13 Şubat 2007 Salı

Doğu Karadeniz'de Etnik Yapılanmalar



BİR PROPAGANDA KARTPOSTALI
Rumlar'ın Gönüllerindeki Kahramanlar
Bizans Hükümdarı Konstantin
 Ortadaki fotoğraf Türk Milleti'ne ihâneti sâbit olduğu için Sultan II. Mahmud devrinde asılan Patrik Gregorius,
Türk'ün can hasmı Yunan Başvekili Venizelos



DOĞU KARADENİZ'DE ETNİK YAPILANMALAR VE PONTUS" ADLI KİTABIN "SONUÇ" KISMI
Genelde Doğu Karadeniz tarihi Anadolu tarihi ile iç içedir. Anadolu’ya ilk insan yerleşmeleri genelde Kafkasya üzerinden olduğundan Anadolu’ya ilk gelenler öncelikle Doğu Karadeniz’e uğramışlardır. Fakat Doğu Karadeniz’in hırçın doğası buralarda siyasi teşekkül kurulmasına ilk başlarda izin vermediğinden buraya ilk gelenler daima dağlardaki insan yaşamasına müsait yerlerde ve kıyılardaki ulaşımın kolay olduğu yerlerde birbirlerinden ayrı olarak yaşamışlar ve siyasi teşekkül oluşturamadıklarından kalıcı kültürleri olmamıştır.

Doğu Karadeniz’e ilk gelenler sanıldığı gibi Yunanlılar değildir. Yunanlılardan önce buralara çok değişik zamanlarda çok değişik topluluklar gelmiştir. Bunlar arasında M.Ö. 2000 den önce gelen kavimler olduğu gibi Hitit zamanlarında ve sonrasında özellikle Anadolu’nun Karanlık çağında istilalardan kurtulmak amacıyla gelen Hitit ve Luvi gibi Anadolu toplulukları da vardır. Yunanlılardan önce gelen kavimler yada topluluklar incelendiğinde batılıların Asyanik Kavimler dediği genelde Türk kökenli olma olasılığı çok yüksek kavimler gelmiştir.

Yunanlıların Doğu Karadeniz’de koloniler kurmasıyla Doğu Karadeniz tarihi onların kaynaklarına göre aydınlanmaya başlamıştır. Özellikle Heredot ve Ksnefon ile Strabon’un eserlerinden anlaşıldığına göre buralarda Yunanlılarla beraber bir çok topluluk vardı ve büyük ordularla savaş yapabilecek kadar birlik ve güce sahiptiler. Bunlar arasında İskitler, Kimmerler, Tibarenler,. Khaldlar, Kolkhlar gibi Türk ağırlıklı kavimler olduğu gibi daha sonradan bölgeye gelen ve bölgeye genel ad olarak topluluklarının isimlerini veren Lazlarda vardır.

Yunan asıllı Miletli kolonizatörler Doğu Karadeniz kıyılarında ilk koloniler oluşturduğunda buralarda fazla bir nüfusa sahip değildir. O nedenle bölge üzerinde her hangi bir siyasi egemenlik kuramamışlardır. Bölge Yunan kolonizatörlerinin olduğu dönemlerde ilk önceleri Medler ve Persler gibi ilkçağ İran uygarlıklarının egemenliğinde idi. Daha sonraları B.İskender’in Anadolu ve İran seferleri sonucunda Persler yenilip Anadolu hakimiyetlerini kaybedince Doğu Karadeniz bölgesi uzun süre hamiyet mücadeleleri içinde savaşlarla geçti. Bu savaşlar sonucunda Doğu Karadeniz’de Pontus Krallığı kuruldu. Bu krallığı kuranlar İran kökenli yöneticiler olup tebaası yerli halktı. Bunlarda Yunanlıların hiçbir hükmü yoktur. Merkezleri önceleri Amasya ve sonraları Sinop olan bu krallıkta Trabzon şehrinin fazla bir etkinliği yoktur. Zaten Pontus krallarının kaya mezarlarının çoğu Amasya’da olup Trabzon’da olmaması bu durumu doğrular.

Pontus krallığını yıkan Roma İmparatorluğu, bu bölgeye ayrı bir önem vererek Trabzon limanı ile İpek yolunun bitim noktalarından birini oluşturması Trabzon’u önemli bir ticaret kenti yaptı. Romalılar, kendi merkezlerine uzak olan bu kenti yerel yöneticiler ile yönetmeyi uygun gördüklerinden buralarda Lazika krallığı denilen krallığı kurdurarak vasal devlet haline getirmişlerdir. Ancak zaman zaman bu krallık Romalılara karşı İran devleti olan Sasanilerle iş birliğine girip isyanlar etmesi ile bölge uzun zaman çatışma alanı olur. Burada da Yunanlılık söz konusu değildir. M.S. III. Yüzyıldan sonra Anadolu’da Papalığa bağlı olmayan yeni Ortodoks mezhebinin kurulması sonucu bu mezhebin kurulduğu yerdeki Yunan kökenli Romalılar Anadolu’da Hıristiyanlığı resmi din haline getirip dilini de Rumca yapınca Doğu Karadeniz’deki yerel diller ve yerel topluluklar önemlerini ve benliklerini kaybetmeye başlarlar.

Romalıların yıkılıp yerlerini Bizanslılara devretmesi de buralarda Yunan etkinliğine katkıda bulunmaz. Yunanlılar sadece Miletten önce Sinop’a gelen ve oradan da diğer kolonileri kuranlardı. Artlarında yenileri gelmediğinden Yunanlılık yok gibidir.

Haçlı seferleri sonucunda Bizans’ta ortaya çıkan karışıklıklar sonucunda iki Bizans İmparatorluğu kurulur. Bunlardan İznik merkezli olanı imparatorluğun devamı olur. Trabzon merkezli olan Trabzon Rum İmparatorluğu ise yıkılana kadar başka devletlere bağlı küçük krallık olmak özelliğinden öteye gidemez. Buradaki Rum sözü ise Yunanlılıkla ilgili olmayıp Romalı manasınadır. Yunanlılık hiç yoktur. Bu krallığın yöneticileri Bizans imparator hanedanındandır. Bu devleti kurduranlar Gürcülerdir. Bu krallığın ilk askerleri ve ordusunun ağırlığı önceleri Gürcistan ordusunda bulunan Türk asıllı Hıristiyan Kıpçak/Kumanlardır. İmparatorluğu döneminde Doğu Karadeniz gittikçe Türkleşmeye başlar. Müslüman olmayan Türkler, bu imparatorluğun merkez bölgelerine, Müslüman olanlar çevredeki dağlık arazilere yerleşmeye başlar. O nedenle Trabzon Rum İmparatorluğu bir Yunanlı kültür olmaktan uzaktır. Bu dönemde buralarda Türk ve Gürcü kültürü daha ağırlıktadır. Yunan kültürü sadece din ve dilden öteye geçemez. Bu dönemde Çepniler, Akkoyunlular gibi Oğuz Türk boyları yörede etkin olmaya başlarlar ve bunlar yörenin yer adlarında da kendini gösterir.

Trabzon ve çevresi Fatih Sultan Mehmet tarafından Türklerin eline geçtikten sonra ortaya çıkan nüfus hareketlerinde ilk başlarda Romalı manasına gelen Rum nüfusu özellikle Trabzon kenti ve doğusundaki yerlerde fazladır. Ancak 1700 lü yıllardan sonra bu nüfus sayısı sıfıra kadar düşer. Fakat 1900 lü yılların başlarından itibaren bu nüfusta belirgin artışlar görülür. Bunun sağlanması için Ortodoks merkezi olan Fener Patrikhanesi ve dış güçler etkili olur. Bunun sonucunda Osmanlı devletinin en zayıf dönemlerinde ve Birinci Dünya Savaşı’nı kaybetmesi sonucu ordusunun dağılmasından dolayı ortaya Pontus devleti kurma hayali çıkar. Yurdumuzun her noktasında olduğu gibi Doğu Karadeniz’de de bir hayli sıkıntılar oluşur. Önceleri Türkler baskıya uğrarlar ve Rus işgalinin de etkisiyle Doğu Anadolu’dan göç etmeye başlarlar. Ancak Rusların savaştan çekilmesi ve M.Kemal Atatürk’ün üstün gayretleri sonucu Anadolu’da birlik sağlanarak tüm isyanlar bastırılır ve isyancı durumunda olan Doğu Karadeniz’deki Hıristiyanlar, Yunanistan’a gönderilir. Ancak bu insanlar arasında önemli oranda dinleri Hıristiyan olduğu için gönderilen Türkler de vardır.

Günümüzde Pontus tartışmaları vardır. Ancak ortada Pontus yoktur, Pontuslu denilen Rum yoktur. O halde Pontus devletini kim kuracaktır. Düşünmeye değer.
 /HAŞİM ALBAYRAK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder