Özhan Öztürk
HEYAMOLA YAYINLARI
Arkeoloji için "duygusal bilim" denildiğini duymuştum, çünkü geçmişi keşfetme tutkusuyla harmanlanan romantizm, en katı bilimsel yöntemlerle birlikte uygulanmaktadır. Dilbilimin konumu da farklı değildir; pek çok dilbilimci toplumların evrimi ile konuştukları dil arasında bağlantı kurarak, aynı dilin lehçelerini, farklı halkların dillerine birbirleriyle kıyaslayarak dilin evrimiyle insanınki arasında paralellikler kurmaya çalışır. Şüphesiz ki insan, kendi geçmişini deşip kurcaladıkça, kendini daha iyi tanımanın ötesinde bugünün dünyasındaki yeri ve değerini de doğru tahlil edecektir. Nedeni bilinmez ama Doğu Karadeniz bölgesinde tek bir arkeolojik kazı bile yapılmamıştır.
BAFRA CİVARINDA PONTUSÇULUK FAALİYETLERİ
Bafra, Trabzon Vilayeti içerisinde I. Dün-ya savaşı sırasında ve sonrasında Rumların, Osmanlı hükümetine ve TBMM rejimine karşı silahlı mücadele ettiği iki bölgeden birisiydi (diğeri için Bk. Santa; her iki bölgenin dağlık oluşu, halklarının dağlılara özgü kan davası ve Karadenizlilere özgü atalarını ev bahçesine gömerek toprağa kutsiyet kazandırma gelenekleri [bu yüzden Bafra’lılar köylerine muhacir yerleştirilmesine şiddetle karşı çıkmışlardır] ve silaha olan düşkünlükleri dikkat çekicidir)
I. Dünya savaşı sırasında gerek Türk, gerek Hristiyan pek çok asker kaçağı bulunmakta olup, hükümet tarafından yakalandıklarında idam ediliyorlardı. Pek çok asker kaçağı gibi Bafra’lı Rumlar da köylerine dönüp saklanmışlardı. Kaçakların köylerinin civarında saklandığını ve aileleri tarafından beslendiklerini düşünen jandarma, aileler üzerine baskı yapmakta; bu baskı köylüler ve kaçaklar tarafından etnik bir bakış açısıyla yorumlanmakta ve karşı tepki doğmaktaydı (Yerasimos, 1989: 37)
25 Mart 1908 tarihinde Samsun’a metropolit olarak atanmış ve dinine bağlı cahil köylüleri kolaylıkla yönlendirebilecek bir konumda olan Germanos Karavangelis’in, bölgeyi Yunanistan’a bağlamak için asker kaçağı Rumların umutsuz durumunu bir fırsat olarak değerlendirmiştir. 1900 - 1907 yılları arasında Kastoria metropoliti iken Makedonya’da ki Bulgar isyanının kışkırtıcılarından birisidir.
Metropolit kendi ağzından gerilla savaşında oynadığı rolü kaydetmiştir:
“Başlangıçta küçük ve düzensiz olan bu grupları, Makedonya’daki mücadelemizden edindiğim uzun süreli deneyimle, düzenli ve savaşabilir gerilla birlikleri olarak örgütlemeye başladım. Bu birliklerin sayısı çoğaldı. Onların başına bu göreve layık ve savaş de-neyimi olan komutanlar geçtikten sonra, bu ünvanları ki onlara kendim veriyordum, bu gruplar gerçek askeri birliklere dönüştü. Her biri taşranın bir bölgesini himayesi ve salt yetkisi altında bulunduruyordu” (Antemidis, 1998; NAK 216)
Asker kaçakları, yakalandıklarında idam edilecek olacaklarından, kaybedecek bir şeyleri bulunmamakta, bu yüzden kolaylıkla yönlendirilmekteydiler. Metropolitin çabaları, yerel eşrafın da desteği ve hükümetin baskısı, Rum asker kaçaklarının çeteler halinde örgütlenmelerine zemin hazırlamıştır.
Balkan savaşları neticesinde yaşadığı topraklardan Anadolu’ya göçmek zorunda kalan Müslüman muhacirlerin, hükümetin Rum köylerine yerleştirilmeye çalışması bölge nüfusunun % 47’sini oluşturacak kadar kalabalık olan Rum’ları ilk defa jandarmayla karşı karşıya getirmiştir. Kirazlık, Çırahman, Ökse, Tekseris, Çinit, Andreandon, Çınarlı köylerine jandarma kontrolünde göçmen grupların yerleştirilmek istenmesi silahlı ça-tışmaya sebep olmuştur. Hükümet göçmen yerleşimine en çok direnen üç köydeki (Ök-se, Çirahman ve Tevkeris) Rum evlerini ateşe vermiş buna karşın Rumlar, Vasil Usta adlı yerel bir lider etrafında birleşmişse de bir süre olaysız geçmiştir.
1916 Mayıs’ında Trabzon kentinin, Rus-lar tarafından işgalinin ardından, Rus ordusu, Giresun civarında ilerlemesini durduran Türk ordusunun arkasında ikinci bir cep-he açmak amacıyla, Bafra’lı Rumlara ciddi miktarda silah ve cephane yardımı yapıp, eylem de bulunmaya teşvik etmiştir. Vasil Usta, 1916 yılının Haziran ayının sonlarında, yanındaki on adamıyla savaş hattını aşarak Rus ordusunun işgali altındaki Trabzon’a gelmiş ve burada Rus karşı casusluk teşkilatının şefi Albay Artatov ile buluşmuştur. Rus hattının gerisinde silahlı çeteler kurma işi ile görevlendirilen Vasil Usta, 3 Tem-muz’da bir Rus torpido gemisiyle Samsun’a çıkarılmıştır. Rusların amacı, Rum çetecilerin cephe gerisinde Türk ordusuna karşı oyalama ve yıpratma savaşı sürdürmesidir. Rusların kendilerini oyaladıklarını düşünen Vasil Usta, hükümeti Rum köylerine yönelik bir şiddet eylemine yapmaya zorlamak amacıyla çevredeki Türk köylerini basarak sözde Rumlara eziyet eden kişileri öldürmüş hatta bizzat jandarmaya saldıracak kadar cüret göstermişse de 18 Ekim’de 9 adamıyla Trabzon’a sığınıp, savaşın sonuna kadar o-rada kalmıştır. Bu provokasyon bölge hal-kının, Giresun, Trabzon ve Rize’li Laz çetelerinden yardım istemeleriyle ve hükümetin bölgedeki Hristiyanları cepheden uzak iç bölgelere zorunlu göçe tabii tutmasıyla sonuçlanmıştır. Bu tarihten itibaren irili ufaklı pek çok olayın yanı sıra iki önemli çatışma yaşanmıştır:
1. 1917 Nisanında, Türk ordusu ve başı-bozuk adı verilen Müslüman milisler, Ot-kaya köyü civarında bulunan Meryem Ana mağarasını basıp burada bulunan 80 isyan-cıyı öldürüp, mağaraya sığınmış olan 700 kadın ve çocuğu dayaktan geçirmiştir.
2. 15 Ağustos 1919 gecesi 12.000 Hristiyan milis Çaşur kasabasını basıp, burada bulunan 1.000 asker ve çoğu kadın ve çocuk olan 400 sivili öldürmüştür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder