22 Aralık 2006 Cuma

Memleketimden İmam Manzaraları


Hatırlarsınız; geçtiğimiz günlerde Samsun`da bir imam, Kur`an kursuna ilgiyi artırmak için çocuklara sponsorlar yardımıyla bir takım hediyeler vermek istemişti de, basın bu durumu diline dolayıp veryansın etmişti. Oysa, imamın yaptığı şey gayet iyi niyetli ve son derece de çağdaş denilebilecek bir gayretten başka bir şey değildi. Bazı köşe yazarlarına göre, Kur`an kurslarını teşvik amaçlı bu çaba, `rüşvetle Kur`an öğrenimi`nden başka bir şey değildi. İmamın Kur`an öğrenimini sağlamak için teşvik amaçlı hediye sunumunun rüşvetle bağlantısını siz araştıradururken, ben de kendi imkanlarımla yüce Türk basınının onayından geçmiş imam portrelerini, ya da diğer bir tabirle `memleketimden imam manzaraları`nı dikkatlerinize sunmuş olayım.

Gaziantep`in Nurdağı ilçesinde düzenlenen halı saha futbol turnuvası şampiyonluk maçından sonra, kaymakam davul çaldı, amigo imam ise çiftetelli oynadı. Nurdağı`nda `çağdaş imam` olarak tanınan ve beş dil bilen R. G., imamlığa başlamadan evvel turistik beldelerde barmenlik yapıyordu. [Kaynak, Olay Haber]

Tahmin ediyorum ki, böyle evsafa sahip bir imam basından tam not almıştır. Ne de olsa saygıda kusur edilmeyecek imam, insanları kendine benzeten değil, kendini insanlara benzetendir. Onun yeri, amigolukla barmenlik arası bir yerdir. Beş dil bilen bir adam neden barmenlik yapıp dururken, işini bırakıp imam olur? Siz bunu düşünedurun, ben hemen sayfayı çevirip basının iltifatına mazhar olmuş başka bir imam portresine geçeyim.

ATV akşam haberleri. Malatyaspor - Galatasaray maçı öncesi, biri Malatyaspor`u, diğeri Galatasaray`ı tutan iki imam efendinin takımları için yaptıkları dua yarışını gösteriyor kameralar. `Bakın` diyor spiker, `iki imam nasıl da yan yana hiç küfür etmeden şakalaşarak tribünlerde maçı centilmence izliyorlar.` Haber, `işte bu olması gereken çağdaş imama örnektir` vurgusuyla bitiyor.

Benim gibi kim bilir kaç kişiyi kaygıyla karışık bir düşünce almıştır; evrensel dualarımız, imamlarımızın öncülüğünde hızla yerini günübirlik tüketilebilir, bahse konu olabilecek dualara mı bırakıyor yoksa?

Denizli Devlet Hastanesi`nin `çağdaş imamı` O. F., mesai saatleri dışında sahnede türkü söylüyor, org ve darbuka çalıyor. (12 Haziran 2005, Yeni Asır)

Mesele olan İmamın türkü söyleyip darbuka çalması değil elbette. Anlamadığım şey, çağdaş imam olmanın alamet-i farikasının bu tür şeylere bağlanmış olmasıdır. Bu anlayışa göre sahne almayan, türkü söylemeyen, amigoluk yapmayan imamlar çağdaşlığı yakalayamamış mı oluyorlar? Modernlik ve çağdaşlık hiç bu kadar ucuzlayıp sıradanlaşmamıştı. Artık derinliğinizin hiçbir önemi yoktur. Modernizmin size telkin ettiği araç ve enstrümanları kullanın yeter! Buna örnek mi istiyorsunuz, alın size örnek;

 `Adana`nın Seyhan ilçe müftülüğü vaizi M.Ç., Cuma vaazında teknolojinin nimetlerinden faydalanarak, örnek bir uygulamaya imza attı. Cuma namazı vaazını dizüstü bilgisayardan okuyan M. Ç., kulağa takılan seyyar mikrofon da kullandı.` [6 Aralık 2003 tarihli gazeteler]

Yoksa camilerde bu zamana değin `Laptop şeytan icadıdır! Zinhar kullanmayın, kullanan küfre girer!` diyen birileri mi vardı?– İşte elimin altında sıcağı sıcağına taze bir `örnek imam` haberi daha:

`Toplumsal barış ödüllü Maçkalı imam Topçu, tatilde Kur`an öğrenen çocukların doğum günlerini camide pastayla kutladı. (17 Ağustos 2005, Milliyet)

İnsan sormadan edemiyor: Maçkalı imam Sait Topçu, camide çocukların doğum günlerini kutlayarak takdir toplarken, neden Samsun’lu imam eleştirilip itham altında bırakılıyor? Mesele, bir şeyi ilk yapan olmakla ilgiliyse eğer, aynı durum her iki imam için de geçerli değil midir? Sanırım bu konuda medyanın farklı davranması, dünyevi ve uhrevi tavır farklılığıyla ilgilidir. `Camide doğum günü kutlamak` Maçkalı imamın uhrevi mekana dünyevi boyut getirmesi şeklinde yorumlanırken; Samsunlu imamın yaptığı dünyevi bir etkinliğe uhrevi bir boyut getirmesi [Kur`an öğrenimini yaymak ve sağlamak] olarak yorumlanıvermiştir. Oysa, her iki imamın yöntemi de iyi tetkik edildiğinde, bir noktada buluşturulabilecek kadar birbirine yakın ve pedagojiktir. Vakit gazetesinin kültür-sanat sayfasından edindiğimiz bilgiye göre;

Bilecik`te bir imam şiir kitabı çıkarmaya hazırlanıyormuş. [27 Ağustos 2005, Vakit]

Sevgili okuyucu, `iyi de haber bunun neresinde` diye söylendiğini işitir gibiyim. Valla ben de kaç gündür tekrar tekrar bu metni okuyup duruyorum, bir türlü işin haber olan tarafını kestirebilmiş değilim. On senedir imamlık yapan H.Ş., yakında basmaya hazırlandığı kitabına Şadırvan Konuşuyor adını vermiş. İmam H. Ş.`nin şiir kitabı hazırlığı içinde olması bu kadar ses getirdiğine göre, kim bilir şiir kitabı çıktığı zaman ne gürültüler koparır? Şimdi bütün bu örneklerden sonra sormanın tam sırası:

Amigo, barmen, türkücü, tekniği iyi kullanan, çağa ayak uyduran burada; peki `imam` nerede? Bu soruyu İsmail Güneş çok yakında cevaplayacak, bekleyin The İmam geliyor!

/Hüseyin Akın

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder