Bu şehre yönelik ne zaman olumsuz bir durum konuşulup şehir halkı suçlu bulunsa, gerekçesi de hazırdır; “ Bu şehir kozmopolit ve bu yüzden bir birlik oluşmuyor” Şehrin kozmopolit, yani farklı bölge, il, ilçe, belde ve köylerinden gelen nüfus yoğunluğuna sahip olduğu doğrudur elbette. Ancak bu bir zenginlik midir yoksa handikap mıdır yeniden düşünmek gerekir bence. Bu değerlendirmenin şehrin tüm olumsuzlukları için günah keçisi olarak seçilmesi ne derece doğrudur. Bunu da düşünmek lazımdır. İşte tartışılması gereken de budur; Yani kozmopolit yapıyı öne sürenlerin samimiyetlerini tartışmak...
Aslına bakarsanız bu şehirdeki farklı kimlikleri olumsuzluk sebebi olarak öne sürenler samimi olmadıkları gibi, hemen hemen hepsinin şehir ele geçirmek gibi tekelci bir sevdaları vardır. Bu sevda için öne sürdükleri mazeret sadece suret-i haktan görünme çabasıdır.
Ben şimdi bir adım daha ileri giderek pek ala bir şehir için zenginlik sayılabilecek farklı kimlikliliğin gelişmeye, kalkınmaya engel olduğunu iddia edenlerin gerçek niyetlerini ortaya çıkarmanın vakti gelmiştir diyorum.. Hatta geçmiştir bile. Siz dünyanın neresinde sadece orada doğup büyüyenlerin yaşadığı bir şehir gördünüz ? Her fırsatta ticari organizasyonlar arasına karışıp turist gibi geziyorsunuz dünyayı, gösterin lütfen. Samsun'un yerlisi yokmuş. Bu kafayla daha çok ararsınız. Neden bu şehre hizmet eden onun yüzde yüz yerlisidir deme cesaretini göstere miyorsunuz?
Samsunlu olmak ya da Samsuncu olmak ayrımında; Samsunlu gibi duramadıkları halde Samsuncu gibi davranarak, bu şehrin bu günkü durumundan istifade edenler biliyorlar ki; tam tersi bir durum vaki olursa, yani Samsunluluk elitizmi değil de Samsunculuk sorumluluğu bu şehirde hakim olursa kendilerinin ipliklerini pazara çıkaracak ve bu şehre nasıl ihanet ettikleri herkes tarafından anlaşılacaktır.
Bu niyetteki insanların bir diğer hedefi de; kozmopolitik yapı gerekçesinin arkasına sığınarak siyaset ve siyasetçi düşmanlığıdır. Şehrin kaynaklarını kendi rantları için kullanmak istemenin dışında, siyasette de erk sahibi olmak talepleri gerçekleşmediğinde kendilerine kolay bir hedef daha seçer bu insanlar: Siyasetçiler.
Çünkü bu anlayış sahipleri biliyorlar ki; güçlü, güvenilir siyaset kurumu şehri de olumlu anlamda harekete geçirecek ve böylece şehirde üstünlük sahibi olmak gayesindeki popülist jakobenlerin ve elitlerin varlıkları tartışılacaktır. Siyasetin güven kazanmasıyla demokrasiye ve sivil inisiyatife kayan güçler de bu tür köşe başı rantçılarını ve şehir elitlerinin güçlerini bitirecektir.
Evet, bu şehir kan kaybetmektedir doğru, göç vermektedir evet, o da doğru. Ancak bu şehre sahip çıkmak, bir çivi çakmak, yatırım yapmak, vizyon kazandırmak, yatırımcıya destek olmak, kent kültürünü ortaya çıkarıcı faaliyetlerde elini taşın altına koymak; yani bu şehri sevmek, sahiplenmek isteyenlerin önündeki en önemli engel nedir biliyor musunuz? Hiçbir katkı sağlamadan, üretmeden, herhangi bir proje veya fikir ortaya koymadan yönetmeye kalkışan ve sonra da bu şehrin doğal sahibi pozlarında caka satıp ahkâm kesen zihniyetlerin ortalığı tozu dumana katmalarıdır.
Şehrin gerçek sahipleri onlardan fırsat bulup hanelerine sahip çıkabilseler; işte o zaman bu yazıya ihtiyaç olmayacak günlere kavuşmuşuz demektir. Nutuk çekmenin, ben bilirimci tavırlar ile her olumlu işi sulandırmanın, sonra çekilip köşeye seyretmenin modasının çoktan geçmiş olması lazımdı. Ama ne yazık ki hala bu tür zihniyetler pirim yapıyor. Hakiki Samsunlular yani yaşadıkları şehre ihanet etmeyen, katkı sağlayanlar hala kendilerini göstermiyor, gösteremiyor ne yazık ki.
Bu şehrin boş laf yerine çok işe ihtiyacı vardır. Sanayisinden, tarımına, kültüründen, sanatına bu şehir hizmet bekliyor. Hizmete talip olan varsa beri gelsin.
Haydi, moda olduğu veçhile İsmet Özel ile bitireyim; “ Toparlanın, gitmiyoruz!”
/Tevfik DEMİR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder