1 Mart 2007 Perşembe

Bir Mübadilin Anıları



Girit'te Eğitim Gören Müslüman Öğrenciler ve Hocaları



Doğduğum toprakları  gördüm, hüzünlendim”
/İSKENDER ÖZSOY  
Ege’nin iki yakasında doğup büyüyen milyonlardan biriydi. Kendisinin ve ailesinin hayatı, 30 Ocak 1923 tarihinde Lozan’da Türkiye ile Yunanistan arasında imzalanan  “Türk Yunan Nüfus Mübadelesine İlişkin Sözleşme ve Protokol”un getirdiği zorunlu göç sonucu alt üst oldu.Selanik’in Kayalar Kazası’nda 1922 yılında doğan birinci kuşak mübadil İbrahim İşler (*) mübadele vurgununu çok küçük yaşta yiyenlerden. Emekli öğretmen İbrahim İşler Lozan Mübadilleri Vakfı’nın başkanı.


İşler, doğum yeri Kayalar’ı hatırlamıyor. Onun mübadelenin ilk günlerine tanıklığı daha çok aile büyüklerinden duyduklarıyla sınırlı. İşler’in asıl tanıklığı mübadillerin yeni vatanlarında yaşadıklarıyla ve yıllar sonra köklerini bulmak için gittiği ana yurdu, baba ocağı Selanik ve Kayalar’la yaşadıklarıyla ilgili.

İşte Havukoğulları’ndan birinci kuşak mübadil İbrahim İşler’in, ailesinin Kayalar’daki hayatıyla ilgili olarak anlattıkları:

“Kayalarda oturduğumuz ev, kerpiç duvarları yüksek olan büyük bir avlu içindeymiş.Evin avluya açılan büyük kapısı varmış. O kapıya, büyük kapı anlamına ‘Porta kapı’ derlermiş. Evde büyük aile yaşantısı sürülüyormuş. Lâkabımız Havukoğulları. Ailenin kökeni Konya’dan. Konya’dan Selanik’e ilk giden dedemizin adı Havuk’muş. Kurdukları kasabanın adı da Konyar’mış. Sonra değişe değişe Kaylar ve Kayalar olmuş. Aile, sadece tarımla uğraşıyor, çiftçilik yapıyormuş. Dedem Şerif Pehlivan pek çalışmazmış. Oğulları çalışırmış. Büyük amcam Balkan Savaşı’na katılmış, savaşta esir düşmüş,çok eziyetler çekmiş. Dedem onu biraz koruyor ve kolluyormuş. Dedem Balkan Savaşı’na katılmamış ama 18 yaşındayken Plevne’de savaşmış. Sonradan kayınpederi olacak İbrahim Hoca’yla Plevne’de tanışmış. Balkan Savaşı’nda Resneli Niyazi çekile çekile Kayalar’a kadar gelmiş. Kayalar’da halkı toplamış, orada bir cephe tutmuş. Niyazi Bey, dedemi bir müfrezenin başına koymuş. Babam Mehmet Pehlivan Kayalar’dan epeyce ayrı kalmış Selanik ve Kavala’da tütün işçisi olarak çalışmış. Onun için tütünü ekiminden ambalajlanmasına kadar iyi biliyordu.”

VE MÜBADELE
Evet mübadele... Bir insanlık dramının başlangıcı. Bu dram İbrahim İşler’in ailesine önce evlerini Türkiye’den gelen Rumlarla paylaşma olarak yansımış. Kayalar ve 58 köyünde hiç Rum nüfus yokmuş. İşler’in dedesi, evlerinde Rumlar’la oturmayı hazmedemediği için mübadele sırasını Kayalar’da beklemek yerine aile toplamış ve Selanik’e yakın bir köye gitmişler. Sotur Deresi’nin yanındaki o köyde bir ahırda, bir iki ay kendilerini Türkiye’ye götürecek geminin gelmesini beklemişler.

İbrahim Bey ailenin Selanik’ten yola çıkışı ve Türkiye’ye gelişi hakkında şunları anlattı:

“Biz 1925 yılında Selanik’ten kalkan son vapurla, dedem, babaannem, küçük amcam, büyük amcam, onların iki oğluyla eşi, babam, annem ve ben on kişi gelmişiz. Aile Kayalar’dan sevk edilmiş. Kayalar’ın 58 köyünün ahalisinin çoğunluğu Sivas, Tokat, Yozgat taraflarına verilmiş. Bizi de Sivas’a vermişler. Çünkü Kayalar’da kış mevsimi çok soğuk geçermiş. Babam Kavala veya Selanik’ten mübadeleye katılsaymış burada çok dahi iyi şartlar altında yerleştirildik. Kayalar’dan, İstanbul üzerinden Samsun’a gönderilmişiz önce. Bizi İstanbul’a getiren gemide Kavalalı ve Dramalı tacirler de varmış. Onlar tütüncü oldukları için Samsun’a gönderilmişler. Bizi İstanbul’a getiren gemi üzüm salkımı gibi doluymuş. Tuvaletler yetmediği için güverteye tahtadan tuvaletler yapılmış. Yolda, o tahta tuvaletlerden birinin aralığından 14 yaşında bir genç kız denize düşmüş, bulamamışlar. Daha sonra  İstanbul’dan Samsun’a üç günde ulaşmışlar. Samsun’a indiğimizde babamın Kavala’da çalıştığı arkadaşları onu ‘Gel bakalım Mehmet Pehlivan’ diye karşılamışlar ve hemen Gerry Tobacco Company’de işe sokmuşlar. Babam Samsun’da kazandığı parayla bütün aileye bakmış. Aileyi Sivas’a tertip ettikleri için büyük amcam bir an önce oraya gitmek istemiş. Babam büyükleri ikna edemeyince Samsun’da altı ay misafirhanede kaldıktan sonra Sivas’a gitmişiz. Sivas’ta ne kadar kaldığımız hatırlamıyorum. Bizi orada da bir misafirhaneye yerleştirmişler. Sivas günlerinden hatırladığım ilk anı misafirhanenin yakınında askeri birlikten anneme yemek getirişim. Babam Sivas’ta iş bulamayacağını anlayınca aileyi toplamış yeniden Samsun’a gitmek için yola çıkmışlar ama Tokat’ta yakalamışlar. Ve bizi Tokat’ın Muzulu köyüne zorla iskân etmişler. Babam Tokat’ta tütün işe girmiş. Orada, Kayalar kökenli bir general bize çok yardımcı olmuş. Ama iş yok,para yok. Küçük amcamla babam vurmuşlar yorganları sırtlarına Mart ayında kar kış kıyamet bir haftada Samsun’a yürüyerek gitmişler. Yıl 1926. Babamın iki dayısı Kavala’da medresede müderris oldukları için Samsun’a yerleştirilmiş. Babam Samsun’a gidince dayısının evine yerleşiyor. Aynı şirkete giriyor. Amcamın mesleği olmadığından o yıllarda yapılan tren yollarında taş işçiliği buluyor.”


YENİDEN SAMSUN
İbrahim İşler ve ailesinin yaşadığı güçlükler yukarıda anlatılanlarla sınırlı değil. Tokat’ta zor günler geçiren aile, İşler’in babasının girişimiyle yeniden Samsun’a dönünce başka güçlüklerle karşılaşmış:

“Babam, bekçilik yaptığı için Tokat’a yerleşen büyük amcam hariç, herkesi toparlayarak yeniden Samsun’a götürdü. Tokat’tan Samsun’a gidişimizi hatırlıyorum. Kovboy arabaları gibi tenteli arabalara binmiştik.Yollar çok bozuktu. Bir arabanın atlarıyla yardan uçtuğunu hatırlıyorum. Yolculuk sırasında bir yerde durduk. Çarşafları gerdiler, yolda bir doğum olmuş. Zorlu bir yolculuktan sonra önce babamın dayısının evine indik önce. Dayının evinde çok az kaldık. Bir başka eve kiracı olarak geçtik. Kiraya çıktıktan sonra 1928 yılında ev sahibi olduk.

Ev sahibi oluşumuzun öyküsü şöyle: Babam Samsun’da iskân müdürüyle karşılaşmış. Müdür Kayalar’dan komşumuzmuş. O müdür, babama 1925 yılında Samsun’da olduğunu kanıtlayabilirse kendilerine ev verilebileceğini söylemiş. Babam Samsun’a ilk gidişimizde çalıştığı şirketten aldığı  para makbuzlarını sakladığı için o yıl kentte olduğun kanıtlamış ve babama iskân müdürlüğünden Rumlar’dan kalan bir ev verilmiş. Böylece bir ev sahibi olmuşuz. Kendi evimize geçişimizi çok iyi hatırlıyorum Çünkü o evde bir kardeşim doğdu. Onun leğende yıkanışını hatırlıyorum. Samsun’daki hayatımızda pek zorlanmadık. Çünkü bizde evvel gelen mübadiller vardı. Bir de Karadeniz ahalisi bize o kadar ters bakmadı. Fakat Tokat’ın yerli nüfusu bizi uzun müddet hazmedememiş. Bunu babamla amcamlardan öğrendim. Kayalar ahalisinin bir kısmı da Tokat’ın kazaları Niksar, Erbaa ve Taşova’ya yayılmışlar. Oralarda akrabalarımız vardı. Onlardan da duyuyorduk. Oranın yerlilerinin mübadillere hor baktıklarını söylerlerdi. Ama yine de Türkler burada fazla zorluk çekmedi.

Buradan giden Rumlar orada bizden çok daha fazla ıstırap çektiler. Çünkü onlar daha kalabalıktı. Bizimkiler Kayalar’dan gelirken eşya getirememiş, para da getirememiş.”

Mübadelenin, ırk esasını göre değil din esasına göre yapıldığı için karışıklık ve yanlışlıklara yol açtığını ileri süren İbrahim İşler Yunanistan’dan gelen mübadillerden belli yerlere iskân edilenlerin rahat yaşadıklarını, kendileri gibi çok dolaşanların zorluk çektiğini söyledi. Mübadillere arazi dağıtımında organizasyon hatası yapıldığını belirten İşler, “Bazı mübadiller geldikleri yerlerdeki mal varlığının karşılığını alamamışlar, bazılarına da hiç arazileri yokken arazi verilmiş. Babamın dedesi Yaşar Pehlivan, iyi pehlivanmış 30 sene başpehlivanlığı bırakmamış. Pehlivanlıktan aldığı ödüllerle bir takım tarlalar edinmiş ama o tarlaların karşılığı hiçbir zaman burada bize verilmedi. Ama bile bile haksızlık yapıldığını da söyleyemeyiz” diye konuştu.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder