve Kızılay’ın Polikliniklerinde tıp mesleğinin
uygulamalarını sürdürmeye devam ettiği belirtilir. 33
Özetlemek gerekirse, Tekeli’nin de belirttiği gibi
bu kadınları “hiç soru sormayan, sorun çıkarmayan uslu kadınlar” olarak
nitelendirmek mümkün ise de 34 bunda hem ilk kez böyle bir görevle karşı
karşıya gelmeleri, hem de dönemin muhalefetsiz siyasal yapısı gözönüne
alınırsa, onlardan başka türlü bir davranış beklemenin zorluğu kendiliğinden
ortaya çıkar.
SONUÇ
Osmanlı döneminde başlayıp Cumhuriyetle devam eden
“batılılaşma” hareketleri çerçevesinde gerçekleştirilen düzenlemelerle; bir
taraftan toplumdaki kadın erkek eşitsizliği ortadan kaldırılmaya çalışılırken,
diğer taraftan da kadının toplumda layık olduğu yere gelmesi için gayret
sarfedildi. Bu maksatla Cumhuriyet öncesi yapılan düzenlemelere ilave olarak,
bu dönemde çıkarılan 1924 tarihli Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile eğitim alınında,
1926 tarihli Medeni Kanun ile sosyal ve hukukî alanlarda ve nihayet 1930 ve
1934 tarihlerindeki düzenlemelerle siyasal alanda getirilen hakların temelinde
de sözkonusu çabaların yattığı söylenebilir. Zira, hem toplumdaki kadın erkek
eşitsizliğinin ortadan kaldırılmaya hem de kadının toplumdaki layık olduğu yere
gelmesinin sağlanmaya çalışıldığı görülür. Cumhuriyet döneminde 1924’de
Tevhid-i Tedrisatla eğitim alanında, 1926’daki Medeni Kanun’la sosyal alanda ve
nihayet 1930 ve 1934’teki düzenlemelerle de siyasal alanda getirilen
uygulamaların temelinde söz konusu çabaların yattığını söylemek mümkündür.
Zira, her iki dönemde de kadının konumu çağdaşlaşmanın ölçütü olarak
görülmüştür. Cumhuriyetle kadınlara tanınan siyasal haklarda, yeni rejimle
kabul edilen “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ilkesinin etkisi
tartışılmaz. Hiç şüphesiz bu demokratikleşmenin de bir gereğiydi ve siyasal
katılımın boyutlarını arttırması açısından da önemliydi. Burada -iddia edilenin
aksine- kadınların siyasal haklarını hiçbir çaba sarfetmeden aldıklarını
söylemek sanırız doğru olmaz. Batıdaki kadınların verdikleri mücadele örneğinde
olması bile, Türk kadını siyasal hak talebini her fırsatta dile getirmiş ve
sırası geldiğinde bu hakkını elde etmiştir. Ancak bu haklarını yeterince
kullanamadığı konusu tartışılabilir. Bunda da, toplumda yaygın bir kanaat
olarak yerleşen siyasetin “erkek işi” olması düşüncesi ile kadına yüklenen
görevlerin daha çok “aile içi” sorumluluklar çerçevesinde kalmasının etkileri
fazladır.
Kadınların aktif siyasette başarılı olabilmeleri ve
siyasal haklarının göstermelik olarak var olmaması ya da bir süs, bir aksesuar
olarak Meclis’te yer almamaları için, söz konusu yaygın kanaatlerin değişmesi
ve kadını siyasetten alıkoyan yasal engellerin ortadan kaldırılması
gerekmektedir. Bunun için de seçilenlerin tümünün bu doğrultuda çaba sarf
etmelerinde yarar vardır.
/Doç. Dr.
Ayten Sezer*
KAYNAKÇA:
1 Kadının Osmanlı dönemindeki dununu için şu
eserlere bakılabilir. Tezer Taşlar an, Cumhuriyetin 50. Yılında Türk Kadın
Haklan, Ank. 1973; A.Afetinan, Tarih Boyunca Türk Kadınının Hak ve Görevleri,
4.bs. 1st. 1982; Emel Doğramacı, Türkiye’de Kadının Dünü ve Bugünü, Ank. 1989;
Şefika Kurnaz. Cumhuriyet Öncesinde Türk Kadını (1839-1923) Ank. 1990.,
2 Bu derneklerden bazı lan şunlardır: Osmanlı
Kadınları Şefkat Cemiyet-i Hayriyesi (1324-1908). Osmanlı Cemiyeti Hayriye-i
Nisvaniye (1325-1909), Esirgeme Demeği (1325-1909), Asker Ailelerine Yardıma
Hanımlar Cemiyeti (1331-1915), Bkz. Tank Zafer Tunaya, Türkiye’de Siyasal
Partiler, C.I. 2. bs. 1st. 1984. s. 476-482; Serpil ÇAKIR “Osmanlı Kadın
Demekleri”, Toplum ve Bilim, Bahar, 52.1991.
3 Bu yayınlara. Kadınlar Dünyası, Hanımlar Âlemi,
Kadın, Genç Kadın ve Türk Kadını gibi dergiler örnek olarak verilebilir.
Ayrıntılı bilgi için bkz. Emel Asa, 1928’e Kadar Türk Kadın Mecmuaları, İ.Ü.
Sosyal Bilimler Enst. Türk Dili ve Edebiyatı, Yüksek Lisans Tezi 1st. 1989.
Serpil Çakır, II. Mesrutiyet’te Osmanlı Kadın Hareketi ve Kadınlar Dünyası
Dergisi, I.Ü. Sosyal Bilimler East. Siyaset Bilimi Anabilim Dalı Doktora Tezi,
1991; Fevziye Abdullah Tansel, “Memleketimizde Gençler için Kurulan İlk
Dernekler, Gazete ve Dergiler”, Belleten, LI/199 (Nisan 1987), s. 281-304;
Aynur llyasoğlu-Deniz Insel. “Kadın Dergilerinin Evrimi”, Türkiye’de Dergiler
ve Ansiklopediler (1849-1984), 1st. 1984. s. 163-183; Ekrem Işın, ‘Tanzimat,
Kadın ve Gündelik Hayat Tarih ve Toplum Mart 1988, Sayı: 51, c. 9, s.22-27.
Gülgün Bolat “Cumhuriyet Öncesi Kadın Dernekleri”, Atatürk ve Kadın Hakları,
Ank. 1983. s. 177-191.
4 Türk kadının Millî Mücadele’deki faaliyetleri
için bkz. Halide Edip Adıvar, Türkün Ateşle İmtihanı, 6.bsk. 1st. 1932; Kemal
Anbumu, Milli Mücadele’de İstanbul Mitingleri, 2.bsk. Ank. 1975; İnci
Engingün-Müjgan Cunbur-Cahide Özdemir, Milli Mücadele’de Türk Kadını, Ank.
1983; Aynur Mısıroğlu, Kuva-yı Milliye’nin Kadın Kahramanları, İst. 1976; Cahit
Caka, Tarih Boyunca Harp ve Kadın, Ank. 1948; Afet İnan, a.g.e., s. 102. vd.
5 Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt: II, Ank.
1952, s. 148.
6 İttihat ve Terakki Cemiyetinin kadın hakları
konusunda çeşitli çalışmalarda bulunduğu bilinmektedir. Tunaya, bu Cemiyetin
19O8’de kurulduğu sanılan “Kadınlar Şubesinden bahsetmekle beraber hakkında
fazla bilgi bulunamadığını da ifade etmektedir. a.g.e., s. 480.
7 Söz konusu tartışmalar için bkz. TBMM Zabıt
Ceridesi, Devre: I, içtima: IV, Cilt: 28, s. 326-330.
8 Fırka hakkında ayrıntılı bilgi için bkz, Zafer
Toprak, “Cumhuriyet Halk Fırkasından önce Kurulan Parti, Kadınlar Halk
Fırkası”. Tarih ve Toplum, Sayı: 51, Mart 1988, Cilt: 9, 8. 30-31; aynı yazar,”
Türkiye’de Siyaset ve Kadın: Kadınlar Halk Fırkası’ndan “Arsıulusal Kadınlar
Birliği” Kongresine (1923-1935)” ,İ.Ü. Kadın Araştırmaları Dergisi, Sayı: 2.
Yıl: 1994, s. 6-7; Nimet Ardıç, “Cumhuriyetten sonra Kurulan Kadın Demekler,”
Atatürk ve Kadın Hakları, Ank. 1983, s. 194-195; Ömer Çaha, Sivil Kadro,
Türkiye’de Sivil Toplum ve Kadın, Türkçesi: Ertan Özensel, Konya 1996; s. 116.1
9 Serpil Çakır, “Siyasal Yaşama Kanlım
Mücadelesinde Türk Kadım”, Kadınlar ve Siyasal Yaşam, 1st. 1991, s. 131-141;
Toprak, “Türkiye’de Siyaset...”, s.6-7; Taşkının, Cumhuriyet’in 50. Yılında...,
s. 123.
10 Türk Yurdu, C.III, Numara: 16, Şubat 1926, s.
459; Bernard Caporal; Kemalizmde ve Kemalizm Sonrasında Türk Kadını, Ank. 1982,
s. 678-706, Burhan Göksel, Çağlar Boyunca Türk Kadını ve Atatürk, Ank. 1993, s.
165. vd. Taşkının, a.g.e, s. 100-128.
11 Belediye Kanunu’ndaki değişiklik için bkz. TBMM
Zabıt Ceridesi, C: 17, Devre: 3, İçtima: 3, s. 3-10.
12 1934’teki değişildik için bkz. TBMM Zabıt
Ceridesi, Devre: IV, İçtima: IV, Cilt: 25, s. 82-84; Düstur, Tertip: 3, Cilt:
16, s. 36;
13 Türkiye’de kadına tanınan siyasal haklar tarih
bakımından bazı Avrupa ülkelerinden önce iken, bazı (ilkelerden de sonradır.
Diğer ülkelerdeki kadınların siyasal haklarını ne zaman kazandıklarına bir göz
atılacak olursa şu tablo ile karşılaşılır. Türkiye’den sonra bu hakkı veren
ülkeler: Japonya ve Fransa (1945), balya ve Belçika (1948), Yunanistan (1952),
İsviçre (1971); Türkiye’den önce tanıyanlar ise. Yeni Zellanda (1983),
Avusturalya (1902), SSCB (1918), ABD (1920), Moğolistan (1924), Almanya (1928),
Ekvador (1929), İspanya (1931), Brezilya ve Tayland (1932), Uraguay ve Küba ise
1934’de Türkiye ile aynı tarihte kadınlara siyasal hakları ülkeler arasında yer
alır. Bkz. Nermin Abadan Unat, “The Legal Status of Turkish Women”, Turkish
Review, Volume: 1, Number 6, Winter 1986, s. 86.
14 Meryem Koray “Kadın Siyaset Kala”, Her Yönüyle
Türkiye’de Kadın Olgusu, yayına hazırlayan: Necla Arat, 2. bsk. 1st. 1995, s.
195-244; Şirin Tekeli, “Türkiye’de Kadının Siyasal Hayattaki Yeri”, Türk
Toplumunda Kadın, Derleyen’Nermin Abadan Unat, Ank. 1979, s. 399. Türk kadınına
siyasal hakların verilmesinde etkili olan faktörler hususunda değişik yorumlara
rastlamak mümkündür. Bu yorumlardan biri Ülkede tek parti olarak CHF’nin
olmasının batıda Mustafa Kemal’i diktatörlükle suçlanmasına yol açtığı için, bu
görüşü bertaraf etmek ve Türkiye’nin demokratikliğini ortaya koymak için
hakların tanındığı (Çaha, a.g.e., s. 114), diğeri ise, bu hakların “siyasal
modernizasyon” programının bir gereği olarak “zamanı geldiğinde”
gerçekleştirilen bir süreç olarak değerlendiren görüştür Sibel Özbudun,
Türkiye’de Kadın Olmak, 1st. 1994. s. 16.
15 Bu konudaki gelişmeler için bkz. ‘Türk Kadınlığı
Sevinç ve Heyecan İçinde”, Cumhuriyet, s. 6 Birinci Kanun 1934; “ Türk
Kadınının Sevinci”, Cumhuriyet, 7 Birinci Kanun 1934; “ Türk Kadınlarının
Zaferi Hariçte Derin Akisler Yaptı”, Cumhuriyet, 25 Birinci Kanun 1934,…” Türk
Kadınlığının Bayram Günü”, Ulus, 6.7. ilkkanın 1934; Ayşe Güpgüp, “Türk
Kadınlığının Sesi”, Ulus, 5 Sonkanun 1935.
16 Cumhuriyet, 8 Birinci Kanun 1934; Ulus, 7
ilkkanun 1934.
17 8 Şubat 1935’te yapılan seçimlerle ilgili olarak
gerçekleştirilen ön hazırlıklar (muntehib-i Sani- (ikinci seçmen) seçimleri),
adayların tespiti ve illere göre dağılımı ile seçimlerin sonuçlarına ilişkin
gelişmeler için bkz. Cumhuriyet, 18 ikinci kanun 1935; aynı gazete, 3,4,5,6,7,8
Şubat 1935”
Saylav Seçimi Dün Bitti”, Cumhuriyet, 9 Şubat 1935; “Ankara’da Saylav Seçimi
Başladı”, Ulus, 9 İlkkanun 1934; aynı gazete, i 8,20,21,22 Son kanun 1935 ve
3,5,8,9 Şubat 1935. “Saylav Seçimi Yürüyor”, Ulus 17 İlkkanun 1934; Son Posta
ve Kurun (Vakit) 4,5,6,8,9 Şubat 1935; Milliyet, 15,21,22,24 İkinci kanun 1935
ve 4, 5.6,9 Şubat 1935.
18 Afet İnan, a.g.e., s. 196; Rauf İnan, “Atatürk
ve Türk Kadını”, X. Türk Tarih Kongresi, VI. Cilt, 22-26 Eylül 1986, Ank. 1994,
s. 2957; Aytunç Altındal, Türkiye’de Kadın (Marksist Bir Yaklaşım), 3. bsk.,
1st. 1980, s 160; Neriman Elgin (der), Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkı
Tanıyan 5.12.1934 tarihli ve 2598 Sayılı Kanun ve TBMM Tutanaktan, Ank. 1985.
s. 6: Burhan Göksel, Çağlar Boyunca Türk Kadını ve Atatürk, Ank. 1993, s. 168;
aynı yazar, “Atatürk ve Kadın Hakları”. Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi,
Kasım 1984, Sayı: 1, s.213-235; Tezer Taşkının, Women in Turkey, 1st. 1976, s.
77; Şirin Tekeli, Kadınlar ve Siyasal Toplumsal Hayat, 1st 1982. s. 217; Tekeli
bir başka araştırmasında Atatürk’ün tek parti listelerinden 17 kadını aday
gösterdiğini yazar. Kadınlar İçin Yazılar, (1977-1987), 1st. 1988, s. 299;
İhsan Ezherli işe 1935’te Meclise 17 kadının seçildiğini yazmasına karşın ara
seçimde parlamentoya giren Hatice Özgenel’i atlayarak 5. dönemde 17 kadın
mebustan bahseder. Dolayısıyla Mecliste yer alan kadın oranının %3.8 olarak
verir. Bkz. Ezherli, Türkiye Büyük Millet Meclisi (1920-1992) ve Osmanlı
Mebusanı (1877-1920), TBMM Yay. Ank. 1992, s. 149.
19 12 Ocak 1936da yapılan Ara Seçimi ve Sonuçları
için bkz. Ulus, 13 Sonkanun 1936; Son Posta, 13 İkincikanun 1936; Vatan, İkdam,
Cumhuriyet, 13 Kanunusani 1936.
20 Kadınlar hakkındaki bu bilgiler çeşitli
kaynakların karşılaştırılmasıyla derlenmiştir. Bkz. TBMM Albümü, (1920-1991),
Ank. 1994, s. 98-112; TBMM Arşivi, milletvekilleri ait özlük dosyalan, T.C.
Parlamenterleri Ansiklopedisi, 23 Nisan 1920-6 Kasım 1983, Yankı-Pamukbank
yay.; 5-6 Şubat 1935 tarihli Cumhuriyet, Milliyet, Kurun (Vakit), Son Posta
Gazeteleri, TBMM Kütüphane ve Dokümantasyon Müdürlüğü Araştırma servisinden
alınan bilgiler.
21 Kadınların siyasetteki rolleri için bkz. Yeşim
Arat, “Türkiye’de Kadın Milletvekillerinin Değişen siyasal rolleri. 1934-1980” , Ekonomi ve İdari
Bilimler Dergisi Cilt: 1, Sayı: 1, (Ki; 1987), s. 45-66.
22 Tekeli, Kadınlar ye Siyasal... s.286.
23 2 Mart 1935 tarihli Ulus, Kurun (Vakit), Son Posta,
Milliyet ve Cumhuriyet Gazeteleri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder