Bandırma Vapuru Çürük ve Batmaya Amade Değildi.
Yolsu Sayısı;
23 Görevli, 25 Erat, 20 Mürettebat, 2 Gizli yolcu( Biri Refet Bele)
Toplam 70 kişi ve 6 Eyerli At Vardı.
/Ali Akkoç - Gölgeden Işığa / Hala mı 19 Mayısla ilgili yanlışlar sürdürülecek?
(…)
Bu yıl 87. yılı kutlanan 19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Gençlik Bayramı seramonilerinde hala birileri çıkıp Bandırma Vapuru’nun durumu ve Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkışı konusunda hala yanlış bilgiler verilebilmekte.
Bandırma Vapuru’nu olduğundan daha kötü durumda göstermek Mustafa Kemal’in yaptığı işi daha mı yüceltecek diye düşünüyorlar. Acaba Mustafa Kemal normal bir vapurla Samsun’a ayak basmış olsaydı, yapılan icraat daha az önemli mi olacaktı?
Bandırma Vapuru’nun özellikleri konusunda ille de vahim bir görüntü vermeye çalışanlar, bu davranış sahipleri 19 Mayıs’ı önemli kılan icraatin Mustafa Kemal’in kendi tabiriyle bir sürü imkansızlıklar arz eden Bandırma Vapuru’yla Samsun’a ayak basması olayı mı zannediyorlar. Oysa unutuyorlar ki 19 Mayıs’ta Mustafa Kemal’in Samsun’a ayak basışının önemi onun kafasında taşıdığı vatanın kurtuluşu fikirlerini Anadolu halkına ulaştırması olayıdır. Bu nedenle artık her 19 Mayıs’ta tekrarlanan yanlışlara belki de kasıtlı olarak yapılan Mustafa Kemal’i yüceltmeye yaradığına inanılarak yapılan hatalı beyanlara son verilmelidir. 19 Mayıs’larda bu yanlış beyanları Bandırma Vapuru’na yapılan yolculuk konusundaki bilgilendirmeleri üç grupta toplayabiliriz.
1- Bandırma Vapuru’nun teknik özellikleri ile ilgili yanlış bilgiler.
2- Geminin kaptanı ve mürettebatı ile ilgili yanlış bilgilendirmeler.
3- Mustafa Kemal’in gemideki faaliyetleri ve yol arkadaşları ile ilgili yanlış bilgilendirmeler.
Şimdi sırasıyla bu yanlışlıklar hususunda açıklamalarda bulunalım; 19 Mayıs seramonilerinde hep söylenir “çürük Bandırma Vapuru” bence bu tabir yanlıştır. Çünkü Bandırma Vapuru bu yolculuğa çıktığında iyi durumdadır. Evet belki bugün Bandırma-İstanbul arası seferleri gerçekleştiren İDO feribotlarıyla aynı imkanlara sahip değildir. Ama aynı güzergahta yıllarca yolcu taşıyan Tirhan ve Etnik gemilerinden pekte farklı değildir. Unutmayalım ki bu sonuncular Bandırma Vapuru’nun iki katı sürat yapıyorlardı ama ondan 50 yıl sonrasının teknik imkanlarıyla imal edilmişlerdi. Evet iddia ediyorum Bandırma Vapuru 19 Mayıs yolculuğuna çıktığında hiçte çürük adeta batma raddesinde olan bir gemi değildi.
Bandırma Vapuru’nun teknik özellikleri ve tarihi hakkında kaynaklara baktığımızda bu konudaki kısa ve öz bilgiyi Bütün Dünya Dergisi’nde buluruz. Bu bilgiler şöyledir:
“Bandırma Gemisi, 1878’de İngiltere’nin Paisley’deki H. Macıntyre tezgahında Trocadero adıyla yük ve yolcu gemisi olarak inşa edilmiş, topu topu 279 gros, 192 net tonluk, küçücük bir vapur yavrusudur. Uzunluğu 49 metre, genişliği 6 metre kadardı. İki silindirli, 50 beygir gücünde, iki genişlemeli bir buhar makinesi vardı. Tek usukuruyla saatte ancak 8-9 mil yapabiliyordu.
Önceleri merkezi Londra da bulunan Dousey&Robinson denizcilik kumpanyası tarafından çalıştırılmış, beş yıl sonra Pireli armatör H. Psicha’ya satılarak direğine Yunan bayrağı çekilmiştir. Bir süre Kymi adıyla yolcu ve yük taşımış, sonra yine Pireli bir başka armatöre satılmıştır.
1894 yılında İdare-i Mahsusa tarafından satın alınarak gönderine Türk Bayrağı çekildiği zaman onaltı yıllık bir tekneydi. Bizler ona Bandırma adını vermiştik, ama yabancılar, çoğu öteki gemimize de yaptıkları gibi ona, Bandırma’nın batılı dilindeki adıyla Panderma demişlerdi.
1910’da, Meşrutiyet’in ilanının hemen sonrasında İdare-i Mahsusa yeniden yapılandırılarak Osmanlı Seyr-ü Sefain İdaresi adını alınca, bacasına kuruluşun ayyıldızlı, çift çapalı yeni forsu yerleştirilmişti. Kim bilirdi ki, yılların yorgunu bu çürük gemi, son dönemlerinde çok önemli bir iş başaracak, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihinde şerefli bir yer alacaktı.
Bu arada neler neler geçmişti bu küçük gemi yavrusunun başından! 1891 yılının 12 Aralık günü Erdek önlerinde seyrederken kayalara bindirerek batma tehlikesi geçirmiş, ancak ertesi yıl yüzdürülebilmişti. 1915 yılının 28 Mayıs günü de Marmara’da seyir halindeyken E-11 boda numaralı İngiliz denizaltısı tarafından torpillenmiş, yine batmak üzereyken mürettebatın büyük çabaları son anda gemiyi kurtarmıştı.
İşte, İsmail Hakkı Kaptan’ın 1 Mayıs 1919 günü süvariliğine getirildiği gemi, böyle bir gemiydi. Yılların süvarisi, 16 gün sonra Mustafa Kemal Paşa ile ideal arkadaşlarını İstanbul’dan alarak Samsun’a götürmek görevinin kendisine verileceğini nereden bilebilirdi?”
Bu bilgiler de gösterir ki Bandırma Vapuru’na çürük diyenlerin Kaptan İsmail Hakkı Durusu için söyledikleri; “Karadeniz’i hiç tanımıyordu, acemiydi, pusulası bozuk gemiyle rota çizmekten aciz olduğundan Mustafa Kemal’in kıyıyı takip ederek seyre devam edin emrini uyguladığı gibi isnatları da yanlıştır, hatadır hatta kasıtlı bir ifadedir.
Yine bazı çevreler Bandırma Vapuru’nun yetersiz bir personelle Samsun’a hareket ettiğini vurguladılar, oysa Bandırma Vapuru 19 Mayıs’ta Samsun yolculuğuna çıktığında gemi Süvarisi İsmail Hakkı Durusu ile birlikte 20 kişilik bir mürettebata sahipti. Bu mürettebatın listesi ve görevlerini gösterir liste şöyledir:
İsmail Hakkı Kaptan (Süvari)
Üsküdarlı Tahsin (İkinci kaptan)
Mehmet Ağa oğlu Hacı Süleyman (Başçarkçı)
İsmail (Katip)
Hasan (Lostromo)
Göreli Şükrü oğlu Temel (Serdümen)
Alioğlu Basri (Serdümen)
Rizeli Süleyman oğlu Mahmud (Ambarcı)
Silivrili Hasan oğlu Ahmed (Ambarcı)
Süleyman oğlu Cemil (Tayfa)
Hüseyin oğlu Rahmi (Tayfa)
Mesut oğlu Temel (Tayfa)
Muharrem oğlu Hacı Tevfik (Birinci kamarot)
İbrahim oğlu Mehmed (Kamarot)
Mustafa oğlu Halid (Kamarot yamağı)
Koyulhisarlı Yusuf oğlu Halid (Ateşçi)
Hasan oğlu Mehmed (Kömürcü)
Mehmet Ali oğlu Ömer Faik (Kömürcü)
İsmail Hakkı (Vinçci)
Ali oğlu (Vinçci)
Bandırma Vapuru’nun Samsun’a yolculuğu konusunda yapılan yanlış beyanlardan birisi de Atatürk’ün yanında bulunanların sayısı konusunda gerçekleşmektedir. Bazı çevreler, bu yolculuk esnasında yolcu sayısını Mustafa Kemal dahil 18 kişi gösterirken bazı çevreler daha çok, diğer bazı çevrelerde daha az göstermektedirler.
Bu konuda son olarak araştırmacı Murat Bardakçı, delillere dayandırarak 19 Mayıs yolcularını 48 kişi olarak belirlemiştir. Hürriyet gazetesindeki köşesinde Murat Bardakçı bu konuda şunları dile getirmekte, bu iddiasını nereye hangi belgelere dayandırdığını şöyle açıklamaktadır:
“İSTİKLÁL Savaşı’nın ilk ateşinin yakıldığı gün olan bir 19 Mayıs’ı daha geride bıraktık. 19 Mayıs münasebetiyle, Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun yolculuğu hakkında bu yıl da çok sayıda yayın yapıldı. Bu yayınların hemen hepsinde yer alan yolcu listesi Fethi Tevetoğlu’nun ‘Atatürk’le Samsun’a Çıkanlar’ isimli eserinden alınmıştı. Samsun yolcularının 18 kişi olduğu söyleniyordu ama listeler maalesef eksikti, zira Bandırma Vapuru ile Samsun’a gidenler 18 değil tam 48 kişiydi. Bu 48 kişiden 23’ünü Mustafa Kemal Paşa ile karargáh mensupları, 25’ini de er ve erbaşlar teşkil ediyordu.”
İşte, artık her 19 Mayıs’ta tekrar eden bu hataları görünce, Mustafa Kemal Paşa ile beraber Samsun’a gidenlerin tam listesinin doğru şeklini, Paşa’nın ‘kendi belgelerine’ dayanarak yayınlamak istedim. Bir kısmını daha önce bir kitabımda da kullandığım Paşa’nın Samsun’a gidiş belgeleri, İstiklál Savaşı’nın önde gelen kumandanlarından Kázım Karabekir Paşa’nın şimdi hayatta olmayan damadı Prof. Dr. Faruk Özerengin’de bulunuyordu. Rahmetli Faruk Bey bundan yıllarca önce dosyanın bir kopyasını alma ricamı kabul etmiş, hiç unutmuyorum, kayınpederinin Erenköy’deki köşkünün hemen yanıbaşındaki evinde muhafaza ettiği evrakı karlı bir günde yanımıza alıp iyi bir fotokopici bulabilmek için dükkán dükkán dolaşmıştık.
Bu sayfada, Paşa ile Samsun’a giden 22 kişinin yanı sıra Bandırma Vapuru’ndaki 25 er ve erbaşın isimlerini en güvenilir belgelere, yani Paşa’nın ‘Samsun dosyası’na dayanarak yayınlarken, belgelerin gelecekteki 19 Mayıslarda daha doğru yayınlar yapılmasını sağlayacağını ümit ediyorum.
Murat Bardakçı aynı yazısında Mustafa Kemal’i bir avuç arkadaşıyla 19 Mayıs yolculuğuna çıkmış gösterenlere cevap verir mahiyette Mustafa Kemal’in 25 Er ve Erbaş, 22 subaydan oluşan bir karargah maiyetiyle çıktığını belirterek bu karargah maiyetini oluşturanların listesini şöyle vermektedir:
SUBAYLAR LİSTESİ
1. Dokuzuncu Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa
2. Kurmay Başkanı Albay Kázım Beyefendi (General Kázım Dirik. 1880-1941).
3. Sağlık Müfettişi Albay İbrahim Tali Beyefendi (Milletvekili ve elçi Dr. İbrahim Tali Öngören. 1875-1952).
4. Kurmay Binbaşı Arif Bey (İzmir suikasti davasında İstiklál Mahkemesi’nin kararıyla idam edilen Ayıcı Arif Bey. 1882-1926).
5. Kurmay Binbaşı Hüsrev Bey (Asker ve büyükelçi Hüsrev Gerede. 1886-1962).
6. Topçu Müfettişi Binbaşı Kemal Bey (Korgeneral Kemal Doğan 1879-1951).
7. Sıhhiye Müfettiş Muavini Binbaşı Refik Bey (Başbakan Dr. Refik Saydam. 1881-1942).
8. Yaver Piyade Yüzbaşı Cevad Efendi (Atatürk’ün yaveri ve milletvekili Cevad Abbas Gürer. 1887-1943).
9. Yaver Piyade Yüzbaşısı Mustafa Efendi (Tokat milletvekili Mustafa Sabri Süsoy. 1876-1934).
10. Piyade Yüzbaşı Ali Şevket Efendi (Gümüşhane milletvekili Ali Şevket Öndersev. 1884-1940).
11. Piyade Yüzbaşı Mümtaz Efendi (Yüzbaşı Ali Mümtaz Tünay. 1886-1946).
12. Piyade Yüzbaşı İsmail Hakkı Efendi (Başbakanlık özel kalem müdürü İsmail Hakkı Ede. 1886-1943).
13. Tabib Yüzbaşı Behcet Efendi.
14. Piyade Asteğmeni Hayati Efendi (Cumhurbaşkanlığı özel kalem müdürü Hayati Bey. 1892-1926).
15. Piyade Asteğmeni Arif Hikmet Efendi (Tümgeneral Arif Hikmet Gerçekçi. 1894-1970).
16. Yaver Topçu Üsteğmeni Muzaffer Efendi (Atatürk’ün emir subayı ve Giresun milletvekili Muzaffer Kılıç. 1897-1959).
17. Asteğmen Abdullah Efendi.
18. Adli müşavir Ali Rıza Bey.
19. Tabur hesap memuru Rahmi Efendi.
20. Tabur hesap memuru Ahmed Nuri Efendi.
21. Kátip Faik Efendi (Sağlık Bakanlığı memuru Faik Aybars. 1880-1945).
22. Yedeksubay Tahir Efendi.
23. Kátip Memduh Efendi (Cumhurbaşkanlığı memuru Memduh Atasev. 1895-1930’lar).
ERAT LİSTESİ
1. Osman Nuri oğlu Ali Faik Efendi (kıdemli çavuş),
2. İbrahim İzzet oğlu Átıf (kıdemsiz çavuş),
3. Aydınlı Ali oğlu Musa (çavuş),
4. Konyalı Mustafa oğlu Kemal (çavuş),
5. Konyalı Kemal oğlu Mustafa (çavuş),
6. Sivaslı Ali oğlu Rıfat (onbaşı),
7. Sivaslı Rıfat oğlu Ali (onbaşı),
8. Çatalcalı Tevfik oğlu Adem (onbaşı)
9. Sincanlı Hüseyin oğlu Mehmed (er),
10. Sincanlı Ahmed oğlu Emin (er),
11. Sincanlı Mustafa oğlu İsmail (er),
12. Sincanlı İbrahim oğlu Ömer (er),
13. Alanyalı Kerim oğlu Mehmed (er),
14. Sungurlulu Hasan oğlu Elvan (er),
15. Geredeli Mehmed oğlu Mehmed (er),
16. Mudurnulu Mehmed oğlu Durmuş (er),
17. Geyveli Mehmed oğlu Ali (er),
18. Geredeli Şakir oğlu Nuri (er),
19. Akhisarlı Hasan oğlu Hüseyin (er),
20. Tokatlı Abdullah oğlu Mehmed (er),
21. Divrikli Abdullah oğlu Musa (er),
22. Kadıköylü Mehmed oğlu Hasan (er),
23. Yenihanlı Bekir oğlu Mahmud (er),
24. Üsküdarlı İhsan oğlu Mehmed Lütfi (er),
25. İzmirli Abdullah oğlu Ali (er).
Bu bilgiler ve verilen listeler gösterir ki Mustafa Kemal, 9. ordu müfettişliğine gönderilirken kalabalık bir maiyetle Bandırma Vapuru ile yola çıkmıştır. Şayet Bardakçı’nın sözönü ettiği günlük sahih de verilen bilgiler doğru ise Osmanlı Hükümeti, Mustafa Kemal’i hiçte bir kaç kişilik maiyetle değil ordu müfettişliğine uygun bir maiyetle yola çıkarmıştır.
Neden bu durum hiç kimse tarafından belirtilmez? Neden bu maiyet erkanı insanımızdan saklanır? Doğrusu bu merak konusudur. Acaba bu maiyet erkanı açıklanırsa Mustafa Kemal kolay bir iş yapmış görünümü ortaya çıkar diye düşünülmektedir.
Üstelik bu yolcu sayısı bununla da kalmamıştır. Refet Bele gibi gizlice bu vapurla Samsun’a çıkan şahısların olduğu da bilindiğine göre, bu yolculuktaki insan sayısı artıp 50 kişiyi pekala bulabilir. Neden bu konularda tutarlı sahih gerçek bilgiler verilmek yerine yuvarlama bilgiler verilir?
Hala Bandırma Vapuru, çürük, Bandırma Vapuru kaptanına tecrübesiz, Karadeniz’i bilmeyen bir kaptan sıfatı yakıştırılmaya çalışılmaktadır. Bence bu tür ibarelerin kullanımı Bandırma Vapuru’nun çürüklüğünden değil, ona bu sıfatı kullananların mantığının çürüklüğünden olabilir. Çünkü bu tabiri kullananlar, bunu yaparak Mustafa Kemal’in icraatini yüceltiklerine inanmaktadırlar. İşte çürük olan mantık budur. Unutmayalım ki Bandırma Vapuru, devrinin son sistem techizatıyla donanmış en süper yatı bile olsa o günün şartlarında Anadolu’da Kurtuluş Savaşı başlatmak için Samsun’a hareket edip ayak basmak muazzam bir cesaret işidir. Kaldı ki dediğimiz gibi Bandırma Vapuru hiçte hurda ve batmaya amade bir gemi değildir. Ne var ki Bandırma Vapuru’na iftiralar sadece sözlü olarak kalmamaktadır.
Yine bir televizyon kanalı haberine göre Samsun Belediyesi kentte Bandırma Vapuru’nun aslı boyunda makateni vücuda getirmiştir. Öyle ki aslına uygun olması için İngiltere’deki arşivlerden Bandırma Vapuru’nun yapılış planları getirtilmiş ve bire bir aynı ebatlarda maket yapılmıştır. Böylece Bandırma Vapuru’nun hatırası yaşatılmaya çalışılmıştır.
Ne varki maketin yapımında gösterilen gerçekçilik geminin iç dizaynında gösterilememiştir. Televizyonda yapılan yayın ve açıklamalara göre yapılan maketin içerisinde balmumundan heykellerle insanlarda canlandırılacaktır. Ancak görünen o dur ki bu heykeller oldukça azdır. Orataya koyduğumuz gibi 20 mürettebat, 25 er ve erbaş ile 23 subaydan oluşan maiyet erkanını içerecek 70 kişilik bir heykel söz konusu edilememektedir, edilemeyecektir.
Bu gerçekçilik bir kenara bırakılacaktır. Ama insanın inanamadığı bir noktada ortadan kaybolan Bandırma Vapuru’na ait olduğu belirtilen bir pusulanın gemide sergilenmesi nedense ihmal edilmemiştir. Oysa daha önce söylediğimiz gibi gemi süvarisi İsmail Hakkı Durusu, gemide iki pusula olduğunu söylemiştir. Peki öteki pusula ne olmuştur? Neden elde bir pusula vardır? Üstelik o da bozuk olanı. Öyle görülüyor ki birileri bu maket olayında da aynı teraneyi dile getirmek hatta gözler önüne koymaya çabalamaktadır.
Belki de Bandırma Vapuru’na çürük diyebilmek uğruna onu hurdacılara satıp parçalattıran zihniyet aynı sebeple onun sadece bozuk olan pusulasını saklamış olabilir, kimbilir. Bu da bizim müzecilik anlayışımızı, tarihi belgelerin nerelerine değer verdiğimizi, geçmişimize sövmenin yenilikçi ve gelişmiş insan olmayı kabulümüzü çok iyi ortaya koyan bir gerçeği oluşturmaktadır. Yine aynı gemide bazı kaynakların varlığından söz ettiği 6 eğerli atın heykelini de görmek mümkün olmadı. Kim bilir belki, birileri aynı gemide atlarında 19 Mayıs’ta Samsun’a çıkmasını kafalarındaki kompozisyona uygun görmemiş olabilir.
Öyle görülüyor ki Samsun’da gerçekleştirilen maketli, heykelli Bandırma Vapuru canlandırması da gerçekler yerine yıllardır sürdürülen yanlış beyanları içerecektir. Artık sadece kulaklara değil gözlere de yanlış bilgeler verilmeye devam edilecektir. Yine de böyle bir maketle canlandırmayı yapan Samsun Belediyesi’ne müteşekkir olmalıyız. Hiç değilse Bandırma Vapuru’nun benzerini gözlerimiz önüne koymuştur.
Umarım birileri çıkarda içinin döşenmesini de tarihi gerçeklere uydurur. Umarım artık Bandırma Vapuru, süvarisi, personeli ve yolcuları konusunda tarihi hakikatler, tarihi vesikalara dayandırılarak gerçek şekliyle halkımıza anlatılır veya gösterilir.
Umarım artık kafamızdaki 19 Mayıs’la ilgili yanlışlar hala sürdürülecek mi sorusu ortadan kaldırılır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder