19 May, day of Genocide for Greeks, day of joy for Turks
Türkiye’yi parçalamak için yapılan faaliyetlerden birisi de Pontus Devleti kurma çalışmalarıdır. Samsun’dan Trabzon’a kadar Karadeniz bölgesinde Pontus Rum Devleti kurmayı amaçlayan bu faaliyetin gelişmesinde Merzifon’da bulunan Amerikan Koleji büyük rol oynamıştır. Kolej müdürünün desteği ile 1904 yılında “Pontus Cemiyeti” kuruldu. Bu cemiyeti destekleyen bir diğer Rum cemiyeti de “Mukaddes Anadolu Rum Cemiyeti” idi. Bu cemiyetler Ermenilerle birlikte çalışıyorlar ve Türklere karşı müşterek hareket ediyorlardı. Ermeni ve Rum çeteleri Amerikan Koleji tarafından organize ediliyordu.
Kolej müdürü Amerikalı White tarafından kaleme alınan mektup müslüman Türk milletinin ortadan kaldırılması için neler yapılması gerektiğini de açıklıyordu. İşte mektuptan parçalar:
“Hıristiyanlığın en büyük rakibi müslümanlıktır. Müslüman devletlerin en kuvvetlisi de Türkiye’dir. Bu hükümeti ve memleketi yıkmak için Ermeni ve Rum dostlarımızı yalnız bırakmamalıyız. Hristiyanlık için, Ermeni ve Rum dostlarımız tarafından birçok Hristiyan feda edildi. Bunlardan birçoğu müslümanlara karşı yapılan savaşlarda şehit oldular. Unutmayalım ki kutsal hizmetimizin sonuna kadar daha pek çok böyle şehit verilecek, Hristiyan kanı akıtılacaktır.
Alevilere de mezhep hususunda serbestlik tanırsak onlarda bize katılacaklardır. Bizim görevimiz bu fırsatı kaçırmamak, gerektiği gibi uygun hareket eylemektir.
Hristiyanlara şimdiye kadar görmüş oldukları zulümlere karşı, onların zekatını ödeyecek bir ruh aşılamalıyız. Biz bunu şimdiye kadar yaptık ve başarılı da olduk.”
Birinci Dünya Savaşı sırasında Rum çeteleri Bafra bölgesinde Boyalı, Türkmenler, Kasnakçı, Kuşkapanı, İnözü, Kuşaca, Çiniler köylerini tamamen yaktılar.
Mondros Mütarekesinin imzalanmasından sonra ordunun terhis edilmesiyle birlikte hükümet otoritesi birçok yerde adeta yok olmuştu. Karadeniz Bölgesinde de İngiliz kuvvetleri yer yer işgal hareketlerine başlamıştı. Bu fırsattan istifade eden silahlı Rumlar Türk köylerini yakıp yıkmaya devam ettiler. Samsun bölgesinde yüzlerce Türk’ü öldürdüler, birçok kadına tecavüz ettiler, binlerce hayvanı gasp ettiler, yüzlerce köyü yakıp, yağma ettiler.
Çarşamba, Terme, Amasya bölgesinde de katliamlarına, yağmalarına devam ettiler. Rum ve Ermeni çetelerinin yağmalama ve öldürme faaliyetleri Merzifon, Vezirköprü, Ladik, Gümüşhacıköy, Havza, Tokat, Erbaa bölgelerinde devam etti.
Mustafa Kemal Paşa Nutuk’ta konuyla ilgili şu bilgileri verir:
“Muhterem Efendiler, umumi konuşmamın başında bir Pontus meselesinden bahsetmiştim. Bu mesele, bütün vesikaları ile herkesçe bilinmektedir. Ancak bizi de çok uğraştırdığından burada onunla ilgili bazı noktalara temas edeceğim.
1840 senesinden beri; yani üç çeyrek yüzyıldan beri, Rize’den İstanbul Boğazına kadar Anadolu’nun Karadeniz Bölgesinde, Eski Yunanlılığın diriltilmesi için çalışan bir Rum topluluğu vardı. Amerikalı Rum göçmenlerinden Rahip Klemeatios adında biri, ilk Pontus toplantı binasını İnebolu’da bugün halkın Manastır dedikleri bir tepede, kurmuştu. Bu teşkilat mensupları zaman zaman birbirinden ayrı eşkıya çeteleri halinde, faaliyette bulunuyorlardı. Dünya Savaşı sırasında dışarıdan gönderilip dağıtılan silah, cephane, bomba ve makineli tüfeklerle Samsun, Çarşamba, Bafra ve Erbaa Rum köyleri adeta bir silah deposu halini almıştı.
Ateşkesten sonra bütün Rumlar, Yunanlılık milli davası ile her tarafta şımardığı gibi Ethniki Hetairia Cemiyeti propagandacıları ve Merzifon’daki Amerikan müesseseleri tarafından manevi bakımdan yetiştirilen ve yabancı hükümetlerin silahlarıyla maddi bakımdan desteklenen ve cesaret verilen bu bölgedeki Rum kitlesi de bağımsız bir Pontus hükümeti kurmak emeline düştü. Bu maksatla, umumi bir ayaklanma hazırladılar. Dağlara çekildiler ve Amasya, Samsun ve çevresi Rum Metropolidi Permanos’un idaresinde düzenli bir programla çalışmaya başladılar. Samsun’daki Rum komitecilerin reisi reji fabrikası müdürü Tokamanidis, bir taraftan da İç Anadolu ile haberleşme sağlamaya çalışıyordu. Bazı yabancı hükümetler Pontus hükümetinin kurulmasına yardımcı olacaklarını vaad ettiler ve Samsun ve çevresindeki Rum nüfusunu arttırmak için de Rusya’daki Rum ve Ermenileri Batum’da topladılar. Onları, Türk Kafkas ordularından alınıp Batum’da depo edilen silahlarla donatarak sahillerimize çıkarmaya başladılar. Çetecilik etmek üzere sahillerimize çıkarılabilecek birkaç bin Rum’u Sohum’da, Haralambos isminde bir adamın başına topladılar. Batum’da toplananların da Haralambos’un etrafında toplananlara katılmaları sağlanıyordu. Bunlar, memleketimiz içinde Samsun’daki bazı yabancı devlet temsilcileri tarafından korunuyor ve silahlandırılıyordu. Sahillerimize çıkan bu çeteciler, göçmenlerin beslenmesi maskesi altında yabancı hükümetler tarafından yedirilip içiriliyor ve giydiriliyordu. Yabancıların Kızılhaçları arasında gelen subay heyetlerinin de teşkilat yapmakla, askeri öğretim ve eğitimle uğraşmakla, gelecekteki Pontus hükümetinin temelini kurmakla vazifelendirildikleri anlaşılıyordu.
4 Mart 1919 tarihinde, İstanbul’da “Pontus” adıyla çıkmaya başlayan bir gazetenin başmakalesinde “Rum Cemiyetinin kurulmasına çalışmak maksadiyle yayınlandığı” ilan olunmuştu.
Sayıları 25.000’i bulan Rum çetelerinin katliamlarını önlemek ve silahlı Rumları etkisiz hale getirmek için Merkez Ordusu görevlendirildi. Merkez Ordusu Rum çetelerinden silahlarını teslim etmesini istedi ve Rumlar silah toplanmasına başlandı. Pontusçuluk hareketinin lider kadroları 31 Ocak 1921’ den itibaren tutuklandı ve ilk tutuklama işine Samsun’ da başlandı. Pontusçuluğun en yoğun olduğu bölge olan Samsun’ da başta Metropolit olmak üzere birçok Rum tutuklanarak İstiklâl Mahkemesine gönderildiler. Şubat 1921’ de Merzifon Amerikan Koleji’ne yapılan baskında birçok harita, plan, kitap ve Türkiye aleyhtarı her türlü belge ve bilgi ele geçirildi. Onbirbin civarında silahlı Rum çeteci yakalandı. ‚çarpışmalarda birçok Rum öldü. Pontusçularla olan mücadele 6 Şubat 1923 yılına kadar devam etti ve bu tarihte Rum çeteleri kesin olarak ortadan kaldırıldı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder