BÖYLE VEKİLLER DE VAR
Havacılığın patlama yaptığı, pilot açığının had safhaya ulaştığı bu zamanda Hazır mevcut, yapılı bir havaalanını bozup hastane yapıyorlar.
50 trilyona yapılamayacak Eski Samsun Havaalanını bozup hastane yapacaklar. Türkiye 50 trilyonluk bir tesisini hoyratça bozacak kadar zengin değil.
Hastane her yere yapılır ama havaalanını her yere yapmak mümkün değildir. (Rüzgar yönü, zemin, coğrafi manialar, kuş yolları, çevre şartları vs.)
30 yıl önce kimsenin arabası, cep telefonu yokken her yer araba ve telefon doldu. Uçaklar çoğalınca bu havaalanı çok lazım olacak.
ÇARŞAMBA’YI SEL ALDI
“Çarşamba’yı sel aldı” adlı çok meşhur türkümüz bile var. Çarşambayı her sene sel alıyor ve yeni havaalanı kapanıyor. Eski meydan çok lazım oluyor, olacak. Bunun tabii afeti, depremi, seli, emercensi durumları, savaş hali var. Bunu neden düşünmüyorlar.
MİLLİ SERVETE ZARAR VERMEK
Yapılmış bir şeyi bozmak milli servete zarar vermektir. Buna sebep olanların bu suçtan yargılanmaları gerekir. Amerika’da 11 000 havaalanı, bir milyon uçak var. Türkiye’de 200 uçak ve sadece 30 havaalanı varken olanı da bozmak niye. Böyle mi çağdaş olacağız, böyle mi AB’ye gireceğiz.
ŞAHSİ MALLARI OLSA YAPARLAR MI
Mantıksız olan bu duruma örnek verirsek : Vekillerimiz kendi şahsi arabalarını bozup mangal yaparlar mı? Bu havaalanı halkın malıdır. Halkın parasıyla yapılmıştır. Bozulamaz. Hastane başka her yere yapılabilir ama havaalanı yapılamaz. Zamanında şehir planında çok geniş olarak çizilen yolları “gerek yok” deyip daraltan zihniyet bu zihniyettir. Biz burnunun ucunu göremeyen değil, 10- 20 yıl hatta 100 yıl sonrasını görebilen vekiller istiyoruz.
Devlet Planlama Teşkilatı ve Yüksek Planlama Kurulundaki uzmanlar “Samsun ilinin hastane ve yatak sayısı olarak yeterli olduğunu, yeni bir hastanenin gerekli olmadığını” raporlarında yazdıkları halde kale alınmadığını ifade ediyorlar. Bafra’da 10 yıldır kaba inşaatı bitirilememiş bölge hastanesi var. Paranız varsa orayı tamamlayın.
Vekillerimiz çocukluklarında köylerinde, kırda, bayırda koşup yuvarlandılar ama şimdi çocukları şehirde büyüyor. Şehrin ortasında kalan bu alanı illa ki betonlaştırmamız mı gerekiyor? Başka yer mi yok?
Samsun’da okulların önünde minibüsler içinde çocuklara esrar çektiren çeteler türedi. Kırda bayırda büyümeyen, toprağa ayağı değmemiş çocuklar bunu biliyor bunu görüyor. Koşacak, spor yapacak, nefes alacak yeşil alanlarını sürekli betonlaştırıyoruz. Bu beton çocuklarının, ayağı toprağa değmemiş bu çocukların doğa sevgisi, hayvan sevgisi, insan sevgisi sahibi olması mümkün değil. Kırda bayırda oyun oynayamayan bu çocukların uyuşturucu, yankesici, gaspçı olması kaçınılmaz. 10 yıl içinde 1.5 milyon sokak çocuğumuz olacak. Bizim çocuklarımız da ya onlardan biri ya da onlar yüzünden sokağa çıkamayan yada sokakta bıçaklananlardan olacak. Bunu neden göremiyoruz. Neden son kalan bu boş alanları da betonlaştırıyoruz. Neden her yeri betonlayarak “beton çocukları” yaratıyoruz. Çocukluk yıllarını kırda bayırda yuvarlanarak geçiren vekillerimiz neden kendi çocukları ve torunlarını buna değer görmüyor. Oy herşey mi? Büyüklerimiz bu yanlıştan dönerek gerçekten büyük olduklarını göstermeliler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder