Türkiye'de, bilime dayanmayan bir uygarlığın çağdaş
uygarlıklarla yarışamayacağı ve bunlara ayak uydurma çabalarının başarıya
ulaşmaktan uzak kalacağı gerçeğinin açık olarak kavranması aşamasına Türkiye
Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk (1881-1938) ile ulaşılmıştır.
Cumhuriyet'in kurulmasından hemen sonra Samsun'da
İstiklâl Ticaret Mektebi'nde vermiş olduğu bir nutukta (22 Eylül 1924),
Atatürk,
"Dünya'da her şey için, maddiyat için,
maneviyat için, muvaffakiyat için en hakikî mürşid ilimdir, fendir; ilim ve
fennin haricinde mürşid aramak gaflettir, cehalettir, dalâlettir. Yalnız, ilim
ve fennin yaşadığımız her dakikadaki sayfalarının tekâmülünü idrak etmek ve
terakkiyatını zamanında takib eylemek şarttır."
diyerek bilimin önemine ve bilimsel gelişmeleri
yakından izlemenin gereğine dikkat çekmiş ve özellikle eğitim sahasında
başlatmış olduğu reformlarla, bu anlayışı yerleştirmeye çalışmıştır. Atatürk'ün
girişmiş olduğu reformların sonuçları 20. yüzyılın ikinci yarısına doğru
alınmaya başlanmıştır.
www.bilimtarihi.gen.tr/cumhuriyet/index.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder