Atatürk'ü Samsun'a götüren Bandırma Vapuru'nun kaptanı İsmail Hakkı Durusu'nun bir vasiyeti vardı; O da, vapurun "pusulasız" olduğu yolunda tarih kitaplarına yansıyan yanlışın düzeltilmesi
MİLLİYET, ulu önder Atatürk'ü ve arkadaşlarını Samsun'a götürerek tarihi yolculuğunu gerçekleştiren Bandırma Vapuru'nun kaptanı İsmail Hakkı Durusu'nun torunu Nejat Ulugöl'le görüştü. Torun Ulugöl'le birlikte Kaptan'ın Feriköy Mezarlığı'ndaki kabristanına gitti. Ve torununun ağzından 79 yıldır bir türlü gerçekleşmeyen vasiyetini öğrendi.
Bandırma Vapuru'nun süvarisi İsmail Hakkı Kaptan'ın bir çelik şirketinde çalışan torunu 68 yaşındaki Nejat Ulugöl, dedesine yapılan tarihi haksızlıkları anlattı. 79 yıl geçmesine rağmen Kaptan'la ilgili tarihi bilgilerin yanılgılarla dolu olduğunu anlatan Ulugöl, dedesinin isminin bugüne kadar hiçbir gemiye verilmemesinden de, aile olarak büyük üzüntü duyduklarını söyledi.
İsmail Hakkı Kaptan'ı en çok üzen iki şeyden birincisinin Karadeniz'e sefer yapan acemi bir kaptan olarak tanıtılması, ikincisi de geminin pusulasız olarak tarihe geçmesi olduğunu anlatan Ulugöl, "Dedemin iki vasiyeti vardı. Birinci vasiyeti, Karadeniz'e ilk defa çıkan kaptan olmadığının anlatılmasıydı. İkinci vasiyeti de geminin pusulalarının olduğunun anlatılması ve tarih kitaplarında bunun düzeltilmesiydi. Ama bu vasiyeti aradan bunca yıl geçmesine rağmen gerçekleşmedi. Bu aileyi yıllarca üzdü" dedi.
Kaptan'ın 1919'dan önce 5 yıl Karadeniz'e sefer yaptığını kaydeden Ulugöl, "Hindistan'a kadar gitmiş bir kaptan. Mesleğinde 30 yıllık. Geminin pusulasız olduğu konusu ise tam bir safsata. Bu Atatürk'e de büyük haksızlık. Bizi en çok üzen, Falih Rıfkı Atay gibi, üstelik o yılları yaşamış bir kişinin araştırmadan Kaptan'ı böyle tanıtmış olması. Pusulasız gemi olmaz. Bir gemide en az iki üç pusula vardır. Atatürk o kadar büyük bir adam ki, O'nun böyle pusulasız bir gemi ve acemi kaptanla çıkması ona hiçbir şey kazandırmaz" diye konuştu.
Ayrıca belgesel olarak çevrilen filmlerde de dedesine büyük haksızlık yapıldığını anlatan Ulugöl, şöyle konuştu:
"Atatürk o filmlerde, sürekli kaptan köşküne çıkan ve etrafını kontrol eden bir kişi olarak gösterildi. Atatürk o kadar yüce bir insan ki, ancak filmde yanlış bir imaj yaratılmış. Neredeyse sürekli tedirgin, korkak, habire kaptan köşküne çıkan bir portre. Oysa Atatürk kamarasından çok az çıkmış. Arada bir rotayı sormuş. Ayrıca sefere çıkmadan bir gün önce Atatürk, dedemle yolculuk hakkında görüşmüş. `Kaptan hazırlan yarın gidiyoruz' demiş. Dedem eşine bile sefere çıkacağını söylememiş. Atatürk, Beşiktaş'ta Askeri Yollama Müdürü Sadullah Bey tarafından bir motorla Bandırma'yı karşılamaya gitmiş. Çünkü vapur, Sirkeci'de İngilizler tarafından sıkı kontrolden geçirilmiş. Atatürk vapura Kız Kulesi açıklarından binmiş. İngilizler geminin peşine düşmüşler. Kaptan herhangi bir durumda karaya çıkma imkanı durumu yaratmak için kıyıdan kıyıdan gitmiş ve izini kaybettirmiş. Ancak döndüğü zaman eşine söylemiş."
TTK doğruyu araştırmadı
Ulugöl, Türk Tarih Kurumu başta olmak üzere hiç kimsenin bu tarihi yanılgıyı düzeltme yoluna gitmediklerinden yakındı ve, "Biz aile olarak mücadele etmekten yorulduk. Olayın en yakın tanığı olan Kaptan'ın karısı yani anneannem ve anneme bile, üstelik onlar hayattayken bu konunun doğruluğunun araştırılması için başvurulmadı. Biz düzeltmeye çalıştık. Aileden olan Burhan Karadeniz, dedemle sohbeti olan bir kişiydi. O da defalarca başvurdu. Ancak yankı bulmadı, kısaca Türk Tarih Kurumu ilgilenmedi. İş Bankası'nın dökümanter filmi iki yıl önce televizyonda gösterilmişti. Bunun üzerine o zamanki İş Bankası Genel Müdürü Ünal Korukçu'ya bir yazı yazdım. Bana yanıt olarak, beni tekzip eder mahiyette yazılar gönderdi. O Falih Rıfkı'nın yazılarından alıntılar yapmış"
Atatürk'ün yanına gitmedi
Ulugöl, dedesinin Atatürk tarafından bir kez çağrıldığını belirterek, "Ancak dedem, diğer gemi mürettabatının Atatürk'ten yardım istediğini öğrenince gitmekten vazgeçti. Kendisi de giderse, belki Atatürk de böyle bir şey teklif eder diye düşünmüş. Çünkü dedem çok mütevazi bir insandı. Yaşamının son günlerini kanaryalarıyla, çiçekleriyle uğraşarak geçirdi. Parada pulda gözü olmayan bir insandı" dedi.
Nejat Ulugöl, dedesinin geçtiğimiz yıllarda Türkiye Denizcilik İşletmeleri tarafından bir gemiye isminin verilmesinin gündeme geldiğini, ancak siyasi nedenlerle bu projenin gerçekleşmediğini söyledi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder