3 Mayıs 2006 Çarşamba

Ankara Görüşmeleri ve Samsun’a Yansıyanlar



İki gündür Ankara'da Meclis'teyim ve tüm ülkenin kalbi konumundaki bir mekanda bir şehirle ilgili görüşmelerde bulunuyorum:Samsun.

Bu köşeyi takip edenler bilirler,  aynen köşemizin başlığı gibi, Samsun ve Gelişimi için gündemde olan veya gündemde olmasını istediğimiz konuları irdeliyoruz genellikle.

Ekonomisinin son yıllarda gerileyerek geldiği nokta itibarıyla, göç veren illerin başında olması, teşvik kapsamı, tersane konusu, kalkınma ajansı meselesi ve yatırımcılarının zayıflığı ve de şehre yeterince sahip çıkmayışı gibi gündemleri konu alarak, Samsun ve Samsunlular için bir şeyler yapmaya çalışıyoruz.

Ankara'da görüştüğümüz kişiler ve görüşülen konularda hep bu minvalde oldu iki gündür.

Siyasetin doğal özellikleri, yadırgamamak lazım

Kendi artılarını söylemek ve övmek, bunu yanında ise karşı tarafın zaaf ve eksikliklerini haykırmak doğal olarak evrensel siyasetin en normal özelliklerinden. Bu sebeple ne iktidar vekillerinin icraatlarını övgüyle anlatmalarını, ne de muhalefetin yapılanlardan hoşnutsuzluğunu ve eleştiriciliğini yadırgamamak gerekiyor. Aynı sorulara farklı cevaplar ve yorumlar almayı ben de yadırgamadım zaten. Biraz gecikerek de olsa tersane ile ilgili temel planlamaların yapıldığı ve konunun büyük bir hızla yatırımcıların devreye gireceği noktaya doğru ilerlediğini, Raylı sistemle ilgili gelişmeler kaydedildiğini, sağlık, eğitim, tarım destekleri ve sanayi alanında çok önemli artılar sağlandığını, hemen tüm iktidar vekillerinden öğrendik. Diğer Samsun Milletvekili ve CHP'nin önemli isimlerinden Haluk Koç ise, neredeyse hükümetin Samsun'la ilgili hiçbirşey yapmadığından, şehirdeki herkesin halinden şikayetçi ve mutsuz olduğundan bahsetti. 20 dakika planlanan görüşmemizin 1,5 saate uzayan derinlemesine ve de keyifli sohbetlerinden alıntıları ilerleyen günlerde sizlere aktaracağım. Her cenahtan yetkililerle görüşmelerde; ortak aklın, mantığın ve objektif gazetecilik bakış açısının elverdiği ölçüde haklı ya da haksız bulduklarım, eksik ya da abartı bulduklarım da oldu.

Siyaseti bilmek ayrı, bakmak görmek ve izlemek ayrı

Bir siyaset bilimci olmadığım için, burada iktidar ve muhalefetin artılarını ve eksilerini sorgulayacak değilim. Ama Samsun'da yaşayan; çok şükür gözleri gören, kulakları duyan ve çevresiyle yeterince ilgili bir fert olarak bazı gerçekleri de bilerek konuya yaklaşmak lazım geldiğini söyleyebilirim.

Samsun için iktidar tarafından yapılanları, elbette ki çok harika ve kesinlikle yeterli diye tanımlamak mümkün değil. Çünkü bir şehir için, özellikle de Samsun için toz pembe tablolar çizmek için 3-4 yıl yeterli bir zaman değil. Karşımızda Samsun'u 20-30 yıldır yöneten ve bu hale getirmiş aynı iktidarın aynı vekillerini görüyor olsaydık emin olun, "Artık yeter" demenin şart olduğunu söylerdik. Öncelikle iktidarın ve vekillerinin ilk dönemlerinde olduklarını ve Samsun'un ( aslında tüm Türkiye'nin) sıkıntılarının son 3-4 yılda oluşmadığını bilmek ve görmek gerekiyor. Ama illaki sorgulayacak birilerini hemen ve şu an bulmalıyız diyorsanız, iktidar olarak ülkenin son 15-20 ( belki de son 40-50) yıllık  dönemlerinde aynı parti ve de aynı kişi olarak kimler var, Samsun şehrinin önemli mevkilerinin başında son 15-20 yıldır hangi aynı isimler var, bunları bilmek ve değerlendirmek de elbette faydalı olabilir.

Herkese düşen sorumluluk ayrı

Bir şehir için merkezi hükümetin, milletvekillerinin ve yerel yönetimlerin yaptıkları az ya da çok, yetersiz ya da tam, az doğru ya da çok doğru bunlar fark etmeksizin ve de bunların ötesinde, o şehir için o şehrin asıl sahiplerinin, yerlilerinin, esnafının, tüccarının, sanayicisinin ve vatandaşın; yapabileceklerinin ne kadarını yaptığı önemli.

Bu ülkede iktidarın sorumluluk alanı belli ve de muhalefetin yaklaşım şekli gayet standart. Ancak, bir şehrin kalkınması için o şehre bizzat gelip dükkan açacak, fabrika kuracak, malları alıp, paketleyip, kargolayıp ihraç edecek, pancarın nakliyesini, meyve sebzenin soğutmasını ve depolamasını yapacak , ürün ve hizmetlerde kaliteyi yükseltecek olan da bir ülkenin hükümeti, muhalefeti ve milletvekilleri olamaz.

Bu şehrin gerçek sahipleri, bu şehrin mutlu geleceğini kuracak

Türkiye dünyanın en gelişmiş ülkesi ve de Samsun o Türkiye'nin en gelişmiş şehri olsa da bir gün, emin olun hala şikayet eden, hala hizmetleri yetersiz bulan ve hala felaket senaryoları üreten birileri hep olacak. Ancak, kendi yapabileceğinin maksimumunu yapan, yeterince cesur ve girişimci, iyi organize olmuş, odalarda boş ve ışıksız oturmayan, hem kendi ve çocuklarının hem de yaşadığı şehrin geleceği için bir şeyler düşünen ve bir şeyler planlayan insanlar, daha az şikayet edecekler ve deha az şikayet edilen şehirleri kuracaklar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder