Kentlerin Kaderi, İzmir Yanıyor. Tıpkı Kara Samsun Gibi.
Cevdet Kerim İncedayı tarafından 1927 yılında Ankara Türkocağı’nda, İstanbul Üniversitesi’nde ve Ankara Öğretmenler Kursu’nda dizi konferanslar halinde verildikten sonra yine aynı yıl Millî Eğitim Bakanlığı tarafından “Türk İstiklâl Mücahedesi Konferansları” adıyla kitap haline getirilen İstiklâl Harbi konferansları, hitabet değeri yanında Millî Mücadele Tarihimizle ilgili ilk araştırmaları da oluşturmaktadır.
(...)
Pontus Meselesi:
Bu tarihlerde artık Pontus meselesi de tamamıyla halledilmişti. Burada bu meselenin mahiyetinden ve suret-i imhasından da muhtasaran bahsedeceğim:
1840 senesinden beri Karadeniz havzasında Rize’den İstanbul’a kadar eski Yunanlılığın ihyası maksadıyla çalışan bir Rum kitlesi vardır. İlk Pontus içtimagâhını Amerika Rum muhacirlerinden rahip Klematyos İnebolu’da elyevm halkın manastır tabir ettikleri bir tepede kurmuştur.
Zaman zaman münferit eşkiya çeteleri şeklinde icra-yı şakavet eden bu kitlenin fedaileri Harb-i Umumi’de siyasî bir şekilde mesaiye başlamış ve Çarlık Rusyası tarafından tevzi edilen silâh, cephane, bomba ve makineli tüfeklerle Samsun, Çarşamba, Bafra ve Erbaa Rum köyleri âdeta bir silâh deposu halini almıştı Mütarekeden sonra bütün Rumlar Yunanlılık amal-ı milliyesiyle her tarafta şımardığı gibi Etnik-i Eterya Cemiyeti propagandacıları ve Merzifon Amerikan müessesatı tarafından manen yetiştirilen ve ecnebi hükümetlerin silâhlarıyla maddeten takviye edilen bu havalideki Rum kitlesi de Osmanlı hâkimiyetinden çıkarak müstakil bir Pontus hükümeti teşkil etmek emeliyle dağlara çekilerek umumî bir kıyam hazırlamışlar Amasya ve Samsun havalisi Rum Metrepolidi Yermanos’un taht-ı idaresinde muntazam bir program tahtında icrayı faaliyete geçmişlerdir.
Samsun’daki Rum komitacılarının reisi ve Pontus amalinin en şiddetli mürevvici reji fabrikası direktörü Tokomanidis bir taraftan da Anadolu içerilerindeki Rumlarla muhaberat tesisine tevessül ediyordu.
İngilizler şarkta ahali-i İslamiyeyi ve bahusus Kürtleri o zaman iğfale muvaffak olamayınca Pontus teşkiline müzaharet vaadiyle ve Samsun havalisindeki Rumluk nüfusunu teksir etmek gayesiyle Rusya’daki Rum ve Ermenileri Batum’da cem ve Türk - Kafkas ordularından alınıp Batum’da depo edilen silâhlarla teslih ederek sevahilimize ihraca devam ediyorlardı. Sohum’da Osmanlı sahillerinde çetecilik etmek üzere Haralambos isminde bir Rum başına birkaç bin Rum toplamış ve Batum’dakiler de buna iltihak etmişlerdi; aynı zamanda memleketimizdeki Rumlara da Samsun İngiliz Mümessili Yüzbaşı Solter tarafından silâh ve cephane dağıtılıyordu.
Bu Hıristiyan kitleleri “muhacir” iaşesi maskesi altında İngiliz ve Amerikalılar tarafından iaşe ve ilbas edildiği gibi Yunan hükümeti de nakit ve erzak hususunda mukavemetten geri durmuyordu. Hatta Amerikan ve Yunan salib-i ahmerleri meyanında gelen zabitan heyetlerinin bunlar arasında teşkilât yaptıkları talim ve terbiye ile meşgul oldukları ve müstakbel Pontus hükümetinin temelini kurmaya memur oldukları anlaşılıyordu. O zaman Anadolu’daki zaaf, bunları büsbütün teşci ve kuvvetlenmelerini teshil ediyordu. Tamamıyla siyasî bir fikirle hareket eden bu zümre İngilizler tarafından adi bir şakavet mahiyetinde gösterilmekte idi.
4 Mart 1919’da İstanbul’da Pontus namıyla bir gazete neşrine başlandı. Ve bu gazete, başmakalesinde Trabzon vilâyetinde Rum cumhuriyetinin tesisine çalışmak maksadıyla intişar ettiğini ilân eyliyordu. Yunanistan’ın yevmi-i istiklâline tesadüf eden 7 Nisan 1919’da her tarafta ve bilhassa Samsun’da nümayişler yapıldı ve Yermanos’un küstahane hareketi Rumların efkâr ve amalini aleniyet derecesine çıkardı. Mamafih teşkil edilen çeteler fırsata intizaren tam bir kıyam yapmamış henüz alelade şekavet mahiyetinde çalışıyorlardı ve kiliselerde toplanarak teşkilât ve teçhizatlarını takviye ediyorlardı.
Patrikhane de bir taraftan faaliyetine devam ediyordu. 23 Teşrin-i evvel 1919’da şarkî Trakya ve Pontus için teşkilât ve tahrikat merkezi olarak İstanbul kabul edilmiş ve faaliyete başlanmıştır. Venizelos İstanbul meselesinin vakt-i ahire talikiyle bunun yerine Pontus -Bahr-i siyah sevahili hükümetinin teşkili kanaatini izhar etmiş ve patrikhaneye de bu yoldan talimat vermişti. Aynı zamanda Yunan hükümeti tarafından İstanbul’da Yunan hafi zabıtası teşkiline memur edilen Miralay Aleksandros Zimragaki tarafından Pontus jandarması tensik etmek üzere Eyfel nam Yunan torpidosuyla ayrıca bir zabit grubu izam edilmişti. Türkiye’de bu hafi ve aleni teşkilât cereyan ederken Batum’da 18 Aralık 1919’da Pontus Rum hükümeti ismiyle bir hükümet teşekkül etmiş ve teşkilât yapmaya başlamıştı. 19 Temmuz’da yine Batum’da Karadeniz, Kafkas, cenubi Rusya Rumları tarafından Pontus meselesi hakkında bir kongre akdedilmiş ve muhtıra azadan biri vasıtasıyla Rum Patrikliği’ne verilmiştir.
Münferit şakavet vakaları şeklinde tezahür eden ve hafiyen teşkilâtlarını ikmal eden Pontusçular 1920 nihayetlerine doğru faaliyetlerini artırarak maksatlarını tamamıyla aleniyete çıkarmışlar ve bizi ciddî tedabir ittihazıyla tamamiyle imhalarına tevessül mecburiyetinde bırakmışlardır.
Pontusçuların kıyam teşkilâtı şöyle idi:
1) Birtakım rüesa maiyyetindeki müsellah ve muharip kuvvetler.
2) Bunların iaşelerine hizmet eden müstahsil Pontus ahalisi.
3) İdare zabıta heyetleri.
4) Şehirlerden ve köylerden erzak teminine memur nakliye kolları. Her çetebaşının hükümran olduğu mıntıka bu suretle ayrılmıştı.
Bidayette 6000 - 7000 müsellah muharip bir kuvvet olan Pontusçular gittikçe kuvvet bularak ceman 25.000 raddesine varmıştı. Bunlar, ufak cüzitamlar halinde muhtelif mahallerde tahassun etmekte ve müfrezelerimize karşı müttehiden hareket etmekte idiler. Bunların gayesi Samsun -Trabzon sahillerindeki Türkleri imha ve buralarda Yunanlığı ihya ile muazzam bir Pontus hükümeti teşkil etmekti. Tuttukları hatt-ı hareket honhar bir sürünün muhassala-i icraatından ibaretti; yani yakmak, yıkmak katletmek ve itisaf yapmak.
Fakat mukadderatını kendi eliyle idareye azmeden Türk milleti daha Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a ilk ayak bastığı gün bu işi ölçmüş ve tedbir ittihazına başlamıştı.
Mütarekenin akabinde Samsun ve havalisinde bu kabil harekât başladığından jandarmanın adem-i kifayesine binaen Şark Cephesi’nden onbeşinci fırka ile bu mıntıka takviye edilmişti.
1919 ve 1920’de Samsun ve Amasya livaları dahilinde şekavetin artması üzerine Miralay Selâhattin Bey kumandasındaki 3 üncü kolordu, bütün mesaisini bu mıntıkada emniyet ve asayişin temini hususuna hasretmişti. Trabzon, Gümüşhane havalisindeki Rum çetelerinin faaliyetini izaleyi de şarktaki 15 inci kolordu deruhte etmişti.
1920’de 3 üncü kolordu 8 tabur piyade, 6 süvari bölüğü, 24 makineli tüfek, 4 topla 15 inci kolordu da İzmir’de olduğu gibi Trabzon’da da bir Yunan ihracını nazarı dikkate alarak Trabzon’daki 3 üncü fırkasıyla tedbir aldılar. Müteakiben 3 üncü kolordu yerine 9 Aralık 1920’de merkez ordusu teşkil edilerek bu vazifeyi o aldı. 12 Kasım 1921 tarihine kadar 3 üncü kolordu ve merkez ordusu dahilî isyanları itfa etmiş ve Pontusçuların kat’i mahvını kış mevsimine bırakmıştı. Kışın hululuyla faaliyete geçen merkez ordusu 1921 bidayetinden 13 Kasım 1921 tarihine kadar takriben 11 aylık zaman zarfında bunların tahassüngâhlarını tahrip, emval ve erzakını iğtinam ve sergerdeleriyle beraber kısm-ı âzamini imha etti. Bu müddet zarfında 117 tahassüngâh yakılmış ve 3877 maktul verdirilmiş, buna mukabil 210 asker, 704 ahaliden şehit vaki olmuş ve 439 Türk köyü eşkiya tarafından yakılmıştır.
Pontus fikir ve hareketinin gittikçe alevlendiğini gören Erkân-ı Harbiye-i Umumiye 29 Aralık 1921’de bu işe daha ziyade ehemmiyet vermiştir. Usatın en ziyade tekasüf ettiği Ladik-Çarşamba, Zile mıntıkasında kuvvetlerimiz teksif edildiği gibi tedibatın süratle intacı için 1500 kişilik bir kuvvetin daha faaliyete getirilmesine karar verildi. Bunun için Garp Cephesi’ne mürettep bakaya efrat da buraya tahsis edildi ve mecmu kuvvetimiz 17900 nefere baliğ oldu. Artık Pontusçuların tamamen imhası tedabiri ittihaz edilmişti. 6 Şubat 1922’de bunlar kamilen mahvedilmiş ve Pontus hülyası Karadeniz’e dökülmüş ve boğulmuştu; icraat sahası, Fatsa - Ünye - Terme - Çarşamba - Samsun - Bafra - Vezirköprü - Havza - Ladik - Amasya - Niksar - Koçhisar - Trabzon ve havalisi idi.
Pontus meselesini bu surede hulâsa ve ikmal ederken, bu meselenin ilk defa mahiyet-i asliyesini meydana koyan ve amillerinin tecziyesinde, memleketin bünyesini kemirecek olan bu mefkurenin tamamen kal’inde çok şiddetli ve musip kararlarıyla icra-yı ma’delet eyleyen o mıntıka İstiklâl Mahkemesi heyetinin mühim tesir ve hizmetini kaydetmek vazifedir.
- ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ DERGİSİ, Sayı 22, Cilt: VIII, Kasım 1991
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder