30 Aralık 2006 Cumartesi

Samsun Yılanları


Doğu’da ve Kardeniz’de Samsun civarında bulunan bazı yılan türlerinin yok olduğu tespit edilmiş. Uzmanlara göre 5 yıl sonra Türkiye’de kara yılanı ve su yılanı dışında belki de yılan kalmayacak.


Yılan Gibi Sokulup Çalıyorlar
Yılanlar üzerine söylenen efsanelere tarihte çokça rastlanır. Sürekli kötülüğün ve soğukluğun sembolü olarak tasvir edilen yılan, Türk toplumunda da birçok atasözünün özünü oluşturur.

“Yılanın başı küçükken ezilmeli”, “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın”, “Su içerken yılan bile dokunmaz” gibi atasözleriyle gündelik hayatımızda yılan önemini koruyadursun, diğer taraftan “yılan gibi sokulup” yılanlarımızı çalanlar bu hayvanları doğal hayatımızdan silmek üzere. Türkiye’de değişik bölgelerden toplanıp yurtdışına çeşitli yollarla götürülen yılanlar binlerce dolara alıcı buluyor. Üstelik bu duruma dur diyen de yok, çünkü Türkiye’de yılanları koruyacak bir yasa yok. Yılanların avlanması ve öldürülmesi her zaman serbest. Böylece tarihi eser, uyuşturucu gibi kaçakçılık literatürümüze bir yenisi daha eklendi; yılan kaçakçılığı.

Her bölgeden toplanıyor
Türkiye’nin bütün bölgelerini dolaşıp değişik yılan türlerini toplayan yılan tacirleri topladıkları yılanları önce taşeron alıcılara satıyorlar. Taşeron kişi ise bunu yurtdışına kadar çıkarıp Türkiye’den aldığının iki ya da üç misli fiyata satıyor. Her bölgenin kendisine has yılanlarını toplayan kaçakçılar özellikle bozkır olan Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile Akdeniz’in bozkır dağlarındaki yılanları tercih ediyorlar. Marmara, Karadeniz, İç Anadolu ve Ege’den toplanan yılanlar bazı türleri dışında pek fazla önem taşımıyor. Bazen bir su yılanı bile bölgesi farklı olduğu için kıymetli olabiliyor. Boynuzlu yılan, Hazar yılanı, mahmuzlu yılan, Toros yılanı, Kudüs yılanı, Kafkas yılanı, İran yılanı, kedigöz yılanı, Şanlıurfa yılanı her zaman kıymetli yılanlar arasında yer alıyor. Her bölgeyi dolaşan taşeronlar ya yılan kaçakçılarından ya da köylülerden topladıkları yılanları bölgesel olarak kodlayıp yurtdışına taşıyor. Yani yurtdışına çıkarılan yılan nereli olduğu, boyu, yaşı ve rengi ölçü alınarak bir kodlamaya tabi tutuluyor. Kodlama sadece alış–verişte kolaylığın sağlanması için yapılıyor.

Şiparişe göre, canlı ya da cansız
Özellikle deniz yolu ile Avrupa ülkelerine sokulan yılanlar şipariş üzerine canlı veya cansız bir halde yurdışına çıkarılıyor. Eğer sipariş sadece derisi için ise yılan öldürülüp kokmaması için özel olarak hazırlanmış çantalar içinde taşınıyor. Eğer yılan canlı istenmişse yine özel hazırlanmış çantalarda yurtdışına çıkarılıyor. Başta Almanya, Fransa, İtalya olmak üzere birçok Avrupa ülkesine ve Amerika’ya çıkarılan yılanlarımızın dersinden, zehirinden faydalanıldığı gibi doğal hayata bırakılmak üzere de satın alınıyor. Böylece kısa bir süre sonra coğrafyamızda soyu tükenen yılanlarımızı Avrupa’nın veya Amerika’nın herhangi bir yerinde görürsek hiç şaşırmamalıyız. İsminin açıklanmasını istemeyen ve yaklaşık 4 yıldır yılan kaçakçılığı yapan M.A isimli yılan taciri şunları söylüyor: “Türkiye’den yılanları canlı, cansız yurtdışına çıkarmak çok kolay. Biz sipariş üzerine satıyoruz. Bizden alan yabancıların sonradan kimlere sattıklarını bilmiyoruz. Ama yılanların derisinden, zehirinden yararlanmak ve doğal hayata bırakılmak üzere bizden alındığı söyleniyor. Bazen şu yılandan 15–20 tane istiyoruz diye özel siparişler oluyor. Ama her yılanı alıyorlar. En azından derisi için. Ben bu işi yapmak istemiyorum, turizmci idim, iflas ettim. Yaklaşık 4 yıldır bu işi yapıyorum.”

5 bin dolara yılan
Yılan kaçakçılarının Türkiye coğrafyasından toplayıp taşeronlara verdiği yılanların fiyatı 500 ila 5 bin dolar arasında değişiyor. Çok bulunan ve yakalanması kolay olan bir kara yılanı ve su yılanı 500 dolara alıcı bulurken, Toros yılanı, Kudüs yılanı gibi kıymetli ve ve nadir bulunan yılanlar 2 bin dolara çok rahat satılıyor. Boynuzlu bir yılanın 5 bin dolara alıcı bulması normal karşılanıyor. Bu fiyatlar yılanı yurtdışına çıkaran taşeronların yabancı alıcılardan aldıkları fiyatlar. Taşeronlar ise malı bu fiyatların yarısına yerli kaçakçılardan veya köylülerden alıyor. 2 bin dolara yabancılara satılan bir Toros yılanını taşeron 600 ya da 1000 dolara satın alıyor. Satışlarda yılanın boyu ve rengi de önemli. 1 metreden kısa olan yılanlar alıcılar tarafından pek ilgi görmüyor. Ama eğer bu küçük yılan nadir bulunan türlerdense o zaman durum değişiyor.

Yıllardır topladıkları yılanları taşeronlara satan A. Kula şunları söylüyor: “Biz zaten onları tanıyoruz. İyi bir yılan yakaladığımızda hemen onlara götürüyoruz. Artık kimse basit yılanlarla uğraşmıyor. Çünkü bir iyi yılan yakaladığın zaman o seneki harçlığın çıkıyor. Bizim köyde hemen hemen herkes yılan avcısıdır. Biz 1000 dolar ile 300 dolar arasında satıyoruz. Tabii iş sanıldığı kadar kolay değil, çok tehlikesi var. Yılan sokup da ölen arkadaşlarım var.”

Soyları tükeniyor
Türkiye’den yurdışına kaçırılıp satılan yılanlar hiç de önemsenmeyecek nitelikte değil. Doğal denge açısından son derece önemli olan bazı yılan türlerinin soyu tükenmeyle karşı karşıya. Doğu’da, Kardeniz’de Samsun civarında bulunan bazı yılan türlerinin yok olduğu tespit edilmiş. Uzmanlara göre 5 yıl sonra Türkiye’de kara yılanı ve su yılanı dışında belki de yılan kalmayacak. Yine yetkililer bazı yılan türlerine yıllardır rastlamadıklarının altını çiziyorlar. Yılanlarımızın yurtdışına kaçırılmasında doğal dengenin büyük ölçüde zarar gördüğünü söyleyen Orman Bakanlığı Doğu Akdeniz Bölge Müdürlüğü Milli Parklar ve Av Yaban Hayatı Şube Müdürü Orman Yük. Müh. Ayhan Küyük, bazı yılan türlerinin şimdiden yok olduğunu vurguluyor. Küyük; “Türkiye’de çok ciddi bir yılan kaçakçılığı var. Yılanlarımız değişik yollarla yurtdışına kaçırılıyor. Artık bu bir sektör olmuş. Böyle devam ederse çok kısa bir süre sonra Türkiye’de çok sayıdaki yılan türü yok olacak. Bunu bir an önce önlemek lazım. Samsun civarında artık yılan görmek çok zor. Bu ciddi bir tehlike. Bizden çalınanlar Avrupa veya Amerika’da doğal hayata bırakılıyor. Biz sahip çıkmıyoruz, elin adamı bizden kaçırıp kendisi doğal alana bırakıyor” şeklinde konuşuyor.

64 yıldır aynı kanun
Peki yılanlarımız yurdışına kaçırılırken biz ne yapıyoruz. Yılanları koruyan bir kanun var mı? Bunu biraz araştırmaya koyulduk, ama düşündüğümüz bilgilerle karşılaşmadık. Çünkü, Türkiye’de hâlâ 1937’den kalma Kara Avcılığı Kanunu yürülükte. Bu kanuna göre her daim avlanacak olan daha doğrusu öldürülmesi gereken canlılar listesinde yılanlar başı çekiyor. Yani suçlular kaçakçılık yaparken bile onları etkisiz hale getirecek yasalar, hükümler yok. Orman Yük. Müh. Ayhan Küyük, yeni kanunun yıllardır Meclis’te beklediğini belirterek; “Artık bu kanunla devam etmek çok zor. Kanunda avlanabilir dediği hayvanlar bugün Türkiye coğrafyasında yok artık. Yılan vurmak serbest, bir Toros yılanını görmek o kadar kolay değil. Bunlar doğal dengeyi sağlayan çok önemli hazineler. Bunlara sahip çıkmak lazım” şeklinde konuşuyor.

Türkiye’de çok önemli olan şeyler hep bu coğrafyadan çok uzak coğrafyalara taşınıyor. Yani bizim mirasımız başkasına zoraki miras oluyor. Yılanlar belki tam manasıyla bir miras değil ama, en azından sahip çıkılması gereken doğamızın canlıları. Yılan gibi soğuk olmayıp yılanlara sahip çıkmak gerek. Hem “Su içene yılan bile dokunmaz”mış...

/ Haşim Söylemez

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder