13 Şubat 2007 Salı

Gülcemal Vapuru



GERMANIC / OTTAWA / GUL DJEMAL / GULCEMAL



Türklerin göç yönü hep doğudan batıya olmuştur. Bu tarihi kuralın tersine işlediği olaylardan birisi de mübadele yoluyla Anayurda göç (geri Dönüş) olmuştur. Bu olayın önemli bir tanığı vardır. Adı GÜLCEMAL...




BUILT IN BELFAST IN 1874 FOR THE WHITE STAR LINE.SHE WAS RE-BUILT IN 1895 HAVING AN EXTRA DECK ADDED AND HER FUNNELS LENGTHENED,PLUS THE ENGINES WERE REPLACED.IN 1899 SHE CAPSIZED AT HER BERTH IN NEW YORK,DUE TO THE AMOUNT OF SNOW AND ICE THAT ACCUMULATED ON HER DURING A PARTICULARLY BAD WINTER. SHE WAS SALVAGED AND CONTINUED HER CAREER ON THE NORTH ATLANTIC.RE-NAMED OTTAWA IN 1905 AFTER SALE TO DOMINION LINE.SHE WAS EVENTUALLY SOLD TO A TURKISH COMPANY AND RE-NAMED 'GUL DJEMAL'.IN 1915 SHE WAS TORPEDOED AND SUNK IN THE SEA OF MARMOA BY THE BRITISH SUBMARINE E.14.SHE WAS SALVAGED AND IN 1928 SHE WAS RE-NAMED 'GULCEMAL'.SHE WAS SCRAPPED IN MESSINA IN 1950. 




Gülcemal vapuru,
bir kez Marmara'da yaralanmış,
bir kez de New York limanında batmıştı...

Gülcemal, ünlü İngiliz White Star firması tarafından Atlantik’te yolcu taşımacılığı için yapılmış birkaç benzer gemiden biriydi. 1911’de satın alınmış, 1915’te de Marmara’da asker ve erzak taşımada kullanılmıştı. 1915 yılının Mayıs ayının başlarında, 5000 civarında askeri Gelibolu’ya götürürken İngiliz denizatlısı E-14 tarafından torpillenmiş, ama civardan yetişen başka teknelerce batmaktan kurtarılarak İstanbul’a çekilebilmişti. Gülcemal batmamıştı ama, onun batacağını sanarak yüzme bilmediği halde kendini denize atan birçok asker boğularak ölmüştü. Ölü sayısı hakkında Osmanlı kayıtlarında herhangi ayrıntılı bir bilgi bulunamazken; İngiliz kaynakları, E-14 denizaltısı mürettebatının bu başarılarından dolayı, ‘öldürdükleri 4000 düşman askeri nedeniyle 20.000 Sterlin ödül aldıklarını, ama geminin sivil amaçla kullanıldığının anlaşılması üzerine bu ödülün mürettebattan geri istendiği’ni kaydetmişti. Gülcemal, savaşın sonuna kadar tamirde kaldı ve parçalandığı gün, 75 yıl gibi uzun bir hizmet ömrüyle ‘dünyanın en uzun süre çalışan 2. gemisi’ olarak adını tarihe yazdırdı..




SEDEFLİ HANÇERLE, ÜSTÜNE...
/Sunay Akın 
1893 yılında, Ubeydullah Efendi, Amerika'da düzenlenen Şikago Sergisi'ne görevli olarak gönderilir. İngiltere'nin Liverpool limanından yola koyulan Ubeydullah Efendi, bindiği gemiye olan hayranlığına "Amerika Hatıraları" adlı kitabında yer verir: "Vapur yola devam ediyor, saatte 14 mil alıyordu. Vapurun içinde çiçek yetiştirilir bahçesi bile vardı. Yemek masasını donattıkları çiçekler her gün taze taze oradan devşiriliyordu."
Ubeydullah Efendi, yıllar sonra kaleme aldığı anılarında, New York limanının girişindeki "Hürriyet Hanım" heykelinin bir benzerinin Kız Kulesi'ne konulmasını önerir. Okuyalım bakalım, heykelin kime benzetilmesini istemiş Ubeydullah Efendi "Gönül isterdi ki, Gazi'mizin öyle cesim bir heykeli Kız Kulesi'nde dikilsin ve elinde yine bir fanusla Asya'yı aydınlatıyor gibi gösterilsin ve fanus elektrik ziyasıyla hakiki surette Marmara'yı tenvir etsin!"

Bir Jön Türk olan Ubeydullah Efendi'nin yolculuk yaptığı geminin adı "Germanic"dir. Yani, Seyr-i Sefain tarafından satın alındıktan sonraki adıyla "Gülcemal!.."

Orhan Veli'nin "Sakal" adlı şiirinde sıraladığı maharetlerinde tanıdık bir isimle karşılaşırız:

Hangimiz bilir, benim kadar,
Karpuzdan fener yapmasını;
Sedefli hançerle, üstüne,
Gülcemal resmi çizmesini;

Bırakalım karpuzdan yapılan feneri, bir kağıt üstüne bile "Gülcemal" vapurunun resmini çizebilene aşk olsun!.. Kimde vardır böyle maharet?.. Orhan Veli, İstanbul limanındayken, kimbilir, kaç kez resmini yapmıştır "Gülcemal"in?

"Gülcemal", Karadeniz'de de birçok sefer yapmıştır. Kâzım Karabekir Paşa, 12 Nisan 1919'da, İstanbul'dan Trabzon'a "Gülcemal" ile gitmiştir. O yıllarda Trabzon'daki spor kulüplerinden biri olan İdman Ocağın'da "Gülcemal" ile İstanbul'a gelerek futbol karşılaşmaları yapmıştır. Karadeniz insanı tarafından öylesine sevilir ki"Gülcemal", Eser Tutel "Seyr-i Sefain" adlı kitabında, bölge halkı tarafından bazı hastalıklara iyi geleceği inancıyla, vapur Rize açıklarında demirlediğinde bir kayığa bindirilen hastaların etrafında yedi kez dolaştırıldığını yazar!..

Her kaptan gemisini sever. Ama, Lütfi Kaptan'ın "Gülcemal"e olan aşkı dillere destandır. Lütfi Kaptan evini güzelleştirsin diye armağan olarak verilen boyalarla "Gülcemal"i boyattırır. "Gülcemal" ile Amerika'ya yaptığı ilk seferde de, Titanik'in battığı bölgede sis ve buzdağlarıyla karşılaşır. Ama Lütfi Kaptan, ilk kez dümen tuttuğu sularda New York limanına ulaşmakta hiç de zorluk çekmez. Ne var ki, bu seferlerinden birinde "Gülcemal"i New York limanında kendisine ayrılan yere biraz sert yanaştırır ve rıhtımda hasara yol açar. Yetkililer gemiye tedbir koymaya kalkışsalar da, Lütfi Kaptan'ın gayretiyle "Gülcemal" hacizden kurtulur ve gemi İstanbul'da büyük bir törenle karşılanır.

Kemanını yanından hiç ayırmayan Lütfi Bey henüz 46 yaşındayken hastalanır ve kaptanlık şapkasını askıda yetim bırakır. Kızına yadigar kalan gümüş sigara tabakası da, İstanbul'a yaptığı bir seferde yolcusu olan Troçki tarafından armağan edilmiştir.

"Gülcemal"de görev yapan Ratip Tahir adlı denizci fırsat buldukça resim ve karikatür çizmektedir. Yaptıklarını gören bir yolcu "çizgi sahasında daha da ilerleyebilirsiniz" diyerek, çalışmalarını Avrupa'ya giderek sürdürmesini önerir. Ratip Tahir'e bu öneriyi söyleyen, "Gülcemal" ile Lozan Konferansı'ndan dönmekte olan İsmet Paşa'dır.

Ratip Tahir, İsmet Paşa'yla Abdülhak Hamit'in 70. yaş gününde bir kez daha karşılaşır. İnönü'nün "Hani Avrupa'ya gidip resim çalışacaktın?" sözü üzerine de kendisine Paris yolu açılır.

Dört yıllık profosyonel kaptanlık hayatına bir nokta koyan Ratip Tahir, ülkeye geri döndüğünde karikatür sanatına emek verir. Demokrat Parti iktidarını çizgileriyle sert bir biçimde eleştirir. Böyle olunca da yargılanır ve Paşakapısı Cezaevi'nde alır soluğu. Ratip Tahir, dört duvar arasındaki gözlemlerini "Hapishane Hatıraları" adlı kitabında biraraya toplar. On altı ay sonunda , sivil polisler tarafından cezaevinden çıkarılan Ratip Tahir, bir otomobille peşlerinde olan gazeteciler atlatılarak Zincirlikuyu Mezarlığı'nın kapısına getirilir. Kendisine burada tahliye emri bildirilir. Emir bildirilirken de "Bir daha iktadara karşı gelirsen yerin burası olur" dercesine göz ucuyla mezarlığa bakılır!..

Karikatür sanatımızın usta imzalarından olan Ratip Tahir, Amerika'dan dönerken bindiği geminin Atlas Okyanusu'nda batmasıyla boğularak ölen ünlü güreşçi Koca Yusuf'un yaşantısını da çizmiştir.

İşin aslını ararsanız, Ratip Tahir'in görev yaptığı "Gülcemal" de batmış bir gemidir!.. Bu güzel gemi, 1899 yılında, burun kısmında ve küpeştesinde "Germenic" adı okunurken, New York limanına bağlı olduğu bir kış gününde yoğun kar yağışı altında kalır. Kömür almak için günlerdir bekleyen Germanic, üstünde oluşan kalın buz tabakasıyla oldukça ağırlaşmıştır. Buna bir de yağan kar eklenince daha fazla dayanamaz ve dibe oturur.

Sizin anlayacağınız, "Gülcemal" de suyun dibiyle tanışmış bir gemidir. Hem de, parmaklarımızın arasına aldığımızda bir kaç saniye de eriyen kar taneciklerinin batırdığı bir gemi!..

O ki söz döndü dolaştı kar taneciklerine geldi, biz de yazımızı "Sevmek" adlı şiirimizle iskeleye bağlayalım:

Kar tanecikleri arasında
saçak altına sığınmış
göçmen kuşun
düşen beyaz tüyünü de
görebilek
İşte
sevmek!..  




Ermeni Patriği Zaven Efendi

1196_26
MV. 186/32
Meclis i Vükelâ müzâkerâtına mahsûs zabıt varakasıdır
Zabıtnâme rakamı: 14
Târîh
Arabî: 24 Rebî‘ü’l âhir sene [1]332
Rûmî: 9 Mart sene [1]330
Hulâsa i me’âli
Gülcemal vapuruyla Trabzon’dan Dersa‘âdet’e gelen Ermeni Patriği Zaven Efendi ile ma‘iyyetinde bulunanların yemek ve masârif i sâ’iresine mahsûben verilen kırk liradan mâ‘adâ bin dokuz yüz yirmi sekiz guruş otuz iki paranın daha lüzûm ı tesviyesi Osmanlı Seyr i Sefâ’in İdâresi Müdîriyeti’nden bildirildiğine dâ’ir Mâliye Nezâreti’nin 5 Mart sene [1]330 târîh ve 5 numaralu tezkiresi mütâla‘a olundu.
Karârı
Meblağ ı mezkûrun üç yüz yirmi dokuz senesi masârif i gayr ı melhûza tertîbindeki bakıyyeden tesviyesi husûsunun nezâret i müşârun ileyhâya teblîği tezekkür kılındı.
Meclis i Vükelâ a‘zâlarının imzâları.




Ünlü Gülcemal Gemisi Hakkında

15 Temmuz 1874 günü denize indirilen Gülcemal , ilk adı ile Germanic , İngiltere'nin büyük denizcilik kumpanyalarından olan White Star firmasının Atlantik' te İngiltere ile Birleşik Amerika arasında yolcu taşımak amacaıyla inşaa ettirdiği iki eş gemiden biriydi. O da , kardeşi Britannic de , Kuzey İrlanda'nın, Belfast kentindeki Harland and Wolff adlı gemi tezgahlarında inşa edilmişlerdi.

1896 yılının Ağustos ayında yenilenen kazanları ve makineleri ile Atlantik ‘ i 6 gün, 21 saat, 38 dakikada kat ederek mavi kurdele sahibi oldu.

1899 yılında, New York limanında kömür almak için beklerken çok soğuk ve şiddetli bir rüzgar müthiş bir tipi Germanic ‘in üzerinde kalın bir buz tabakası oluşturmuştu. Bu buzun üzerine durmadan kar yağıyordu. Saatler sonra gemi bunca ağırlığı kaldıramayarak dibe oturdu. Yüzdürülmesi zor olmasa da onarılması pek kolay olmadı. Belfast'a inşa edildiği tersaneye yollanarak onarıldı.

1902 yılında merkezi Liverpool' da olan Dominian Lines adlı vapur şirketine satıldı. Adı Ottowa olarak değiştirildi. Yeni sahipleri Avrupalı göçmenleri Amerikaya bu gemi ile taşıdılar.

Osmanlı Seyr-i Sefain İdaresi adına 1910 yılında satın alındığında 37 yaşındaydı. 1911 yılının Şubat ayında İstanbul'a gelen bu güzel gemiye , dönemin padişahı olan V.Mehmet Reşad'ın annesinin adı verildi : Gülcemal denildi. Yani, gül çehreli, gül gibi güzel...

Yolcuların çok sevdiği bu gemi özellikle düzenli posta seferleri yapmaya başladığı Karadeniz halkının sevgilisi oldu. 1914' te Birinci Dünya Savaşı'nın başlamasından bir süre sonra asker taşımada kullanılmaya başladı, hatta bir ara hastane gemisi olarak da hizmet verdi.

1915 yılının 27 Şubat günü Ege'den Marmara'ya sinsice sızmış olan İngilizler'in E-11 denizaltısı , İstanbul'dan Çanakkale'ye asker taşımakta olan Gülcemal'i İmralı önlerinde torpillemeyi başardı. Pruvasından yaralanan Gülcemal yedeğe alınarak acele İstanbul'a çekildi ve tersaneye sokuldu. Yeniden hizmete girebilmesi için yaklaşık iki yıllık bir onarım görmesi erekti. Savaşın sonunda Gülcemal, 1918-19 yılları arasında mütareke yıllarında Yunanistan ve Mısır'daki esir kamplarında tutulmakta olan Alman askerlerini Wilhelmhaven ve Hamburg limanlarına taşıdı.

1920 yılında Gülcemal, Amerika seferi yapan ilk Türk yolcu gemisi olarak New York limanına yanaştığında Türk bayrağını da Birleşik Amerika'ya götüren ilk gemimiz oluyordu.

Atatürk' ün de birkaç kez bindiği bu gemi, 1937 yılında hizmet dışı bırakıldı. Bunca yıl ayakta kalmasını, bir savaş gemisininki kadar sağlam teknesine borçluydu.

İkinci Dünya Savaşı'nın karanlık yıllarını Haliç'te bağlı olarak geçiren Gülcemal, Lloyd kayıtlarında en son olarak 1945 yılına kadar yer aldı. 1949 yılında limanda ardiye olarak kullanılıyordu. Ertesi yıl, yüzer otel haline getirileceğine dair söylentiler çıksa da 75 yaşındaki bu emektar gemi sonunda sökülmek üzere yabancı enkazcılara verildi. Sökülmek üzere Messina'ya vardığında, takvimler 1950 yılını gösteriyordu.




YENİ HAYAT
Kaymakçalan dağlarını,
Kara bulutlar sardı.
Off anam offf.
Tresina'da sular çağlar,
Gözlerimden yaşlar akar.
Off babam offf.

Savaşlarda çok çile çektik.
Göğüs gerdik Balkanlar'a.
Ana vatan,canım vatan.
Ama burası da vatan.
Ahh kerku(*) ahhh.

Lozan'da karar alındı,
Kara haber tez yayıldı.
Karacaova'nın ortasına,
Bir kor gibi düştü.
Mübadil koydular adımızı.
Yaktı bre bizi.
Ahh sinku(*) ahhh.

Asırlar boyu,
Kök saldık bu topraklarda.
Söküldük,kırıldı dallarımız.
Anılarımız,umutlarımız,sevinçlerimizle,
Doldurulduk vagonlara Vodina'da.
Raylar daraldı,yok oldu ufuklarda.
Vahh Eleni vahhh.

Selanik limanında vapurlar,
Tabut tabut.
İlk defa gördük denizi.
Korku sardı bedenlerimizi.
Geri mi geldi Tufan?
oyy Mustafa Kemal!im oyyy.

Vapur'umuzun adı Gülcemal .
Güvertede hüzün,
Ölülerimiz atıldı denize.
Mehmet-Zeliha üç yaşlarında, yıl 1924.
Ana vatan çok yakında.
Sularda temmuz sıcaklığı.
Tuzla'da alındık karantinaya.
Çadırlarda heyecan.
Ahh vatanım ahhh.

Dağıldık Anadolu'ya.
Samsun, Sakarya, Manisa,
Bursa, Balıkesir, Edirne.
Yakılmış,yıkılmış viran,
Gonia'ya yerleştirildik doksan beş aile.
Tutunduk dört elle toprağa.
Yeni hava,yeni dağlar,yeni gök.
Yeni hayat.

Nevzat varhan/Ocak-2005
*Makedonca:Kız evlat-erkek evlat





BİR ANI
BİA- "Şu anda yüreğimin nasıl çarptığını anlatamam," diyor Vedia Ergin, "buraya gelmeden yüreğime dayanabilir misin, diye sordum ve işte cevabı: sen Selaniklisin dayanırsın ".

El ele sahneye doğru ilerleyen Mukaddes ve Nesimi Bayrı çifti de Vedia Ergin gibi Selanik doğumlu.

Yunanistan-Kayalar doğumlu İbrahim İşler, 1925'te Selanik'ten başlayan yolculuğu şöyle anlatıyor: "Samsun'a gidecektik. Gemide çok sayıda tütüncü mübadildik. İstanbul'a vardığımızda liman idaresi, geminin Karadeniz'e gidemeyecek kadar eski olduğunu söyleyince çok üzüldük. Tütün dikme mevsimiydi, mutlaka gitmeliydik. Yola devam... Samsun'a tam üç günde vardık. Bizim Yunanlılarla öyle çok ortak yanımız var ki, birbirimize düşman olamayız."





TARİHİ HABERLER
Türkiye’ye gelen göçmenler halk ve mahalli idareciler tarafından iyi karşılanıyordu. Nitekim, 2 Ocak 1924’te Gülcemal vapurunun Samsun’a getirdiği 667 göçmen, belediye Başkanı, eşraf, müftü ve halk tarafından karşılanarak istirahatları sağlandı. (Hakimiyet-i Milliye, 3 Ocak 1924)


Mübadele, İmar ve İskan Vekaleti, Selanik ve Kavala’daki göçmenlerin tütünlerini yok pahasına yabancılara satmamaları için Reji idaresi nezdinde teşebbüse geçerek tütünlerin nakline yardımcı olmak üzere bir milyar lira avans verilmesini kararlaştırmıştı. Bunun yanında, Yunanistan’dan getirilecek tütünler için Samsun ve İzmir’de büyük depolar hazırlanmıştı. 7 Ekim 1923’ten sonra Yunanlıların Türk Mübadillerden gasp ve müsadere ettiği hayvan, zahire ve tütün bedeli olarak Mübadele, İmar ve İskan Vekâletince 21833 drahmi tahsil edilerek zarar gören göçmenlere ödendi. (Açıksöz, 20 Şubat 1924, 26 Mayıs 1924)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder