26 Şubat 2007 Pazartesi

Son Ubih




Bagrat Shinkuba'nın romanı Son Ubıh, Ubıh halkının tarihsel olarak kısa bir dönem içerisinde nasıl neslinin tükendiğini anlatmaktadır.

Bu olay uzun sayılmayacak bir zaman önce, romanın kahramanı yüz yaşındaki Zaurkan Zolak adlı bir Ubıh'ın yaşam süresi içinde gerçekleşmiştir. Onun hayat hikayesi, Ubıh dilinin bilinmesinin, Kafkas dillerinin birbirleriyle ne kadar bağlantılı olduğunu belirlemede önemli olduğuna inanan Abhaz dilbilimci Sharakh Kvadzba tarafından kaleme alınmış bir el yazmasında saklıdır. Kvdzba, 1940 yılında Türkiye'ye giderek iki ay boyunca halen Ubıh dilini konuşan insanları aramıştır. Sonunda Ubıh olduğunu söyleyen bir adamla tanışır... Yaşlı adamın yaşam hikayesi maceralar ve zorluklarla doludur. Etnik bir grup olan Ubıhların, soyunun nasıl tükendiğinin tarihsel bir resmini vermektedir. Onlar yalnızca mermi ve salgın nedeniyle ölmemişlerdir. Yaşlı Ubıh'ın aklına hep şu soru gelmektedir, "Başka türlü olabilir miydi?" Bu konuyla ilgilenen yazar Bagrat Shinkuba, cevabı eski bir Abhaz atasözünde bulur: Vatanını kaybeden kişi her şeyini kaybetmiş demektir.[ Arka Kapaktan ] 



/Çurmıt Yeldar Barış Kalkan
Son Ubıh, Abhazya’nın başkenti Akua’da 1974 yılında Atsınç’orakh adıyla yayınlanmış bir yapıt. Ilk kez 1990 Mayıs’ında Istanbul’da Hayri Ersoy’un çevirisiyle Türkçe olarak yayınlandı. Adıgece, İngilizce, Almanca, Rusça gibi diğer birçok dünya dilinde de yayınlanan roman, yazarı Bagrat Şınkuba’nın belirttiği gibi, “köklü geçmişe sahip olan bir halkın yüzyıl içinde yeryüzünden nasıl silindiğini sıcağı sıcağına anlatan tarihsel bir belge.” ( 1 )

Son Ubıh’ın yazılış serüveni oldukça ilginçtir. Büyük Çerkes Sürgünü ile Osmanlı topraklarına gelen Zawurkan Zolak adlı bir Ubıh’ın Förah Kozba’ya anlattıklarından oluşmaktadır. Sürgünün acısını iliklerinde hisseden Zawurkan, anayurdu Kafkasya’ya dönmüştür. Osmanlı ülkesinde yaşadıklarını Förah’a anlatmış, Förah dinlediklerini titizlikle not etmiştir. Ikinci Dünya Savaşı’na giden Förah Kozba, savaş sırasında annesinin yanına geldiğinde notları annesinin sandığına koyar, annesinden notları saklamasını ve notların kendisi dönene kadar açılmamasını ister. Notları sandığında saklayan anne, bir süre sonra oğlunun öldüğü haberini alır ancak uzun bir zaman buna inanmaz. Oğluna kendisi dönene kadar notların açılmaması konusunda söz veren anne, notları açmadan ölür. Ana-oğulun ölmesinden sonra Förah’ın dayısının oğlu Karbey Barçan ve annesi, elyazması notları sandıkta görürler. Karbey’in annesi elyazması notları kimin yazdığını ve sandığa nasıl konduğunu hatırlayınca bunları oğluna anlatır. Karbey Barçan da notları “bir ölüden mirastır” diyerek Bagrat Şınkuba’ya teslim eder.

Bagrat Şınkuba, Förah Kozba’nın mirasını okumuş, derlemiş, düzenlemiş ve yayınlatmıştır. Son Ubıh adlı romanın yayınlanışı böylesi bir süreçtir. Bu süreç, Kafkasya’dan gelen mektupları yırtan veya tütün sarıp içen üyelere sahip diaspora Çerkesleri için oldukça büyük bir anlam ifade ediyor olsa gerektir. ( * )

Son Ubıh, Ubıh halkının Samsun’da kıyıya çıkmasıyla başlıyor. Hacı Grandük Berzeg’in Çarlık Rusya’sı ve Osmanlı Devleti ile yaptığı gizli anlaşmalar sonucu toplu sürgünü gerçekleştirilen Ubıhlar, Samsun kıyısında ölümle pençeleşiyorlar, açlık, yokluk ve sefalet içinde kalıyorlar, salgın hastalıklar peşlerini bırakmıyor. Ubıhlar bu belaları yaşarken Ubıh önderlerinden Grandük Berzeg Osmanlı sadrazamının karşısında ödüllendiriliyor, asimilasyon ve kimliksizliğe ilk adımını gönüllü olarak atıyor. Sadrazamın şartlarını kabul eden Berzeg, çerkeskasını çıkarıp Osmanlı giysileri giyiyor, ismini değiştiriyor, bununla da kalmayarak soyadını terk ediyor. Hacı Süleyman ismini alan Ubıh önderi, böylece Osmanlı paşası oluyor, kendisine verilen izin doğrultusunda çevresindeki 400 hane Ubıh ile Rodos’a yerleşiyor.

Bu esnada sürgün Ubıh’lar kararsızlık içindeler. Kimi Rus çarının kendilerine acıyarak Kafkasya’ya dönmelerine izin vereceğini umarken kimisi de Osmanlı makamlarından medet umuyor. En sağlıklı kararı veren önemli sayıdaki bir Ubıh topluluğu ise anayurda dönmek üzere Rusya sınırına hareket ediyor ancak sınırda zorla durduruluyorlar. Geri dönüş umutları da ortadan kalkan Ubıh halkı, Osmanlı iskan siyaseti doğrultusunda farklı bölgelere dağıtılarak yerleştiriliyor.

Samsun civarında, kız kardeşini, yeğenini ve kız kardeşinin kocasını kaybederek sarsılan Zawurkan Zolak ise ailesiyle birlikte Osmanköy’e yerleştirilen bir Ubıh genci. Sürgün sonucu kaşeni Feldış’tan ayrı düşen Zawurkan, kaşeninin özlemiyle yanıp tutuşmaktadır. Ailesinin geçimini sağlamak için var gücüyle çalışan Zawurkan'ın hayatı, bir diğer Ubıh önderi olan Alow-ipa Şardın’ın entrikalarıyla zindana dönecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder